-Sosyal
fobi, insanların kendini ifade etmesine, toplumdan gittikçe uzaklaşmasına ve
hayatı ertelemesine neden olan psikolojik bir rahatsızlık. Dahası, bu sorunun
görünen ve görünmeyen tarafları olduğu gibi, kimi durumlarda depresif bozukluk
ve obsesif kompulsif bozukluk gibi psikiyatrik sorunlara neden olabilecek
yönleri de bulunuyor.
-Gençlik
yıllarını sosyal fobiden kaynaklanan sorunlarla ve özgüven eksikliğiyle geçiren
Uzman Psikolog Yıldız Burkovik, kendi yaşadıklarından da faydalanarak konuya
hem bir hasta hem de bir uzman gözüyle
yaklaşıyor.
-Meseleyi
örnekleriyle ele alıyor ve enine boyuna inceliyor. Psikoloji ile ilgilenen
okurlara ve sosyal fobiden mustarip olanlara rehberlik eden bu kitabın en güçlü
mesajı ise şu: “Artık geri çekilme değil, ortaya çıkma zamanı.”
Sosyal
fobi ilk kez Isaac Marks tarafından 1966 yılında tanımlanan psikiyatrik bir
rahatsızlıktır. Temelde, başka insanların bulunduğu ortamlarda hata yapma,
diğer kişiler karşısında küçük düşme korkusudur. Yani sosyal çevre içinde yaşarken
açığa çıkan korku halidir. Korku, gerçek bir tahlikenin veya bir tehlike
düşüncesinin uyandırdığı endişe duygusudur. Fobi ise, belirli durumlar
karşısında bazı hastaların kapıldıkları baskılı, endişeli, mantıkdışı korku
olarak tanımlanır. ... ..
-Tüm
bu tanımlara bakarak korkunun gerçek bir tehlike ile karşılaşıldığında ortaya
çıkan bir duygu, fobinin ise gerçekçi olmayan ancak belirli bir baskı hissi
sonucunda açığa çıkan bir duygu olduğunu söyleyebiliriz. ... ..
-Bir
sosyal fobiğin düşünce zinciri olumsuz düşüncelerle harekete geçer. Kişi
kendisini büyük bir zincire bağlar ve o zincirin gidebildiği yere kadar gider. Yani
durmadan kendi içine döner, hareket edemez. Yalnızca endişe duyar ve tedirgin
olur. Elbette ki bu hissiyatın içindeki kişi performans göstermesi gereken
bir durumla karşılaştığında daha da çok kaygı duyar ve ani tapki,ler göstermeye başlar. Herhangi bir alarm altında en çok yaşanan durum “buradan kaçmalıyım, uzaklaşmalıyım” duygusu, sonrasında ise kalp çarpıntısı, kaslarda gerginlik spnucu titreme, boğazın düğümlenir gibi olması, ateş basması sonucuaçığa çıkan terleme ya da aniden buz kemesidir. Büyük bir ihtimalle bu bedensel tepkileri, baş ağrısı ya da vücudun en hassas bölgesi neresiyse o bölgeyi vuran ağrılar veya bağırsak ve mide problemleri gibi bozulmalar takip eder. Yaşanılan duruma stresin çeşitli şekillerde açığa çıkması diyebiliriz.
bir durumla karşılaştığında daha da çok kaygı duyar ve ani tapki,ler göstermeye başlar. Herhangi bir alarm altında en çok yaşanan durum “buradan kaçmalıyım, uzaklaşmalıyım” duygusu, sonrasında ise kalp çarpıntısı, kaslarda gerginlik spnucu titreme, boğazın düğümlenir gibi olması, ateş basması sonucuaçığa çıkan terleme ya da aniden buz kemesidir. Büyük bir ihtimalle bu bedensel tepkileri, baş ağrısı ya da vücudun en hassas bölgesi neresiyse o bölgeyi vuran ağrılar veya bağırsak ve mide problemleri gibi bozulmalar takip eder. Yaşanılan duruma stresin çeşitli şekillerde açığa çıkması diyebiliriz.
Stres
daima her türlü sıkıntının ana kaynağında yer almaktadır. Stresle baş edebilmek
için onun büyümesini engellemek , yani kaynağı kısmen de olsa kurutmak
gereklidir. Oysa ki bu kaynağın var olduğunu bilmek kişinin kendisini tehdit
altında hissetmesine neden olur. Tehdit, tehlikenin var olduğunu
algılamaktır.Kişi kimi dürtüleri, aşırı uyarıları ya da çevresel durumları
dengesini bozan, gerginliği artıran birer tehlike olarak değerlendirir. Buna
karşı savunma düzenekleri kuramazsa ya da yetersiz kalırsa endişe dediğimiz “anksiyete”
ortaya çıkar.
-Endişenin
kelime karşılığı kuruntu, vesvesedir. İçten gelen olumsuz bir duygu
olarakendişe, sıkıntılı bir bekleyişi çağrıştıran, kişinin davranışlarına ket
vuran bir durumdur. Hissedilen tehlike karşısında savunma sistemlerini harekete
geçiremeyen kişinin endişe düzeyi daha da çok artar ve kişi belirgin bir tehdit
algılaması yaşar. Eğer aynı tehdit daha önceden yaşanmış ve kişinin güveninin
zedelenmesine sebep olmuşsa; yeniden böyle bir durum ile karşılaşma endişesi
dediğimiz “beklenti anksiyetesi” ortaya çıkar. Bu ise çok daha büyük bir tehdit
olarak algılanır
Beklenti
anksiyetesi
“Kaç,
hemen uzaklaş” düşüncesiyle mücadele
Kendi
hayatımdan bir örnek
“Kaçmalıyım,
savaşmalıyım”
Öğrenilmiş
çaresizlikSosyal fobide olumlu ve yapıcı düşüncenin önemi
Fizyonomik
tepkiler
Beyindeki
imkânsızlıklar zinciri
Beynin
çalışma sistemi
Umuudun
eksilmesi ciddi bir tehlike işaretidir
Duygusal
tepkiler
Aklın
ve cesaretin önemi üzerine bir öykü
Sosyal fobi ne zaman başlar
...
..
*Sosyal Fobi & Yıldız Burkovnik
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder