30 Kasım 2015 Pazartesi

7 Başlı Devin Kurbanları *

-Yedi başlı devin ve kurbanlarının ne olduğunu anlamak için sabırla okumanız gereken 214 sayfalık  roman sürükleyici bir dille yazılmış. Okurken günlük hayatın akışı içinde karşılaştığımız ve yabancısı olmadığımız gelişmeler anlatılıyor. Roman bittiğinde; hayata hangi pencereden bakmamız konusunda muhasebe yapma ihtiyacı hissedebilirsiniz...
-Roman içindeki kahramanlar ve onların çevrelerindeki kişileri anlamak için dikkat kesilmeniz gerekebilir... Romandan kısa alıntıları paylaşalım:
İnci
-... ..İslâmı insandan silip süpüren birinci ihtimal, namazdan uzak durmak demek değil midir? ... ..
-Bazen sabah ezânı, sabahın sessizliği içinde iyice duyulurdu: “Tanru Uludur... Tanrı Uludur... Tanrı’dan başka yoktur Tapacak”...
Sedef Hanım
İbrahim Ağa
... ..
-... İnsanların hepsi de garba özeniyor değilse de, özenenlerle beraber cezayı neden hak ediyorlardı? Onların günahlarıyla, insanları uyrarmak, özenenlere: “Kim kendisini bir kavme benzetirse, onlardandır” Hadis-i şerif’ini hatırlatmaktı. “Kurunun yanında yaş da yanar” sözüyse, Allah Teâla’nın gazabına uğrayacak olanların yanında, cihad etmeksizin eğleşenlerin de kurtulamayacakların bir denemesiydi. ... ..
Yakup Amca
-... .. o diğerlerine benzemiyordu. ... .. Meziyetleri, uysal, çalışkan, iffetli olmasıydı. ... ..İşte, Yakut annenin de , İbrahim babanın da en büyük suçları çocuklarının bu uysallığından dolayı Allah’a dua edip , onu şeytanın şerrinden korumasını niyaz etmemeleriydi.
-Dua, kulun Allah’a karşı en birinci şart olan ibadetidir. ... ..Yakut hanım ve İbrahim Ağa bu duayı etmeyerek, çocuklarını vatan ve din düşmanlarının yurduna yolladılar, maksatları da dini yaymak değil, dünyalık artırmaktı...
-Yakup amca âile efranın sıcak sevgilerinden uzak kalınca, gurbetin acısını, soğuğunu , dünya sevgisiyle dolu, lâkin

24 Kasım 2015 Salı

GLASNOST Asıl Neyi İstiyorum? *

Eski Sovyetler Birliği Kominist Partisi (SBKP) Merkez komitesi Genel Sekreteri Mihail Sergeyeviç Gorbaçov sadece kendi ülkesinde değil aynı zamanda dünyada iz bırakan değişim hareketinin öyküsünü anlatan kitap 199 sayfa. Birinci baskısı Aralık 1987 tarihli olan anlatılan döneme ilişkin sorunları ve çözümlerin günümüze yansıttığı çözüm önerilerini bulmak mümkün mü? Kitap; bu bakımdan da incelenmeyi hakediyor.
Günümüzde, ülkeler ve toplumlar arasındaki gelir paylaşımı ve buna bağlı olarak yaşam kalitesindeki uçurumların ortaya çıkardığı sorunların çözümünün mümkün olabileceğini göz ardı etmemeliyiz.
-Gorbaçov “Glasnost ve Perestroika” ile çıktığı yolculukta genel anlamda başarılı olduğu ifade edilebiliyorsa; günümüz sorunları için de ümit olduğunu söylebiliriz. İnsanlık bunu başarmak zorunda...
Sivil ve asker karar makamlarında yer alanları ya da alacakların okumaları gerekir. Kitapta anlatılanlar yakın tarihimizin arka planını aydınlattığı kadar geleceğe ilişkin derslerle de dolu. ... ..
Eski Avusturya Başbakanı Bruno Kreisky’nin önsözünden... 
-... .. “barışın temeli olarak diyalog” konulu Roma Kongresi’nde, zirve toplantılarına taraf olanların inandırıcılıklarının büyük önem taşıdığını ve Genel Sekreter Gorbaçov’un bu bağlamda sözüne güvenilir bir kişi olarak görülebileceğini söylemiştim. On yıllardan beri hâlâ bugün de kominizm ve komünist partilerin pratiğiyle büyük fikir ayrılıkları içinde olmama rağmen, onun konuşmaları ve açıklamalarına dayanarak ileri sürmüştüm.  ... .. politika alanında nesnel faktörler kadar öznel faktörlerin de önemsenmesi gerektiğini öğrendim.
-... .. Mihail Gorbaçov ... .. sadece açıklıklarından ötürü olağanüstü ilginç bulduğum iç politik ifadeler kullanmıyor, aynı zamanda da Sovyetler Birliği’nde bir reforma ihtiyaç duyulduğunu gösteriyor.  ... ..  Gorbaçov bu görevleri ancak Sovyetler Birliği’nin silahlanma yarışının mali yükünden kurtulması halinde yerine getirebilir. ... ..
-... .. Günümüzde Avrupa’nın hiçbir yerinde bir savaş olasılığı gözükmüyor. Gençliğimde durum farklıydı. Almanta ve Fransa’nın savaşmaları kaçınılmaz gözüküyordu, nitekim II. Dünya Savaşı patlak verdi. On yıl önce Helsinki’de doruk noktasına ulaşan yumuşam (detant) politikası, için i,çin yanan kriz ateşni söndürdü. Berlin çevresinde uzun zamandan beri durum sakin, Avrupa’yı bir baştan bir başa bölen sınır çizgisi daha da

