2 Mayıs 2024 Perşembe

Yerdeniz Büyücüsü*


 Fantastik öykü, büyücüleriyle ünlü, Kuzeydoğu Denizi’nde yer alan ve tek bir dağdan oluşmuş Gont Adasında başlıyor. Romanı daha iyi anlayabilmek için, kitabın ilk sayfalarında yer alan ve  sık sık geçen ada ve deniz isimlerinin yer aldığı haritayı her fırsatta incelemekte yarar var.  Yerdeniz bölgesindeki çok sayıdaki adalar, limanlar, kumullar, boğaz ve diğer doğal çeşitlilik ile bölge  insanlarının  aşina oldukları büyücüler, sihirbazlar, cadılar, efsun yapanlar, efsaneler ve benzeri kavramlar okuyucuların ilgisini çekiyor. 

Roman kahramanı, Yerdeniz’de adadan adaya büyüler yaparak dolaşan büyücülerin en büyüğü olarak kabul edilen, hem ejderhalar efendisi hem de Başbüyücü olan Çevik Atmaca’nın hayat hikayesini özetlemek gerekirse:

Çocukluğunun ilk döneminde annesi vefat eden Çevik Atmaca’nın asıl adı Duny idi. Bu dönemde bir bebeğe yapılması gerekenleri aynı köyde yaşayan teyzesi yerine getirmişti. Küçük Duny’nin büyücülük konusundaki kabiliyetlerinin farkına varan ve aynı zamanda kendisi de bir cadı olan teyzesi sihir sanatı konusunda onu yetiştirmeye başladı. Duny, şahinleri, atmacaları, balık kartallarını gerçek isimleriyle  çağırmayı, tılsım kullanmayı, çeşitli iksirler yapmayı ondan öğreniyordu. Onu sık sık yüksek çayırlarda, etrafında yırtıcı kuşlarla gören diğer çocuklar Çevik Atmaca adını takmışlardı ona.


Cadı kadın, bir sihirbazın insanlar üzerinde edinebileceği büyük gücü, şerefi ve zenginliği anlattıkça Duny’nin kendini çok hızlı olarak geliştirdiğini görüyordu. Teyzesi ona bulma, bağlama, onarma, açma ve ortaya çıkarma tılsımlarını ve şifalı otlarla tedavi konularındaki bütün bildiklerini de öğretti. Duny, öğrendikleriyle adalarına saldıran Karglar’ı, uyguladığı büyü ile adalarından uzaklaştırmayı başarmıştı.

O günlerde köylerine gelen ve sonradan Re Albi Büyücüsü Sessiz Ogion olduğunu öğrendikleri bir yabancı Duny’nin kabiliyetlerinin farkına vararak babasından aldığı izinle onu çırak olarak yanına aldı ve gerçek adı olan ismini fısıldadı. Ged.

Birlikte  oldukları süre içinde büyü ve tılsım konusunda yeni şeyler öğrenmeyi bekleyen Ged, zaman geçtikçe yeni şeyler öğrenmek için sabırsızlandığında; “Bekle!”,diyerek  “sabretmenin bir erdem olduğunu, ustalığın ise dokuz kez sabretmeyi gerektirdiğini” söylemişti..

Bahar ayları geldiğinde, Ogion Ged’i sık sık çayırlardan şifalı otlar toplamaya gönderiyordu. Ged, Şifacı Ogion’nun değer verdiği ‘kutsal beyaz’ olarak bilinen çiçekleri toplarken karşılaştığı Re Albi  Lordu’nun kızı ile karşılaştı. Daha sonraki buluşmalarında kız; Ged’in kabiliyetleri hakkında sorular sormaya, ustasından öğrendiği büyüleri göstemesini isteyince; ustasının henüz öğretmediği ve kullanması için izin vermediği bilgilerin bulunduğu büyü kitabını okumaya kalkıştı. Büyücü Ogion’un, bu durumu öğrenmesi aralarında gerginliğe neden olmuştu. Ogion, kızın annesinin, yani Lord’un karısının efsunlarla uğraşan  bir kadın olduğunu, kızın şimdiden yarı cadı olabileceğini, kadının amacının kendi hizmet ettiği güçlerden farklı olarak, hayırlı olmayan işlerle ilgilendiğini anlattı. Kendileri gibi iyiliği hedefleyen büyücülerin bir şey söylenmeden ya da bir şey yapmadan önce, ödemeleri gereken bedeli hesaplamaları gerektiğini söyledi. “Senin çok büyük bir gücün var!” Bu gücün doğru işler için kullanmalısın öğüdünde bulundu. Ged’in  kendini iyilik yolunda geliştirebilmesi için onu Roke adasındaki Büyücüler Okulu’na  göndereceğini söyledi ve hazırladığı mektubu okul müdürüne teslim etmesini istedi.

Ged, maceralı bir deniz yolculuğundan sonra Roke Adası’ndaki Büyücüler Okulu’na  gitti. Okul kapısındaki büyücünün sorularını cevaplaması ve kapıdan içeri adım attığında bir türlü içeri girmeyi başaramaması onu şaşırttığı kadar kızdırmıştı. Bunun üzerine teyzesinin öğrettiği açma büyüsünü kullandı, ama bu kapıyı kapalı tutan güçlere karşı etkili olamadığını gördü.

En sonunda içerde beklemekte olan adama, “Bana yardım etmezseniz içeri giremeyeceğim” dedi ve yardım istedi. 

Kapıcı; “Adını söyle, dedi. 

Ged, bir süre durdu; çünkü güvenilir kişiler dışında, canı pahasına da olsa da, gerçek ismini yüksek sesle söyleyemezdi. Söylemesi halinde başka büyücülerin etkisi altına girmesi söz konusuydu.

“Ben Ged,” dedi. O zaman, adımını attı ve açık kapıdan girdi. Geçtiği kapının Büyük Ejderha dişinden kesilmiş olduğunu,  kapının biraz güneş ışığı geçiren bölümünün cilalanmış boynuzdan ve iç kısmında da Bin Yapraklı Ağaç’ın resmin etkileyiciliğini farketti.

Okulun sadece taştan değil, taştan da güçlü bir büyüyle yapıldığını hissediyordu. Biraz sonra Roke Okul Müdürü olan Başbüyücü Nemmerle tanıştı ve ustasının gönderdiği mektubu teslim etti. Yaşlı müdür artık gözlerinin küçük yazıları iyi göremediğini söyleyerek, Ged’ten mektubu okumasını istedi. Mektupta “... .. Ged’in, gelecekte  Gont’lu büyücülerin en büyüğü olabilecek birini yolluyorum,” diye bahsediliyordu. 

Okuldaki serbest zamanlarından birinde, Ged kendini kibarca selamlayan bir gençle karşılaştı. “Adım Jasper, Havnor Adası’ndaki Eolg  Hükümdarı Enwit’in oğluyum. Bugün, Büyük Ev’i gezdirmek ve elimden geldiğince sorularınızı cevaplamak üzere hizmetinizdeyim. Size nasıl hitap edebilirim efendim?” dedi.

Bu konuşma tarzı Ged’’i etkilemişti. Okul gezisi sırasında Ged’in üstüne ayna bir cüppe ve ihtiyacı olan diğer giysileri bulabileceği giysi odasına gittiler. Giyinme işi bittiğinde, Jasper, “Artık bizden biri oldunuz,” dedi. Ged b u konuşma sırasında Jasper’in yüzündeki ifade alaycı bir tavır olduğunu hissettti ve “İnsanı büyücü yapan kılığı mıdır?” diye cevap verdi asık bir yüzle. 

“Hayır,” dedi büyük oğlan. “Ama, duyduğuma göre  insanı insan yapan davranılarıymış.” … ..

Yeme zamanını haber veren gong çaldığında yemekhaneye indiler. Jasper Ged’i Vetch adında pek konuşkan olmayan yeni bir arkadaşı ile tanıştırdı.Üç arkadaş birlikte zaman geçirdikleri zamanlarda Jasper’in hünerlerini gösterdiği göstermek için parmağıyla işaret ederek kullandığı garip kelimelerle oluşturduğu su kaynakları ya da akan suyu durdurması aralarında tebessümle karşılansa da Vetch bu numaraları biraz soğuk karşılıyordu. O da ısrar üzerine, eline aldığı bir avuç toprağı küçük gövdesi tüylü ve arıya benzer bir böceğe dönüştürmüştü. Ged “Ben böyle numaraları yapamam, “ demişti. o zamanlar. Vetch için bu cevap yeterliydi,  ama Jasper “Neden yapamazmışsın?” dedi. 

“Büyücülük bir oyun değildir. Biz Gontlular büyüyü zevk için veya övgü almak için yapmayız,” diye cevap verdi Ged.

“Ya siz ne için yapıyorsunuz?” diye sordu Jasper. “para için mi?”

“hayır!...” Fakat, cahilliğini gizlemek ve gururunu kurtarmak için söyleyecek başka bir şey bulamadı. 

Üç arkadaş  bir araya geldikçe, Ged ve  Vetch arasındaki yakınlık daha da gelişirken Jasper’in alaycı yapısı aralarındaki mesafenin açılmasına neden oluyordu.

Büyücülük Okulundaki derslerinde konu uzmanı olarak derslerine giren Okuyucu Usta, Yelanahtarı Usta, Şifacı Usta, El Usta kendi tecrübelerini öğrencilerine aktarıyorlardı. Bir keresinde El usta, avucunda ışıldayan ve ejderhaların bekçilik ettiği hazineler kadar parlak duran taşı göstererek “Tolk” diye mırıldanınca mücevherin yerini gri bir çakıl taşı aldı. El Usta bu taşı elinde uzun uzun tuttu. “Bu bir taş, gerçek lisanda ise tolk dedi. Gözbağı ile onu bir elmas ya da bir çiçek, bir sinek, bir göz ya da alev gibi gösterebilirsiniz… “ Usta anlattıkça, taş şekilden şekile giriyordu.; sonunda tekrar taş oldu. “Ama bu sadece bir görüntü. Gözbağı, sadece onu gözleyenin duyularını kandırır; insanın onu gördüğünü, duyduğunu veya hissettiğini zannetmesini sağlar. Ama nesneyi değiştirmez. Bu taşı bir elmas yapabilmeniz için onun gerçek ismini değiştirmen gerekir. Ve b unu yapmak da demek oğlum, bu kadar ufak bir parçasını değiştirsen de dünyayı değiştirmen demektir. Bu olmayacak bir şey değil.. Dönüşüm Ustası’nın sanatı: bunu öğrenmeye hazır olduğunuzda öğreneceksiniz zaten Fakat sonucunun ne gibi hayır veya şer getireceğini bilmeden , tek bir şeyi  bile, ne bir taşı ne bir kum tanesini dönüştürmemelisin. Dünya bir denge içindedir. Büyücülerin Dönüştürme ve Çağırma güçleri dünyanın dengesini bozabilir. Korkunç bir güçtür bu. Bir ihtiyaç olduğuna ancak kullanılmalıdır. 

Dersler devam ederken, bir gün Jasper kibirli davranışlarından birini sergilercesine Ged’e meydan okuma denemelerini girişmekten kaçınmıyordu. Bulundukları Roke adasının en kuzey ucunda tek başına oturan İsimci Ustanın yanına gittiklerinde öğrenmeleri gereken çok sayıdaki isimler ve her varlığın özelliklerine göre yapılabilecek büyüleri öğrenirken ustalarının söylediği  Güneş altındaki bu dünyada ve güneşin var olmadığı diğer dünyada, insanla ve insanın lisanıyla hiç ilgisi olmayan, çok vardır. Ve bizim gücümüzden başka güçler. Fakat büyü, gerçek büyü dilini kullanabilenler tarafından yapılabilir” sözleri akıllarında yer etmişti. Her cadı bu Kadim Lisan’dan bir iki kelime bilir; büyücüler ise çok kelime bilir. demişti hocaları.

Denizci Ustası’nın “Bir büyücü, sadece yakınında olup ismini tam ve net olarak koyabildiği şeyleri denetimi altında tutabilir. Eğer böyle olmasaydı, güçlülerin kötülükleri ve de bilgelerin delilikleri, çoktan değiştirilemeyecek şeyleri değiştirme yollarını arar ve dengeyi bozardı. Dengesi bozulan deniz, üzerinde yaşadığımız karaları basar ve tüm sesler ve isimler kaybolurdu”. Ged bu sözler üzerinde uzun uzun düşündü ve aklının derinliklerine yerleştirdi.

Hava koşulları, Yelanahtarı Usta'dan sorulurdu.

O sırada önce Jasper, sonra da Vetch artık sihirbaz olmuşlardı. Pelerinlerindeki gümüş toka bunu göstergesiydi.

O bahar Ged, Vetch v e Jasper’i pek göremedi. Artık Varlık Ustası ile çalışıyordu. Öğrenciler arasında, “ustaların, Ged’in Roke’deki okula gelmiş geçmiş  en çabuk öğrenen öğrencisinin Ged olduğu söylentileri “ konuşuluyordu.  Hatta hatta, Başbüyücünün Ged’i, ilk geldiğinde “geleceğin Başbüyücüsü” diye selamladığı bile söyleniyordu.

Dönüşüm Ustası, kısa bir süre sonra ona, diğer öğrencilerden ayrı, gerçek Şekil Verme Büyüleri hakkında ders vermeye başladı.

Ged artık Çağrı Usta ile de çalışıyordu. İklimcilerin ve Denizci Ustaları’nı, rüzgârlara ve denize seslenişleri, öğrencilerinin zaten öğrenmiş oldukları hünerlerdi. Ama öğrencilere gerçek büyücülerin çok zorunlu zamanlarda kullanıldıklarını, bu tür dünyevi güçleri çağırmanın , parçası oldukları dünyayı değiştirmek olduğunu öğretiyorlardı. Bir yerde yağmur yağdırmanın başka bir yerde kuraklığa neden olabileceğini, bir yerdeki sakin havanın. Batı’da fırtına demek olabileceğini hesaplayabilkmeleri gerekiyordu. Ne yaptığınızı, sonuçlarını ne olabileceğini düşünmeleri gerekiyordu.

Ged, Hasper ve Vetch ile bir araya geldiğinde; Jasper’in, kıskançlığını gizleyemediği bir anda Ged’e meydan okurcasına sataşması üzerine Vetch, “Sihirbazlık düellosu bize yasaktır. bunu siz de biliyorsunuz. Kesin artık!” uyarısı pek de işe yaramamıştı. Karşılıklı iddialaşma sonrasında Ged, önceki zamanlarda adı geçen ve  artık ölmüş bulunan bir kadının ruhunu çağıracağını söyledi. Ged, sessizce mırıldanmaları sonrasında, yüksek sesle “Elfarran!” şekilinde seslendi, ortaya çıkan oval bir ışığın içinde bir şekil hareket etti: Omuzundan geriye doğru bakan uzun boylu, güzel yüzlü bir kadın. 

Ruh sadece bir an için parladı ve biçimsiz bir pıhtı genişleyerek yayıldı, hızla hareket ederek Ged’in yüzüne sıçrarken,ortaya çıkan kafası olmayan, ama ama dört pençesi ile Ged’e saldıran iğrenç bir kütle ortalığı karıştırmıştı. Vetch dehşet içinde o şeyti arkadaşından ayırmaya çalıştı.Gölge-yaratık artık gittiğinde aydınlık ve karanlığın dengesi tekrar sağlamıştı. Başbüyücü Nemmer’in yetişmesi işe yaramıştı. Ged’i Şifacı Usta’nın odasına taşıdılar. Ged tam dört hafta ölü gibi yattı.  Sonbahar geçip, kış geldiğinde kekeleyerek de olsa konuşmaya başladı. İddialaşma sırasında ölüler dünyasından çağrılan ruhun; Ged’in kibirlenerek meydan okuması ile bir Gölge Yaratık olarak ortaya çıktığı anlaşılmıştı. Büyücülerin güçlerini kullanmaları halinde doğacak sonuçları hesaba katmaları gerekiyordu. Bu olaydan sonra Gölge-Yaratık, Ged’in bütün hayatını tehdit eden bir kötülük varlığı olarak rol oynayacaktı.

Ged, bu olaydan aldığı ders ile hem iyi bir büyücü olmak, hem de insanlara faydalı işler yapmak üzere Yerdeniz bölgesindeki diğer adalarda yaptığı seyahatler, karşılaştığı insanlara faydalı olmak için kazandığı büyücü unvanını iyilik için kullanmayı hedefleyerek kötülüklerle olan savaşını sürdürdü.


Ursula Guin’nin ilgi çekici eserini okumayı bitirdiğinizde Harry Potter ikliminin değişik versiyonunu yaşamış gibi oluyorsunuz. Yazar, aynı zamanda satır aralarına gizlediği anlamlı sözlerle de hayat dersi vermeyi başarıyor. Karşılıklı konuşurken karşı tarafı dinlemenin bir erdem olduğunu, kazanılan yeteneklerin ya da elde edilen gücün insanların iyiliği için kullanılması gerektiğini, kibrin kötü bir huy olduğunu derslerle bize anlatıyor.




*Yerdeniz Büyücüsü  &  Ursula K. LE GUİN

Özgün adı: A Wizard Earthsea

Çeviren: Çiğdem Erkal Yeşilbademli

Metis Yayınları

İlk Basım: Ekim 1994





*aedificium - ekşi sözlük (eksisozluk.com)

*latince yapi demektir. daha dar anlamda ise, kamu yapilari anlamina gelir.

bina, yapı, yapı yapma ,



*Ursula K. Le Guin - Vikipedi (wikipedia.org)

*Ursula Kroeber Le Guin (d. 21 Ekim 1929 - ö. 22 Ocak 2018), aralarında kendi yarattığı Hain ve Yerdeniz kurgusal evrenlerinde geçen bilimkurgu ve fantezi eserlerinin de bulunduğu spekülatif kurgu çalışmaları ile tanınmış Amerikalı yazardır. İlk eseri 1959 yılında yayımlanan Le Guin'in edebiyat kariyeri neredeyse

altmış yıl sürmüş ve bu süre zarfında yirmi roman ve yüzden fazla kısa öykünün yanı sıra çeviri, eleştiri, şiir, tiyatro, çocuk ve genç edebiyatı ürünleri de ortaya koymuştur. Genellikle bir bilimkurgu ve fantezi yazarı olarak tanımlanan[6][7] Le Guin aynı zamanda "Amerikan Edebiyatının önemli bir sesi" olarak anılmıştır.[8] Kendisi ise daha çok bir "Amerikan romancısı" olarak bilinmeyi tercih ettiğini söylemiştir.[9]

… ..

Eserleri :

Romanları :

  • Lavinia, 2008

  • Powers, 2007

  • Voices, 2006

  • Gifts, 2004

  • Earthsea 5: The Other Wind, 2001

  • The Telling, 2000

  • Always Coming Home, 1985

  • Earthsea 4: Tehanu, 1990

  • The Eye of the Heron, 1983

  • The Beginning Place, 1980

  • Malafrena, 1979

  • Very Far Away from Anywhere Else, 1976

  • The Word for World is Forest, 1976

  • The Dispossessed, An Ambiguous Utopia, 1974

  • Earthsea 3: The Farthest Shore, 1972

  • The Lathe of Heaven, 1971

  • Earthsea 2: The Tombs of Atuan, 1970

  • The Left Hand of Darkness, 1969

  • Earthsea 1: A Wizard of Earthsea, 1968

  • City of Illusion, 1967

  • Planet of Exile, 1966

  • Rocannon's World, 1966

Öykü kitapları :

  • Changing Planes, 2003

  • The Birthday of the World, 2002

  • Tales from Earthsea, 2001

  • Unlocking the Air, 1996

  • Four Ways to Forgiveness, 1995

  • A Fisherman of the Inland Sea, 1994

  • Searoad, 1991

  • Buffalo Gals, and Other Animal Presences, 1987

  • The Compass Rose, 1982

  • Orsinian Tales, 1976

  • The Wind's Twelve Quarters, 1975

Denemeler :

  • The Wave in the Mind, 2004

  • Steering the Craft, 1998

  • Dancing at the Edge of the World, 1992

  • The Language of the Night, 1989

Şiirler :

  • Sixty Odd, 1999

  • Going Out with Peacocks, 1994

  • Blue Moon Over Thurman Street (Roger Dorband'la birlikte), 1994

  • Wild Oats and Fireweed, 1988

  • Hard Words, 1981

  • Wild Angels, 1974

Türkçede Le Guin :

Yerdeniz Dizisi

  • Öteki Rüzgar (The Other Wind), 2004

  • Yerdeniz Öyküleri (Tales from Earthsea), 2001

  • Tehanu (Tehanu), Ocak 1996

  • En Uzak Sahil (The Farthest Shore), Temmuz 1995

  • Atuan Mezarları (The Tombs of Atuan), Nisan 1995

Yerdeniz Büyücüsü (Wizard of Earthsea), Eylül 1994 Metis, Çeviri: Çiğdem Erkal İpek


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder