3 Nisan 2015 Cuma

Sakız Sardunya *

Elif Şafak çocuklar için yazmış. Büyükler de okuyabilirler.  Üstelik gözleri bozulmuş yaşlıların okuyabileceği kadar büyük harflerle basılmış. Okuyanlar kendilerini bulabilirler. Yazar’ın sizi anlattığını düşünebilirsiniz....

-... .. okul kütüphanesine uğramıştı. Ders aralarında fırsat buldukça soluğu burada alırdı. Kütüphaneyi seviyordu. Buraya o kadar çok gelmişti ki nerede ne var iyi biliyordu. Girişte sağ tarafta macera romanları duruyordu. Bunların çoğunu okumuştu.  Karşıdaki rafta uzay kitapları vardı, alt rafta doğa ve hayvanlarla ilgili olanlar...
-Kitaplar harf sırasına göre diziliydi.
-Dalgın dalgın yürüdü. Ne kadar çok kitap vardı. Hepsini okumak istiyordu.Acaba insan tüm bir kütüphaneyi okuyabilir miydi? Kaç yılsürerdi bu kadar kitabı birimek? Üstelik sürekli yeni kitaplar çıkıyordu. Kütüphaneler de çocuklar gibi hızla büyüyordu. Kütüphaneci Aysel Hanım bile her eseri okumamıştı.
-Sakız Sardunya C-D harflerinin olduğu bölümde durdu. Epedir okumak istediği bir roman buradaydı: Çocuk Kalbi. Aradığı kitabı kolaylıkla buldu ve raftan çekip aldı. O anda kitabın arkasında duran parlak bir cisim dikkatini çekti. Yaklaştı, dikkatlice baktı. Ne olabilirdi ki?
-Orada yuvarlak bir cisim duruyordu. Kirli, tozluydu. Şaşırdı. Kütüphaneci Aysel Hanım titiz bir insandı. Kitapların tolarını tek tek alır, mekânı tertemiz tutardı. Küre dikkatinden kaçmış olmalıydı. Herhâlde öğrencilerden biri yanlışlıkla rafa koymuş, sonra da unutmuştu. Sakız Sardunya küreyi eline aldı. O anda tuhaf bir hisse kapıldı. Belki de birisi buraya saklamıştı. O kişi her kimse, dönüp almayı planlıyor olmalıydı. ...
-... Ama yapmadı. Sağına soluna baktı. Etrafta kimse yoktu. Merak duygusu ağır bastı. Acaba küre neden tozluydu? Çok mu eskiydi? Neren gelmiş olabilirdi?
-O anda ilginç bir şey oldu. 
-... Biliyordu kibazen büyükler duygularını açıkça anlatmazlardı. Onun yerine sevgilerini ufak tefek şeylerle di,le getirilerdi. Birinin en sevdiği yemeği pişirmek ona “Seni seviyorum,” demekti. Annesinin elinden tuttu, gülümsedi.  “Ben de seni seviyorum,” dedi usulca.
-Anne kız sarıldılar.
-... Ama duygularını biriyle paylaşmalıydı. Odasına dönünce bavuluna koyduğu günlüğünü çıkardı. Ona bir isim takmıştı: “Koca Ağaç”. Çünkü kâğıtların ağaçtan yapıldığını biliyordu. Ne kadar çok kâğıt harcanırsa o kadar çok ağaç kesmek gerekiyordu. Bu yüzden defterini dikkatli kullanıyor, boşa kâğıt harcamıyordu. ...
-... “Matematikta iyi olmadığın için mi bu dersten korkuyorsun? Yoksa matematikten korktuğun için mi bu derste iyi değilsin?”...
-“Demek endişelenmediğimiz zaman daha başarılı oluyoruz,” dedi ...
-“Aynı değil ki dedi .. “Yeni şeyler öğrendiniz. Biraz daha değiştiniz. Farklı insanlarsınız artık.”
-içindir.
-... Birinin ne dediğini bilmiyorsan, o konuşmadığı için değil, sen duymadığın  içindir. ...
-Belki de öneli olan kazanmak değil, yarışmaktı. Aslolan başarmak değil, gerçekten denemekti. Uğraşmaktı. ...
-Bakan göze göre her şey değişmekte. Kimine dev görünen, ötekine cüce. .......
(kalan yerler kitapta)

*Sakız Sardunya – Elif Şafak

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder