… ..
Hatice… .. Ağabeyi Selim Han’ın kendini nasıl sevdiğini çok iyi biliyordu. Babası III. Mustafa Hatice altı yaşındayken ölmüştü. Belleğinde babasından pek bir şey kalmamıştı. Zaten onu o kadar az görmüştü ki. Annesi Korsika güzeliydi. Köle olarak İstanbul’a getirilmiş ve cariye olarak Saray’a girmişti. Uzun siyah saçlı, uzun boylu bir Korsika güzeliydi. İlk kızı Beyhan’ı doğurduktan sonra Adilşah adını almış, Beyhan’ın doğumundan üç yıl sonra da Hatice dünyaya gelmişti. Kızlar birlikte büyüdüler. Adilşah’ın ana dili İtalyanca olduğu için kızlar annelerinin dilini de öğrendiler. Hatta Adilşah Kadın kızlarına Lâtin harflerini okumasını da öğretti.
Babası III. Mustafa’nın ise çocuklarıyla uğraşacak zamanı pek olmuyordu…. ..
… ..
I.Abdülhamit döneminde Beyhan da, Hatice de artık evlenecek çağa gelmişlerdi ama Hünkâr damat adayını vermedikçe evlenemiyorlardı. Beyhan Sultan evlenmekten biraz da çekiniyordu, çünkü genç kız günde birkaç kez baygınlık geçiriyor, sonra da bunalımlara düşüyordu. Beyhan on dokuz, Hatice de on altı yaşına gelmişti. Ablası evlenmedikçe Hatice’nin evlenmesi söz konusu olamıyordu. Anneleri Adilşah Kadın bu yüzden çok mutsuzdu. Bir gün Padişah’a içini dökmek zorunda kaldı. I. Abdülhamit kendisine çok acıdı ve hemen Sadrazam’a bir tezkere göndererek “Merhum biraderimin kerimeleri Beyhan Sultan’la Hatice Sultan’ın izdivaçları için “ uygun birere damat adayı bulunmasını istedi. Beyhan Sultan’ın Halep Valisi Silahtar Mustafa Paşa ile evlendirilmesine karar verildi. Paşa gelinden on sekiz yaş büyüktü ama, bu yaş farkı hiç de çok sayılmazdı. Padişah Beyhan Sultan’a Çiftehavuzlar’da bir saray verdi,