20 Aralık 2020 Pazar

son cüret *

 … .. 15 Mayıs 1919.

Perşembe’ydi.

Sabah saat tam 07.00

Kurtuluş Savaşı’nın dönüm noktasıydı… Yunanistan,

Truva Savaşı’ndan üç bin yıl sonra Anadolu topraklarına asker çıkardı.

Megali İdea…

Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethedip, Bizans İmparatorluğu’na son verdiği günden beri hayalini kurdukları, “büyük fikir”di.

Efsaneye göre … Bizans imparatoru Konstantin ölmemiş,

Mermerleşmişti, bir melek tarafından Türklerin adım atamayacağı bir mağaraya götürülmüştü, orada uykuya dalmıştı, bir gün, bir başka melek gelecek, imparatora kılıcını getirecek, onu uyandıracak ve imparator Konstantin de Konstantinoplis’i geri alacaktı.

 Yunan kilisesi tarafından kuşaktan kuşağa aktarılan

Papazlar tarafından Yunan halkının beynine çivi gibi

saplanan “büyük fikir” işte buydu!

Incognito *

… .. Beynin işi, özünde bilgi toplayıp davranışları uygun biçimde yönlendirmektir. Karar verme sürecinde bilincin devreye girip girmemesi durumu değiştirmez çoğunlukla da girmez zaten. İster büyümüş gözbebeklerinden söz ediyor olalım, ister kıskançlıktan, cinsler arasındaki çekimden, yağlı yiyeceklere düşkün olmaktan ya da geçen haftaki müthiş fikrinizden, beynin işleyişi içindeki en küçük rol, bilince ait olanıdır. Beyinlerimiz çoğunlukla otomatik pilot üzerinde çalışır; bilinçli zihin, altında işleyip duran dev ve esrarengiz fabrikaya erişimi ise son derece kısıtlıdır.

Bunun kanıtlarından biri, kırmızı bir Toyota’nın garajdan geri geri çıkıp bulunduğumuz yola doğru ilerlemekte olduğunu fark ettiğiniz anda, ayağınızı frene doğru çoktan hamle yapmış olmasıdır. Odanın diğer köşesinde  dinlemediğinizi sandığınız bir konuşma sırasında isminizin telaffuz edildiğini duymanız, nedenini bilmeden birinci çekici bulmanız, sinir sisteminin vereceği karar konusunda  size bir “önsezi” sunması da yine hep aynı olguya verilebilecek örneklerdir.

Beynin karmaşık bir sistem olması, yine de onun kavranamaz olduğu anlamına gelmez. Nöral devrelerimiz, türümüzün evrimsel tarihi içinde atalarımızın karşılaştığı sorunları çözmek üzere doğal seçilim tarafından biçimlendirilmiştir. Dalağınız ve ve gözleriniz nasıl evrimsel baskıların etkisiyle biçimlenmişse, beyniniz için de geçerlidir aynı şey. Ve bilinciniz için de. Bilinç, avantaj sağladığı için gelişmiştir ama sağladığı avantaj sınırlıdır.

… .. Beynin işi, özünde bilgi toplayıp davranışları uygun biçimde yönlendirmektir. Karar verme sürecinde bilincin devreye girip girmemesi durumu değiştirmez çoğunlukla da girmez zaten. İster büyümüş gözbebeklerinden söz ediyor olalım, ister kıskançlıktan, cinsler arasındaki çekimden, yağlı yiyeceklere düşkün olmaktan ya da geçen haftaki müthiş fikrinizden, beynin işleyişi içindeki en küçük rol, bilince ait olanıdır. Beyinlerimiz çoğunlukla otomatik pilot üzerinde çalışır; bilinçli zihin, altında işleyip

18 Aralık 2020 Cuma

Geleceği Değiştiren Dokuz Algoritma*

Bilgisayarlarımızı her gün kullanarak şaşılacak işler yaparız. Dünyanın en büyük saman yığınından, milyarlarca sayfalık çevrimiçi içerikten, işimize yarayan iğneleri bulup çıkarırız. Çevrimiçi alışveriş yapar, sosyal medyada paylaşımda bulunur ya da alışveriş yaparız. Peki, bilgisayarlarımız bütün bu görevleri nasıl böyle kolaylıkla yerine getirebiliyor? Geleceği Değiştiren Dokuz Algoritma bu soruyu ve yapay zekâdan Google Page Rank’a, veri sıkıştırma algoritmalarından hata düzeltme algoritmalarına kadar dünyamızı değiştiren  dokuz temel bilgisayar algoritmasının ardındaki incelikleri çarpıcı örneklerle ve herkesin anlayabileceği bir dille açıklayan, başucu niteliğinde bir kitap... .. 

1.Bilgisayarların Her Gün Kullandığı Olağanüstü Fikirler Nelerdir?

   … .. Kitabı okuduktan sonra çok daha büyük beceriye sahip bir bilgisayar kullanıcısı olmayacaksınız. Ancak elinizin altındaki bütün bilgi işlem cihazlarında her gün sürekli kullandığınız işlemlerin ardındaki fikirlerin güzelliği konusunda daha derin bir anlayışa ulaşacaksınız.

2.Arama Motoru İndeksleme:

   Dünyanın En Büyük Samanlığında İğne Aramak

3.Page Rank: Google’ı Yaratan Teknoloji

4.Açık anahtarlı Şifreleme Kartpostalla Sır İletme

5.Hata Düzeltme Kodları:

   Kendi Kendini Düzelten  Hatalar

6.Biçim Tanıma: Deneyerek Öğrenme

11 Aralık 2020 Cuma

Balkan Savaşı Günlüğü*

Osmanlı Devleti’nin,1912 yılında tarihinin en ağır askeri hezimetini yaşadığı ve İstanbul hariç Balkanlar’daki  neredeyse bütün topraklarını kaybettiği 1. Balkan Savaşı, Türk tarihinin en ağır travmalarından biridir. Öyle ki bu savaşın neticesinde Balkanlar’da bugün bile hesaplanamayan Müslüman Türk ya katledildi ya da yüzyıllardır yaşadıkları yurtlarından oldu. Bu savaşa subay olarak katılan Ömer Seyfettin; savaş meydanı izlenimlerini, yaşanan çaresizlikleri, Osmanlı ordusunun her kademesinde gözlenen bozgunu ve daha pek çok sıkıntıyı günlüklerine dikkatli bir şekilde kaydetmiştir. Ömer Seyfettin’in daha önce Hayat dergisinde yayımlanan bu günlükleri, son nefesini vermemek için direnen bir devletin ve çaresizlik içinde hayatta kalmaya çalışan bir milletin tüyleri ürperten panoramasını bütün çıplaklığıyla gözler önüne seriyor.

… ..23 Ekim 1912.

Dün buraya gelmiş ve portatif çadırlarımızı kurmuştuk. Top ve tüfek sesleri işittik. Gece hareket emri verildi. Şimdi yola düzüldük. Yine nereye gideceğimizi bilmiyoruz.

Garibi şu ki kurmay subaylar da bu muammayı bilmiyor. Yolda bizi görünce şaşırdılar.

***

Bugün çatışmaya girdik. Daha düşmanı örmeden dört kişi yaralandı. Üçü öldü.

6 Aralık 2020 Pazar

birbirimizi sevebilmek*

... .. Seviyorsanız saf, saf sayılıyorsunuz. Mutluysanız, önemsiz ve basit diyorlar size. Açık elli ve özverili iseniz, size kuşkuyla bakıyorlar. Bağışlayıcı bir tipseniz, zayıf deniliyor sizin için. Baş kaldırma güveniyorsanız, aptal diyorlar size. Bütün bu iyi özelliklere tümüyle sahip olmak istediğinizde, insanlar hemen sizin sahte olduğunuza inanıyorlar. Bu bilir bilmez davranışlar birbirini sevmeyen ve birbirinden kopuk insanları, kafalarındaki karışıklığı ve mutsuzlukları itiraf edemeyecek denli kültürlü ve bunlara karşı bir şey yapmaya cesaret etmeyecek denli egolarının tutsağı olan kişiler. Bu tür davranışlar, insanlar arasındaki ilişkileri sürekli olarak koparıyor ve temel insani değerlerin yok olmasına neden oluşturuyor. Geçmiş yıllarda yayınlanmış pek çok bilimsel yapıt insanlar arasındaki ilişkilerin önemini kanıtlıyor; insanlar arasındaki içtenliğin iyi ve üretken bir yaşam için gerekli olduğunu gösteriyor; sevgi dolu bir dokunuşun ya da yürekten bir gülüşün insanı iyileştirdiğini belirtiyor ve olumlu  ilişkilerin insana fiziksel, psikolojik ve akılsal yönden iyilik getirdiğini vurguluyorlar.

… .. Birbirimizle ilişki kurma yolunda giderek artan yetersizliğimiz korkutucu boyutlara varıyor. Yakın bir gelecekte iki ebeveynli aileler istisna sayılacaklar. Evlilik, uzun süren dostluklar ve bunlara benzer kavramlar her gün daha çok modası geçmiş fikirler olarak kabul ediliyor. … ..Bireysellik, bağımsızlık ve kişisel özgürlük; hoşlanma, sevgi ve işbirliğinden daha çok değerli sayılıyor. … ..

… . Bu bilgiler olmaksızın bizler nefret, korku ve yalnızlık içinde birlikte yaşayan ve umursamazlıkla sürekli birbirini inciten insanlar haline geliriz. Ne mutlu bize ki, şimdi de bu konda seçimi yapabilmek bizim elimizde.

… .. İlişkilerim bana yenilgiyi olgun karşılama, buna üzülmeme ve korkuyu yenme dersleri verdiler. Ruhumun özgürlüğünü kazanmasına ve bende sevgiden korkma olayının kökünden kazınmasına neden oldular. İyi ve kötü ilişkiler şimdi de benim temel teşvik kaynağımı oluşturuyor; topluma açık, meraklı, öğrenme heveslisi