-Roman
kahramanının çevresindeki kişilerin ağzından kitaba yansıtılan Athena’nın
öyküsü... .. 261 sayfa. Romanya, Lübnan, İngiltere ve diğer ülkelerde yaşanıyor
olaylar ... .. Kısa bölümler halinde ve sürüğkleyiici bir dille kaleme alınan
roman süreükleyici ... .. okuması kolay... .. kısa alıntılarla fikir vermeye
çalışalım:
-Boş
inançlar, ne kadar saçma görünürlerse görünsünler, insanoğlunun düşgücüne
yerleşip kalırlar ve insanlar tarafından fazla düşünülmeden sık sık
kullanılırlar. ... ..
-Athena...
.. “Portebello Cadısı”... ..
-Ruhum,
Athena’nın ruhuyla dans edecek; uyurken onunla olacağım; kan ter içinde uyanarak
mutfağa gidip bir bardak su içeceğim. ... .. bu dünyada yaşamaya yeniden ayak
uyduracağım. ... ..
-Athena,
herkesi mıknatıs gibi çektiğinin farkındaydı; kendisini seven herkese acı
çektirdi....
-Biz
kadınlar böyleyizdir, ... .. kendini sevgiye kolayca açmak kadının doğasında
vardır. ... ..
-Kim
olduğumuzu anlamanın en iyi yolu, çoğu zaman başkalarının bizi nasıl gördüğünü
öğrenmektir. ... ..
-Athena,
... onun gerçek adı Şirin’dir. ... .. Şirin Halil. ... .. Beyrut’ta
oturuyorduk...
-“Bu sizin
işinize yaramaz. Bir çingenenin kızı o.” ... .. Kültürün genlerle aktarılan bir
şey olmadığını anlattım ona. Bebek daha üç aylık bile değildi; bizim kızımız
olacak, bizim âdetlerimize göre
yetişecekti. ... ..
-Artık bir
çocuğumuz vardı...
-Bir ad,
bir insanın hayatını etkileyebilir mi? Zamanla ad yapıştı kaldı. ... ..
-... ..
kendimizi Londra’ya giden bir gemide bulduk. Sonradan, rakamlar çok güvenilir
olmasa da, o iç savaş yıllarında yaklaşık 45.000 kişinin öldüğünü, 180.000
kişinin yaralandığını, binlerce kişinin de evsiz barksız kaldığını
öğrenecektim. savaş türlü nedenlerle sürdü, ülke yabancı birlikler tarafından
işgal edildi ve cehennem bugün de sürüyor.
-Şirin,
“Bu iş çok, ama çok uzun sürecek.” demişti. Ne yazık ki haklıydı. ... ..
-Lübnan’da
patlak veren iç savaştan kaçıp Londra’ya gelmişti. Marunî Hıristiyan olan
babası, ... ..
-Athena
herzaman iki dünya arasında yaşardı: doğru olduğunu hissettiği şeyler ve
inancının ona öğrettiği şeyler. ... ..
-Unutulmaz
bir şey yaşadığımın farkındaydım, ancak geçip gittikten sonra anladığımız o
büyülü anlardan biriydi. ... ..
-... ..
birsiyle kobnuşmaya korkunç ihtiyacım vardı. Tam bir saat, hiçbir şey demeden
yakınmalarımı dinledi. Aslında onunla değil, kendimle konuşuyordum: ... ..
Hikâyemi bitirdiğimde ... .. o güne kadar karşıma dikilen tüm zorlukları
ağırbaşlılıkla karşıladığmı düşündüm. ... ..
-...
acının tek ilacı zaman ... .. Ama tüm yaraları iyileştiren zaman, bana tuhaf
bir şey de öğretti: hayatta birden fazla insanı sevmenin mümkün olduğunu. ...
..
-Ağızlar
açılmıyorsa, söylenecek önemli bir şey var demektir. ... ..
-“.. ..
Verteks matematikte üçgenin tepe açısıdır.”... ..
-Birinden
bir sırrı öğrenmek istiyorsanız, onu ürkütmemeniz gerekir. ... ..
-Sevinç de, tıpkı heyecan ve sevgi gibi,
benim anlamadığım bir biçimde bulaşıdır. Hüzün, depresyon ya da nefret de öyle,
... .. Performansı artırmak için, bu pozitif uyartıları canlı tutacak
mekanizmalar yaratmalıyız. ... ..
-... ..
Allahü-teâla’ya yakınlaşmak için hat sanatını ve her kelimenin kusursuz
anlamını aramayı seçtim. ... .. Çünkü hat çeken el, o hattı çizen kişinin
ruhunu yansıtır. ... .. İlk ders, belki de en
zor dersti: “Sabır!” Yazmak, yanlızca bir düşüncenin ifadesi değil, aynı
zamanda her kelimenin anlamı üstğüne düşünmenin bir yoluydu. ... ..
-“...
..Sabır neden bu kadar önemli?” “Çünkü bir şeye dikkatimizi vermemizi sağlar.”
... ..
-Düşüncenin
sözden önce geldiğini anlattım ona. Düşünceden önce de, onu oraya yerleştiren
ilahî kıvılcımın geldiğini. Bu dünyada her şeyin, ama her şeyin bir anlamı, en
küçük şeylerin bile önemi vardı. ... ..
-“Zerafet yüzeysel bir şey değildir,
insanlığın hayatı ve yapılan işi saygın kılmak için bulduğu yoldur. ... ..
Hayatta da böyledir. Tüm fazlalıklardan kurtulduğumuz zaman yalınlığı ve
konsantrasyonu keşfederiz. ... ..”
-... ..bir
erkeğin koşup benim için kapıyı açmasına
bayılıyorum. Davranış töresine bakılırsa, bu, “Güçsüz olduğu için bana
ihtiyacın var!” anlamına geliyor; ama benim ruhumda şöyle yazıyor: “Bana bir
tanrıça gibi davranıyor. Ben bir kraliçeyim.” ... ..
-Gruplar
kolektif bir enerji yaratırlar ve herkes herkesi etkilediği için daha kolay
vecde gelirsin. ... ..
-“...
..Sevgi hep kalır.”
... ..
Anlamaya başlıyordum.
“Sevgi bir
alışkanlık, bir yükümlülük ya da bir borç değildir. Aşk şarkılarında
söylenenler değildir.
Sevgi
sevgidir. ... ..Tanımı yoktur. Sev ve fazla soru sorma. Yanlızca sev. ... ..
...
..Athene’ya olan aşkım her geçen gün bana acı vermekten çıkıyor, bir sevinç ve
dinginlik pınarına dönüşüyordu. Artık
kendimi o kadar yanlız hissetmiyordum ... ..
*Portebello Cadısı – Paulo Coelho
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder