30 Ocak 2017 Pazartesi

Türkiye’de Geri Kalmışlığın Tarihi *

-“Türkiye, öteki geri kalmış ülkelerle kıyaslanmayacak kadar köklü bir kültüre, tarihe ve devlet geleneğine sahiptir; stratejik öneminden folklor çeşitliliğine uzanan ayrıcalıklar, bölgesel bir liderliğin potansiyel gücü, kalkınmanın insan ve kaynak şeklindeki hammaddeleri vardır.
-Ve bütün bu özelliklerine, 200 yıllık çabalarına rağmen Türkiye, geri kalmışlığı aşamamış bir ülkedir.
-Temeldeki bozukluğun, 600 yıllık tarihin ve günümüzdeki genel durumun incelenmesi sonucunda ortaya şöyle bir gerçek çıkmaktadır. Türkiye’nin asıl meselesi kalkınmayı sağlayacak birikimlerin yokluğu deeğil, yanlış yönde ve biçimde, kalkınmaya önder olmayacak sınıf ve zümrelerin önderliğinde kullanılmış olmasıdır. Birikimleri harekete geçirecek dinamiklerin yeterli olmayışıdır...
-Türkiye’de bin yıllık bir kültürün süzgecinden geçmiş insan birikimi de vardır, hatta sermaye de. Mesele bunların yanlış kullanılmasından veya hiç kullanılmamasından doğuyor. Yani un da vardır, yağ da vardır, şeker de. Ancak helvanın yapılması için uygulanan tarif hatalıdır...” vurgusu yapılıyor kitabın arka kapak tanıtımında.
-Kitabın ilk sayfalarında toplumların gelişimine ve “geri kalmışlık” kavramına yer verilerek Ali Halil Gevgilili’nin “Atatürkçü Dış Politika ve NATO ve Türkiye” adlı eserinden aşağıda yer alan alıntıya dikkat çekilerek Osmanlı döneminden günümüze kadar olan süreç geri kalmışlığımızın nedenleri inceleniyor.
“Tarih boşuna yaşanmış bir deney değildir. Dünden gelen bugünkü toplumumuzun kendi doğrultusu içinde yarına gidecektir. Tarihin verdiği engin ders, hızını ancak kendisinden alan eylemlerin bugün ve yarın içinde başarıya ulaştığıdır. Dünün  araştırılması, bir yerden sonra, bugünün ve yarının araştırılması demektir.”
-Kitaptan kısa alıntıları paylaşalım:
Geri kalmışlığın evrensel mekanizması
Eski Denge’yi yıkan darbeler
İleri Osmalı toplumu
-Osmanlı toplumu belirli bir dönemin en ileri, en medeni , en insancıl devletini kurmuştur. Osmanlı yönetimi İslam kültürüyle Türklerin devlet kurma alışkanlık ve yeteneklerini birleştirmiş, Kuran’a dayanan kurumlarla kavramları çok

28 Ocak 2017 Cumartesi

Fransız Devriminde Kadınlar *

1789 Büyük Fransız Devrimi döneminde öne çıkmış Fransız kadın kahramanlarının anlatıldığı roman bir roman kurgusu ile kaleme alınmış. Okurken dönemin olayları, acıları, hayat ve düşünce tarzları hakkında da fikir edinebiliyorsunuz. Kitabı arka kapak tanıtımında; “Büyük Fransız Devriminde rol oynayan  Robespierre, Danton, Marat, St. Just, Camille Desmoulins gibi kahramanlar herkes tarafından biliniyor. Ancak devrimde bazen açıktan , bazen perde arkasında ama önemli rol oynayan kadınlar aynı ölçüde bilinmezler. Serebryakova , devrimde olumlu veya olumsuz rol oynamış kadınların en önemlilerinin portrelerini çiziyor. Jirodenlerin (isimlerini Bordeaux kentinide içine alan "Gironde" bölgesinden almış, Fransız İhtilali esnasında mecliste burjuvazinin sesi olarak algılanmış, Kral'a yakın bir gruptu. Her ne kadar kurulduğu zamanda parti diye bir kavram olmasa da en az bir parti kadar organize bir örgüttü. En önemli ismi Brissot'dur. Bu şahsın grup üzerinde etkisi o kadar büyüktür ki daha sonraları "Brissotisten" diye anılır bu grup. Jakobenlerle kıyasıya bir güç savaşı vermişlerdir mecliste ancak genelde onların gerisinde kalmışlardır. Kral'ın idamına karşı çıkmış ama engelleyememişlerdir.), giyotinde başı kesilen gizli lideri Madam Rollnd, Marat’ın katili Charlotte Corday, kenar mahalleli kadınların önderi aktrist Claire Lacombe ve arkadaşı Pauline Leon, sıradan hayatı Camille Desmoulinsle evlendikten sonra değişen Lucile Desmoulins, Robespierre’in davasına inanmış onurlu Elizabeth Lebas ile kız kardeşi Elenar Duplay, sırtında erkek giysileriyle atını Versailles sarayına süren jakoben Théroigne Mericourt’un renkli yaşamları gün yüzüne çıkıyor böylece. Ama sadeece bunlar değil. Josephine Bonaparte, Madam Dubarry gibi aristokrat kadınlar ve bir dönem Napoléon yandaşı olan, giyotine ramak kala devrim kahramanı lan edilen Thérésa Tallien de kitaptaportresi çizilen kadınlardan.” vurgusu yapılıyor.
-Kitabın önsözünü yazan M.N. Pokrovski’nin, dikkat çeken düşüncelerinden alıntıları paylaşalım: ... ..Biz Marksistlerin salt gerçeği, hiçbir şeyi gizlemeden ve süsleyip püslemeden elden geçirebilmesi elimizde büyük bir silahtır. ... .. bizim “tarihsel portrelerimiz “ daima sınıfsal portreler olarak kalacaktır. Bundan utanç duymaya gerek yok. Tarihi, belirli bir sınıfın çıkarları için saptırmakla, onu bu sınıfın bakış açısına göre betimlemek farklı

18 Ocak 2017 Çarşamba

Sevgi masalı *

Samed Behrengi çocuk öyküleri ve masalları yazmış, derlemiş. Azerbaycan Türkçesi’le Farsça arasında çeviriler yapmış İranlı yazar. ... .. Özellikle Küçük Kara Balık adlı çocuk kitabı, onun yalzızca İran’da değil, dünyanın pek çok ülkesinde tanınıp sevilmesine yol açtı. Yazarın bu kitabından kısa alıntılarla masal dünyasını paylaşalım:
-... ..Hava kararmak üzereymiş. Koçali karşılara bakınca bir de ne görsün, tam yedi tane beyaz at, dağın öte yanından yukarı doğru çıkmıyor mu? Keçisini köpeğinin yanına katmış.
            “’Hadi siz doğruca mağaraya gidin. Ben sonra geleceğim’ demiş.
-... .. Öyle ıssız, öyle sessiz bir ormanmış k, ortalıkta ne kuş, ne hayvan, tek bir canlı görünmüyormuş. Birden ormanın içinde birbirinden güzel yedi tane saray görünmüş. Atlardan her biri bir saraya girmiş. Koçali bir ağacın ardına sinmiş beklerken , bir de bakmış, altı tane beyaz güvercin gökten inip ormanın üstünde dolanmışlar, sonra her biri bir saraya girmiş. Koçali sindiği yerde bekler dururmuş. Bu aradada bir ağlama sesi duymuş. Ne olduğunu anlayamamış.Kalkmış gizlice saraylardan her birine ayrı ayrı yaklaşıpkulak vermiş, içerileri gözetlemiş. Sarayların her birinde ay parçası gibi birer güzel kıla güneş gibi görünen birer delikanlı söyleşip gülüşmekteymiş. Ama yedinci sarayda güzneş gibi güzel bir delikanlı yapayalnızmış. Oturmuş elindeki tebeşirle yerlere lale resimleri çiziyor, bir yandan da hüngür hüngür ağlıyormuş. Öylesine dokunaklı ağlıyormuş ki, taştan bile olsa hibir yürek dayanamazmış buna, Koçali duramamış yerinde, içeri girmiş. Selam vermiş.
“’Arkadaşım ağlama arkadaşım. N’olur ağlama yüreğim dayanmıyor’, demiş.
“Delikanlı başını kaldırmış.
“’Kimsin? Nerden geliyorsun?’ diye sormuş.
“’Ben bir garip çobanım’, demiş Koçali.
‘Senin ağlamanı duydum da geldim.’
“Delikanlı, Koçali’ye bakmış bakmış,
“Ben seni dağın başında görmüştüm,’ demiş. ‘Ne iyi ettin de geldin. Hoş geldin. Gel otur yanıma, Konuşacak candan bir arkadaş arıyordum ben de.’

17 Ocak 2017 Salı

Evlilik Sanatı ıı *

Bir Yastıkta Kocayın
-Kitabın arka kapak tanıtımında; “Evlilik Sanatı ı kitabının devamı olan Bir Yastıkta Kocayın evlilikte yaşanan küçük ama önemli sorunlara bazı pratik çözümler sunuyor. ... .. Aranızda gerçek bir karı-koca iletişimi var mı, sadece kavga ederken mi konuşuyorsunuz?” vurgusu yapılıyor. Kitaptan kısa alıntıları paylaşalım:
-Ben kadınlara asla, ezilin, taviz verin, sürekli olarak koca baskısına boyun eğin, demiyorum. Sadece akıllı olun, kaba kuvveti idare edin, diyorum. ... ..
-Bazen de çocukken başımıza gelen travmalar bizi, ilişkimizi ve evliliğimizi çok etkiler.Şayet evlenebilecek kadar üzeri küllenmişse mesele yoktur. Ama ya yaralar evlilik ile depreşir, tekrar deşilirse? Özellikle sekste bu durum belirgin olarak ortaya çıkar, bir hayalet giibi evliliğin üzerine düşer. ... ..
-Sebebi bilinmeyen reaksiyonların altında, geçmişte yaşanan bu tür durumlar aranmalıdır.
-Güzel giden evliliklerde bile, hanımların belli dönemlerinde çalkantılar yaşanır. Kadınların on beş günü yaz, on beş günü kıştır. Böyel zamanlarda “canım” desen “canın çıksın” anlarlar. ... ..
Evlilikte değer, zevk ve görüş farkları
-Eşler bilhassa giyim zevkinde anlaşamıyorlarsa buna mutlaka bir çare bulmalıdır. Yoksa küçük küçük kinayeler, laf sokmalar, onun yetiştiği, büyüdüğü yerlere atıfta bulunmalar ciddi gerginliklere neden olabilir.
Evlilikte neler yapılmamalıdır
-... ..İzzetinefsi kırılan, küçümsenen, beğenilmeyen eş çok yaralanır ve müthiş kinlenir. Tabii başkalarının yanında azaarlanmak, kötü laflara muhatap olmak bir yana; en kötüsü de eşinin başkalarına iltifat etme pahasına, ona o kişiyi örnek göstermesidir! ... ..
Evlilikte yadımlaşma
-... .. Ya da kocası çok çalışan ve sanki işte değilde dışarıda gezdiği için geç gelen eşine, adeta diş bileyen kadınlar da vardır.Yorgun argın, aç gelen eşine laf sokuşturandırdır eden, onu her vesile iel itham eden, suçlayan ve hatta kendisine saldırtan hanımlar evliliklerine zarar verdiklerinin farkındalar mı acaba? ... ..

15 Ocak 2017 Pazar

Evlilik Sanatı I *

-Kitap insanı anlatıyor. Çevrenizdeki yakınlarınızı ve kendinizi bulabilirsiniz. Kısa alıntıları paylaşalım:
-... Pratik ve reel hayat görüşleri ile ütopyayı karıştırmadım. Hepimiz eşitliği, hak ve hukuku savunuruz. İnsan ayrımına karşı gelir, eşit paylaşım ister, evliliğimizde de böyle olmasını bekleriz. Bence realitede eşitlik yoktur, kuvvetli olan kazanır. Dolayısıyla eşlere daima bunu telkin etmekle beraber, bilhassa kadınlara, eşleriniziidare edin, onları çekip çevirin derim.
-Çünkü erkekler önce anneleri, sonra karıları tarafından idare edilirler. ... ..
İdeal eş ya da sevgili nedir? Nasıl bulunur?
-... .. Yani mutlaka bir seçilen olması gerekiyor. Seçtiğiniz şahsın kişiliğinden evvel görünüşü bizi etkilemez mi? Gözümüz önce tipimiz mi değil mi, sempatik mi, seksi mi, gizemli mi? Sesi nasıl, oturuşu kalkışı, usul adap tarzı nasıl, ona bakarız. Beğendik tamam deriz; bu sefer nasıl elde edeceğiz. ... ..
-Şu bir gerçektir kibazı şeyler asla değişmez. Kişiyi değiştirmeyi ya da kendine uydurmayı düşünenler, genelde evlilik yolunda en büyük hatayı yaparlar. ... ..
-Mutluluk sanatının, anlayış, sevgi, saygı, uyum, kendini ezdirmeden taviz vermek olduğunu anlatabilmekse...
Gençler, evliliğinizi kurtarın
-... .. Böyle gider evlilik hayatı, eğer karşılıklı sevgi, saygı, anlayış, hoşgörü ile beslenmezse, çiftlerde yavaş yavaş bazı aksaklıklara ve kavgalara sebep olmaya başlar.Karşılıklı birbirini aşağılam, hakarete varan münakaşalar, diş bilemeler, seks problemleri, içe atmaların yarattığı lakayt ve ilgisiz davranışlar çiftleri gittikçe daha büyük problemlere götürür.
-Neticede birbirlerine hâlâ bağlı ancak ne yapacaklarınıbilemiyorlarsa, bize yani evlilik terapistine gelirler. ... ..
-Evlilik terapisinde... .. Genelde baskın karekter erkek değilse; kadın erkekten fazla kazanıyorsa, aşağılanan, devamlı eksiklikleri yüzüne vurulan erkek... .. bu evlilikte tehlike çanları çalıyor demektir.
Evlilikte kayınvalide, kayınpeder, anne, baba sorunları
İlişkileri soğutan nedir?
-... .. Zamanla, bastırılan negatif duygular, şuur altına itilir.

12 Ocak 2017 Perşembe

kışkırtılmış erkeklik bastırılmış kadınlık *

Yazar Erdal Atabek kitabının arka kapak tanıtımında kitabın aan fikrini vermeye çalışıyor. Okudukça kendinizi, yakınlarınızı görüyorsunuz...
-Başımızı kaldırmamız gerekiyor.
-Bize öğretilen yanlışlara karşı başkaldırmamız gerekiyor.
Bize söylenen yalanlara karşı başkaldırmamız gerekiyor.
-Sevginin ayaklar altına alındığı bir çıkar dünyasında bizim daha çok başkaldırmamız gerekiyor.
-Duygularımızı korumak için, duygularımızı geliştirmek için, duygularımızı açıklamak için daha çok başkaldırı gerekiyor.
-Hayatın gözüne içtenlikle bakmalıyız.
Hayatı sevdiğimizi söylemekten korkmamalıyız.
-Kendimizi savunmak hayatı savunmaktır.
-Elimizi sevdiğimiz elin üstüne koymaktan korkmamalıyız. Korkulacak olan, giderek yapay bir insan olmaktır.
-Elimizi hayatın elinin üstüne koyalım.
-“Seni seviyorum” diyelim.
-“Seni ben seviyorum, bu sevgi benim özgürlüğümdür, bunu duyduğum sürece seveceğim.
Kitaptan kısa alıntıları paylaşalım:
-... .. I. kadın Kurultayıen öenmli mesajı budur.
-Böylesine önemli bir toplanma eyleminde olabilecek olan –bir ölçüde yaşanan- görüş ayrılıklarının, tartışmaların, farklı algılamalarınkanımca fazla önemi yokturbüyütülmesi gerekmez. Bunlar, her başlangıçta olabilecek, aslındakitle dinamiğinden kaynaklanan hareketliliktir.
-Soru şudur: Kadınlar “kendi istem ve kararlarıyla” yazgı diye kendilerine dayatılan engellere, dayatmalara, bastırmalara karşı çıkıyorlar mı? Kendi istemlerini gerçekleştirmek için harekete geçiyorlar mı?
-Soru işte budur ve I. Kadın Kurultayı bu soruya kocaman bir “evet” demiştir. ... ..
-Bir oluşum birdenbire başlamaz, birdenbire bitmez. Bu oluşumun gerisinde büyük bir emek vardır, çekilen acılar

11 Ocak 2017 Çarşamba

Bilinçli Aile Olmak *

-Prof. Dr. Nevzat Tarhan; kitabının arka kapak tanıtımında; “Evlilik öncesinde veya aile içi iletişimde yaşadıklarınız her zaman toz pembe olmayabilir. Önemli olan, çözüm bekleyen sorunlara nasıl yaklaştığımzdır. Problemleri çözmeye yönelik tavrınız, dünyayı size ve ailenize dar eden sıkıntıları bir anda uzun vadeli mutluluğunuz için fırsata dönüştürebilir. “ diyor....
-Kitaptan kısa alıntıları paylaşalım:
-“The App Generation” dijital çağın amaçsız nesillerini, sel gibi önüne kattı sürüklüyor.  İnsanlığı değiştiren üç elma; Hz. Adem’in , Newton’un ve Appla Corp.un elmaları oldu. Henüz şeklini bulamayan nesneyi yani gençliği dijital medya eğitiyor.
-Amaçsızlık insanlığı strese açık halde tutuyor. ... ..
-Yeni kuşak veya eşler evin açık kapısı olan internetten dijital sokağa çıkıp bu kontrolsüz sokakta büyüyor veya yaşıyor. ... .. İyi eş, iyi baba, iyi iş adamı olmadan önce iyi insan olmaya çalışalım. ... ..
-Nasıl aerobikte bedensel disiplini gelitirmek için bir sıra hareket ediyor ve sonuçta ‘fit’ olyorsak akıl ve zihin hayatımızın da fit olmaya ihtiyacı vardır. Kadim kültürler bunu “ilim, hikmet ve marifet eğitimleri” ile vermişlerdi.  ... ..
-Yapılan araştırmalar %60-70 oranında pek çok hastalığın altında yatan nedenin yanlış beslenme ve yanlış yaşam sitiliyle, hatalı alışkanlıklarla, çarpıtılmış düşünce kalıplarıyla, anlamsız önyargılarla, temelsiz korkularla ilgili olduğunu gösterir
-... .. Psikiyatride önceleri üç alan önemsenirdi: Duygu-düşünce-davranış. Şimdi iki alan daha önem kazandı; bedensel tepkiler ve değer sistemimiz.
Doğal öğrenme nedir?
-... .. Bir çocuğa saatlerce konferans vermek yerine kaybettiği bir şeyi bulamadığı zaman
ona yardım etmeyerek arayıp bulmasını sağlamak çocukta kalıcı öğrenme sağlar. Yahut yemek seçen, mızmızlık yapan  bir çocuğa yemek seçtiğinde aç kalmasına fırsat vererek sağlanan eğitim saatler süren nasihatin yerini tutar. ... ..

5 Ocak 2017 Perşembe

Rothschild para imparatorluğu *

Derin Yahudi Devleti 
-Kara para üzerine kurulu ‘Rothschild İmparatorluğu’ zaman içinde İngiliz ve Fransız Merkez bankaları ile Amerika’daki Federal Rezre bankalarının sahibi olmuştur. Serveti dünya servetinin yarısı olarak tahmin edilen bu ailenin1940 yılındaki serveti ABD GSMH’nın iki katı olmuştur.
-Dünyada tek bir Yahudi imparatorluğu kurulması amacına çalışan aile, aterloo Savaşı, Amerikan İç Savaşı, I. ve II. Dünya Savaşları’ndan büyük paralar kazanmış ve Rusya’da Bolşevik Devrimi’ni finanse etmiştir.
-Kitap; tarihçesi, serveti ve sahip olduğu kurumlar net bilinmeyen ailenin başlangııcından henüz Amerika’nın II. Dünya Savaşı’na katılmadığı 1940 yılına kadar olan olayları anlatmaktadır.
-Bu kitapta küreselleşme, AB, Birleşmiş Milletler, serbest Pazar ekonomisi, çok partili demokrasi ve savaşların kimlere ve nasıl hizmet ettiği açıklanmaktadır.
Kısa alıntıları paylaşalım:
Yahudi Protokolleri
            “Çağlar boyunca aşağılanan ve zulüm gören İsrail oğullarıgüce ulaşmak için çırpınmışlardır ve artık amaçlarına ulaşmış gibidirler. İsrail oğulları artık melun Hristiyanların ekonomik yaşamlarını kontrol etmektedirler ve güçleri siyasiler ile yaşadıkları ülkelerin yaşamlarını etkilemektedir.”
-Hahambaşı Reichhorn’un cenazesinde okunan söylevden alıntı 1905 yılında Rus Profesör Serge Nilus, Yahudi Protokollerini yayınlamıştır. Bu protokoller Yahudi liderlerin yaptıkları gizli toplantılardadünya servetinin kontrol edilmesi, dünya devletlerindeki hükümetlerin devrilmesi ve Yahudi bir kralın yöneteceğiYahudi Krallığı’nın kurulması hakkında aldıkları kararların tutanaklarıdır.
-Rus bilim adamının yayınladığı kitapçıkta “protokoller”, Siyonistlerin İhtiyar Meclisi’nin toplantı tutanakları ve Siyonizm’in en yetkin yöneticilerine verilen en önemli konferansları içermektedir.
-Rus bilim adamının yayınladığı kitapçıkta “protokoller”, Siyonistlerin İhtiyar Meclisi’nin toplantı tutanakları ve Siyonizm’in en yetkin yöneticilerine verilen en önemli konferansları içermektedir.
-Kitapçıkta ayrıca bu Yahudi protokollerinin Siyonizm’in babası Theodore Herzl başkanlığında İsviçre’nin Basel