-Prof.
Dr. Nevzat Tarhan; kitabının arka kapak tanıtımında; “Evlilik öncesinde veya
aile içi iletişimde yaşadıklarınız her zaman toz pembe olmayabilir. Önemli
olan, çözüm bekleyen sorunlara nasıl yaklaştığımzdır. Problemleri çözmeye
yönelik tavrınız, dünyayı size ve ailenize dar eden sıkıntıları bir anda uzun
vadeli mutluluğunuz için fırsata dönüştürebilir. “ diyor....Algılara Uymakta Mutluluk Yok!
... .. İnsan ihtiyaçlarını ve arzularını tatmin etmekle mutlu olmaz. İhtiyaçlar giderilip arzular tatmin edildiğinde
s.48
Aile: İmkân ve İmtihan Alanı
... .. Her şeye rağmen aile ortamı test alanıdır; ailede iyi olan toplumda da iyi olur. Kişinin
s.55
Evlilik: Her şeye Rağmen mi?
... .. Kültürümüzde, medeniyet pratiğimizde, toplumumuzun
s.57
Evlilik: Toz Pembe Bir Sayfa Değil
... .. Hem erkek hem kadın
s.59
Evlilik: Hayatın Merkezine Yolculuk
... .. Evlilik, çok sıkıntılı demek olan savaşa niyetlenmek gibidir. Evlenenlerin karşısına
s.63
Evliliğin Büyük Düşmanı
... .. Evliliğin en büyük düşmanı bencilliktir. ... .. Eşler kendilerini merkeze aldıklarında çatışma kaçınılmaz olur.... .. “Ben” haklı olur, diğeri haksız. Kişi kendini merkeze aldığında bir nevi büyüklenme içine girer, narsistleşir. Kendini özel ve önemli, diğerini ise kendine yarar bir araç, bir ayrıntı olarak görür. ... .. “Benim hakkım, benim annem, benim... “ diye devam eden tiradlar., arka arkaya gelir.
... .. Müslümanlık böyledir; kendinden çok başkasını düşünmektir. Fedakârlık demektir, başkasının mutluluğunda mutluluk aramaktır. İnsanların yalnız başına değil hep beraber mutlu olanbileceğine inanmaktır.
... .. Hayır, dünya mükemmel bir yer değil, kusur ve eksiklik içeren bir yerdir. Dolayısıyla insanlar da mükemmel değil. Eşler bunun farkında olmalı. Kişi, kendini mükemmel görüyorsa da bunu doğtu olmadığını bilmeli. İnsan melek değil, eksik ve her bir şeye yetmeyen bir varlıktır. ... ..
Müşterek Amaç Doğrultusunda...
... .. Evlilikte kişi yalnız kendi sorumluluğuyla değil, kurumun getirdiği
s.69
Evlilik için Çift bakış
Böyle tesis edilmiş ortak amaca yönelmiş iki bakış ama bir açı mutluluğu getirir.
s.70
Evlilik İçin Asgari Şartlar
Değerler, Hayata Bakış Açıları
... .. Nedir insanı insan yapan kişilik değerleri? Araç değerler vardır, amaç olan değerler vardır. Kadimden bu yana insanlığın temel değerleri şöyle sıralanabilir: Dürüst olmak, başkasının sınır ve haklarına saygılı olmak, verilen sözde durmak, karşıdakine değer vermek, alçakgönüllü olmak, iyi niyet taşımak, emeğe saygı göstermek, çalışmak...
Bu değerlerin mayasındasevgi vardır. Değer başkasına ne yaptığımızla ilgili bir şey ise, başkasına “iyi“ davranmak başlığı altında toplanıyorsa, bu başkasını sevmeyi gerektirir. Dolayısıyla sevgi hayatın mayası ve ruhudur.
... ..
Sevgi ve insani değerleri bu çerçevede düşünmek lazımdır. Sevgi sadece cinsler arasında yaşanan ve geçerli olan bir şey değildir, bütün varlıklarla ilgilidir. ... .. Sevginin cinsler arası meyle bakan yüzü vardır, bu inkâr edilemez. Bu yönüyle sevgi iki cins arasında bir cezbe halidir. Böyle olduğu için cnsler birbirlerine meyleder, yürür. ... .. Ancak sevgi bu kadar değildir, Kili bir kadını da sever, varlığın diğer cüzlerini de sever. Fakat bu ili sevgi arasında fark vardır; erkek kadını sevdiği gibi annesini sevmez, annesini sever gibi eşini sevmez. İnsanla, varlıkla, insani değerlerle olan yakınlığı getiren sevgide başka bir derinlik vardır.
