21 Ocak 2025 Salı

Pertev Bey'in Torunları*


 

Pertev Bey’in torunlarının hayat hikâyeleri, şüphesiz kızlarının, bilhassa büyük kızı Selim'in hayatı kadar cazip değildir.

Zira Osmanlıcılık’ tan uzaklaştıkça, Türk hayat cazibesini, karakterini, üslubunu , velhasıl asliyetini kaybediyordu. Bir bocalama, kendini beğenme ve onu bir türlü bulamamasından mütevellit, Türkler için taklit devri başlıyordu. Çok hazin.

Gittikleri mekteplerde, yarım yamalak aldıkları kültüre göre; Amerikan mektebine giden Amerika, Fransız mektebine giden Fransız, Alman mektebine giden çocuk da Alman kültürünün tesiri altında kalıyor ve bu yabancı tesirin tezahürü şöyle oluyor. Kendine ait, yani Türk-İslam ne varsa fena kabul ediyorlar; tarih, edebiyat ve bilhassa yaşama tarzını topyekûn beğenmiyorlar, sevmiyorlar ve reddediyorlar.

Halbuki, Türk-İslam hayatı , yani Osmanlıların sürdüğü hayat, harikulade bir hayattı. Bu, dünya üzerinde kurulmuş olan büyük medeniyetlerin tabii bir neticesidir: Kendi medeniyeti içine aldığı cemiyete, güzel bir hayat temin etmek.

Yabancı mekteplere veya yabancı memleketlere giden çocuklarımızda bu yabancı kültür, hiçbir tesir yapmıyor ve adoptif (*evlatlık) kültürlerinde ve adoptif dünyalarında katiyen bir varlık gösteremiyorlar. Sevdikleri, beğendikleri ve benimsedikleri bu yeni âlemlerinde tam bir kabiliyetsizlik ve başarısızlıktan başka bir şey elde edemeyen bu çocuklarda ve gençlerde, kendi muvaffakiyetsizliklerinden dolayı geri tepen, memleketlerine ve kendi kültürlerine bir hınç ve kin görüyoruz. Kendi kendilerine bile itiraf edemedikleri bu kabiliyetsizliklerinin günahını ve suçunu aslî kültürlerine yüklemek istiyorlar ve mensup oldukları bu medeniyete amansız birer düşman kesiliyorlar.

İşte Türkiye münevverlerinin büyük dramı! Geçelim.

Gelelim kendi mekteplerimize… Bunların durumu daha da feci! Sistemsizlik veya sinsi ve hain bir sistemle, kendi mekteplerimizde de ne tarih ne edebiyat, hiçbiri layıkıyla çocuklarımıza okutulmuyor, bilakis bunlar yalan yanlış okutuluyor. Mekteplerimizde takip edilen program, eski emperyalist devletlerin

müstemlekelerinde tatbik ettikleri program gibi. Millî tarihten, millî heyecandan mahrum yetiştirilen çocuklar.

.. ..

… ..

İşte Türkiye’ye hakim atmosferden, daha doğrusu kaderden kurtulamayan Pertev Bey’in torunları ve Muammer Bey’in evlatlarında da bir parçalanma, bir yırtılma görüyoruz.

Pertev Bey’in hayat hikâyelerini yazmaya Baskın’ın Amerika'ya gitmesiyle başlamak gerekiyor. 

… ..







*Pertev Bey’in Torunları  &  Münevver Ayaşlı

Timaş Yayınları

İstanbul 2014


3 yorum:

  1. Yazar Münevver Ayaşlı, bu serinin ilk kitaplarında olduğu gibi, bu eserinde de Osmanlının Viyana kapılarında başlayan ve “Hasta Adam “olarak isimlendirilmesine kadar devam eden Gerileme Devri ve sonrasında Sevr anlaşmasını onaylayan Padişah Vahdettin'in İngiliz gemisiyle kaçması ile son bulan bir dönemin sosyolojisini etkileyen; hem kendi topraklarımızdaki, hem de Avrupa’da; Fransız İhtilalinin devam etmekte olan etkileri, toplumsal olayları, karşılıklı etkileşimi incelemek yerine; doğrudan, henüz ilk yıllarını yaşamakta olan yıkılmış işgal edilmiş Osmanlı Devleti’nin yerine kurulan yeni Türkiye Cumhuriyeti’ndeki sosyal duruma yönelik olarak; dar bir bakış açısı ile yaptığı eleştirilerin de eleştirilmeyi hak ettiğini düşünüyorum.

    YanıtlaSil
  2. Bütün bunları değerlendirirken; saray hayatı başta olmak üzere, Osmanlının son dönemindeki özellikle seçkinlerinin sosyal hayatlarını da anlamak gerekiyor. Başka bir ifade ile her şey birdenbire değil dünyadaki değişme paralel gelişmeleri de görmek gerekiyor.

    YanıtlaSil
  3. Belki de durumu daha iyi anlamak için; “Ne oldu da Osmanlı dönemi son buldu?” sorusunu sorarak başlamak gerekiyor. “Hasta Adam” nitelemesinin arka planında neler olmuştu?

    YanıtlaSil