23 Kasım 2015 Pazartesi

İnananlar İnanmayanlar *

Kitabın ikinci baskısı 1971 tarihli. Alanur Teymur kitabının önsözünde “Çocukları dindar yetiştirmenin tek yolu Kur’an-ı Kerîm’le terbiyedir. Tercümeler ne kadar aslına benzemiyorsa da Arapça bilmeyenler için faydalıdır. Öğretim metoduna misal olarak bu ufak kitabı sunuyoruz. Allah sabredenlerle beraberdir. Dut yaprağı Allah’ın izniyle ipek olur. Yeter ki bizler, ipek böceğinden ibret alabilelim...”, diyor. Günümüz insanının cavaplarını aradığı sorular akıcı bir uslüpla anlatılmış. ... ..  Büyükler ve küçükler okuyabilir. ...  Kitabı okurken verilmek istenen mesajların günümüz için daha da geçerli hale geldiğini anlayabiliyorsunuz. ... .. Kitabı okumamıza gerekçe oluşturabilecek kısa alıntıları paylaşalım:
Ahmet- Allah Kur’an’da: “zannın, şüphenin çoğundan sakın, çok kereler zan günahtır. (Sure: Hucurat, âyet 12) Diyor.
-Mehmet- ... ..
-Ahmet- Olsun Kur’an’da: “Bilmediğin bir şeyin peşine düşme! Çünkü kulak, göz, kalp hepsi de sorguya çakilecektir. (İsra, âyet: 36) diyen emir var. Biz hakikatı öğrenmek nasip olmadıkça bize ait olmayan işleri tecessüsle araştırmaya teşebbüs etmeliyiz.
-Ünal- ... ..
-Faruk- ... ..
-Ali- ... ..
-Tomris- ... ..  ... .. Ne için küçük beye öyle söylüyorsun? Ben sahiden inanırım. Benim kalbim çok temizdir. Hiç kimsenin kötülüğünü istemem. Kimsenin malında gözüm yoktur. Halbuki ne dindarım diyen, namaz kılanlar vardır ki, hırsızlık yaparlar, daha neler yaparlar.
-Ahmet- Allah, onları, “dini yalan sayanlar” diye vasıflandırıyor. Kur’anı Kerim’de, “Maun” suresi onları anlatır.
-Ünal- Pekiyi Ahmetçiğim, şimdi sen bize söyle dindar olabilmek için ne yapmak lâzımdır?
-Ahmet- Evvelâ iman, sonra amel-i salih (iyi iş). Yani: Allah’a, meleklere, kitaplara, resullere, ahiret gününe, ebedi hayatın cennet ve cehennemin devamına, hayrın ve şerrin Allah’tan olduğunua, ölümden sonra dirilmeğe iman

