6 Mart 2015 Cuma

Mücadele ve Çözüm *

PKK bölücü terörü
-E.Korgeneral Altay Tokat’ın kitabı 249 sayfa. İç Güvenlik bölgesindeki mücadelesini anlatıyor. Kitaba ismini veren çözüm önerileriyle; görev aldığı dönemde yaptıklarını ve bakış açısını aşamamış görünüyor. Bölgede uzun süreler görev yapmış emekli komutanının kendini de sorgulaması geleceğe tecrübelerini aktarması beklenirdi...
-Verilen emekleri inkâr edemeyiz....Şemdinli-Derecik-Yeşilova Karakolu’nu ve diğer yerleri anlatan komutana saygı duymamız gerekir. Büyük emekleri var...
-Bölgenin muhteşem arazisini ve doğal güzelliklerini, turizme açılmasını anlatıyor olabilseydik....
-Yaşanılan zorlu şartları yok sayamayız.... Aziz milletimizin, vatanın diğer köşelerinde özgürlük içinde evlerinde, sıcak yataklarında ve iş yerlerinde rahat hareket edebilmelerinin; vatanın bu köşelerinde zor şartlarda görev yapan kahramanlarımız sayesinde olduğunu unutamayız... vefa duygumuz heran üst seviyede...
-Diğer taraftan geldiğimiz duruma da bakmalıyız.... Ne oldu, neden, nasıl oldu. “Ne olmalıydı?” anlamında dersler de çıkarılmalıydı... Karar mekanizmalarında görev almakta olanlara, görev alacaklara ışık tutulmalıydı....
-Elimizde sopa ve silah gücüyle sorunu zorla çözmek...
-Sovyetler Birliğinin insanlarını hizaya sokmaya çalışan yöntemleri onları dönüştürmeye yetmedi... Sovyetler Birliği dünyada yanlız değildi, dış etkilere açıktı...
-Biz de dünyada yanlız değiliz, dış etkilere açığız ... bulunacak çözümler dünyada kabul görmeli... herkesi karşımız alan bir çözüm olabilir mi?... düşünmeliyiz.... 21 Ekim 1998’de Abdullah Öcalan’nın Suriye’den çıkarılması siyasi güç sayesinde olmamış mıydı?.... Askeri güç elbette masadaki en etkili faktördü...
-İnsana değer vermeyi öne çıkaran bunun yanında kuralları da koyan bilimsel yönetmeler bulunamaz mı?... Bulunmalı... 
çünkü devlet güçlü...
-Altay Tokat’ın görevi sırasındaki yaşananlara ilişkin anlattıkları elbette çok önemli.... tarihe notlar düşülüyor... terör sorununu ortaya çıkaran nedenlerden, istismar edilen halktan, feodal yapıdan, ağalık düzeninden, dış güçlerin ekilerinden bahsediliyor...
-Terör örgütünün yapılanması, hedefleri, taktikleri, kaynakları...
-Devletin gitmediği yer kalmaması tavsiyelerri ... sadece asker değil bütün kamu görevlileri de ...
-Devletin bölgedeki mevcut görevlilerinin durumu... vekâleten yürütülen işler...
-“Bu mücadeleyi halkı kazanan taraf kazanır” veciz sözü yeterince işlenmiş mi?... emin olamıyorsunuz...  halkı kazanmak sopa ile olur mu?...
-Onca şehit, onca emek ve sarf edilen kaynaklar.....  sonrasında gelinen durum ... 
-“Talimnameler alın teriyle-kanla yazılmıştır” veciz sözü hal+a geçerli değil mi?... Askeri talimnamelerde yer alan “Bu mücadeleyi halkı kazanan taraf kazanır” ifadesinin hakkı verilebildi mi?... Şimdiye kadar kullandığımız yöntemlere devam mı edelim?
-Şunun sorulması gerekmez mi?
-On binlerle ifade edilen şehitlerimiz, bu toprakların insanı olan ve etkisiz hale getirilen teroristler, kalkınmaya kullanılabilecekken silah devlerinin kasalarına giren devasa kaynaklarımız.... ve aziz milletimizin bağrından çıkmış olan ordumuzun vefakâr Mehmetcikleri, oğullarımız, torunlarımız..., göz yaşlarımız,  emeklerimiz...  sorunu çözmeye yetti mi? ... Bunca emek ve gelinen durum...
-“Nerede hata yaptık?” diyemez miyiz...
-Cervantes’in Don Kişot’u gibi yel değirmenlerine saldırmaya devam mı  edelim?
-“Sorunları askere havale et” mantığının yanlış olduğunu şimdi yüksek sesle söyleyebiliyoruz... önceleri bu işi asker çözer diyorduk...
-Dış mihraklar vb. yok diyemeyiz, tamam da...
-Sorunu-“şiddeti” daha büyük olan devletin gücü ile yani yine “şiddet”le çözmeye devam edebilir miyiz?
-Devlet güçlü ve elindeki Türk Ordusu şehitliği kutsal bir kavram olarak görüyor; burada sorun yok... Peki devletin şefkat eli yeterince kullanılabildi mi?... Bir anne baba ya da yılların olgunlaştırdığı büyük anne-dedeleri dü
Şünelim. Karşılarında evlâtları-torunları var. En küçük bir hatalarında minik yavrularına nasıl davranmaları beklenir? Şefkat, merhamet, sevgi, anlayış, aortak değerler kavramlarına ne oldu...
-Belgeselleri izliyoruz...  yırtıcı hayvanlar yavrularına karşı nasıl davranıyorlar...
-Cumhuriyet öncesiden başlayarak; devletin vatandaşlarna nasıl davrandığını sorgulayamaz mıyız?... Devletin otoriter gücü kadar şefkat eli de kendini gösteremez mi? Bu mümkün değil mi?
-Savaşın bazen kaçınılmaz olması... gerektiğinde savaşı göze almayı, kaçarak savaşın önlenemeyeceği...  düşünceleri... her zaman doğru mu...
-Terör örgütüyle müzakere... Güçlü devletlerin müzakereyi ve tavzi vermeyi düşünmemeleri...
-ABD ve İsrail’in Kürt Devleti yaklaşımı...
-Çekiç Güç...... 36’ncı paraleel kuzeyinde kalan bölge ... Kürtler ve Türkmenlerin durumu...  Türkmenlere yapılan haksızlıklar ve Türkiye’nin tutumu...
-Yüksek Askeri Şüra kararları ile terfi ettirilenler ve terörle mücadelede görev verilenlere ilişkin değerlendirmer... ..dikkat çekici.... birilerinin ilgisini çekiyor mu?....  durumda değişiklik var mı...
-Önceleri OHAL ve sonraları İç Güvenlik Bölgesi olarak isimlendirlen bölgede hiç görev yapmamış ama Silahlı Kuvvetlerin karar verici makamlarına çıkarılmış olanlar....
-Bu durum sadece askerler için geçerli değil.... devletin bütün görevlileri için de aynı konu sorgulanmalı... vatanın hiç bir köşesi sürgün-ceza amacıyla kullanılmamalı.... terfi ve görev yerine atamalarda hakkaniyet-liyakat esas alınmalı....
-Zaten öyle oluyor diyebilir miyiz?....
-Emekli Korgeneral Altay Tokat’ın satırlar arasında dikkat çektiği; Yüksek Askeri Şüra kararları ile yapılan terfiler. Bu kararların yargıya kapalı olmasının demokrasi anlayışına, hukukun üstünlüğüne ve şeffaflık anlayışına aykırılığı.... alınan bu kararların keyfiliğe yol açtığı.... hakkını alamayacağı düşüncesine kapılan bazı personelin Şüra Üyeleriyle tanışma ve spekülasyonlara neden olan davranışları... Yüksek Askeri Şüranın işleyişindeki yanlışlıklar... ordu içinde fraksiyonların oluşması, hiyerarşide küskünlükler, kırgınlıklar....(s.116)...
-Bölgede görev yapıp mücadele edenler ve o bölgede görev yapmayanların mücadelesi..... Savaşanlar ve savaşmayanlar arasındaki kutuplaşmalar...(s.117)...
-İç Güvenlik sorumluluğu bulunan iki komutanlık (her ikisininde komutanları korgeneral olan-Jandarma Asayiş Komutanlığı ve 7. Kolordu Komutanlığı) karargâhının Diyarbakır’da bulunması....
-Kitabın sonlarında yer alan;
*“Siyasi ve askeri şartları hazırlayarak Kandil Dağı’na karadan bir askeri harekat düzenlenmesi ve terör örgütünü eylem yapamayacak seviyeye indirmek... “ düşüncesi.... makul mü?... gerekleştirilebilir mi?... dünyada yanlız mıyız? ... diyelim ki yaptık...
*”PKK terörünün 30 yıldır sürmesini ve geleceği objektif analiz etmek zorundayız” düşüncesinin hakkını vermek gerektiğini paylaşmalıyız.

*Mücadele ve Çözüm, PKK bölücü terörü – E.Korg.Jan. Asayiş Komutanı Altay Tokat

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder