Yeni Ahit’in ünlü bölümünde Hıristiyanlara, “... Sezar’ın hakkını Sezar’a, Tanrı’nın hakkını Tanrı’ya vermeleri buyurulur. (Matta 22:21). Bu sözlerle, Hıristiyanlıkta hem düşüncede hem de uygulamada çok önemli yeri olan, varlığı Hıristiyanlık tarihi boyunca Hıristiyanlık dünyasının tümünde hissedilen bir ilke, daha en başından belirlenmiştir. Hıristiyanlıkta her zaman iki otorite oldu: Tanrı ve simgesel olarak Sezar. Farklı konularla ilgilenen, farklı yetkileri olan; her biri kendi yasalarına, bu yasaları yürüten kendi meclislerine; kendi kurumlarına ve bu kurumları yönettikleri kendi hiyerarşilerine sahip iki otorite.
Bu farklı iki otorite Hıristiyanlık dünyasında genelde “kilise” ve “devlet” olarak bilinir. Hıristiyanlık dünyasının uzun, farklılık gösteren tarihinde bu iki kurum her zaman var olmuştur: bazen çatışma içinde oldular; kimi zaman biri egemen oldu, kimi zaman diğeri, fakat her zaman ikisi birlikte var oldu. Bugün, bu ikisinin birbirinden ayrılması öğretisi uygulamada, bazen yasalarda, Hıristiyanlık veya Hıristiyanlık sonrası dünyanın tamamında olmasa bile çoğunluğunda kabul edilmekte.
İslam’da görece modern dönemlere kadar böyle bir öğreti hem yoktu, hem de olması anlamsızdı. İki şey birbirinden ayrılabilir, tek olan ayrılamaz. Klasik İslam’da bir Müslüman için cami bir binadır, dua edilecek, eğitim alınacak bir yer. Sözcük, Hıristiyanlıktaki kurumsal anlamıyla kullanılmıyordu, çünkü benzer bir kurum yoktu; daha doğrusu, Batı’nın
etkisi ve koyduğu örnekle modern değişiklikler yaşanıncaya kadar yoktu. Klasik İslam’da din ile devlet tek ve birdir. Ayrı değildir ya da ayrılabilir kurumlar değildir; bunları düzenleyen insan etkinlikleri ile otoritelerin oluşturduğu karmaşık ağı ortadan kesmenin; belli yönleri dine, diğerlerini siyasete; bazılarını devlete, bazılarını din otoritesine bölüştürmeninyolu da yoktur. Laik ve eklesiyastik, dinî ve din dışı, ruhani ve dünyevi gibi tanıdık sözcük çiftleri ile benzerlerinin klasik Arapçada (Arapça konuşan Hıristiyanlar arasında belli bir yere kadar olması dışında) karşılığı yoktur; çünkü bu sözcüklerin ifade ettikleri, Hıristiyanlık dünyasında kökleşmiş olan dikotomi, dış etkilerle ortaya çıkardığı görece modern