21 Kasım 2015 Cumartesi

Havva ile Kaplumbağa *

Büyükler de okuyabilir.
Göçmen kuşlar niye göç eder?
-... .. Küçük Elif, kuşların havada çığlık çığlığa uçuşmalarını merakla izlerdi. Neden her mevsim her mevsim göç ettiklerini bir türlü anlamazdı. ... ..
-Küçük Elif bazen kendini kuşların yerine koyardı. Onlarla el ele tutuşup uçtuğunu, Afrika’dan Rusya’ya, dünyayı baştan aşağıya katettiğini düşlerdi.
Bazen hastalanıp göç edemeyen kuşlar olurdu. Ayşegül Hanım ve Erdem Bey, bu kuşların bakımını üstlenmişlerdi. ... ..
-Elif göç edemeyen bu hayvanlara büyük bir tutkuyla bağlanırdı. Bir keresinde küçük bir leyleğin tedavi edilmesini izlemişti. Leyleğe o kadar acımıştı ki, iyileşir  iyileşmez arkadaşlarına ulaştırılması gerektiğini düşünmüştü. ... ..

Elif ile Havva
-... .. Anne babasının işte olduğu günlerde Elif’e, Havva adlı bir kadın bakıyordu. Havva’nın, küçük kızın hayatındaki rolü büyüktü. Havva; doğum tarihi, ayakkabı numarası kilosu ve kocası olmayan, esmer bir şişkoydu. Yalnız bir kadındı. Ne kaç yaşında olduğunu, nbe de kaç kilo olduğunu biliyordu.

-“Bir seher vakti, ebegümeciler ve ısırganotları henüz yeni yeşermişken, zeytinler yeni yeni toplanmaya başlamışken doğurmuş annem beni,” derdi. “Ay tutulmuş o günlerde.” ... ..
... ..
Havva herkesle aynı yastadir

Hayat Filminden Kurtarıcı Kareler ı *

Okudukça kendi hayatımızdan da kareler bulabileceğimiz ve bu fırsattan istfade kendimizi sorgulama fırsatı sunan eserin ilk cildi 240 sayfa. Dersler çıkarabileceğimiz kısa alıntıları paylaşalım:
-.. .. Karşılaştığımız ve yaşadığımız her bir olay, kainattaki kurallar çerçevesinde işler ve kim olursa olsun bu kanunlar değişmez. Soğuk üşütür, sıcak yakar. Tebessüm yaklaştırır, asık yüz uzaklaştırır; aynı şekilde davrananlar, çoğunlukla aynı şeylerle karşılaşırlar.
-Dengede kalmak; oluş ve bozuluş kanunlarını bilmek ve hayata geçirmekle çok yakından ilişkilidir.... ..
-Okumak Anlamakla Anlamak Yaşamakla Anlamlı Olur.
-Bilgiler önce yüreğine dokunmalı insanın sonra zihnine uğramalı. Hakikati arayan, kendini doğrultma çabası içinde olandır,sorun oluşturmamak ve oluşmuş sorun varsa da çözüme katkıda bulunmak için çaba harcayandır. ... .. Daha doğrusunun arayışı ve pratiğe geçirme mücadelesi ile, hayatı daha anlamlı ve dünyayı daha yaşanılır bir yer haline getirir. ... ..
-Ben değişmem demek, Allah’ımızın bize açtığı dünyayı en güzeliyle yaşamamız için mutlaka gerekli olan ve bize güneşi gösterecek kapıları teker teker kapatmak anlamına gelir ki bundan şiddetle Allah’a sığınmalıyız. Çünkü güneşe gözlerini kapatanlar ancak kendilerini karanlıklta bırakırlar. ... ..
Adım attığımız yerden ayağımıza bulaşanlar
-... .. İnsan mıknatıs gibi olduğundan zamanla kendine benzeyenleri de etrafına çeker. yani bizi benzeyenleri tercih etmeye başlarız. Böylece giderek çevremizin kimlerden oluşacağı yani sosyal çevremiz de şekillenmeye başlar. ... ..
Adımlarımız bizi istediğimiz yere götürüyor mu?
-Niyetimiz amelimizle aynı kulvarda mı? Şu anki yaptıklarımızı yapmaya devam ettiğimizde, bunlar davranışa dönüşerek pekişiyor ve onu yapmak giderek bize daha kolay geliyor. Bu pekişenler, bizim sonuç olarak inşa etmek istediğimiz hedef binasının tuğlalarını mı oluşturuyor?
-Biz aynı davranışlarımızı sürdürdükçe, bunlar imaj oluyor, inanç oluyor, etki ve katkı oluyor; böylece öğreniyoruz. Bunlar bizi, varmak istediğimiz adrese götürecek doğru adımlar mı?

19 Kasım 2015 Perşembe

Çöplüğün Generali *

Birbirinden farklı hayatları farklı zamanlarda yaşayanların aynı rüzgarda beraberce sürüklendikleri bir öykü. ... ... Roman 262 sayfa. Olaylar hayali bir ülkede geçiyor. Ancak sayfalar ilerledikçe aşina olduğumuz gelişmelere tekrar şahit olduğumuzu hissediyoruz. Kısa alıntıları paylaşalım:
-Gelecekte yaşayan  ilk roman kahramanımız uçağı kaçıracak ve “Unutmanın ve Hatırlamanın Beyin Hücrelerindeki Diyalektik Etkileşim Süreçleri” konulu bildirisini zamanında sunamayacaktı... ..
-Temizlikçi kadın ve evin iyi kalpli hanımefendisi.... .. devlette önemli görevlerde olan ev sahibi adam  .... ..  kırılan büyük saksının içinden çıkan naylona poşetlere sarılı şeyler.... ..
-Eski banka müdürünün sakin geçen emeklilik yaşamını alt üst eden gelişmeler ... .. ağaçlık arazide köpeğini gezdirirken toprak altından çıkan şüpheli paketler ... ..
-Namuslu, güvenilir emekli öğretmenin, çalıştığı depodaki şüpheli sandıklar... ..
-Çöp toplayıcısı çocuğun hastaneye Doktor Hanım’ın olduğu gece getirilmesi... .. Hazırlıkları tamamlayıp ameliyathaneye girerken, son günlerde üst üste gelen benzer vakaları düşündü.  ... .. Ameliyat boyunca yüreği, beş duyuyu kendilerinde toplamış hassas ve becerikli parmaklarında atıp durdu. ... .. Operasyon tahmininden uzun sürmüştü. ... ..
-Her şey, internet âleminde küçük çaplı bir deha kabul edilen genç Hacker’ın işten çıkarılmasıyla başladı. ... ..  Eğlence olsun diye, gizli kodlu GSM hatlarının şifrelerini çözüp ünlülerin telefon konuşmalarını dinlemenin paha biçilmez hazzını tatmaya niyetlendi. ... .. Ekranın sağında akan haberlere gözü ilişince bir an duraksadı: “Son günlerdeki esrarengiz olaylara bir yenisi eklendi: Kendin çöp alanlarından birinde ihbar üzerine yapılan aramada çok sayıda bomba, silah, mermi ve apoletlerinden bir generale ait olduğu anlaşılan askeri üniforma ceketi bulundu ... ..
-Yaşlı adam gecekondunun arkasında bomboş uzanan arsanın bir kenarına biraz soğan, birkaç kök salata, bolca karalahana dikmeye heves etmeseysi ve Mühendis Bey bir türlü imar izni alamadıkları bu değerli araziyi bir kez daha görmek istemeseydi, sonraki gelişmeler farklınolabilirdi ... ..
-Bakanlık Müsteşarı, karısına kadar sürebilecek önemli bir toplantısı olduğunu söyleyip o geceyi metresinde

14 Kasım 2015 Cumartesi

Halime Kaptan *

Roman belgesel ya da film olacak nitelikte bir öyküye sahip. “Yüz elli dokuz sayfa”ya sığmayacak olaylar dizisi;  bir solukta okuyabileceğiniz bir dille kaleme alınmış.
-Karadeniz’in Cide kıyılarında ev geçindiren bir sandalın kaptanı Temel Reis, bir sefer dönüşü hastalanıp ölür. Oğlu Sabri uzun süredir askerdedir. Şimdi kim geçecekti dümene? Torunu Memiş mi? O heniz çok küçük; geçse geçse ancak küreğe geçer. Böylece Temel Reis’in gelini Halime, Karadeniz’in şiddetli rügârlarnda yelken kullanmaya başlar. Halime kaptan, kadınlığüını gizlemek için laz başlığını bağlamış, kara zıpkayı çekmiştir ayağına. Poyrazla, karayelle boğuştuğu gibi, asker kaçağı korsanlarla da boğuşur. ..
-Kitap Rıfat Ilgaz’ın çocukluğunda yakından tanıdığı Halime Kaptan’ın Halime Kaptan’ın azgın fıtınalarla ve korsanlarla baş ederek İnebolu’ya cephane çekişinin romanı. Türk kadınının yurdu için dalgalı denizlerdeki savaşımının, Kurtuluş Savaşına cephane ve “umut” taşıyışının belgeseli...
-Romanın okunması için gerekçe olabilecek kısa alıntıları paylaşalım;
-... .. Yanına dirice iki gemici bulması gerekiyordu bu işleri başarabilmesi için. Ama adam nederedeydi... Onyedi yaşındaki delikanlılar bile Çanakkale savaşına katılmışlardı. Ya ellisinden büyük adam olacaktı yanına ya da onyedisinde, on üçünde çocuk... Bekir’le, Memiş’le çıkacaktı yola ister istemez. Gelini Halime’ye de “Geç küreğe!...” diyemezdi ya... ..
-... .. Cide köyleri demek, yokluk demekti, hastalık demekti savaş yıllarında. ... ..
-... .. Çok işitmişti Kırım’ı kaynatasından. Balkan Savaşından önce, Temel Reis Sivastopol’a gitmişti, Odesa’ya da... ..  Bir de Batum vardı, türkülerde de geçerdi, anlattığı hikâyelerde de... ..
-... ..Muhtar aşağı yukarı biliyordu ne soracağını onun. İçi rahatlayarak kaşlarıyla, gözleriyle “sor” demeye getirdi.
            “Padişahçı mısın, Mustafa Kemalci mi?”
Aldanmamıştı muhtar, bira da şakaya getirerek... ..
            “Demek yanılmamışım! İnebolu’da öğrendim, Kemal Paşa buyruk çıkarmış. Kim bir sandalla üç kayıkçı bulursa kaptana da, kayıkçılara da askerlik yok, diye”

11 Kasım 2015 Çarşamba

Yiğit Kurşun Asker

Masal dünyasının klasik yazarı Andersen (1805-1875)’in ünlü eseri çocuklar için ... 


















Anna Karenina *

Dünya klasiği olma özelliğini hakkaden bir eser. Sürükleyiciliği tartışılmaz. Tolstoy’un seksen iki yıllık yaşamının (1828-1910) yansımalarını hissediyorsunuz. Romanı okurken, başlangıçta kim kimdir konusunda ki zorlukları ilerleyen bölümlerde aşabiliyorsunuz. Kısa bir alıntı paylaşalım:
-... .. Aleksey Aleksandroviç, karısının Vronski’yle oturup heyecanlı heyecanlı konuşmasında, özel ve sakıncalı bir yan görmüyordu. Ama başkalarının bunu yakışıksız bulduğunu görünce, o da böyle düşünmüştü. Bu durumdan, karısına söz etmeye karar verdi.
-Eve dönünce, ... ..  karısıyla konuşması gerektiğine karar verdiği zaman, bu ona çok kolay, sıradan bir şey gibi görünmüştü. Oysa şimdi iyice düşününce, bunu yapmak zor ve rahatsız ediici geliyordu ona.
-Kıskanç değildi. Ona göre kıskançlık, kadına hakaret etmek demekti. Oysa güvenmek gerekiyordu. Neden güvenmesi yani her zaman karısının kendisini sevdiğinden emin olması gerekiyordu? Bunu hiç düşünmemişti. Ama şimdiye kadar hiç güvensizlik duymadığından, ona güveniyor ve güven duyması gerektiğini düşünüyordu. Şimdiyse, kıskançlığın utanç verici, güvenin de gerekli olduğuna inanmasına karşın, mantık dışı, kararsız bir durumda olduğunu hissediyor, ne yapacağını bilmi,yordu. yaşamla yüz yüzeydi, karısının başka birisini sevme olasılığını düşünüyor, bu daona tutarsız ve anlaşılmaz bir olay gibi görünüyordu; çünkü yaşamın kendisiydi bu.
-... .. Şimdi de her zaman üzerinden geçtiği köprünün yıkıldığını, uçurumun ayakları dibinde olduğunu gören bir adamın duymuş olduğu duyguya benzer bir duygu duyuyordu.  Uçurum kendi hayatı, köprü de Alekseey Aleksandroviç’in yaşadığı yapay yaşamdı. Karısının, bir erkeği sevebilme olasılığı, karşısına ilk kez çıkıyor ve bu düşünce dehşete düşürüyordu onu.
-... .. İlk kez ... .. onun da özel bir yaşamı olabileceği düşüncesi ona öylesine korkunç göründü ki, bunu hemen aklından kovdu. Bakmaya bile korktuğu uçurum buydu. ... ..
-... .. Ben düşmanlara ve tehlikelere seyirci kalan insanlardan değilim!... Düşünmeli, karar vermeli ve harekete geçmeliyim,” diye bitirdi sözlerini yüksek sesle. ... ..
-... .. 
-... .. Kiti, kucağında... .. çocukla her zamanki yerine rahatça oturduktan sonra kocasına:

7 Kasım 2015 Cumartesi

Ana-baba Okulu *

Prof. Dr. Haluk Yavuzer’in editörlüğünü yaptığı kitap konu uzmanlarının çalışmalarından oluşuyor. Konu başlıklarına ilgi duyanların doyurucu cevaplar alabileceği eser 448 sayfa. Ana-Baba Okulunda verilen dersleri kapsayan ve dikkat çeken konu başlıklarını paylaşalım:
Bebeklik Dönemi (0-2Yaş)
Algısal gelişim
Sosyal ve duygusal gelişim
Annenin tepkilerinin çocuklarıyla olan etkileşimine etkisi
Kişilik gelişimi zeka gelişimi
Dil gelişimi
Okul Öncesi Dönem (3-6 Yaş)
Çocuk eğitiminde sevgi ve kararlılığın önemi
-Okul öncesi dönemde çocuk, sözle anlatılanlardan çok gözlemleri ile öğrendiği için , bu dönem eğitimimnde yetişkinin örnek olması çok önemlidir. Anne-baba ve çocuk arasındaki ilişkilerde sevgi en önemli faktördür. Sevgiden uzak olarak büyütülen çocuk, susuz bırakılan bir bitkiye benzetilebilir. Sevgi ve şefkat eksikliği, çocuğun gelişmesini, her yönü ile etkileyebilir. ... ..
-Çocuk, anne-babasının, eğitim konusunda aldıkları ortak makul kararları ve buna uygun pekiştirici tutumlarıyla yetişkinlere ve kendisine güvenmeyi ve kendi gücünün sınırlarını öğrenir. ... ..
-Anne-babanın, çocuğun eğitimi konusunda anlaşamadığı, birinin “evet” dediğine, diğrinin “hayır” dediği, ailedeki yakın akrabaların da, onların bu farklı tutumlarını, değişik görüşleri ile daha da karmaşıklılaştırdıkları aile ortamlarında yetşen çocukların, ne kendi güçleinin sınırlarını bilmeleri ne de neyi yaoıp neyi yapamayacakları hakkında doğru karar vermeleri pek mümkün olmaz. ... ..
Oyun
-Çocuğun büyümesi ve sağlıklı gelişmesi için nasıl beslenme, bakım ve sevgi gerekli ise “oyun” da en az bunlar

5 Çocuk 5 İstanbul *

Kitap, dünyanın en büyük kentlerinden biri olan İstanbul’u küçük çocuklarımızın da algılayıp tanıması amacıyla hazırlandı. Betül Sayın'ın yazıp resimlediği bu eserde okulöncesi küçükler ve okumaya yeni başlayanlar için İstanbul anlatılıyor.
  Kitapta yer alan 5 bölüm , bugün İstanbul dediğimiz çok geniş kentsel alanda, günümüzden geriye doğru 5 farklı tarihsel dönemde yaşayan 5 çocuğun öküsünü yer alıyor. 
Böylece çocuklarımız, Türkiye’ye yön veren bu büyük kentin geçirdiği birbirinden değişik dönemleri, kısa ve ilginç birer öykü yardımıyla gözlerinde daha kolay canlandırabilecekler.
(**Mine Soyal’ın “Sunuş” yazısından alıntı.)
Bölümler
Turuncu Saçlı Mert
Kırmızı Fesli Hamdi
Mor Aynalı Helen
Mavi Para Keseli Milya
Kemik Tokalı Kız

5 Kasım 2015 Perşembe

Büyülü Parmak *

Çocukların keyifle okuyabileceği kısa hikâye61 sayfa. Tabii ki büyükler de okuyabilir. İnsanoğlunun çevreye verdiği zararlar karşısında herkesinyapabilecekleri var. Nasıl mı? Örneğin, bu kitabın anlatıcısı olan küçük kız, kuşları avcılardan korumak için parmaklarını kullanıyor. Onun büyülü parmaklarıyla neler yaptığını okuyunca göreceksiniz.

3 Kasım 2015 Salı

Adım Adım Siyaset *

Eski Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün hayatını ve güncelliği devam eden gelişmeleri 349 sayfalık kitabında anlatıyor. Birinci basım tarihi Şubat 2015. Önsözünden başlayarak kısa alıntıları paylaşalım.
-... .. Türkiye ve AK Parti doğal bir dönüşüm sürecinden geçiyor. Milli gelirimiz ve bireysel gelirimiz daha iyi; yollarımız, okullarımız, hastanelerimiz, evlerimiz, arabalarımız daha iyi. Peki, aynı oranda daha temiz, daha dürüst, daha güvenilir, daha ahlaklı bir toplum haline geldiğimizi de övünerek söyleyebilir miyiz? Mütavazı adliye binalarından adliye saraylarına geçtik, fakat yargı kararlarının daha adil olduğunu söyleyebiliyor muyuz?
-... ... bizler de şartlar iyileştikçe yozlaşmayalım isitiyorum. ... ..
-... ..Değişimin savrulmak anlamına gelmediğini, ilkelerimizi, inancımızı vec ahlakımızı koruyarak da değişimi yönetebileceğimizi anlatmaya gayret ettim. ... ..
-... .. Herkes öfkesini yenip, aklını ve basiretini devreye sokmalıdır. Konunun sadece asayiş boyutuyla ele alınması meseleyi çözmek için yeterli değildir. Elbette suç işleyenler, asayiş problemleri doğuranlar varsa onlarla hukuk için de mücadele edilecektir. Ama sorunun kökü daha başka bir yerde yatıyor. Bir düzen yok. O düzenin kurulması lazım. Çünkü tarikatlar ve cemaatler bizim toplumumuzun gerçekleri, bir manevi miras olarak var olmaya devam edecekler. ... ..
-... .. Demek ki devlet zoruyla dindarlık olmuyor. Bunu görmek lazım. Kişiler kendi hür iradeleriyle ne kadar dindar olacaklarsa o kadar olurlar. ... ..
-... .. En açık ve yakın örneklerinden bir tanesi İran örneği olmuştur. Bugün İran’da önemli sayıda kadın, devlet zoruyla olduğu kadar belli ki, aslında örtünmüyor, örtünüyormuş gibi yapıyor. ... ..
Darbelere Karşı Türkiye Tarzı Tepki
-Türkiye’de halk darbelere karşı başka ülkelerde gibi tepki vermez, çünkü kaos istemez; kargaşanın maliyetinin çok daha yüksek olacağını düşünür. Milletin itikadından ve tarihsel deneyiminden de kaynaklanır bu. Yönetim yanlış bir usulle gelmiş de olsa, kötü bir yönetim de olsa; ayaklanmak, bir kargaşa çıkarmak, kanlı bir isyan hareketine yönelmek maliyeti asla hesap edilemeyecek sonuçlar doğurur. Kötü bir yönetim uzun ömürlü olmaz, bir şekilde

Evlilik Okulu – Haluk Yavuzer *

Kitap, İstanbul Üniversitesi Hasan Âli Yücel Eğitim Fakültesi Eğitim Fakültesi “Evlilik Okulu” projesi kapsamında; Prof. Dr. Haluk Yavuzer Başkanlığında ki öğretim üyeleri tarafından çeşitli başlıklar altında hazırlanan on altı makaleden oluşmakta ... .. evlenmeye aday gençlerin ve evli bireylerin evlilik yaşamları ve ilişkileriyle ilgili farkındalık ve bilinç düzeyini artırmaya yönelik bir eser.... .. İlk basım tarihi 2004. 
-Bireylerin eş olmaya hazırlanmaları, eşler arasındaki iletişim becerilerinin geliştirilmesi, sorun çözme ve ana-babalığa hazırlık, eşlerin yaşantılarının paylaşıldığı, sorunlarının tanımlandığı ve sorunlarının yanıtlandığı bir ortamın hazırlanmasına ilişkin temalar ele alınmış ... ..  Kitabın hemen hemen her sayfasında; alıntı yapılan referanslara yer verilmiş. Bu durum akademik bir yayın / bu konuda uzmanlaşmaya çalışanlar için bir kaynak kitap izlenimi uyandırmakta.   Kitabı (263 sayfa) okumamız için gerekçe oluşturabilecek başlık ve özet bölümleri paylaşalım:
-... .. araştırmalar, evlilik problemlerinin fiziksel sağlığı,akıl sağlığını ve iş hayatındaki verimliliği olumsuz etkileyebileceğini göstermektedir. ... ..
Aile ve Evlilik Kurumu
Evlilik Öncesi İlişkiler
Eş Seçimi Kararı
İlişkiler ve Kişilerarası Güven
Evlilik İlişkilerinde Farklı Bir Yaklaşım: Bağlanma Kuramı
Evlilikte İlk Yıllar, Çatışmalar ve “Güç” Kavramı
-... .. İlişkilerini açık açık tartışamayan eşler, düşüncelerini açıklaamadıkları için birbirlerine ybancılaşmaya başlayabilirler. Zamanla ortak noktalar da azalmaya başladığında ilişkileri zoraki bir birlikteliğe dönüşebilir. ... ..
-Söyleyemediğimiz küçük kırgınlıklarımız, belli bir zamandan sonra büüyük öfkeleri doğurabilmektedir.  Ya da geçmişimizde çözemediğimiz sorunlarımızı eşimize roller vererek çözme girişiminde bulunabiliriz.
-Evlilikte çatışma yaratan diğer bir konu ise güç mücadeleleridir.

2 Kasım 2015 Pazartesi

Kaygıdan Mutluluğa Kişilik *

Eski (1985) basımlı bir kitap. Kitapçı raflarında bulunamayabilir. İkinci el olarak aldığım kitabın sunuş bölümünde (İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof.Dr. Özcan Köknel – 1995’te emekli oldu) “... .. insan başkalarıyla vardır. Onlarla birlikte gelişir, değişir ve değer kazanır. Bu nedenle insan kendini tanımadan başkalarını tanıyamaz, tanımadan da ilgi duyamaz ve ilişki kuramaz. Başkalarına ilgi duymayan, ilişki kurmayan insan, kaygı ve öfkenin kaynağı olan sürtüşme ve çatışmalar içinde bocalar durur. Bu nedenle, günlük yaşamda ortaya çıkan, ruhsal ve toplumsal sağlığı bozan insanlararası sorunlarn çözüm yollarını bulmak... ..” vurgusu yapılıyor. Kitap 1985 basımlı olmasına rağmen;  güncel birçok kitaptan ya da piyasada isim yapmış birçok konu uzmanı yazardan daha anlamlı açıklamalarla dikkati çekiyor. Konu uzmanı olmayan okuyucuların kolayca anlayabileceği bölümler sürükleyici bulunabilir. Kitabın okunmasına gerekçe oluşturabilecek alıntıları paylaşalım.
İnsanı bütünüyle sevmek
... ..
Bencil Sevgi
-... .. Ne var ki, çoğumuz insanları bu bütünlüğünden soyutlayarak sevmek isteriz. Daha açık bir deyişle, başkalarının bizim kişiliğimizin “kölesi” olmasını özleriz.  ... ..
Kişiliğin Alt ve Üst Yapısı
İnsan Soyunun Kişiliğe Mirası
Yakın Akraba Evlilikleri
İçsalgılar ve “Yaşam Ritmi”
Kişiliği Gfizli Gücü: Zekâ
Davranışlarımızın Kaynağı
-... .. İçgüdülerin başında açlık ve susuzluğu içeren beslenme ve cinsellik gelir. ... .. Doğrudan doğruya içgüdüye bağlı olan davranış ve eylemler, ancak kendilerine özgü olan nesneye eriştiklerinde, doyuma ulaşıp bir süre ruhsal yaşamı gerilimden kurtarırlar. İçgüdüye doyum sağlayan nesneye gereksinim arttıkça, içgüdüye bağlı davranışı oluşturan  gerilim de artmaya başlar. Bu yeni doyuma kadar sürüp gider. O halde içgüdüye bağlı davranış ve eylemlerin temel özelliği, bir an önce gereksinim duyulan nesneye ulaşmak, doyum sağlamak ve gerilimden