Evet, insanlar mükemmeli arar; kaliteli ve değerli olanı sever. Kişi karşıdakine mükemmelliğe dair bir iz, kalite ve değere dair bir işaret bulduğunda onu sevmeye başlar. İnsan maruz kaldığı ve sevdiği kişide kalite ve değer bulamadığında ona sevgisi azalır.
İnsan sevilmek mi istiyor, o zaman kalite ve değere dair hususiyetlere sahip olacaktır. “İlişkimi ve evliliğimi nasıl sürdürebilir, onu nasıl güzelleştirebilirim?” sorusunu soruyorsa, kendisini ve bakışını güzelleştirmeye bakmalıdır. Akıl ve kalbine bakmalı, ikisini de beslemeli. Daha çok öğrenmeli, kalbini değerlerle çok daha iyi beslemeli. Aklı ve ve kalbi güzel olanın bakışı da hayatı da güzel olur. Hangi kadın aklı ve kalbi güzel bir erkeği sevmez, onunla yaşamak istemez ki? Hangi erkek akıl ve kalp açısından iyi bir kadından vazgeçebilir?
Sevgi Ocağı Olan Aileler
Sevginin Dilleri
Hakiki sevginin dilleri vardır. ... .. Bu dilleri bilmeden sevgiyi gösteremezsiniz. Çok biliyor ama dili bilmiyorsanız bilgiyi aktaramazsınız. İngilizce bilmeyen biri bu dilin konuşulduğu ortamda konuşamaz, bildiklerini aktaramaz. Sevgi için de aynı şey geçerli.
... .. Eşini veya çocuklarını seven ama sevgisini gösteremeyen babalardan bahsedilir. Sevdiği halde sevmiyor görünen insanlar. Eşinin neden hoşlandığını bilmediği için bunu yapmayan eşler.
Sevginin kendini gösterdiği kanallardan, dillerden biri hediyeleşmedir. Özel günler hediyeleşme için birer sebeptir. ... ..
Sevginin en güzel ifadelerinden biri de fedakârlıktır. Sevdiği için rahatından, parasından vazgeçmek, sevdiği için bir şeyler yapmak... Bir sabah eşi yatarken kalkıp ona kahvaltı hazırlamak, rahatsız olduğunda kendisine küçük ilaçlar hazırlamak,b onun yaptığı vazifelere koşmak gibi...
Sevginin diğer ifadelerinden biri de ,eşlerin birbirlerinin ihtiyaçlarını bilmesidir. Eşi neyi seviyor, nelerin yapılmasını arzu ediyor? Bu sorunun cevabını bilen, istenmeden bunları yapan kiş seviyor demektir. Eş, “eşim beni seviyor çünkü benim beklentilerimi biliyor” der. Eşlerin birbirlerini bilmesi ve tanıması için vakit geçirmeleri lazımdır. Evine zamanında gelmeyen bir koca eşini nasıl tanıyabilir ki? Evine zamanında gelen ve üzerine düşeni yapan kocasına yakın davranmayan onun dertleriyle ilgilenmeyen kadın, eşinin ne hissettiğini ve ne istediğini nereden bilsin? Temel şart, birbirlerini tanımak adına çaba göstermektir.
Konuşmak, konuşabilmek de sevgi dilerindendir. Konşuyorsa seviyor demektir, seviyorsa konuşur. Konuşmak, özellikle konuşmalarda birbirlerini övme... Eş eşinin güzelliklerini sayarak onu onurlandırır. Konuşma olmazsa övgü de olmaz, övgünün olabilmesi için konuşmak gerekir. Konuşan, öven kişi, eşini ruhen okşamış sayılır. Övgü de gerçekçi ve dengeli olmalıdır. Abartılı bir övgü inandırıcı olmaz. Aşırı övgü karşı tarafı gurura götürebilir. ... .. Bu sebeple kişiden çok kişinin eylemleri övülmeli.
Fiziksel temas ise, sevginin en ortada olan dilidir. İnsan sevdiğine dokunmak, sarılmak ister. Bir göz teması, omuza dokunma, saç okşayışı, tebessüm fiziksel temas olarak değerlendirilir.
Evlilikte Saygı
Evlilik ve Saygı İlişkisi
Evlilikte saygı; erkek ve kadının, karı ve kocanın birbirlerini kabulü demektir.
Saygı Eğitimi
Sorumluluk Duygusu ve Farkındalık Olgusu
s.119
Önem ve Öncelik Sırası
... ..“Esas önemlidir ancak usul önceliklidir.” İyi bir baklava iyi bir ambalajla sunulmalıdır, değilse o iyi baklava korunamaz. Bu sebeple malın niteliği önemlidir ama onun korunmasına dönük ambalaja dikkat etmek gerekir. ... ..
s.121
Farkındalık; Kişinin Kendini Bilmesi
İinsanın Genleri
Evlilikte Gerçekçi Olmak
İyi Zan Kötü Zan
Ailede İşbirliği
Davranışsal Entropi
Güvene Dayalı ilişki
Ailede Demokrasi
s.116
s.?
Kişi ve toplumun huzuru
-... .. Mutluluk, insanın içiyle ilgili bir durum, dışarıdan bir şeyle insanın içine karşılık gelinmez. Arabalar evler edinerek insandaki boşluğu dolduramazsınız. Açgözlülüğün doyması için dünya dahi yetme, dahası gerekir. İnsan böyledir, dünya onu tatmin etmez. Yaşlanmak istemez, ölmek istemez, ölümün bir son olmasını istemez. İnsan sınırlı olan dünyada sonsuzu ister. Böyle bir varlığı zenginlikle, arabayla, yakışıklı ve güzel bir eşle doyuramazsınız. ... ..
-... ..Çünkü anlar ki, dünya sevgisiyle kalbi tatmin olmuyor. ... ..
-Bu yüzden anlamın altını çizmek gerekir. Yaşadıklarımızın anlamlı olmasına dikkat kesilmek gerekir. Yüce bir anlam bulmuşsak, bu anlam istikametinde yaşıyor isek, maruz kaldığımız kalacağımız zorluklar dahi anlama kavuşur. Sabrederiz, sabretmenin mükâfatını alırız. Hasta eşimize yardım ederek içimizdeki insanı büyütür, kalbimizi yumuşatır, iyilik duygumuzu çoğaltırız. Zindanda da sarayda da mutlu olan insanlar vardır mesela. Ama sarayda da yaşasa mutsuz insanların varlığını biliyoruz. Aradaki fark nedir? Niçin biri sarayda mutsuz diğeri zindanda dahi olsa mutlu? ... ..
Sahip olmak veya olmamak
-... . İnsan yattığı yerden beslenmez, emek sarf etmeden mutluluğu elde edemez. Hani denir ya, aşk emek ister. Öyledir, mutluluk için sorumluluk gerekiyor. Hırs göstermeden, açgözlü olmadan, köşeyi dönmek için yanlış yollara sapmadan insan rızkını temin edebilir. Hırs büyük bir felakettir; kanaat büyük bir zenginliktir. ... ..
-Doğanın, varlığın sahibi değiliz. Taksimatı insanlar yapmaz. İnsanların kontrolünde olan şeyler var, olamayan şeyler var. Böyle olduğundan, insan gücünden fazlasına yönelmemeli, elindekiyle yetinmeli. Elindekiyle yetinmeyen ve bundan mutlu olmayan, sahip olmayı düşündüğü şeylerle de mutlu olamaz. İnsanın her şartta, her imkânda mutlu olmayı öğrenmesi lazımdır. Bu da hırstan uzaklaşmak ve kanatkârlığa ulaşmakla mümkündür.
-Kanaatkârlık ve gayret birlikte olmalı. Kanaatkârlık ve gayret iki ayrı şey gibi durur. Kanaatkârlık durmuş olma haliyken gayret yola çıkmanın ifadesidir.Buna “dinamik mutluluk” formülü deniyor. ... ..
-Zindandaki adam ”zindandayım ama asılmadım daha, kim bilir ne ihtimaller çıkar karşıma “ şeklinde düşünürse iyimser olur., geleceğe umutla bakar. “Zindandayım, peki niçin dışarıda değilim” diyerek kendini yerse, sahiden hayatı kendine zindan etmiş olur. Buna inanmak durumundayız. Bizi yaratan Allah’tır, hepimiz Allah’ın kullarıyız. Allah’ın izni ve haberi olmadan bir yaprak dahi kımıldamaz. Her ne haldeysek, Allah’ın bundan haberi var Her an ve her zaman Allah bizi görüyor, bizi duyabiliyor. Sıkıntı çekiyorsak bu Allah’tan geliyor Allah zalim değil ki!? Allah’ın gönderdiği sıkıntının da bir hikmeti var demektir. ... .. Demek ki daha fazla Allah’a gitmemiz gerekiyor.
Böyle düşünüldüğünde hayatın her türlü hali daha katlanılır olur. Bu insanı kötümserlikten kurtarır, iyimser kılar. İyimser olunca insan sağlıklı düşünür, kötümser ise kötü düşünür. İyi düşünce iyi yollarla bulunur. Bu imkân gözardı edilmemeli. İnanmak büyük nimettir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder