30 Ekim 2017 Pazartesi

Sosyal Fobi *

-Sosyal fobi, insanların kendini ifade etmesine, toplumdan gittikçe uzaklaşmasına ve hayatı ertelemesine neden olan psikolojik bir rahatsızlık. Dahası, bu sorunun görünen ve görünmeyen tarafları olduğu gibi, kimi durumlarda depresif bozukluk ve obsesif kompulsif bozukluk gibi psikiyatrik sorunlara neden olabilecek yönleri de bulunuyor.
-Gençlik yıllarını sosyal fobiden kaynaklanan sorunlarla ve özgüven eksikliğiyle geçiren Uzman Psikolog Yıldız Burkovik, kendi yaşadıklarından da faydalanarak konuya hem  bir hasta hem de bir uzman gözüyle yaklaşıyor.
-Meseleyi örnekleriyle ele alıyor ve enine boyuna inceliyor. Psikoloji ile ilgilenen okurlara ve sosyal fobiden mustarip olanlara rehberlik eden bu kitabın en güçlü mesajı ise şu: “Artık geri çekilme değil, ortaya çıkma zamanı.”
Sosyal fobi ilk kez Isaac Marks tarafından 1966 yılında tanımlanan psikiyatrik bir rahatsızlıktır. Temelde, başka insanların bulunduğu ortamlarda hata yapma, diğer kişiler karşısında küçük düşme korkusudur. Yani sosyal çevre içinde yaşarken açığa çıkan korku halidir. Korku, gerçek bir tahlikenin veya bir tehlike düşüncesinin uyandırdığı endişe duygusudur. Fobi ise, belirli durumlar karşısında bazı hastaların kapıldıkları baskılı, endişeli, mantıkdışı korku olarak tanımlanır. ... ..
-Tüm bu tanımlara bakarak korkunun gerçek bir tehlike ile karşılaşıldığında ortaya çıkan bir duygu, fobinin ise gerçekçi olmayan ancak belirli bir baskı hissi sonucunda açığa çıkan bir duygu olduğunu söyleyebiliriz. ... ..
-Bir sosyal fobiğin düşünce zinciri olumsuz düşüncelerle harekete geçer. Kişi kendisini büyük bir zincire bağlar ve o zincirin gidebildiği yere kadar gider. Yani durmadan kendi içine döner, hareket edemez. Yalnızca endişe duyar ve tedirgin olur. Elbette ki bu hissiyatın içindeki kişi performans göstermesi gereken

27 Ekim 2017 Cuma

Veronika Ölmek İstiyor *

Brezilyalı yazar Paulo Coelho’nun ...romanı. ... .. romanın konusugünümüzde, hem de oldukça yakınımızda geçiyor. Bosna ile sınırkomşusu olan Slovenya’da. Veronika, görünüşte, her istediğine sahip bir genç kadındır, renkli bir yaşam sürer, yakışıklı erkeklerle gezip tozar, ama mutlu değildir. Yaşamında bir şeylerin eksikliğini hissetmektedir. Bir gün ölmeye karar verir. Aşırı dozda ilaç alınca hastaneye kaldırılır. Orada kendisine birkaç günlük ömrü kaldığı söylenir. Akıl hastanaesinde kaldığı sürece çeşitli insanlarla tanışan Veronika, yabancısı olduğu yeni duyguları keşfeder: Kin, korku, aşk... Ölümü beklerken, çevresindeki insanları gözlemlerken, Veroni,ka, varoluşunun her dakikasının yaşamla ölüm arasında bir seçim olduğunun farkına varır. Paulo Coelho, bu ... kitabında, çağımız insanını rahat bırakmayan delilik olgusunu işliyor; toplumun normal kabul ettiği kalıpların dışına düşen insanları anlatıyor. Veronika Ölmek İstiyor, farklı düşünceleri yüzünden sık sık başka insanların önyargılarını göğüslemek zorunda kalanlar için değişik bir yaşam tarzı bulma ihtiyacını irdelerken, insanlığın temel sorunlarından birini içeriden bir yaklaşımla ortaya koyuyor.
-Bir kez daha yaşamak istemediği tek şey vardı: Vildet’e kaldırılmasına neden olan şey.
-Depresyon.

-Hekimlerin dediğine göre, yeni keşfedilen bir madde olan seretonin, insanların duygularını yöneten öğelerden biriymiş. Serotonin azlığı insanın iş yaşamında dikkatinin dağılmasına, uykusuzluğa, iştahsızlığa, yaşamdan yeterince zevk alınmamasına yol açıyormuş. Bu madde bedende hiç bulunmadığında ise kişi derin umutsuzluk, kötümserlik, bir gereksizlik duygusu, korkunç yorgunluk, endişeye kapılma, karar verme güçlüğü gibi belirtiler gösteriyormuş, bu da zamanla sürekli bir karabasana dönüşüyormuş ki sonu ya tam uyumsuzluk ya da intiharmış. ... ..

22 Ekim 2017 Pazar

Bilinmeyen Kadın *

-Niçin “Bilinmeyen kadın?”
-Çünkü kadın bilinmiyor.
-Kadın bilinmediği için lâyık olduğu hürmeti görmemekle kalmıyor, çile çekiyor.
-Peki, sadece kadın mı çilekeş? “Onun” çile çekmesiyle aslında tüm toplum, tüm insanlık kelimenin tam manasıyla bunalım geçiriyor.
-Çünkü toplumun çekirdeği olan “ail”nin anası, yerine göre babası, en önemliisi de “ilk öğretmen”i kadın...
-Maden öyle, güzel nesiller, dolayısıyla güzel yarınlar için”kadın”ı iyi anlamalı ve anlatmalıyız. ... ..
-... ..
-Kadın uysal davranmaya mecburdur çünkü “Erkek ekonomik bakımdan evin reisidir. Kadın, onun soyadını taşır, onun dilini kabul eder; onun çevresine,sınıfına katılır. Onun ailesine girer, onun yarısı olur. Bütün bunlardan çıkan neticeye göre, kadına toplum içinde hayat kazandıran, erkeğidir. Kadın, erkeğine bağlanmak zorundadır; çünkü o, kendisini kızlık dünyasından kadınlık dünyasına çekip götürmüştür.”
-“Bütün gününü çocuklarını ve evini idare etmeklegeçiren kadın, erkeği geldikten sonra ikinci dereceye düşmüştür. Üstünlük, erkek kapıdan adımını atar atmaz yer değiştirmiştir. Kadın ise bu durumdan mutludur. Güveneceği, her türlü problemini çözeceği insan gelmiştir.
-Kadın her şeyi ile yuvasına, erkeğine bağlanmıştır. O, kocasının diğer yarısından başka bir şey değildir; tıpkı bütün bir elmanın iki parçası gibi...

20 Ekim 2017 Cuma

Savunma / Socrates *

-Felsefe tarihinin bir dönüm noktası olan Socrates hakkındaki her şeyi Platon’dan öğrenmekteyiz.  ... .. Mistik gizemli bir yapıya sahip olan Socrates, sık sık kendisinden geçer, saatlerce kıpırdamadan dururdu. Evine pek bağlı olmayan, gelişigüzel giyinen, her çeşit insala ahbaplık kurabilen, kendi evinden çok başkalarının evinde yiyen içen ve yaşayan Sokrates, günler boyu çevresindeki insanlarla devlet, hayatı tartşırdı. “Tek bildiğim şey, bilmediğimi bilmektir.” Ve “Kendini tanı.” diyerek hayata ve felsefeye derinlik kazandırmıştır.
-Öğrencilerinin en tanınmışlarından olan Platon, Sokrates’in ölümünden sonra, onun düşüncelerini; Beşyüzler Meclisi’ndeki yargılanmasını ve yargılama sonrası yaşanan olayları , birçok ayrıntılarıyla yazarak tarihe belge olarak bırakmıştır. Farklı kaynaklarda, yargılamasırasında Platon’un isminden söz edilmektedir. Bu durum, Platon’un duruşma salonunda olduğunu göstermektedir.
-Aslında Sokrates’in kimliği konusu, tam bir karmaşadır. Tarihçiler Sokratres konusunda farklı değerlendirmeler yaparlar. Birçok tarihçi , kendisine göre farklı bir Sokrates kimliği oluşturur. Ancak tarihçilerin ortak görüşü , Sokrates’in felsefi kimliği ve Beşyüzler Meclisi’ndeki  ünlü savunmasıdır.
-Düşünce tarihinin en ünlü ahlak filozoflarından Sokrates’e bakılırsa, her türlü erdemsizliğin , yalnış davranışın kaynağı bilgisizliktir.”Eğer,  “ der; “İnsanlar, kavramların anlamları üzerinde  doğru bir bilgide uzlaşıp anlaşabilselerdi, hiçbir problem yaşanmazdı.” Bu yüzden Sokrates, düşünce tarihinde bilgi ile  erdemi aynı şey olarak kabul eden filozof olarak tanınmaktadır. Ona göre düşmanlığın kaynağı, bilgisizliktir.
-Tarihçilere göre dünya tarihinde Sokrates’in Savunması bir ilktir. O, kendisine dayandırılan bir suçlama

17 Ekim 2017 Salı

Devrimin Çoban Yıldızı *

-“Genç öğretmenim! Yarınki yaşam sizin güçlü elleriniz arasında doğacaktır. Geleceği elde etmek için devamlı ağır görevler yüklenerek yürüyeceksiniz. Var olan yaşama, yıldan yıla artan bir güç ve gittikçe çoğalan bir hızla ilerleyeceksiniz. Bu yükselme yolunuzda  sayısız zorluklarla karşılaşacaksınız.Bu zorluklar, sizin azminizi çğaltmaktan başka bir işe yaramayacaktır.
-Milli Eğitim Bakanı Mustafa Necati, Millet Meektepleri açılış törenleri için yazdı. Özellikle köy kadınlarına okuryazarlığı bir an önce öğretmek gerekiyordu. Köy anaları okuryazar olursa, onların çocukları da okuryazar olurdu. Üç yılda bir milyon kişi hedeflenmişti. Üç yıl bittiğinde okuryazarlığını sürdürebilecek durumdaki yurttaş sayısı bir milyon iki yüz kişi oldu. Ama hiçbir  bakanlık görevlisi hedefi aşan bu sayıyı Necati Bey’e söyleyemedi.
-Mustafa Kemal Paşa’nın onayıyla ilk meclise seçilmiştir  Mustafa Necati. Kurtuluş Savaşı’ında Müdafaayı Hukukçu ve gerektiğinde Kuzey Ege dağlarında Kuvayı Milliye Müfreze Komutanıdır...
-Milli Eğitim Bakanlığı süresinde yeni harf, yeni rakam, yeni ölçü birimler kanun tasarılarını hazırlayan, planlayan, kanunlaşması ve Millet Mektepleri’yle  uygulanmasına öncülük eden , devrimci bir devlet adamı... Lozan Anlaşması’nın kabulünden hemen sonraki uygulamalrda zorunlu göçle ilgili esasları koyan, ilk Mübadele, İmar ve İskân Bakanı... Hilafetin kaldırılmasından sonra İslami Hukuk döneminin sona ermesine emek veren, bir Adalet Bakanı...
-Mustafa Necati, Köy Mektepleri ve Köy Enstitüleri’nin düşünsel temellerini attı. Türkiye’de öğretmenlik onun döneminde itibarlı bir meslek oldu.
-Millet Mektepleri’nin açılacağı gün , 1 Ocak 1929’da otuz beş yaşında öldü.
-Vakitsiz ölüm haberini alan Atatürk’ün ağladığı aktarılır.
-Cumhur Utku, “Devrimin Çoban Yıldızı Mustafa Necati”de Türkiye Cubhuriyeti’nin temellerini atan

13 Ekim 2017 Cuma

Hilâl ve Yıldız *

Stephen Kinzer Boston Üniversitesi Tarih Bölümünden mezun oldu. Dört kıtaya yayılmış 50’den fazla ülkede dış haberler temsilciliği yaptı. 1966’da New York Times’ın ilk büro şefi olarak Türkiye’de geçirdiği yıllar boyunca yüzlerce makale yayımladı ve ülkenin her yerini dolaştı. Şu anda The New York Times muhabiri olarak Chicago’da yaşıyor.
-İlk baskısı 2002’de yapılan kitap 301 sayfa.
-Kitabın arka kapağında, Orhan Pamuk tarafından kaleme alınan tanıtımda; “Stephen Kinzer ... .. bize dışardan nasıl gözüktüğümüzü  sevgi ve anlayışla gösteriyor. Bu çok rahat okunan kitapTürkiye’yi, imkanlarını ve dertlerini yeniden düşünmek, tartışmak için iyi bir fırsat...” deniyor.
-Kitaptan alıntıları paylaşalım:
-Bir kraliyet habercisi, efendisi Venedik Dükü’nün diğer Venedikli Lordlarla toplantı halinde olduğunu ve derhal kendisini görmek istediğini söylemek üzere Othello’yu evlilik yatağından kaldırdığında gecenin geç bir saatidir. Othello hızla saraya doğru yürürken bu “en güçlü, ciddi ve saygı değer beyleri” böyle olağandışı bir satte bir araya getirecek kadar acil ne olabileceğini merak eder. Saraya ulaştığında onları kendisini beklerken bulur. Daha sorunun ne olduğunu sorma fırsatını bile bulamadan Dük konuşur: “Cesur Othello, hemen görevlendirmek zorundayız seni / Ortak düşmanmız Osmanlılara karşı.”
-Shakespearte’nin zamanında ve onraki yüzyıllarda, Avrupalı Hristiyanlar bundan daha acil bir çağrıyla karşılaşamazlardı. Kuşaklar boyunca Hristiyanlar, daha çok sadece “Türk” diye bilinen “ortak düşmanımız” Osmanlı’yı uygarlığın başındaki bela olarak gördü. Önde gelen özelliklerinin yalancılık, kontrolsüz şehvet, ani şiddet ve mantıksız zalimliğe karşı düşkünlük olduğu düşünülürdü. Din, bu klişenin temelini oluşturuyordu. Çok az Avrupalı İslâm hakkında herhangi bir şey bilir, ama neredeyse hepsi İslâmı, bir Hristiyanın kutsal bildiği her şeye karşı şeytanca bir hakaret olarak kabul ederdi.

12 Ekim 2017 Perşembe

Zarif Bir Cinayet Gecesi *

-Stonygates’teki genç suçluların islah edildiği bir vakfın sahibi olan arkadaşı Carrie Louise’i ziyaret eden Miss Marple tehlikenin yaklaşmakta olduğunu hisseder.
-Bir gece suçlu gençlerden biri, vakfın yöneticisini silahla öldürmeye çalışınca korkuları gerçekleşir. Yönetici, yara almadan kurtulur ama malikhanenin diğer tarafındaki beklenmeyen ziyaretçi, onun kadar şanslı değildir.
-Bu bir rastlantı mıdır? Miss Marple’a göre değildir. Miss Marple, kurbanın esrarengiz ziyaretinin altında yatan sırrı ve cinayeti çözmek için tüm becerisini kullanır...