22 Ekim 2017 Pazar

Bilinmeyen Kadın *

-Niçin “Bilinmeyen kadın?”
-Çünkü kadın bilinmiyor.
-Kadın bilinmediği için lâyık olduğu hürmeti görmemekle kalmıyor, çile çekiyor.
-Peki, sadece kadın mı çilekeş? “Onun” çile çekmesiyle aslında tüm toplum, tüm insanlık kelimenin tam manasıyla bunalım geçiriyor.
-Çünkü toplumun çekirdeği olan “ail”nin anası, yerine göre babası, en önemliisi de “ilk öğretmen”i kadın...
-Maden öyle, güzel nesiller, dolayısıyla güzel yarınlar için”kadın”ı iyi anlamalı ve anlatmalıyız. ... ..
-... ..
-Kadın uysal davranmaya mecburdur çünkü “Erkek ekonomik bakımdan evin reisidir. Kadın, onun soyadını taşır, onun dilini kabul eder; onun çevresine,sınıfına katılır. Onun ailesine girer, onun yarısı olur. Bütün bunlardan çıkan neticeye göre, kadına toplum içinde hayat kazandıran, erkeğidir. Kadın, erkeğine bağlanmak zorundadır; çünkü o, kendisini kızlık dünyasından kadınlık dünyasına çekip götürmüştür.”
-“Bütün gününü çocuklarını ve evini idare etmeklegeçiren kadın, erkeği geldikten sonra ikinci dereceye düşmüştür. Üstünlük, erkek kapıdan adımını atar atmaz yer değiştirmiştir. Kadın ise bu durumdan mutludur. Güveneceği, her türlü problemini çözeceği insan gelmiştir.
-Kadın her şeyi ile yuvasına, erkeğine bağlanmıştır. O, kocasının diğer yarısından başka bir şey değildir; tıpkı bütün bir elmanın iki parçası gibi...
-... ..
-Hayır, ben bu vecizeye uymakla erkeklerin tarafını tutmuş değilim. Kaldı ki , kitabımda hiçbir zaman tek başına ve tercihan onların saadetini gözetmedim. Çok daha ziyade hedefim, kadınların saadeti olmuştur ve onların hayatında bir ‘düzgün uyuşma’ kadınlar hakkında kocalarına kıyasla çok daha hayırlıdır.
-Elbetteki erkeğin hususiyeti, daha ağır basmak ve idare etmektir. Lakin kendini erkeğin idaresine bırakmak da, hiç olmazsa bir o kadarkadının hususiyetidir. Kendisinden daha güçlü olana dayanmaktan duyduğu haz, sığınmaktan duyduğu huzur ve emniyet. ... ..
-Karısına böyle bir itimat ve inacı aşılayacak kadar Allah vergisine sahip erkeğin, daima karısına sahip olup olmadığını münakaşaya hacet yoktur. Lakin buna rağmen, evet buna rağmen, eğer kadın gerçek kadın ise evlenirken tabiî surette eşini seçip karar vermişse, erkeğinde o hassayı görmüş demektir.
-Yine buna rağmen eğer kadın evlilik saadetini her şeyin üstünde tutarsa, kocasının bu hassalarından dolayı (nispî) noksanının pekâlâ gidermek için, gerek kendi nefsine gerekse kocasına karşı hareketlerinde, ona hep itimada devam ediyormuş ve erkek gerçekten birtakım kabiliyetlerine sahipmiş hissi vermelidir.
-... ..
-Erkek için esas olan, kadına sahip olmak, ona temellüktür. Kadın için esas ise erkeğe teslim olmak, şahsiyeti mümkün mertebe muhafaza ve onu erkeğe kabul ettirmek, erkeği kendi ruh ve beden havzasında tutmaktır.
-Aile, erkek için bir malikhâne, kadın için ise bir istihkâmdır. Kadında uzvî bünyeye, fizyolojiye tâbi bazı hususlar vardır. Hararet, nebız, teneffüs kadında fazldır. Adele kuvveti erkekte galiptir.  ... ..
-Erkeğin zahirî üstünlüğü karşısında kadının da gizli bir mukavemeti vardır. Kadın, erkeği mağlup etmek için, tabiatının inceliğinden istifade eder ve hissettirmeksizin istediği hâle koyabilir. Bu mesut izdivaçta birini huşunetini diğerinin nezaketi dengeler. Bir taraf tahakküm etmek, hükmünü istibdat derecesine, iradesini zulme kadar yükseltmek ister. Diğeri ise tevazu ve derin teslimiyetlekazanır. İşte izdivaçın çeşnisi budur. İki cinsin birbirinden ayrı yaratılması mütekabil hürmet ve aşkı tevlit ediyor.



*Bilinmeyen Kadın & Vehbi Vakkasoğlu

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder