-Niçin
“Bilinmeyen kadın?”
-Çünkü
kadın bilinmiyor.
-Kadın
bilinmediği için lâyık olduğu hürmeti görmemekle kalmıyor, çile çekiyor.
-Peki,
sadece kadın mı çilekeş? “Onun” çile çekmesiyle aslında tüm toplum, tüm
insanlık kelimenin tam manasıyla bunalım geçiriyor.
-Çünkü
toplumun çekirdeği olan “ail”nin anası, yerine göre babası, en önemliisi de “ilk
öğretmen”i kadın...
-Maden
öyle, güzel nesiller, dolayısıyla güzel yarınlar için”kadın”ı iyi anlamalı ve
anlatmalıyız. ... ..
-...
..
-Kadın
uysal davranmaya mecburdur çünkü “Erkek ekonomik bakımdan evin reisidir. Kadın,
onun soyadını taşır, onun dilini kabul eder; onun çevresine,sınıfına katılır.
Onun ailesine girer, onun yarısı olur. Bütün bunlardan çıkan neticeye göre,
kadına toplum içinde hayat kazandıran, erkeğidir. Kadın, erkeğine bağlanmak
zorundadır; çünkü o, kendisini kızlık dünyasından kadınlık dünyasına çekip
götürmüştür.”
-“Bütün
gününü çocuklarını ve evini idare etmeklegeçiren kadın, erkeği geldikten sonra
ikinci dereceye düşmüştür. Üstünlük, erkek kapıdan adımını atar atmaz yer
değiştirmiştir. Kadın ise bu durumdan mutludur. Güveneceği, her türlü
problemini çözeceği insan gelmiştir.
-Kadın
her şeyi ile yuvasına, erkeğine bağlanmıştır. O, kocasının diğer yarısından
başka bir şey değildir; tıpkı bütün bir elmanın iki parçası gibi...
-...
..
-Hayır,
ben bu vecizeye uymakla erkeklerin tarafını tutmuş değilim. Kaldı
ki , kitabımda hiçbir zaman tek başına ve tercihan onların saadetini gözetmedim.
Çok daha ziyade hedefim, kadınların saadeti olmuştur ve onların hayatında bir ‘düzgün
uyuşma’ kadınlar hakkında kocalarına kıyasla çok daha hayırlıdır.
-Elbetteki
erkeğin hususiyeti, daha ağır basmak ve idare etmektir. Lakin kendini erkeğin
idaresine bırakmak da, hiç olmazsa bir o kadarkadının hususiyetidir.
Kendisinden daha güçlü olana dayanmaktan duyduğu haz, sığınmaktan duyduğu huzur
ve emniyet. ... ..
-Karısına böyle bir itimat ve
inacı aşılayacak kadar Allah vergisine sahip erkeğin, daima karısına
sahip olup olmadığını münakaşaya hacet yoktur. Lakin buna rağmen, evet buna rağmen, eğer kadın gerçek
kadın ise evlenirken tabiî surette eşini seçip karar vermişse, erkeğinde o
hassayı görmüş demektir.
-Yine
buna rağmen eğer kadın
evlilik saadetini her şeyin üstünde tutarsa, kocasının bu hassalarından dolayı
(nispî) noksanının pekâlâ gidermek için, gerek kendi nefsine gerekse kocasına
karşı hareketlerinde, ona hep itimada devam ediyormuş ve erkek gerçekten
birtakım kabiliyetlerine sahipmiş hissi vermelidir.
-...
..
-Erkek için esas olan, kadına sahip
olmak, ona temellüktür. Kadın için esas ise erkeğe teslim olmak, şahsiyeti
mümkün mertebe muhafaza ve onu erkeğe kabul ettirmek, erkeği kendi ruh
ve beden havzasında tutmaktır.
-Aile,
erkek için bir malikhâne, kadın için ise bir istihkâmdır. Kadında
uzvî bünyeye, fizyolojiye tâbi bazı hususlar vardır. Hararet, nebız, teneffüs kadında fazldır. Adele kuvveti erkekte galiptir. ... ..
-Erkeğin zahirî üstünlüğü karşısında kadının da gizli bir mukavemeti
vardır. Kadın, erkeği mağlup etmek için, tabiatının inceliğinden
istifade eder ve hissettirmeksizin istediği hâle koyabilir. Bu mesut
izdivaçta birini huşunetini diğerinin nezaketi dengeler. Bir taraf tahakküm
etmek, hükmünü istibdat derecesine, iradesini zulme kadar yükseltmek ister.
Diğeri ise tevazu ve derin teslimiyetlekazanır. İşte izdivaçın çeşnisi budur.
İki cinsin birbirinden ayrı yaratılması mütekabil hürmet ve aşkı tevlit ediyor.
*Bilinmeyen Kadın & Vehbi Vakkasoğlu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder