26 Ekim 2018 Cuma

Harry Potter ve Zümrüdüanka Yoldaşlığı *

-... .
-... ..”Neredeyiz?” diye sordu Harry, ama Lupin sessizce “Birazdan,” dedi.
-Moody pelerinininiçinde bir şeyler arıyordu, yamru yumru elleri soğuktan beceriksizleşmişti.
-“Buldum,” diye mırıldandı, gümüş bir çakmağa benzeyen bir şeyi havaya kaldırıp çakarak.
-En yakındaki sokak lambası püf diye söndü. Elindeki “çakmamağı” yeniden çaktı; bir sonrakilamba da söndü; meydandaki bütün lambalar karanlığa gömülüne ve geriye sadece perde örtülü pencerelerden ve yukarıdaki hilalden gelen ışık kalana dek devam etti.
-“Dumbledore’dan ödünç aldım,” diye homurdandı Moody, Püfür’ü cebine koyarak. “Pencereden bakan Muggle’ları hallettik böylece, ha? Hadi bakalım, çabuk ol.”
-Harry’yi kolundan tutup çimenlikten yola, oradan da kaldırıma götürdü; Lupin ve Tonks, aralarında Harry’nin sandığıyla arkalarından geliyor, koruma ekibinin geri kalanı da asalarını çıkarmış yanlarından yüryordu.
-En yakın ev üst penceresinden, bir müzik setinin boğuk sesi geliyordu. Kırık bahçe kapısının  iç tarafındaki ağzına kadar dolu çöp torbaları yığınından, çüürümüş çöpün keskin kokusu yükseliyordu.
-“Al bakalım,” diye mırıldandı Moody, Harry’nin Hayalbozanlı eline doğru bir parşömen parçası uzatıp, üzerinde yazanları okuyabilsin diye ışıklı asasını yakında tutarak. “Hemencecik oku ve ezberle.”
-Harry kağıda baktı. Bitişik el yazısı bir yerden tanıdık geliyordu. Şöyle diyordu:
-Zümrüdüanka Yoldaşlığı’nın Karargâhı’na, Londra, Grimmauld Meydanı, on iki numaradan ulaşılabilir.
-... ..
Zümrüdüanka Yoldaşlığı
-“Neyinle -?
-“Sevgili ihtiyar annemle,” dedi Sirius. “Bir aydır onu indirmeye çalışıyoruz, ama galiba tuvalin arkasına bir Kalıcı Yapıştırma Büyüsü yaptı. Hadi, yine hepsi uyanmadan aşağı inelim, çabuk.”
-Harry şaşkın şaşkın , “İyi de, annesinin portresi burada ne arıyor?” diye sordu. Holün kapısından çıkmış, dar bir taş merdivenden iniyorlardı, diğerleri de hemen arkalarındaydı.
-“Kimse söylemedi mi? Burası benim annemle babamın eviydi,” dedi Sirius. “Ama ben son  Black’im, o yüzden bana kaldı. Ben de  Karargâh  olarak Dumblodere’a teklif ettim. –yapabildiğim tek yararlı şey de bu zaten.
-Daha iyi bir karşılama bekleyen Harry, Sirius’un sesinin ne kadar sert ve acı bir tonu olduğunu fark etti. Vaftiz babasının peşi, sıra yürüdü, merdivenleri indiler, oradan da bodrumdaki mutfağa giden bir kapıdan geçtiler.
-Pürüzlü taş duvarları olan, mağara gibi bir odaydı, neredeyse yukarıdaki hol kadar kasvetliydi. Işığın çoğu, odanın öbür ucundaki büüyük bir ateşten geliyordu. Havada savaş alanından yükselen dumanları andıran, pipo dumanından oluşan bir pus vardı; pusun arasından da, karanlık tavandan sarkan demirden tencerelerle tavalar görünüyordu. Toplantı için odaya pek çok koltuk tıkıştırılmıştı, ortalarında uzun bir tahta masa duruyordu; üzeri parşömen ruloları, kadehler, boş şarap şişeleri ve paçavraya benzeyen şeylerden oluşan bir yığınla doluydu. Mr Weasley ile en büyük oğlu Bill masanın ucunda kafa kafaya vermiş, alçak sesle konuşuyorlardı.


*Harry Potter ve Zümrüdüanka Yoldaşlığı & J. K. Rowling

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder