Duygu Keşifleri *
-Psikolog
Banu Yaşar insanı anlatıyor kitabında. Bakış açınıza göre kendinizi ya da
çevrenizde yaşananların arka yüzünde olanları anlamanızı kolaylaştırmayı
hedefliyor. İlgi uyandıran ve sürükleyici
bir dille hayatın akışında karşılaştığımız ayrıntılar paylaşılıyor. Daha iyi
anlamak için... .. alıntıları
paylaşalım:
-İnsan bu;
etiyle kanıyla canıyla hisleriyle, duygularıyla, her şeyiyle mükemmel olarak
yaratılan insan, mucize bir makine; madde ve mana itibarıyla çok kapsamlı bir
sanat eseri. ... ..
-... ..
Sonra, o küçük benle karşılaştım,bazen onun için ağladım, acıdım ona, kıyamadım,
bazen de elinden tutup ayağa kaldırdım... Onunla barışmazsam , onu sevmezsem
hiçbir zaman büyüyemiyeceğimi de anladım. Bzı yazılarda genellikle onun dilini
kullandım, onun sesiyle yazmak istedim. Bu tanıdık ses, bana yitirdiğim kendimi
hatırlattı. Duygularımı unutmak isteyip de attığım yerlerinden çıkardım,
hepsini tek tek sevdim... -İnsanoğlu çoğunlukla sevgi konusunda bencildir.
Olduğu gibi sevmek istemez. İstediğim, hayal ettiğim gibi olursan severim,
şartlı refleksini dayatır karşısındakine. Bana benim istediğim gibi davranırsan
ve istediğimi verirsen seni severim, şeklinde bir sevmektir bu. ... .. Bedelli
sevmektir bu aslında. Sevgi ise şartlı yaşanmaz. Sevgide sebep aranmaz. Bir
sebebi olmaz sevginin. Karşımızdaki kişiyi olduğu gibi, tam da öyle olduğu için
severiz. Bizi inciten taraflarını
değiştirmenin en iyi yolu önce kabul etmektir. Onaylamak değildir, kabul etmek.
Tüm savunmalarını, tüm
silahlarını bırakıp, kendisini görmesi için, iyi bir ayna olmak demektir.
-İnsan
yargılanmaktan, eleştirilmekten korktuğu için kendini saklar, göstermek
istemez. Kabul edilen insanın yüreği çözülür, bırakır kendini güvenli sulara.
Değişmek için daha çok çaba gösterir. ... .. -... ..
Yaradan ile başbaşa olduğunu, nazının ancak Ona geçtiğini ve Onun seni çok
sevdiğini, hiç yanlız bırakmadığını, senden hiç vazgeçmediğini fark ediyorsun.
... ..
-... ..
Eskiden insanları siyah ve beyazlara bölerken, şimdi onları grilerle
çarpıyorum. “Asla” dediğim şeyler, “aslında” diye başlayan cümlelere dönüşürken,
... ..
Değişen zaman ve sevgi,
-Son
yıllarda teknolojinin hızı insan ilişkilerine de yansıdı. Artık hayatımızda, en
az teknoloji kadar hızlı bir değişim gösteriyor. Evlilikler, arkadaşlıklar çabuk oluşup, çabuk bitiyor. Trenlerin,
arabaların ve iletişimin hızı arttıkça, özel hayatlarımız da bundan nasibini
alıyor. Her şeyi çabuk tüketiyoruz, her şeyden kolay vazgeçiyoruz. Emek vermek, beklemek ve zaman
tanımak, akıllı olmamakla eşdeğer sayılmaya başladı.
-Bu hızlı
değişim süreci en ağır darbeyi eşler arasındaki ilişkilere ve evliliklere vurdu.
... .. “biz olmak” onların yanında cılız kaldı ... ..
-Oysa ki evlilik hiçbir zaman diliminde
kolay bir ilişki türü olmadı ki... Her dönemde insanlar onu yürütebilmek
için çok çaba sarf ettiler. Hiç
kimse mutluluğu hazır bulmadı, emek verdi. Bazen bu çabalar sonuç verdi,
bazen de vermedi. Ama denemeden bilinmez ki...
Yanan bir ateş, odun atılmazsa, evlilik ateş gibidir. ... ..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder