… ..
Hatice… .. Ağabeyi Selim Han’ın kendini nasıl sevdiğini çok iyi biliyordu. Babası III. Mustafa Hatice altı yaşındayken ölmüştü. Belleğinde babasından pek bir şey kalmamıştı. Zaten onu o kadar az görmüştü ki. Annesi Korsika güzeliydi. Köle olarak İstanbul’a getirilmiş ve cariye olarak Saray’a girmişti. Uzun siyah saçlı, uzun boylu bir Korsika güzeliydi. İlk kızı Beyhan’ı doğurduktan sonra Adilşah adını almış, Beyhan’ın doğumundan üç yıl sonra da Hatice dünyaya gelmişti. Kızlar birlikte büyüdüler. Adilşah’ın ana dili İtalyanca olduğu için kızlar annelerinin dilini de öğrendiler. Hatta Adilşah Kadın kızlarına Lâtin harflerini okumasını da öğretti.
Babası III. Mustafa’nın ise çocuklarıyla uğraşacak zamanı pek olmuyordu…. ..
… ..
I.Abdülhamit döneminde Beyhan da, Hatice de artık evlenecek çağa gelmişlerdi ama Hünkâr damat adayını vermedikçe evlenemiyorlardı. Beyhan Sultan evlenmekten biraz da çekiniyordu, çünkü genç kız günde birkaç kez baygınlık geçiriyor, sonra da bunalımlara düşüyordu. Beyhan on dokuz, Hatice de on altı yaşına gelmişti. Ablası evlenmedikçe Hatice’nin evlenmesi söz konusu olamıyordu. Anneleri Adilşah Kadın bu yüzden çok mutsuzdu. Bir gün Padişah’a içini dökmek zorunda kaldı. I. Abdülhamit kendisine çok acıdı ve hemen Sadrazam’a bir tezkere göndererek “Merhum biraderimin kerimeleri Beyhan Sultan’la Hatice Sultan’ın izdivaçları için “ uygun birere damat adayı bulunmasını istedi. Beyhan Sultan’ın Halep Valisi Silahtar Mustafa Paşa ile evlendirilmesine karar verildi. Paşa gelinden on sekiz yaş büyüktü ama, bu yaş farkı hiç de çok sayılmazdı. Padişah Beyhan Sultan’a Çiftehavuzlar’da bir saray verdi,
orada evlendiler.Böylece Hatice’nin evlendirilmesi için yol açılmış oluyordu, Sadrazam’ın önerisi üzerine Padişah, Hatice’nin de Hotin Mufhafızı Seyyid Ahmet Paşa ile evlendirilmesini uygun gördü. Paşa derhal İstanbu’a çağrıldı ve evlendiler. Ama o dönemdeki geleneklere göre sultanlar İstanbul’dan ayrılıp kocalarının yanına gidemezlerdi. Seyyid Ahmet Paşa da gerdeğe girdikten kısa bir süre sonra arabasına binerek yaver ile birlikte görevi başına döndü daha sonra da Erzurum Valiliği’ne atandı.
Kısacası Hatice Sultan bu evlilikten hiçbir şey anlamadı. Kocası var mı yok mu belli değildi. Paşa Erzurum'da, kendisi İstanbul’daydı. Kocasını sevdi mi, sevmedi mi, onu da pek bilemedi. Padişah iradesiyle gelmiş bir koca. Daha sonra ne onu görmüş ne de adını işitmişti. “İşte bu paşa kocan olacak,” demişler, o da ”Pekâla, öyle uygun gördüyse öyle olsun,” deyip evlenmiş ve gerdeğe girmişti.
İşte tam o sırada Beyhan Sultan’la Hatice Sultan’ın yüzlerini güldüren bir olay yaşandı. I. Abdülhamit 1789’da, yani Büyük Fransız İhtilali’nin yapıldığı günlerde öldü ve yerine iki kızın da ağabeyi III. Selim tahta çıktı. Kızlar bayram ettiler. Cülûs topları herkesten çok onlar için atıldı.
… ..
Selim Han kardeşlerine çok cömert davranarak onları hediyelere boğuyordu. Beyhan Sultan’a Akıntıburnu’nda bir sahil saray daha hediye etti. … ..
.. ..
Hünkâr, Hatice Sultan’a önce Ayvansaray’da bir köşk verdi, sonra da Ortaköy’dede, Deftardarburnu’nda Nevşehirli İbrahim Paşa’dan kalma bir sahilsaray hediye etti. … ..
… ..
*Hatice Sultan & Hıfzı Topuz
Remzi Kitapevi
Birinci Basıkm: Kasım 2000
*Hatice Sultan (I. Selim'in kızı) - Vikipedi (wikipedia.org)
*Hatice Sultan (Osmanlıca: خدیجه سلطان), Osmanlı sultanı. Osmanlı padişahı Yavuz Sultan Selim ile Ayşe Hafsa Sultan'ın kızıdır. Onuncu Osmanlı padişahı Kanuni Sultan Süleyman'ın kız kardeşidir.
Biyografisi:
Hatice'nin doğum tarihi bilinmemekle birlikte, 1494'ten önce doğduğu tahmin edilmektedir.[2] Şehzade Selim'in (gelecekteki I. Selim) ve Ayşe Hafsa Sultan'ın kızıdır. 1509 yılında, Osmanlı valisi olan Damat İskender Paşa ile evlendiği tahmin edilmektedir.[2]
Bir süre sonra İskender Paşa'nın idam edilmesiyle dul kalmıştır. Uzunca bir süre evlenmeyen Hatice Sultan daha
sonra Sadrazam Pargalı İbrahim Paşa ile evlendiği inanılıyordu.[3] Bununla birlikte, 2000'lerin sonlarında tarihçi Ebru Turan, yürüttüğü araştırmada böyle bir evliliğin kanıtları olmadığını iddia etmiştir. Diğer tarihçilerin bir kısmı ise
Muhsine Hatun adında bir kadın ile Paşa'nın evli olduğunu iddia etmektedir.[4]
*Adilşah Kadın - Vikipedi (wikipedia.org)
*Ayşe Adilşah Kadın (1748-19 Aralık 1803) Osmanlı Padişahı III Mustafa'nın eşidir.
Çerkes asıllı Adilşah, III. Mustafa'nın eşiydi. Ona 'Üçüncü Kadın' unvanı verildi.[1] [2] 13 Ocak 1766'da Topkapı Sarayı'nda ilk çocuğu kızı Beyhan Sultan'ı dünyaya getirdi. [3] [2] İki yıl sonra, 14 Haziran 1768'de ikinci çocuğu kızı Hatice Sultan'ı Topkapı Sarayı'nda dünyaya getirdi. [3] [2] Mustafa'nın 1774'te ölümünden sonra, o ve kızları Eski Saray'a yerleşti. [2] İzole ortam nedeniyle, her iki kızında da depresyon, anksiyete belirtileri ortaya çıktı.
Ölümünden sonra kızı Beyhan Sultan, annesinin anısına Hatice Sultan Sarayı'nın karşısına Yeşilioğlu Sarayı
yakınlarında bir okul yaptırdı. [3] 1805 yılında Hatice Sultan annesinin anısına Adilşah Kadın Camii'ni yaptırmıştır. [2]
Adilşah Kadın, 19 Aralık 1803'te Ramazan ayında öldü ve İstanbul Laleli Camii, III. Mustafa Türbesi'ne defnedildi.
*I. Selim - Vikipedi (wikipedia.org)
*I. Selim (Osmanlıca: سلطان سليم اول) veya bilinen adıyla Yavuz Sultan Selim (d. 10 Ekim 1470 - ö. 22 Eylül 1520), Osmanlı İmparatorluğu'nun 9. padişahı ve 88. İslam hâlifesidir.[2] "Hâdimü'l-Haremeyni'ş-Şerîfeyn" (iki kutsal caminin hizmetkârı) unvanına[3][4] ve divan edebiyatındaki "Selîmî" mahlasına sahiptir.[5] Babası sekizinci Osmanlı padişahı II. Bayezid,[6] annesi II. Gülbahar Sultan'dır.[7][8] 1512-1520 yılları arasında süren yalnızca 8 yıllık saltanatında imparatorluğu muazzam bir hızla genişletti[9] ve özellikle 1516 ile 1517 yılları arasında düzenlediği sefer ile tüm Doğu Akdeniz ile Mısır dahil önemli Orta Doğu bölgelerini ele geçirdi.[10] Padişahlığı döneminde Anadolu'da birlik sağlandı ve Mısır'da hüküm süren Memlûk Devleti'ne son verildi. Devrin en önemli iki ticaret yolu olan İpek ve Baharat Yolu'nu da ele geçiren Osmanlılar, bu sayede doğu ticaret yollarını da tamamen kontrolleri altına aldılar.
10 Ekim 1470 tarihinde Amasya'da doğan ve şehzadeliğini Trabzon'da geçiren I. Selim, Osmanlı tahtına babası Sultan II. Bayezid'e karşı darbe yaparak çıktı. Şehzade Selim'e kızı Ayşe Hatun'u vermiş olan Kırım Hanı Mengli Giray,[11] ona askeri destek sağlayarak tahta geçmesine yardım etti. 1512'de tahta çıkan Sultan Selim, babasının son
dönemlerinde doğuda ortaya çıkan Şii Safevî tehlikesine karşı mücadeleye girişti.[12] İki sene sonra İran'a yaptığı seferde Safevî hükümdarı Şah İsmail'i Çaldıran Muharebesi ile mağlup etti, ülkenin başkenti Tebriz'e kadar ilerledi ve bundan sonra "Yavuz" lakabıyla anılmaya başladı.[13] 1515'te, Sadrazam Hadım Sinan Paşa öncülüğünde gerçekleşen Turnadağ Muharebesi ile Dulkadiroğulları Beyliği'ni ortadan kaldırdı ve Anadolu'daki Türk siyasi birliğini tam anlamıyla sağladı.
İran seferinden sonra Memlûk Devleti'ne karşı harekete geçen I. Selim, ''Büyük Mısır Seferi'' olarak bilinen seferde yapılan Mercidâbık, Gazze, Ridâniye ve Kahire muharebeleri ile Memlûkleri yıkarak Suriye, Filistin, Levant, Mısır ve Hicaz gibi stratejik bölgeleri devletin topraklarına kattı.[14] Seferden sonra İslam peygamberi Muhammed'in Kutsal Emanetler olarak kabul edilen eşyalarını İstanbul'a getirtti.[15][16] 1520'de Batı'ya doğru yola çıkan Sultan Selim, 22 Eylül 1520 tarihinde Çorlu'da bulunan ordugâhında, sırtında çıkmış olan büyük bir çıban yüzünden 49 yaşındayken öldü ve yerine oğlu Süleyman geçti.[17][18] Türbesi İstanbul'un Fatih ilçesindeki Yavuz Selim Camii'nde yer almaktadır.
1520'deki ölümü sırasında Osmanlı İmparatorluğu, Selim'in 8 yıllık hükümdarlığı sırasında yüzde yetmiş kadar büyüyerek yaklaşık 3,4 milyon kilometrekareye yayıldı.[9][19] Selim'in Orta Doğu'yu ve özellikle İslam dünyasının kalbi olan bölgeleri fethetmesi ve Mekke ve Medine şehirlerine giden hac yollarının kontrolünü üstlenmesi, Osmanlı İmparatorluğu'nu önde gelen Müslüman devletlerden biri yaptı.[20] I. Selim'in fetihleri, imparatorluğun coğrafi ve kültürel ağırlık merkezini önemli ölçüde Balkanlar'dan Orta Doğu'ya kaydırdı.[20]
İlk yılları :
Trabzon sancakbeyliği dönemi :
II. Bayezid'in son seneleri ve şehzadeler meselesi :
Tahta çıkışı :
Baba-oğul mücadelesi :
Yeniçerilerin ayaklanması ve Selim'in cülûsu :
Kardeşlerin ortadan kaldırılması :
İran Seferi :
Osmanlı-Safevî ilişkileri :
Çaldıran Muharebesi :
Turnadağ Muharebesi :
Fırat-Dicle Seferi :
Büyük Mısır Seferi
Mercidâbık Muharebesi (1516) :
Ridâniye Muharebesi (1517) :
Şah İsmail'in elçi göndermesi :
Kızılbaş Celal Ayaklanması :
Batı Seferi hazırlığı :
Ölümü :
Hâlifelik :
Islahat çalışmaları :
Askeri alanda ıslahatlar :
Donanma faaliyetleri :
İmar faaliyetleri :
Edebi eserleri :
Şah İsmail ile ilginç diyalogları :
Alevi katliamı iddiası :
Ailesi :
Eşleri :
Ayşe Hafsa Valide Sultan - I. Süleyman, Hatice Sultan, Fatma Sultan ve Hafize Sultan'ın annesi.
II. Ayşe Hâtûn - Şah Sultan, Beyhan Sultan ve Gevherhan Sultan'ın annesi.
Erkek çocukları :
Şehzade Orhan
Şehzade Musa
Şehzade Korkut
Kız çocukları :
Hatice Sultan, Karadağ Sancak beyi İskender Paşa'nın eşi (ö.1530). İkinci eşinin
Pargalı İbrahim Paşa olduğu bazı kaynaklarda iddia edilse de bu bilginin yanlış olduğu
kanıtlanmıştır.
Beyhan Sultan, Ferhad Paşa'nın eşi.
Fatma Sultan, Mustafa Ağa (boşandı), Kara Ahmed Paşa ve Hadım İbrahim Paşa'nın
eşi.
Şah Sultan, (ö. 1572). Lütfi Paşa'nın eşi, boşandılar.
Hafize Sultan, (ö. 10 Temmuz 1538) Dukakinoğlu Ahmed Paşa ve Boşnak Mustafa
Paşa'nın eşi.
Selimnâmeler :
*III. Mustafa - Vikipedi (wikipedia.org)
*III. Mustafa (Osmanlı Türkçesi: مصطفى ثالث Mustafa-i Sālis), divan edebiyatındaki mahlasıyla Cihangir; (28 Ocak 1717 Edirne – 21 Ocak 1774 İstanbul), 26. Osmanlı padişahı ve 105. İslam halifesi.[1]
Babası Sultan III. Ahmed, annesi Emine Mihrişah Kadın'dır. Babasının 1730'da padişahlıktan çekilmesinden sonra yirmi yedi yıl kafes hayatı yaşamıştır. Amcasının oğlu III. Osman'ın ölümü üzerine 1757'de tahta geçmiştir.
Saltanatı :
Ailesi :
Eşleri :
Mihrişah Valide Sultan (Başkadınefendi)
Mihrişah Kadın (II. Kadınefendi)
Rif'at Kadın
Aynülhayati Kadın
Fehime Hanım
Erkek Çocukları :
Şehzade Mehmed
Kız Çocukları:
Fatma Sultan
Fatma Sultan
Hibetullah Sultan
*Valide sultan - Vikipedi (wikipedia.org)
*Bu madde Valide Sultan (Padişahın Annesi) hakkındadır. Başlığın diğer anlamları için Valide Sultan (anlam ayrımı) sayfasına bakınız.
Kaynaklarda "vâlide-i pâdişâh", "vâlide-i saâdetpenâh", "mehd-i ulyâ-yı saltanat" şeklinde de geçmektedir. Kösem Sultan "ümmü’l-mü’minîn", Pertevniyal Sultan "ümmü’l-cihân" unvanlari kullanılmış ve Hatice Turhan Sultan devlet adamı ve tarihci Defterdar Sarı Mehmed Paşa tarafından, ölümü vesilesiyle "devletin bir rükn-i rekîni" olarak niteledirilmiştir.[1]
İlk valide sultan Kanuni Sultan Süleyman'ın annesi Ayşe Hafsa Sultan[2] olmak üzere Osmanlı padişahları tahta çıktıkları zaman anneleri de Valide Sultan unvanını alarak büyük bir siyasi güce ve oldukça yüksek miktarda bir gelire sahip olurlardı. Valide Sultanlar bu geliri genellikle hastane, külliye, cami ve medrese inşa ettirmek için kullanırlar, bazen de fakirlere yiyecek dağıtmak, sünnet ettirmek, düğün yapmak gibi hayır işleri yaparlardı.
Tarihçe :
Saltanat Naibeliği :
Saltanat Naibeliği :
Valide sultanlar listesi :
*Adil Şah - Vikipedi (wikipedia.org)
*Adil Şah veya doğum adıyla Ali Kulu Han (Farsça: عادل شاه ; (Azerice: Əliqulu Şah | Adil Şah) 1719, Horasan - 1748, Meşhed), İkinci Afşar şahı.
… ..
*
Arnavutköy ve Bebek arasında yürürken keşfedebileceğiniz tarihi yerler ve yapılar
*Antoine Ignace Melling veya Anton Ignaz Melling (1763 - 1831), Fransız seyyah, mimar ve ressam. İstanbul'daki çeşitli yapıların inşa ve restorasyonunu üstlenmiş ve ayrıca İstanbul'un çeşitli semtlerinden manzaralar içeren gravürler yapmıştır.
Antoine Ignace Melling 1763 yılında, Baden'in başkenti Karlsruhe'de doğdu.[1] Heykeltıraş olan babasının ölümünün ardından, ressam amcasıyla birlikte Strazburg'da yaşamaya başladı. Klagenfurt'ta mimarlık ve ressamlık eğitimi gördü. 19 yaşında Osmanlı İmparatorluğu'nun Rusya elçisi tarafından İstanbul'a getirildi. Burada, Osmanlı Padişahı III. Selim'in kız kardeşi Hatice Sultan'ın Ortaköy'deki sarayını restore etti. Yeni tasarımıyla birlikte bu saray, şehirdeki ilk Neoklasik tarzdaki yapısı oldu.[1] Yıllarca imparatorluk bünyesinde çalıştı.[1]
Aralık 1799'da Alélaïde adında kızı oldu.[2] Kızının annesi Cenevizli levanten Françoise-Louise Colombo ile daha sonraları evlendi.[3]
Paris'e dönmesinden 1 sene sonra 1803 yılında gravürlerini Pittoresque de Constantinople et des rives du Bosphore adı altında yayınlamaya başladı. 1819 yılına kadar yayınlarına devam etti. 1831 yılında öldü.
*Jean-Baptiste Hilaire - Wikipedia
*Jean-Baptiste Hilaire ( or Hilair) (1751–1828) was a French painter.[1][2]
He was born at Audun-le-Tiche in north-east France, the son of Jean-Francois Hiller (Hilaire) and Marie-Calixte Ronfort and enrolled in March 1786 at the Royal Academy of Painting and Sculpture in Paris. There he was a pupil of the painter Charles-Louis Clérisseau and the painter and sculptor Jean-Baptiste Le Prince.
In 1776, aged 25, he toured the Greek islands and the Orient, creating over a hundred works which he used to illustrate his "Voyagé Pittoresque de la Grèce", published in three volumes in 1782. His talent became recognised and his work exhibited in Paris at such places as the Salon de la Jeunesse in 1780, and at the Salon de la Correspondence the same year. He took part in the official exhibitions of the Louvre in the salon of 1796.
He continued painting until 1796 after which he fades from the records. He died in Paris in 1828.
*Jean-Baptiste_Hilair_-_Yeni_Camii_and_The_Port_of_İstanbul_-_Google_Art_Project
*Yeni Camii (New Mosque) and The Port of İstanbul, watercolour
*Louis-François Cassas - Vikipedi (wikipedia.org)
*Louis-François Cassas (3 Haziran 1756, Azay-le- Ferron, Indre, Fransa - 1 Kasım 1827), Fransız peyzaj ressamı, heykeltıraş, mimar, arkeolog ve antikacıdır. 15 yaşında "Ponts et Chaussés" ofisinde çalışan zanaatkâr babasının çıraklığını yapmaya başlamıştır.[1]
… …
… ..Orijinal suluboyalar Londra'daki Victoria ve Albert Müzesi'nde sergilenmektedir.
Cassas, 1784'ten 1786'ya kadar Fransız büyükelçiliğinde yaşamış ve çalışmıştır[1] 1784'te Konstantinopolis'teki görevinde Fransa'nın Osmanlı Büyükelçisi Kont Choiseul-Gouffier'e eşlik etmiştir. Onun tarafından görevlendirilen Cassas, Büyükelçinin 1809'da yayınlanan Voyage pittoresque de la Grèce'nin ikinci cildi için çizimler yapmak üzere 1784'ten 1787'ye bölgeyi gezmiştir.[4] Ekim-Aralık 1785 tarihleri arasında Mısır'ı ziyaret etmiş ve İskenderiye'deki antik eserleri, Giza piramitlerini ve Kahire'deki camileri resmetmiştir.[3] Kısa bir süre sonra Palmira'da, Suriye çöllerinde ve Kutsal Topraklarda ve Lübnan'daki Baalbek'in resimlerini yapmıştır. Filistin, Kıbrıs ve Anadolu'yu da resmetmiş, daha önce hiç kaydedilmemiş eski Orta Doğu bölgelerini çizmiştir.
*Ceneviz Cumhuriyeti - Vikipedi (wikipedia.org)
*Cenova Cumhuriyeti (İtalyanca: Repubblica di Genova, Liguryaca: Repúbrica de Zêna, Latince: Res Publica Ianuensis) veya kısaca Cenevizliler, 1005 yılından 1797 yılına kadar İtalya Yarımadası'nın kuzey batısında, Ligurya olarak bilinen bölgede, bugünkü Cenova merkezli olarak hüküm sürmüş bir denizci cumhuriyeti. 1100 yılına kadar bir şehir devleti olarak varlığını sürdürmüş devlet, büyüyerek ve güçlenerek Avrupa'da önemli bir konuma gelmiş, Venedik Cumhuriyeti'nin büyük bir rakibi olmuştur.
Devlet 14. yüzyılda Korsika Adası'nı topraklarına katmış, ilerleyen zamanlarda Akdeniz ve Karadeniz'de kurduğu pek çok koloni ile bu bölgelerdeki en kuvvetli Avrupa devletlerinden biri haline gelmiştir. 16. ve 17. yüzyıllarda Avrupa'nın finans merkezi haline gelen devlet, 18. yüzyılın sonlarında Napolyon'un kontrolü altındaki Birinci Fransız Cumhuriyeti tarafından fethedilmiş, yerine Ligurya Cumhuriyeti adlı Fransız uydu devleti kurulmuştur. Daha önce Korsika'yı da Fransa'ya vermek zorunda kalmış Cenevizliler ve Ligurya Cumhuriyeti, 1805'te Fransa tarafından tamamen ilhak edilmiştir. Napolyon'un 1814'te yenilmesi üzerine tekrar kurulan devletin 1815'te Sardinya Krallığı tarafından varlığına son verilmiştir.
Tarihçe :
İlk dönemler :
Osmanlı ile ilişkiler :
Osmanlı Devleti sınırları içerisinde ticaret özgürlüğü elde etmek için kuruluş devrinde harekete geçen Cenovalılara ilk Kapitülasyonlar 1387'de Sultan I. Murad tarafından verilmiştir. 1396 yılında Fransa hakimiyeti altına giren Cenevizliler, Fransız baskısıyla Osmanlılara karşı aleyhte hareketlerde bulunmuşlardır. Daha sonra tekrar Osmanlılarla diplomatik ilişki kuran Cenevizliler, I. Mehmed ile Foça şap madenlerinin işletme hakkı karşılığında yıllık 2000 düka altın ödemeyi taahhüt eden anlaşmayı 1416'da imzalamıştır.
Cenevizlilerin Doğu Akdeniz ve Yakın Doğu'da yer alan toprakları, Osmanlı Devleti'nin genişlemesiyle birlikte Ceneviz kontrolünden çıkmıştır. İstanbul’un Fatih Sultan Mehmed tarafından fethi esnasında Galatalı Cenevizliler tarafsızlık sözü vermelerine rağmen, sözlerinde durmamaları üzerine ellerindeki kapitülasyonlardan bazıları alınmıştır. Zağanos Paşa ile Osmanlı Devleti arasında 3 Haziran 1453’te imzalanan ve Galata'da Osmanlı hakimiyetini kabul eden anlaşmaya göre, Cenevizlilerin yıllık vergi ödemesi kararlaştırılmış, eskiden sahip oldukları kilise kurma ve gayrimenkul hakları ise ellerinden alınmıştır.
Limni, Amasra ve Feodosya’daki Ceneviz kolonileri birkaç sene daha varlıklarını sürdürse de, Fatih Sultan Mehmed tarafından bu yerleşimler ele geçirilmiştir. Sakız Adası 1566’ya kadar Giustiniani ailesinin kontrolündeki bir Maona'nın idaresi altında bağımsızlığını sürdürmüş, bu tarihten sonra ise Piyale Paşa'nın fethi sonucunda ada Osmanlı'ya bağlanmıştır.[2] Doğu Akdeniz’de ticaretlerine devam eden Cenevizlilere Sultan III. Mehmed bazı ticari ayrıcalıklar tanımış, 1665’te ise diğer Avrupa devletlerine tanınan ekonomik ayrıcalıklar Cenevizlilere de verilmiştir.
15. ve 16. yüzyılda her ne kadar toprak açısından küçülse ve bazı zamanlarda İspanya ve Fransa gibi devletlerin uydu devleti konumuna gelse de, Cenevizli bankacılar büyük bir refah ve zenginliğe kavuşmuştur. Ceneviz hakimiyeti altındaki bölgeler zenginleşmiş ve pek çok sanatçı ile bilim insanını çekmiştir. Aynı zamanda Amerika'nın keşfi ile pek çok bilimsel ilerlemenin finanse edilmesi, San Giorgio Bankası gibi Cenevizliler tarafından açılmış kuruluşlar ile gerçekleştirilebilmiştir.[3] Kristof Kolomb da bir Ceneviz yerlisi olup, İspanyol İmparatorluğu adına yaptığı seferler Cenevizli bankacılar tarafından finanse edilmiştir.
Gerileme ve yıkılış :
… …
Roman kahramanı Hatice Sultan’ın Korsikalı olduğu ifade edilen annesi Adilşah hakkındaki bilgiler internette Hıfzı Topuz’un anlatımındakinden farklılıklar arz etmektedir. Romandaki Hatice Sultan’ın kimliğini yaşadığı devrin şartları içinde anlamaya çalışmak, değişik kaynaklardaki kim kimin nesi anlamındaki farklılıklara takılmadan gelişmeleri dönemin şartları içinde değerlendirmek, okumayı kolaylaştırmakta….
YanıtlaSil