-Yedi başlı devin ve kurbanlarının ne olduğunu anlamak için sabırla
okumanız gereken 214 sayfalık roman
sürükleyici bir dille yazılmış. Okurken günlük hayatın akışı içinde karşılaştığımız
ve yabancısı olmadığımız gelişmeler anlatılıyor. Roman bittiğinde; hayata hangi
pencereden bakmamız konusunda muhasebe yapma ihtiyacı hissedebilirsiniz...
-Roman içindeki kahramanlar ve onların çevrelerindeki kişileri anlamak
için dikkat kesilmeniz gerekebilir... Romandan kısa alıntıları paylaşalım:
İnci
-... ..İslâmı insandan silip süpüren birinci ihtimal, namazdan uzak
durmak demek değil midir? ... ..
-Bazen sabah ezânı, sabahın sessizliği içinde iyice duyulurdu: “Tanru
Uludur... Tanrı Uludur... Tanrı’dan başka yoktur Tapacak”...
Sedef Hanım
İbrahim Ağa
... ..
-... İnsanların hepsi de garba özeniyor değilse de, özenenlerle beraber
cezayı neden hak ediyorlardı? Onların günahlarıyla, insanları uyrarmak,
özenenlere: “Kim kendisini bir kavme benzetirse, onlardandır” Hadis-i şerif’ini
hatırlatmaktı. “Kurunun yanında yaş da yanar” sözüyse, Allah Teâla’nın gazabına
uğrayacak olanların yanında, cihad etmeksizin eğleşenlerin de
kurtulamayacakların bir denemesiydi. ... ..
Yakup Amca
-... .. o diğerlerine benzemiyordu. ... .. Meziyetleri, uysal, çalışkan,
iffetli olmasıydı. ... ..İşte, Yakut annenin de , İbrahim babanın da en büyük
suçları çocuklarının bu uysallığından dolayı Allah’a dua edip , onu şeytanın
şerrinden korumasını niyaz etmemeleriydi.
-Dua, kulun Allah’a karşı en birinci şart olan ibadetidir. ... ..Yakut
hanım ve İbrahim Ağa bu duayı etmeyerek, çocuklarını vatan ve din düşmanlarının
yurduna yolladılar, maksatları da dini yaymak değil, dünyalık artırmaktı...
-Yakup amca âile efranın sıcak sevgilerinden uzak kalınca, gurbetin
acısını, soğuğunu , dünya sevgisiyle dolu, lâkin
Allah sevgisinden yoksun olan yüreğinin ta derinliklerinde hissetti. Oturduğu pansiyonu işleten âilenin, Antoinette adında bir kızları vardı. ... ..
Allah sevgisinden yoksun olan yüreğinin ta derinliklerinde hissetti. Oturduğu pansiyonu işleten âilenin, Antoinette adında bir kızları vardı. ... ..
-... .. O da insanlara karşı cömert bir kalbe sahipti. Yakup, lisanını
öğrenmek için, bu kızla konuşmakta mahzur görmedi. Fakat ne yazıkki, iki sene
zarfnda tahsilini tamamlayamamış, ancak Antoinette ile evlenmesi şart duruma
düşmüştü. Ne milliyet, ne âdet, ne de üstüne toprak çekilip çiçek dikilen katil
mezarları gibi, harp sahneleri... ..
-İşte, evlerişne girip oturan, onları aylarca perişan eden düşman
milletten bir kız... O, bu kızı alıp, kendi dinine sokacak olursa, belki ailesi
razı olurdu.
-... .. İbrahim Ağa bu haberi alınca, bir şok geçirmiş gibi oldu.Lâkin
ilk önce kendi suçu, hesap gününden evvel, gözlerinin önünde belirdi. Kendi
kendine:
“Öğretmeyi istiyordun düşmanının dilini
Al da otur güzelce, halis gâvur gelini!” dedi.
-... ..
İnci’nin Zengin
Dostları
-.....İnci, ağır başlı, ciddi, dindar bir kız olarak, erkeklerin yanında
böyle konuşan kadını, hiç de tasvip etmiyordu.Lâkin burada konu İslâmiyet ile
ilgili değil, sadece karşılıklı menfaatler için hayatı birleştirmekti. ... ..
-Bu dünyada niçin yaşıyordu Seher abla? ... .. Çocukları olduğu zaman
dadıya veriyorlardı. Ama, Seher, dadının çocuğuna nasıl baktığını bile
bilmiyordu. ... .. İnsan, cennet misâli
nimetlere sahip olduktan sonra, Allah’ın kendisine emanet olarak verdiği evlatları,
el ellerine terk etmeyi ister miydi? .. ..
... ..
Yine Yaz Geldi
Yaylada
-... .. Hayri Efendi, Askeri Mûsiki hocasıydı. Mehter-î Hümayun’da
Mûsiki hocasıydı. ... .. Allah’ın kurduğu nizâmların için de, fiziğe çok önem
verdiği gibi, kerndi mesleğinde de, yine Allah’ın Yüceliğini farkederdi. ... ..
sesi, mûsikiye elverişli değildi. Ama kulakları çok terbiyeli, gözleri de zeki,
ve kuvvetliydi. Bu sebepten, karşısındakini dinlerken, çok güzel anlardı.
