Elif Şafak
çocuklar için yazmış. Büyükler de okuyabilirler. Üstelik gözleri bozulmuş yaşlıların
okuyabileceği kadar büyük harflerle basılmış. Okuyanlar kendilerini
bulabilirler. Yazar’ın sizi anlattığını düşünebilirsiniz....
-... ..
okul kütüphanesine uğramıştı. Ders aralarında fırsat buldukça soluğu burada
alırdı. Kütüphaneyi seviyordu. Buraya o kadar çok gelmişti ki nerede ne var iyi
biliyordu. Girişte sağ tarafta macera romanları duruyordu. Bunların çoğunu okumuştu. Karşıdaki rafta uzay kitapları vardı, alt
rafta doğa ve hayvanlarla ilgili olanlar...
-Kitaplar
harf sırasına göre diziliydi.
-Dalgın
dalgın yürüdü. Ne kadar çok kitap vardı. Hepsini okumak istiyordu.Acaba insan
tüm bir kütüphaneyi okuyabilir miydi? Kaç yılsürerdi bu kadar kitabı birimek?
Üstelik sürekli yeni kitaplar çıkıyordu. Kütüphaneler de çocuklar gibi hızla
büyüyordu. Kütüphaneci Aysel Hanım bile her eseri okumamıştı.
-Sakız
Sardunya C-D harflerinin olduğu bölümde durdu. Epedir okumak istediği bir roman
buradaydı: Çocuk Kalbi. Aradığı
kitabı kolaylıkla buldu ve raftan çekip aldı. O anda kitabın arkasında duran
parlak bir cisim dikkatini çekti. Yaklaştı, dikkatlice baktı. Ne olabilirdi ki?
-Orada
yuvarlak bir cisim duruyordu. Kirli, tozluydu. Şaşırdı. Kütüphaneci Aysel Hanım
titiz bir insandı. Kitapların tolarını tek tek alır, mekânı tertemiz tutardı.
Küre dikkatinden kaçmış olmalıydı. Herhâlde öğrencilerden biri yanlışlıkla rafa
koymuş, sonra da unutmuştu. Sakız Sardunya küreyi eline aldı. O anda tuhaf bir
hisse kapıldı. Belki de birisi buraya saklamıştı. O kişi her kimse, dönüp
almayı planlıyor olmalıydı. ...
-... Ama
yapmadı. Sağına soluna baktı. Etrafta kimse yoktu. Merak duygusu ağır bastı.
Acaba küre neden tozluydu? Çok mu eskiydi? Neren gelmiş olabilirdi?
-O anda
ilginç bir şey oldu.
(kalan yerler kitapta)
-...
Biliyordu kibazen büyükler duygularını açıkça anlatmazlardı. Onun yerine
sevgilerini ufak tefek şeylerle di,le getirilerdi. Birinin en sevdiği yemeği
pişirmek ona “Seni seviyorum,” demekti. Annesinin elinden tuttu,
gülümsedi. “Ben de seni seviyorum,” dedi
usulca.
-Anne kız
sarıldılar.
-... Ama
duygularını biriyle paylaşmalıydı. Odasına dönünce bavuluna koyduğu günlüğünü
çıkardı. Ona bir isim takmıştı: “Koca Ağaç”. Çünkü kâğıtların ağaçtan
yapıldığını biliyordu. Ne kadar çok kâğıt harcanırsa o kadar çok ağaç kesmek
gerekiyordu. Bu yüzden defterini dikkatli kullanıyor, boşa kâğıt harcamıyordu.
...
-...
“Matematikta iyi olmadığın için mi bu dersten korkuyorsun? Yoksa matematikten
korktuğun için mi bu derste iyi değilsin?”...
-“Demek
endişelenmediğimiz zaman daha başarılı oluyoruz,” dedi ...
-“Aynı
değil ki dedi .. “Yeni şeyler öğrendiniz. Biraz daha değiştiniz. Farklı
insanlarsınız artık.”
-içindir.
-...
Birinin ne dediğini bilmiyorsan, o konuşmadığı için değil, sen duymadığın içindir. ...
-Belki de
öneli olan kazanmak değil, yarışmaktı. Aslolan başarmak değil, gerçekten
denemekti. Uğraşmaktı. ...
-Bakan
göze göre her şey değişmekte. Kimine dev görünen, ötekine cüce. .......(kalan yerler kitapta)
*Sakız Sardunya – Elif Şafak
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder