31 Mart 2015 Salı

Aldatmak *

Paulo Coelho’nun diğer romalarından farklı bir dille kaleme aldığı kitabı 271 sayfa. Yazar romanın bir yerinde “İki kişi arasındaki bağa en çok zarar veren şey risklerden uzak yaşamak yeniliklerden uzak durmaktır. Aradan geçen yıllara rağmen birbirimizi şaşırtmayı becebilmemiz gerekiyor.” diyor....
Başka şeyler de söylüyor anlamak isteyenlere...

-...Neşeliymiş gibi davranmak, mutsuzmuş gibi davranmak,... .. eğleniyormuş gibi yapmak, iyi uyumuş gibi yapmak, yaşıyormuş gibi yapmak.... .. Derken şikâyet etmeyi bırakıyorsun çünkü şikâyet etmek bir şey için mücadele ettiğin anlamına gelmiyor. Bu bitkisel durumu kabullenip onu herkesten saklamaya çalışıyorsun. .....
-Herkesin mutlu olmasına gerek yoktur. Dahası, dünyadakimse bunu başaramaz. Hayatın gerçekleriyle başa çıkmayı öğrenmek gerek. ...
-Acaba istediği sahiden bu mu? Kendisiyle aynı şeyleri hissettiği için onu anlayabilecek biriyle çıkıp dertleşmek mi? ...
-Çocukken ağlarsak ilgi, üzüntümüzü belli edersek de teselli göreceğimizi öğreniyoruz. İnsanları gülümsememizle ikna edemediğimizde

30 Mart 2015 Pazartesi

Menan Cinleri *

Hikayeler
Derslerle dolu hikayelerden oluşan kitap 189 sayfa. Hikayelerden alıntı paylaşalım;
-Cinlerin Menan Padişahı, kabilesine dedi ki:
-Bir zamanlar buralar orman idi. İnsanlar, insanlardan değil, yılandan çıyandan ve kurtlardan korkardı.Geyikler dolaşır, bülbüller şerkı söyler, çiçekler gülerdi.Ağaçlar yağmurla yıkanır, rügârlasaçları taranır, dereler çağlardı. O günler çok gerilerde kaldı. Şimdi balta sapı bulmak bile zor... ... ..
-Orman kesenlerin çocukları, bugün birbirini kesiyor. İnsanlar kahvede, okulda veya bir meydanda toplanıyor,yine insanlar gelip, bunları öldürüyor. Artık şeytana, cine hatta mikroba gerek kalmadı. Kurşun yiyen insanlar çam gibi yıkılıyor. Kaçanlar gizlenince, geride ölüler yaralılar kalıyor. Yine de “insanca” yaşarlarmış... Buna da benim aklım ermiyor...
-Dahası var: “Dünya güzel, yaşamak güzel” derler, her sene binlerce kişi intihar eder. ...
-... Eskiden insanlar, cinlerden korkarlardı, şimdi
cinler insanlardan korkuyor,....
Makam sarayının çatısı
-... ..işte şu mubarek Müslümanın kininden bir damla... Gururundan da bir damla aldım. Şöhret, makam sevgisi ve menfaat duygularından da birer damla alalım. Bakınız, hepinizin gözü önünde karıştırıp, önünüze koyuyorum. Bu damlayı seyredin.


-Menan Dede, torunların yüzüne dikkatle baktı. Hepsi sakindi. Kimsede telaş yoktu. Menan Dede, sağ elini damlanın üzerinde dolaştırdı ve çekti. O damla birdenbire başka bir âleme pencere oldu.
-O müslüman sanki secdeden yavaş yavaş kalktı. Kendisini tenkid eden din kardeşine kin ateşinden bir parça

29 Mart 2015 Pazar

Firarperest *

-Elif Şafak kısa bölümlerden oluşan kitabında hayatı anlatıyor.
Her bölüm kısa makaleler şeklinde bir solukta okunabiliyor. Toplam 232 sayfa. Bölümlerin bir çoğunda kadın gözüyle kadınlar yer almış. Satır aralarında dolanırken; “bu kadın sanki kendi dertlerini anlatıyor...” dedirtecek kadar olayları yakından izleyebiliyorsunuz. Okurken yazmanın da insana nasıl iyi geleceğini anlıyorsunuz. Elif Şafak yazmayı da tavsiye ediyor okurlarına... lafı uzatmadan..kısa kısa cümleler... kısa paragraflar... olumlu cümleler, hep “bardağın yarısı dolu” der gibi....
-Anlattıklarına vurgu yapalım. Detayların tadını ancak kitaptan alabiliriz...
-Dokunmadan sevmek. Yaklaşmadan... eskisinden farklı şimdilerde ...hayatın akışının giderek hızlanması değiştirdi aşkları... duygulanamıyorsunuz...
-“Gönül ehli” kavramı neler ifade ediyor.... biliyor muyuz?
-“Sevmek” ve “sevgi”nin anlamlarına erdik mi... seven erkek, karşılığında itaati hak mı ediyor?
-...”aşk” ve “nefret” duyguları bu kadar mı yakın birbirine...
-Hem “bir elmanın yarısı”yız diye düşüneceksin... hem de elmanın öteki yarısına da tek başına sahip olacaksın.... o kendisine bile sahip olamayacak....
-Evlilik; bu kadar güzel tanımlanabilir...ipte cambazlık gibi... cambazı biraz düşünün neler yapıyor ipin üzerinde.... işte öyle ... her an düşebilirsin ... ama ustalaşmak ve gösteriyi her fdefasında başarıyla tamamlamak da... yani; “idare etme sanatı”... “Kim kimi idare edecek?” diye sormayın herkes herkesi idare edecek ... tıpkı hayatın diğer bölümlerindeki gibi.... terazinin kefeleri gibi... denge bozulunca biraz oraya sevgi, biraz bu kefeye hoşgörü ....diplomat gibi olmalısınız... kırmadan, dökmeden...  okuyunca beni / bizi anlatıyor diyebilirsiniz.. ya da “ ... bu kadarını nasıl bilecek, mutlaka yaşadıklarını anlatıyor...” diye düşünebilirsiniz....
-Erkek aklı ... kadın bilgeliği... hayatın dokunulan yüzü...  ve diğer boyutu...
-Çalışan kadınlar....hem anne, hem eş, hem aşçı, hem temizlikçi, hem..... de... ...
-Anne... lohusalık dönemi.... .. anlamak gerek ... ...derin konular...

6 Mart 2015 Cuma

Mücadele ve Çözüm *

PKK bölücü terörü
-E.Korgeneral Altay Tokat’ın kitabı 249 sayfa. İç Güvenlik bölgesindeki mücadelesini anlatıyor. Kitaba ismini veren çözüm önerileriyle; görev aldığı dönemde yaptıklarını ve bakış açısını aşamamış görünüyor. Bölgede uzun süreler görev yapmış emekli komutanının kendini de sorgulaması geleceğe tecrübelerini aktarması beklenirdi...
-Verilen emekleri inkâr edemeyiz....Şemdinli-Derecik-Yeşilova Karakolu’nu ve diğer yerleri anlatan komutana saygı duymamız gerekir. Büyük emekleri var...
-Bölgenin muhteşem arazisini ve doğal güzelliklerini, turizme açılmasını anlatıyor olabilseydik....
-Yaşanılan zorlu şartları yok sayamayız.... Aziz milletimizin, vatanın diğer köşelerinde özgürlük içinde evlerinde, sıcak yataklarında ve iş yerlerinde rahat hareket edebilmelerinin; vatanın bu köşelerinde zor şartlarda görev yapan kahramanlarımız sayesinde olduğunu unutamayız... vefa duygumuz heran üst seviyede...
-Diğer taraftan geldiğimiz duruma da bakmalıyız.... Ne oldu, neden, nasıl oldu. “Ne olmalıydı?” anlamında dersler de çıkarılmalıydı... Karar mekanizmalarında görev almakta olanlara, görev alacaklara ışık tutulmalıydı....
-Elimizde sopa ve silah gücüyle sorunu zorla çözmek...
-Sovyetler Birliğinin insanlarını hizaya sokmaya çalışan yöntemleri onları dönüştürmeye yetmedi... Sovyetler Birliği dünyada yanlız değildi, dış etkilere açıktı...
-Biz de dünyada yanlız değiliz, dış etkilere açığız ... bulunacak çözümler dünyada kabul görmeli... herkesi karşımız alan bir çözüm olabilir mi?... düşünmeliyiz.... 21 Ekim 1998’de Abdullah Öcalan’nın Suriye’den çıkarılması siyasi güç sayesinde olmamış mıydı?.... Askeri güç elbette masadaki en etkili faktördü...
-İnsana değer vermeyi öne çıkaran bunun yanında kuralları da koyan bilimsel yönetmeler bulunamaz mı?... Bulunmalı... 

4 Mart 2015 Çarşamba

Genç Bir İşadamına *

 -Doğruları birilerinin yüzüne çarparcasına ve sözünü de hiç sakınmadan ifade eden Emre Yılmaz’ın ifadeleri insanı düşündürüyor. Kitap 225 sayfa.
-Yazarın ortaya koyduğu gerçekler insanı bir taraftan da şaşırtıyor. Ddiğer taraftan kitabı okurken sanki yakın geçmişte ve günümüzde gündem oluşturan gelişmelerin arka planının anlatıldığı hissine kapılıyoruz.
-Kitapta; işadamı için tavsiye edilenlerin sadece işadamları için değil bir çok profesyonel için de geçerli olduğunu söyleyebiliriz. Her meslek sahibi kitabı kendisine yazılmış gibi okuyarak dersler çıkarabilir.
-Bu kadar açık özlü de olunmaz ki dediğiniz anlar da olacaktır. Hatta argo kelimelerle seviyenin düşürüldüğünü de düşünebilirsiniz. Seviyeyi düşürmeye gerek yoktu...
-Kitabı okuduktan sonra çıkaracağınız dersler içinde;
*Her zaman alternatif hareket tarzlarınız olması gerektiğini,
*Günlük hayatınızda, sonuçları mali veya hukuki sonuçları olacak işler için özel tedbirlerin alınmasına ihtiyaç bulunduğu,
*İş hayatında ”Söz uçar yazı kalır.” özdeyişini dikkate alan ve kağıt üstüne yansıtılmış sağlam belgelerin önemli olduğunu,
*İş-rüşvet ilişkilerini,
*Dürüstlük anlayışının ne hale geldiğini...,
*İşin yapılması istenmiyorsa nasıl erteleneceği/ ertelendiği,
*Konuşurken çok şey söylüyor görünen, ancak hiç birşey söylemeyenleri...,
*Aylaklık-dinlenmek arasındaki farkları...,
*30’lu yaşlar ve 45-50 yaş dönemindeki tehlikeleri...,