Ses tonu en inceliklerine kadar, onun dikkatinden kaçmazdı. ... ..
-... .. Hayri Efendi, İnciy’yle Ahmed’e bağırarak konuşmamalarını
tavsiye ederken, Kur’an-ı Kerim’deki âyeti hatırlatır, “Seslserin en çirkini
eşek anırmasıdır” diyen Lokman Alayhisselâm’ın, oğluna nasihatını tekrarlardı,
O, eşeğin anırmasının notasında bir ölçüsüzlük olmadığını, ancak aşırı
bağırmasının, sesini çirkinleştirdiğini söylerdi. ... ..
-Bir gün, ninesi Derya Hanım, İnci’ye, öfkeyle “eşek!” demişti. ... ..
Dedesi ... .. onun için “Melek tabiatlı kızım” derdi. ... ..
-Dedesi: “Bak yavrum, biz insanları, kendi nefislerimize göre
değerlendirecek olursak, aynı adamı, huyunu tanıyabileceğimiz bir çok yaratıklara
benzetebilirdirk.” dedi.
-... .. İlim kitapları, sadece özetlerin özetidir. Özetlerin özeti,
formülle en kısa hale konulmuştur. Kendisini ilim sahibi gören bir diplomalı,
bir kaç sene sonra en basit bir meseleyi, bir başkasına izah edemez. ... ..
İbret Dolu Bir
Seyehat
Yakını Dahi Olsa
Dinsizi Sevmeyen İnsan
Lütufkar Bir Talip
Kurnaz Bir Avcı
Halaların Telaşı
Aradan Bir Kaç Yıl
Daha Geçti
Sahurdaki Dua
Değişen Talih
Trende Başlayan
Hikâye
-... ..Süleyman bir kadının kocasına ne derece tesir edebileceğini, din
âlimi olmasına rağmen, onu hayır işlemekten bile alıkoyabileceğini, çok küçük
yaşlarda öğrenmişti. Pegamberimizin: “Salih kadın dinin yarısıdır, diğer
yarısını da(erkek) emeli salih ile tamamlasın” Hdisinin doğruladığı gibi , o
eşinin salih olmasını arzu ediyor, ancak onun yardımıyla Allah’ın ve
Peygamberin emir ve yasaklarına riayet edebileceğine inanıyordu. ... ..
-... .. Süleyman, seyahatinin ondan sonraki faslını başka hislerle
geçiriyordu. Delikanlı, gökyüzünde bulacağını zannettiği bir dostun adresini,
avucunun içinde bulmuştu. ... ..
-Sabretmek, Allah’ın(cc) açacağı fırsatı beklemek. Dua etmek, O’na,
sadece O’na kul olup, O’ndan beklemek.
-Süleymen Farsça’yı öğrenmeyi, teslimiyetin en güzel örneği tasavvufu
anlamak için arzu etmişti. O, mesnevi’yi okurken kalbinin bambaşka hislerle
dolup taştığını hissediyordu: “Nefsine ait işini Allah’a ısmarlamak, Allah’ın
dinine ait olan ahiret işini de, kendine vazife edinmek...” Bu tevekkül, Hz.
Süleyman’a verilen imkân ve nimetleri, Mevlana’nın Mesnevi’de belirtip,
kendisine hatırlatmasından sonra, daha da kuvvetlenmişti. Rüstem Bey’de kendi
kendisine buna yakın düşüncelere sahipti. “Alah (cc) şı Süleymen kuluna, bizleri
sebep etmez olamaz mı?...” Derya içinde, ona lâyık bir İnci’yi bulup verelim.
Yaşlı adam, İnci’yi hatırlıyor, o, evlâdı gibi gördüğü kızda, İslâm ruhu ve
sıcaklığıyla parlayan imanını, ancak bu Süleyman’ın takdir edeceğine
inanıyordu.
Süleyman’ın Hayatı
Süleyman’ın Okul
Çilesi
-... .. Sınıftaki, kendisnden yaşça büyük bir kız onun ilgisini çekmeğe
başladı. Süleyman çekingen olduğu için de, “Hoca” lâkabına yakıştıramadığı için
de kıza yaklaşamıyordu. ... ..
-Teneffüslerde, ona bir bakıştan öte sahip olamıyan Süleyman, bunu da
kendisi için affedilmez bir suç sayıyordu.
-“Ne yapacaktı?....” Bu dert içinden çıkmazsa, ne yapacaktı? Ondan
kendisini nasıl kurtaracaktı?” “Geceleri uykusuzluk... Gündüzleri hülya...”
-... .. O, babasına din adamı olacağına söz vermişti. Ama ne oldu? Şimdi
karşısına çıkan bir fani, onun derslerine sımsıkı sarılmasına mâni mi olacaktı?
-... .. Süleyman evvelce,
Besmele-i Şerif ile yemeğe başlar, her nimet üzerinde uzun uzun düşünür,
şükrederdi. Ya şimdi?... Varsa da yoksa da, Süreyya’nın hayâli, ona her şeyin
özünü, gayesini unutturuyordu.
-... .. Süleyman ... .. kendi kendisinden bile utanıyordu. ... .. “Rab huzurunda kıldığı namazda
bile, karşısına dikilen bir hayal!...”
-Aman Allah’ım! ne oluyordu bu hoca’ya? Kendisinin olmayan bir insanı
kalbinde yaşatmak yakışır mıydı bir müslümana?...
-... .. bir türlü, kalbine düşen bu yabani tohumun, kısa zamanda göğsünü
saran kökünü çekip koparamıyordu.
-“Aşk, aşk” hedefin fâni...
-Olusun zâni...” sözü, kulaklarında vınlıyordu... Göz zinası, kalp
zinası. ... .. Ne yapacaktı Süleyman?... ..
-... .. Süleyman da sabahleyin gerek kendi kendisine, gerek Allah’a
verdiği sözü unutmuştu. Süreyya’nın her gün biraz daha solmakta olan narin,
temiz, hisli yüzüne baktı. O anda , kısa devre yapan elektrik teli gibi ikisi
de sarsıldı. Bu sessiz palamayı elbette Allah’ü Azimüşşan işitmişti...
-Süleyman, Allah’a verdiği sözü hatırladı. Yüreği ağzına geldi. O anda Hazreti Yusuf kadar olamadı. Hemen
oradan uzaklaşmak elinden gelmiyordu. Bu perişanlık, titreme, yürek çarpntısı
ona, sadistlikten zevk alan zalim bir nefsin mevcudiyetini hissettiriyor, lâkin
o, bilgisizliği, tecrübesizliği sebebiyle, bu hislerden hiç ama hiç bir şey
anlayamıyordu. ... ..
-Süreyya ... .. Süleyman’ın câzibesi onu çekiyorsa da, gururu cesaretini
kırıyor, ... .. Annesi, babası bu namuslu temiz kızın ne hâle geleceğini
biliyorlar mıydı acaba? Ne gezer! ... Herkese de: “Aman şekerim, işte, erkekle
kız karışık okuyorlar, ne olmuş benim kızıma? ... ... “ ... her gittikleri
kabul gününde onunla ifthar etmiyor muydu?
-... .. Her sene iftihara geçen Süleyman, o sene bir dersten ikmale
Kaldı. ... ..
-... .. Allah sevgisiyle dolup taşarak, Yüce Yaradanın Nuru ile aydınlandıkça dinin ve ilmin insana
faydası olur, onu benliğine içirirdi. Kalp, değil ölüler, dirilerin sevgisiyle
dolup taşarken, insan sükünet ve huzur içinde kulluk edebilir miydi? ... ..
-Davut efendi, neye uğradığına şaşırmıştı, O, oğlunun can acısına
yanarken, gönül acısı çektiğini öğrenince, büsbütün perişan olmuştu. Kimdi sevdiği
kız? ... ..
-... .. Süleyman: “Her zamankinden iyiyim... Acı, insan için bir nevi
tırpan Onunla uslanır aşka göz kırpan” diye cevap verdi. ... ..
-... .. Süleyman mırıldandı: “Herşeyden kıymetli şu taşınan Can... Ondan
da kıymetli, kalpteki iman!” ... ..
-... .. 1949 sonbaharı, Süleyman için oldukça önem taşıyordu. ... ..
Hayata Atılış
İran’a Gidiş
-... .. Mesnevi, öyle bir kitaptı ki, insanı her konuda tatmin ediyordu.
Kur’an-ı Kerim’i hazmetmiş, hikmetlerini benimsemiş olan Allah şâhidi Mevlânâ
kendisinin düştüğü bütün sıkıntıları hikaye, düşünce ve Kur’an hükümleiyle izah
etmişti. .. ..
İnsanı Aldatan Dış
Görünüş
-... .. O günden sonra Mina, her sapık kadının bir erkeği baştan
çıkarmak için baş vuracağı hileleri yapmağa başladı. ... ..
-Süleyman, aklı ve imanıyla, bu kızın alâkasını reddediyordu ama, nefsi,
iradesi dışında, ona yaklaşmak istiyordu. ... ..
-... Süleyman insanı saptıran en büyük, en yakın, birinci düşmanın, kendi
z nefsi olabileceğini, Kur’an-ı Kerim’den öğrenmişti, ama şeytan da ayrıca o
nefse yardım edince, derece bakımından, imanı aklını geçmeyen bir genç, tam bir
teslimiyete ulaşamazdı. ... ..
İnci’yi Gıyaben
Tanıdıktan Sonra
Süleyman İle İnci’nin
Evlenmeleri
Dua İle Şirkten
Uzaklaş!
İstenecek Genç Kızın
Haysiyeti
Mutlu Bir Hayat Bağı
-... .. Yedi başlı bir dev olan batı zihniyetinin yerleştiği
teslimiyetsiz. Müslümanların kafalarına, Peygamberinin sünnet kılıcıyla vuracak,
onlara hak sözü söylemek için karısıyla beraber çalışacaktı. ... ...
*7 Başlı Devin Kurbanları – Alanur Teymur
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder