kadın-erkek iletişiminde sorunlar ve çözümleri
-Deborah Tannen; eserinde i,İnsanların ruh hallerini,
-Kadın ve erkeğin konuşmalarında kullanılan kelimeleri nasıl
algıladıklarını,
-Bu algılamalardaki farklılıkları örnekleri ile anlatıyor
-Aslında karşı tarafı anlamamızın çok da zor olmadığına ilişkin ip
uçları veriliyor.
-Kadın ve erkek ... .. ortak
noktamız insan olmak ... .. ancak
zihinlerimiz ... .. doğum öncesi süreçlerden de başlayarak, çocukluğumuz,
ergenlik ve sonrasında yüklenen algıların / yazılım ve kodların etkisinde ...
..
-... .. yazılımlar farklı algılarımızın farkına varmak yetmiyor... ..
-Karşı tarafı daha iyi anlayabilmemiz için olgunlaşmamız da gerekiyor...
..
-Kitabın arka yüzündeki kısa tanıtım; okumamız içinyeteri kadar gerekçe
sunuyor bizler; “Kadın-erkek
iletişiminde, hiçbir yere varmayan atışmaların ardından ezici
sessizliklerle sürüp gidiyor.
Sosyal dilbilim profesörü Deborah Tannen, ilişkilerimizi savaş alanına çeviren ve iki tarafta da
derin yaralar açan üslup ve yorum farklılıklarını inceliyor. Nükteli ve
aydınlatıcı ifadesiyle, bir kadınla bir erkeğin neden aynı konuşmadan söylenenler
hakkında bambaşka düşüncelerle ayrıldığını açıklıyor.
Farklılıkların sosyo-kültürel sebep ve sonuçlarını çarpıcı örneklerle
ortaya koyan yazar, bir yandan da anlaşmazlıkları kontrol altına alıp daha
iyiiletişim kurmanın yollarını gösteriyor,” deniliyor.
-Kitaptan kısa bölümleri paylaşalım:
-... .. Ne zaman kadınlarla erkeklerin
konuşma tazrlarındaki farklılıklar hakkında yazı yazsam ya da bundan söz etsem,
ortalıkta kıvılcımlar uçuşmaya başlıyor. Birçok kişi söz alarak,
söylediklerimin doğru olduğunu, bunun kendi dneyimlerini de yansıttğını
söylüyor. Kaygılarının ortak dert olduğunu öğrenince rahatlıyor ve
kendilerinde, hayat arkadaşlarında ya da ilişkilerinde büyük bir sorun
olmadığını anlıyorlar.
-Hayat arkadaşlarının konuşma tarzını her zaman kişisel bir kusur olarak
yorumlamış olmalarına karşın, artık onu farklı bir sistemi yansıtan çerçeve
olarak görmeye başlayabiliyorlar. Hayat arkadaşlarının yıllardır eleştirdiği
kendi
konuşma tarzları da, mantıklı biçimde savunulabilecek duruma geliyor.
konuşma tarzları da, mantıklı biçimde savunulabilecek duruma geliyor.
-... .. Bazı erkekler,
kadınlarla erkekler hakkındaki bir sözü kadın ağzından duydukları anda bunu bir
suçlama olarak alıyor; ... ...
Kendilerini, hakarete uğramiş değilse bile, en azından hedef alınmış
gibi, hissediyorlar.
-... .. kadın ve erkek üsluplarının farklılığı söz konusu
olduğunda, genellikle kadınlardan değişmeleri isteniyor. ... ..
-... .. Genellemeler, bir yandan
benzerlikleri yakalamaya yararken, bir yandan da farklılıkların üsütünü örter.
Herkes sayılamayacak kadar çok etkinin yoğrulmasıyla biçimlenmiştir. ... ..
-... .. Her insan birçok bakımdan diğerlerinden farklıdır, bu arada aynı
kategorideki diğer kişilerden de farklıdır. ... ..
-... .. Nice kadın ve erkek yakın ilişkilerinden memnun
değil, durumu konuşmaya kalkıştıklarında ise daha çok hayal
kırıklığına uğruyorlar. İlişkilere sosyal dilbilim açısından yaklaşırsak, kimseyi deli ya da hahsız olmakla suçlamadan ve ilişkiyi
lanetleyerek fırlatıp atmaya gerek kalmadan bu memnun iyetsizlikleri
açıklayabiliriz. Aramızdaki farklılıkları kabul edip anlarsak, onları dikkate
alarak ve uyum sağlayarak birbirimizin uslubundan bir şeyler öğrenebiliriz.
Kadın-Erkek
konuşmaları Kültürler Arası İletişimdir
Her Şey En Başında Başlıyor
-Kız ve erkek
çocuklar aynı mahallede, aynı binada, aynı evin içinde büyüseler de,
farklı sözcüklerle dolu dünyalarda yetişirler. Başkaları onlarla farklı
konuşur, onlardan farklı konuşma biçimleri bekler ve kabul eder. En önemlisi,
çocuklar konuşmayı, sohbet etmeyi yanlız anneleriyle babalarından değil,
yaşıtlarından da öğrenirler. Örneğin anne-babalarının farklı bir aksanı varsa,
çocuklar onlar gibi konuşmaz, hangi yörede büyüyorlarsa, oranın aksanıyla
konuşmayı öğrenirler. ... ..
-Kız ve erkek
çocuklar sık sık birlikte oynasalarda, zamanlarınbın çoğunu kendi
cinslerinden çocuklarla oynayarak geçiriyorlar. Ve bazı oyunları birbirine
benzese de en sevdikleri oyunlar farklı, oyunlarında dili kullanma biçimleri
arasında da dünya kadar fark var.
-Erkek çocuklar dışarıda, hiyerarşik
olarak yapılanmış büyük gruplar halinde oynamaya eğilimli. Gruplarında neyin
nasıl yapılacağını söyleyen ve diğer çocukların önerdiği şeyleri yapmaya karşı
çıkan bir lider bulunuyor. ... ..
-Kız çocuklar
ise küçük gruplar halinde ya da ikişer ikişer oynuyor; bir kızın sosyal
hayatının merkezinde, en iyi arkadaşı bulunuyor. Grup içinde, yakınlık büyük önem
taşıyor. ... .. Etkinliklerinin pek çoğunda (örneğin evcilik oyunu) kazananlar
ya da kaybedenler yok. Kızlar emir vermiyor,
tercihlerini öneri olarak belirtiyorlar ve öneriler genellikle kabul ediliyor. Erkek çocuklar, “Ver onu
bana!” ya da “Git buradan!” derken, kızlar, “Şunu yapalım,” ya da, “Şöyle yapsak ne dersin?” gibi
şeyler söylüyor.... ..
Paralel Yollar
-... .. Kızlar
uzattıkça uzatıyor. Erkeklerse konuyu açıyor, içlerinden biri bir çözüm
getiriyor, sonra da tartışmayı kapatıyorlar.
-Kadınlarla
erkeklerin birbirlerinin sorunlarla başa çıkma biçiminden
sıkılmalarının nedeni, bir sisteme göre
geliştirilmiş yorumları öbür sisteme uygulamaya kalkışmalarıdır. Dertleşme
sohbetinde erkekler
birbirlerine kadınların
yaptığı gibi karşılık vermezler. ... ..
Dinleyen kız,
konuşanı daha çok anlatmaya teşvik ediyor, “Biliyorum,” diyor ve duyduklarını
delillerle destekliyorlardı. ... ..
-... .. erkek çocuklar... ..
Onların ki de dertleşme, ama farklı bi,r dertleşme. Peşine düşerek,
keşfederek, ayrıntısına inerek içlerinden birinin dertlerine odaklanmak yerine,
her bi,ri kendi dertlerinden bahsediyor ve ötekinin dertlerini önemsiz bularak
göz ardı ediyor. ... ..
Dertleşme
-Kadınların
anlatılan dertlere verdiği tepki çok farklı ... ... duygularını onaylar, ... ..
ortak bir anlayışa sahip olmaları ... ..
-Kadınlar
erkeklerin kendileriyle konuşma
tarzlarıyla yüz yüze geldiklerinde ,
bunları kendi standartlarına göre değerlendirirler. Kadınlar bir başkasının anlattığı derdi
sorularla takip ederek ilgi gösterirler. Erkekler konuyu değiştirdiklerinde, kadınlar bunu
anlayışsızlık olarak görür, yakınlık kuramadıklarını düşünürler. Oysa kurcalayıcı sorular sormamak,
karşı tarafın bağımsızlık ihtiyacına saygı göstermenin bir yolu da olabilir.
... .. Böyle bir soru erkeklerin
çoğuna ve bazı kadınlara
başkasının özel hayatına burnunu sokmak gibi
gelebilir, Elenor ise bunu arkadaşlıklarını besleyen bir ilgi gösterisi olarak görür.
-Kadınlar
bir başka kadının duygularına anlayış göstermeye eğilimlidir. Erkekler onlara
durumlarının çok da kötü olmadığını söylediğinde, duygulaının küçümsendiğini ya
da dikkate alınmadıklarını düşünürler. ... ..
-Kadınlar dertleşmeye
başladıklarında erkeklerden
aldıkları tepkiler yüzünden genellikle mutsuz olurken, erkekler de yardım etmeye çalışırken yanlış karşılık vermekle suçlandıkları için
mutsuzdur. ... ..
-Kadınlarla erkekler birbirleriyle konşurken sorun, iki tarafın da farklı türde bir karşılık beklemesinden doğar.
Erkeklerin yaklaşımı, nedenlerin
üzerine giderek duyguları dolaylı yoldan yatıştırmaktır. Kadınlarsa duygularının desteklenmesini beklediğinden, erkeklerin bu yaklaşımı
yüzünden kendilerini saldırıya uğramış gibi hisseder.
Soru Sorma
-Dertleşmek, kadınlarla erkeklerin farklı
gözle baktıkları, sonuçta aralarında sorun çıkaran konuşmalardan sadece
biridir. ... ..
-... ..Kızlar için
konuşma, ilişkileri bir arada tutan tutkal gibidir. Erkek çocukların
ilişkilerini ise öncelikle etkinlikler bir arada tutar; birlikte bir şeyler
yapmak, spor ya da daha sonraları siyaset gibi etkinlikleren söz etmek gibi. Erkekler en çok,
statülerinin sorgulandığı, başkalarını etkileme gereği duydukları ortamlarda
konuşurlar.
Evin Rahatlığı
-İnsanın evi, sahne arkasında olabileceği bir yerdir. Ama evin rahatlığı, kadınlar ve erkekler
için zıt ve birbiriyle bağdaşmayan anlamlar taşıyabilir. Birçok erkek için evin rahatlığı, kendini kanıtlama ve sözlü
gösterilerle insanlarıo etkileme
zorunluluğundan kurtuluş demektir. ... .. kadınlar
içinse ev, konuşmakta özgür oldukları ve kendilerine en yakın kilşilerle
konuşma ihtiyacını en çok duydukları yerdir. ... ..
Havadan Sudan
Konuşmalar Önemli Bir Amaca Hizmet Eder
Katılımın Zevki
Ayrıntıları
AtlaKadınlarla Erkekler Kendilerine Göre Konuştuklarında
-... .. İletişim hatlarını nasıl açarız? Bunu cevabı, kadınların da,
erkeklerin de birbirlerini olduğu gibi kabul etmesi, kendi grup standartlarını
karşı tarafa uygulamaya çalışmamasıdır. Sürekli bir şeyi yapmanın doğru yolunu
aradığımızdan, bu bize “doğal” gelmez. ... ..
“Sana Anlatayım”;
Konferans Vermek ve Dinlemek
-... .. Değişen zamanlar kadınlarla erkekler
arasındaki ilişkinin pek çok yönünü değiştirdi. Bugünlerde erkeğin, “Ben senden
üstünüm, çünkü ben erkeğim,
sense kadınsın,”
demesi, en azından pek çok çevrelerde artık mümkün değil. Ancak böyle diyen erkeklere rastlamayan kadınlar yine de, erkeklerle
ilişkilerinde sıkıntı çekiyor. Pek çok
kadına bu duyguyu veren durumlardan biri de, konuşmanın gizemli bir şekilde
konferansa dönüşmesi, erkeğin kadına ders veren konuşmacı, kadınınsa onaylayan
dinleyici haline gelmesidir.
-... .. Konferans veren kişi, ... .. öğretmen rolüne bürünür, ... ..
Önce Ben, Sonra Ben
Farklı Yorumlar ve
Yanlış Yorumlar
Karşılıklı Suçlamalar
-... .. birçok kadının kocasının kendisini dinlemediğinden
yakınmasına şaşırmamak gerekir. Ancak erkekler de, daha ender olsa bile, kadınlarla aynı nedenden
ötürü yakınırlar. “Beni dinlemiyorsun” suçlaması genellikle, “Söylediğim şeyi
benim kastettiğim şekilde anlamıyorsun, “ ya da “İstediğim yanıtı alamıyorum,”
anlamına gelir. Dinlenilmek,
anlaşılmanın ve değer verilmenin meteforu haline gelebilir.
-... .. kadınların
bazen erkekler
kendilerini dinlerken bile dinlenilmedikleri izlenimine kapılabileceği ... ..
Bunun nedeni; erkeklerin dinlediklerini göstermekte farklı alışkanlıklara sahip
olmasıdır. ... .. kadınlar
soru sormaya daha eğilimlidir. Ayrıca Hımm,hı-hı
gibi sözcüklerle dinlediklerini belli eden karşılıklar verirler; bu da sürekli
bir “geri bildirim” döngüsü yaratır. Onaylayarak ve gülerek de,daha olumlu ve
hevesli bir şekilde tepki verirler.
-... .. Erkeklerin buna denk düşen stratejileri –daha az dinlediğini
belli eden tepkiler vermek, soru sormak yerine bildiride bulunmak, onaylamak
yerine karşı çıkmak- ... ..
-... ..Kadın “evet”
sözcüğünü, “dinliyorum, izliyorum,” anlamında kullanır, erkek ise ancak
onaylıyorsa “evet” der. Burada yanlış anlaşılma olasılığı çok açıktır. Erkek, sürekli, “evet”
diyen, ancak sonunda aynı fikirde olmadığı anlaşılan bir kadınla karşı karşıya
kaldığında, onun samimi olmadığı, ya da tam anlamıyla dinlemeden onayladığı
sonucuna varabilir. Kadınsa
“evet” demeyen, daha doğrusu hiç ses
çıkarmayan bir erkele karşı karşıya kaldığında, onun dinlenmediği sonucuna
varabilir. Erkeklerin
üslubu daha çok konuşmanın mesaj düzeyine; kadınlarınki ise ilişkiye ya da metamesaj düzeyine
odaklıdır.
“Bana Ne yapacağımı
Söyleme”
- .... .. Loraine sık sık Sidney’e övgüde bulunuyor, mutfağı temizlemek,
çamaşır yıkamak gibi işlere yardımcı olduğu için ona teşekkür ediyor. Sidney
bundan alınıyor. “Bunları her zaman yapmamı istiyormuşsun gibi geliyor bana,”
diyor.
-Bir başka erkek de annesi hakkında benzer bir yorumda bulundu. Annesi
kendisini telefonla aradığı için ona teşekkür ederek, “Çok iyi bir insansın,”
demiş. O da, aramayı ihmal ederse kötü bir insan olacağını ima ederek düzenli
olarak aramasını sağlamaya çalıştığını hissetmiş. ... ..
-... .. Bütün bu örneklerde, erkekler kendi bağımsızlık ve
özgürlüklerinin çiğnendiğinden
yakınıyor. ... .. Bütün bu şikâyetler
... .. kadınları şaşırtıyor ve kafaların karıştırıyor. ... ..
-... .. Erkek, hayatı bir özgürlük mücadelesi olarak görürse, doğal
olarak kendisini kontrol etmeye ve davranışlarını belirlemeye yönelik
girişimlere direnmeye eğilimli olur.
-Bu dünya görüşü, karısının
başının etini yediği (kılıbık) koca kavramını yaratmıştır. Pek çok erkek,
karısının kendisine bir şeyler yaptırmak istediğinin imasına bile tahammül
edemez. Kadınların hayatını tarih boyunca her zaman başkalarının –ailelerinin,
kocalarının- isteekleri biçimlendirmiştir ve koca baskısından yakınan kadınlar
olsa da, “kocası tarafından başının
eti yenen kadın” klişesi yoktur.
-Neden yoktur?
-İnsanları karşılıklı bağımlı olarak gören kadınlar, hareketlerinin başkaları tarafından etkilenmesini bekler
ve insanların uyum içinde yaşamasını isterler. Onların mücadelesi bağları güçlü
tutmaya, herkesin topluluk içinde kalmasını sağlamaya ve başkalarının
ihtiyaçlarını karşılarken ellerinden geldiğince kendi ihtiyaç ve tercihlerine
zarar gelmemesi için çaba harcamaya yöneliktir. Erkek güçlü olmaya çalışırken, kadın
topluluğu güçlü tutmaya çalışır.
... ..
-... .. “Kocanızla neden
evlendiniz?” ... ..
.... ..
Kavgada mesajlar ve
Metamesajlar
-Kadınların
açıkça kavga etmekten çekinmelerine, erkeklerin de şaka yollu kavgalara eğilimli olmalarına karşın, erkeklerle kadınlar sık sık, ciddi biçimde birbirleriyle
çatışmaya girerler. Genellikle bu tür
tartışmalar, yanlızca uyuşmazlık konusuyla değil, karşı tarafın tartışma
biçimiyle de ilgili sıkıntı ve hayal kırıklığına neden olur. ... .. mesajlarla metamesajlar
arasındaki fark kilit önem taşır.
-Bir erkek, kadınlarla tartışmaktan niçin rahatsız olduğunu ... .. Anlaşmazlık kadının onu gece yarısı
uyandurmasıyla başlamıştı.
Adam : Ne oldu?
Kadın : Yatakta bana yer bırakmadın.
Adam : Özür dilerim.
Kadın : Hep yapıyorsun bunu.
Adam : Neyi?
Kadın : Beni kenara itiyorsun.
Adam : Dur bakalım. Ben uyuyordum. Uyurken yaptıklarımdan beni nasıl
sorumlu tutarsun?
Kadın : Öyleyse buna ne diyeceksin, hani bir keresinde ...
-Ardından onun geçmişteki kusurları için azarlamaya başlamıştı.
-Bu çiftin anlaşmalarında ortak zemin bulmaları kolay değil, çünkü
konuşma düzeyleri farklı. Adam
mesaj düzeyinde odaklanıyor. Yatağın büyük bir bölümünü işgal etmiş. Kadın ise metamesaj
düzeyinde odaklanıyor: Adamın uyuma biçimi,
genellikle kocasının ondan
yararlandığını ve ilişkilerinde “çok fazla yer” işgal ettiğini gösteriyor. Kadın, bu somut kusuru,
temsil ettiği davranış modelini tartışmak için fırsat bilmiş. Adam ise elinde olmadan
yaptığı bir şeyden eski olayların çekilip çıkarılmasını haksızlık olarak
görüyor, bunu sihirbazın şapkasından çıkan rengârenk mendillere benzetiyor. ...
..
Karşılıklı Yanlış
Hükümler
-... .. Bay H. kendine
güvenen bir kişi olarak görünse bile, yazdıkları, içinde yaşadığı
hasmane dünyadan kaynaklanan ıstırabını yansıtıyordu. Her zaman hiyerarşiler içinde yer aldığından,
kendini bil alt
konumda hissettiği durumlarda fena halde acı çekmişti ... ..
Esneklik Arayışı
-Kişinin her
zamanki üslubu işe yaramıyorsa, onu ısrarla sürdürmek sorunu çözmez. Esneklik ise hem erkeklerin hem de kadınların
işine yarayabilir. Çatışmadan
ne pahasına olursa olsun kaçınan
kadınlar, birazcık çatışmanın onları öldürmeyeceğini öğrenmekten
kârlı çıkabilirler. Sürekli olarak karşı tavır alan erkekler de çatışma alışkanlıklarını kırarlarsa daha iyi durumda
olabilirler.
-İnsanlar yanlız toplumsal cinsiyet değil, kültürel geçmiş açısından da
farklı olduğu için, sözlü muhalefete karşı tutum farklılıkları arkadaşlar,
sevgililer ve yabancılar arasında sürüp gidecektir. Ama bunlar özellikle de,
yapıları gereği denetim meseleleri ve çelişen isteklerden etkilenen uzun vadeli
ilişkilerde ortaya çıkar ve sorun olur. Farkluı kurallara göre –ya da farklı
oyunlar- oynuyorsanız, ilişki oyununu birlikte oynamak daha zordur.
-Çatışma sözcüğünün anlamı ve çatışmayla başa çıkamak için doğal görülen
araçlar kadınla erkek için temelde farklı olduğundan, kadın ve erkek üsluplarının özellikle
çatışabileceği bir alandır. Haksız
ya da mantıksız davranış gibi görülen şeyin aslında farklı bir üsluptan
kaynaklandığını anlamak bile, sıkıntıyı azaltmaya yardımcı olabilir.
-Çatışmalar yine çıkacak, ama en azından kavgacı üsluplar yerine gerçek
çıkar çatışmaları hakkında tartışıyor olacaksınız.
Kim Kimin Sözünü
Kesiyor? Baskınlık ve Denetim Sorunları
-... .. fıkra ... ..
-Bir kadın, kocasına boşanma
davası açar.
-Yargıç kadına neden boşanmak istediğin sorduğunda, kocasının iki yıldır kendisiyle hiç
konuşmadığını söyler.
-Yargıç kocaya dönüp , “Neden
karınla iki yıldır konuşmuyorsun?” diye sorar.
-Adam, “Onun sözünü kesmek
istemedim,” diye cevap verir.
... ..
-Söz kesme suçlaması, özellikle de bir eşin yeterince
ilgi göstermediği , ilgi duymadığı yönündeki bir metamesaj yükü
taşıdığı yakın ilişkilerde acı verir. Bu yakınmalar
ilişkiyi temelinden sarsar, çünkü çoğumuz bir ilişkide herşeyden
önce değer verilmek, duyulmak isteriz. Ama sözünüzün kesildiğini
hissetmeniz, her zaman birinin bilerek sözünüzü kestiği anlamına gelmez.
Amacınızın o olmadığını bildiğiniz halde söz kesmekle suçlanmak da, bier
açıklama yapılmadan sözü kesilmek kadar acı verir.
Erkekler Kadınların
Sözünü Keser mi?
Erkek Söyleyince
Farklı Olur
Sükut Altındır – Ya
Da Kurşun
-... .. Kadınların çoğu sorunlar hakkında
konuşmak ve kocalarını konuşturmak ister. Buna karşılık kocaların çoğu,
sıkıntı, duygusal stres ya da karısının “talepleri” ile karşılaştığında geri
çekilir (“Kendimi iyi hissetmediğim zaman kaçıp giderim ve yükümü onun üstüne
boşaltmam”). Yine de, bu kocaların
evliliklerinde “baskın” olduğuna hiç kuşku yok. Suskunluk da bir tür suç aleti olabilir.
Komarovsky, bir annenin kocası hakkında şöyle dediğini aktarıyor: “Pek fazla
konuşmaz, ama söylediklerinde ciddidir ve çocuklar ondan çekinirler.”
-Jack Sattel, erkeklerin sessizliği kadınlar üzerinde güç kullanmak için
kullandığına inanıyor, ... .. İsodora ve ... .. kocası Benett ... ..
*”Bunu bana neden sürekli yapıyorsun? Kendimi öyle yanlız
hissettiriyorsun ki!”
... ..
*“... .. Bu gece mutlu olmak istedim. Noel gecesi. Neden sırtını bana
dönüyorsun? Ne yaptım ki?
Sessizlik
*Ne yaptım?”
Bilmemesi de ayrı bir suçmüş gibi bakıyor ona.
*”Haydi, gidip yatalım artık. Unutalım bunmu.”
*”Neyi unutalım?”
Hiçbir şey söylemiyor.
*“Bana sırtını döndüğünü mü? Beni bir hiç uğruna cezalandırdığını kı?
Kendimi yalnız hissettiğimi, üşüdüğümü, Noel gecesi olduğunu ve bir kez daha
bunu bana zehir ettiğini möi? Unutmamı istediğin bu mu?”
*“Tartışmayacağım.”
*”Ne tartışması? Neyi
tartışmayacaksın?”
*”Kes sesini! Otel odasında bağırmana izin veremem.”
*”Neye izin verip vermediğin umrumda
bile değil. Bana uygarca davranılmasını isterim. En azından niya bu
kadar suratsız olduğunu söyleme nezaketinde bulunmanı isterim. Hem bana öyle
bakma...”
“Nasıl?”
*”Zihninin içini okuyamıyor olmam en b üyük günahımmış gibi , Zihnini okuyamıyorum. Neden bu kadar kızgın olduğunu
bilmiyorum. Her istediğini sezemiyorum.
Bir kadında istediğin buysa
eğer, bende bulamazsın.”
*”Ekbette ki değil.”
*”Nedir o halde? ... .....
... ..
*”... .. Yani zihnini okumam mı gerekiyor? İstediğin bir
tür annelik mi?”
*”Bana biraz empati gösterebilseydin...”
*”Ama gösteriyorum. Tanrım... ...”
*”... ..
-... .. Benett’in sessizliği karısına karşı bir silah gibi kullandığını
destekliyor gibi. Sorunun
ne olduğunu ısrarla söylemeyişi, kadını
gitgide daha aşağılara iten bir darbe gibi, sonunda Isodora... ..
-Toplumsal cinsiyetlerin tersine çevrilmesiyle, bu sahne mkânsız
görünür. Bir erkeğin karısına ne suç işlediğini söylemesi için yalvardığını
hayal etmek zordur.
-Toplumsal cinsiyetleri tersine çevirmeye çalışırken ... .. , erkeğin
geri çekilerek kadının sessizlik silahını etkisizleştirdiği bir sahne... ..
Benett’in sessiliğini bu denli cezalandırıcı kılan, Isodora’nın onu
kouşturmaktahi ısrarıdır. ... .. Eğer Bennet Isodara’nın sorunların konuşarak
çözüleceği yolundaki inancını paylaşsaydı ya da Isodora da Benett gibi sorunlar
karşısında geri öçekilseydi, kendilerini bu yıkıcı sahnenin içinde bulmazlardı.
“Üzgünüm, Özür
Dilemiyorum”
-... .. Bir kadın
öğretmen, herkesin iflah olmaz diye bildiği bir öğrencesiyle sorun
yaşıyordu.
-Sonunda, çocuğu müdürün odasına gönderdi.
-Müdür sonradan öğretmenler odasında öğretmenin yanına gelip, çocuğun
okuldan uzaklaştırma cezası aldığını söyledi.
-Öğretmen, “Üzgünüm,” dedi, müdür de
“Sizin suçunuz değil,” diye onu
teselli etti.
-Müdürün bu tesellisi öğretmeni şaşırttı, çünkü o söyleyene kadar,
öğrenciye uzaklaştırma cezası verilmesinin
kendi suçu olabileceği hiç aklına gelmemişti.
-Ona göre, “Üzgünüm” sözcüğü, “Özür dilerim” değil, “Bunu duyduğuma
üzüldüm anlamına geliyordu.
-“Üzgünüm” derken amacı, “Bu konuda kendinizi kötü hissettiğinizi
biliyorum, ben de kötü hissediyorum,” mesajı vererek müdürle aralarında bir bağ
kurmaktı.
-Öğretmen kendini, benzer duygularla ona bağlı olarak çerçeveye
oturtmuştu.
-Ortak duyguyu ifade edişini bir özür dileme olarak yorumlayan müdürse,
öğretmenin suçlu olabileceği kavramını araya sokarak kendini bir üst düzeyde,
suçunu bağışlayan kişi konumuna çerçevelemişti.
-Bu olayın devamı, buradaki farklı balış açılarının cinsiyetle ilişikili
olabileceğine işaret ediyor. Bu öğretmen olup bitenleri yetişkin kızına
anlattığında, o da müdürün tepkisini garip bulmuş. Ama oğluyla kocasına
anlattığında, suçu olmadığı halde özür dilediği için kendisine sitem etmişler. Onlar da “Üzgünüm”
sözcüğünü bir özür olarak yorumlamış. ... ..
Dünya Kadar Fark
-... .. Erkek
ve Kız çocuklar iki farklı dünyada büyüyor, ama biz aynı dünyada olduğumuzu sanıyoruz,
dolayısıyla da birbirimizin davranışını kendi standartlarımıza göre ölçüyoruz.
Hayat Deneyi Taklit
Eder
-... .. ana sınıfı öğretmeni bayan Bedford’un, hayat bilgisi dersne
giriş konuşmasından bir alıntı... ..
Aman da ne tatlı ana okulu öğrencileri. Böyle gülümseyen
yüzler görmek Bayan Bedford’u çok mutlu
ediyor. ŞİMDİ, HEPİMİZ RAHAT RAHAT OTURUYOR MUYUZ? (SESSİLİK) Bakalım kimler
varmış. Galiba gerkes burada. Bugün sıra başkanımız Mark.W. (Öğrenciler
aralarında konuşuyorlar) Ah, Tammy ile Barbara’nın oturş biçimlerini pek
beğendim. Birinci sınıfa ne kadar da hazırlar. Ah, Corrie ile Heather, ne hoş...
ve Colleen ile Sherrie, harika görünüyorsunuz. Joey, yüzünü görebilmem için
önüne döner misin? Steven T., buraya gelip yakınıma oturur musun? Bobby,
kendine orada bir yer bul. stephan S., şurada sana göre bir yer var. Herkes
rahat mı? hazır mıyız?
-... .. , öğretmenin “kibarca” konuştuğunu, örneğin kötü davranışı
kınamaktansa iyi davranışı övdüğünü ve komutları soru biçiminde dile
getirdiğini göstermekti.
-Ancak bu olağanüstü derecede göresel ve tanıdık örneği okurken, uslu
oturdukları için takdir edilen çocukların hepsinin kız, uslu oturmadıkları içi (dolaylı olarak)
eleştirilen çocukların hepsinin
de erkek oluşu dikkatimi çekti. ... ..
Erkekler Uzak mıdır?
-... .. Kadın terapist, “Bana
gelen ailelerde bu hep böyledir. Erkekler
bana bakmaz, eşlerine de bakmazlar. Erkekler
hep uzak durur,” diye yorumda bulundu. ... ..
-... .. Kadın, doktora ve eşine bakarkenher
zaman yaptığı, doğal, normal ve doğru bulduğu şeyi yapmaktadır. Ama erkeğe terapistine ve eşine bakması söylendiğinde, pek
alışık olmadığı , hatta belki yapılmasını yanlış bulduğu farklı bir şey yapması
istenmektedir. Beden dillerine dayanarak erkeklerin
“uzak” durduğunu iddia etmek, zamansız ve haksız görünür. Farklı bir kültürün
standartlarına göre değerlendirilmektedirler. ... .., erkeklerin uzak ve ilgsiz olmayacağı ya da konuşurken dosdoğru
eşlerine ve terapistlerine balmayı denemelerinin yararlı olmayacağı değil;
sadece dolaylı fiziksel ve görsel tavırların, uzak durdukları şeklinde
yorumlanamayacağıdır.
-... .. Genç ve yetişkin erkekler neden dosdoğru birbirlerine
değil de uzaklara, odanın çevresine bakarlar? Bunun olası bir açıklaması, dosdoğru bir başka erkeğe bakmanın
düşmanca bir hareket, bir tehdit gibi görülebileceğidir. Dosdoğru bir kadına bakmak da, cinsellikle ilgilki, flört isteği
gibi görünebilir. ... ..
-Konuşurken birbirine bakan kadınların
standartları açısından bakıldığında, erkeklerin
başka yere bakması yakınlığa engeldir, bağlantıdan kaçmanın yoludur. Ama genç
ve yetişkin erkekler kavgacı
görünmemek için dosdoğru birbirlerine bakmaktan kaçınıyorlarsa, bu onlar için
dostça bağlantıyı bozmanın değil,
korumanın bir yolu demektir.
-Onuncu sınıftaki kız ve erkeklerin fiziksel duruşları, kızların ilişki içinde olduğu, erkeklerin ise olmadığının delili
olarak değil, aynı amaca ulaşmanın –ilişki kurmanın- farklı yolları olarak
yorumlanabilir. ... ..
-Kızların birbirlerinin
sorunlarına karşılık verme biçiminden farklı olmakla birlikte, erkeklerin birbirini rahatlatma
tarzının kendine göre bir mantığı var. Duruşları gibi, konuşmaları da erkek çocukları paralel olarak
konumlandırıyor. Her biri kendi
sorunlarından söz ediyor, diğeriyse bunları ya küçümsüyor ya da konuyu
değiştiriyor. Kadın standartlarına göre bu durum,
diğer kişiye ve onun sorunlarına ilgisizlik belirtisidir. Ama karşı tarafın
kendini daha iyi hissetmesini sağlamanın bir yolu da olabilir. ... ...
... ..
Yetişkin Arkadaşların
Konuşmaları
Kendini Daha
Başarısız Göstermek
Evlilik “Yeterince Ciddi Bir konu”
... ..
Fiziksel Kümelenmeler
-Birbirine sevgisini gösteren kadınla erkek, bunu aynı biçimde
yapamaz. Bir kadın ve erkek sokakta
sarmaş dolaş yürürken, adamın kolu kadının
omzunu, kadının kolu da adamın
belini sarar. Tavırları biraz daha rahat olduğunda, adam elini cebine sokar,
kadın da onun koluna girer. Bu duruşlar simetrik değildir.
-Kadın kolunu adamın omuzuna atarsa ve adam da onun beline sarılırsa,
yanlarından geçenler dönüp dönüp bakarlar.
-Kadının elleri ceplerindeyse ve erkek onun koluna girmişse, ya da
erkeğin elleri ceplerindeyken kadın kolunu onun omuzuna atmışsa, büyük
olasılıkla kadın annedir, erkek de onun oğlu...
-... .. Adam kolunu kadının omuzuna atamayacak kadar kısa boyluysa,
konumları tersine çevirmek yerine el ele tutuşurlar. ... ..
-... .. En mahrem anlar bile, toplumsal
cinsiyete gönderme yapmaksızın düşünülemez. Kadın
erkek bir battaniyenin üzerine ya da
yatağa uzanmışlarsa, erkek genellikle
sırtüstü dümdüz yatar, kadın ise
kıvrılıp ona sokularak yan yatar. Başını erkeğin
omzuna dayar, o da koluyla kadına
sarılır. Kadınlarla erkekler bu pozisyonlara otomatik olarak bürünürler ve
bunların ritüelleşmiş doğası onlar için bir rahatlık kaynağıdır; doğru
ve iyi gelmesinin bir nedeni kişisel olarak alışageldiğimiz bir pozisyon
olması, bir nedeni de resimlerde ve hayatta sayısız kez görmüş olduğumuz bir
görüntüyü yansıtmasıdır.
-Ama ritüelin tekrarlanması, ilişkideki asimetriyi de güçlendirir; erkek
sağlam, sabit, koruyucu; kadın da
dengeden ve merkezden uzak, korunan olarak kalır. ... ..
-... .. Cinsiyetler arası şefkat jestleri , koruyan ile korunan,
kucaklayan ile kucaklanan, rahatlatan ile rahatlatılan, destekleyen ile desteklenen, sevgi veren ve
alanın koreografisini çizer; erkeğin saran,
kuşatan, kadının sarılınan, kuşatılan olması da doğal
görünür.
-Bu ise bize erkek baskınlığının
çok özel bir tür olduğunu, gözle görülür bir gerginliğe neden olmadan en nazik,
sevecen anlara taşınabileceğini hatırlatır;
nitekim bu anlar söz konusu asimetrilerden ayrı olarak düşünülemez.
-Toplumsal cinsiyet, yok olmayacak bir kategoridir. ... .. “insanoğlunun en derinlerine yerleşmiş
özelliklerinden biridir”
-Erkekliği ve dişiliği davranış biçimlerimizle yaratırız ve bu arada
“doğal” davrandığımız inanırız. Ama
doğal saydığımız şey, kadınlar için başka, erkekler için başkadır.
Doğal olarak erkeksi ya da doğal olarak kadınsı gördüğümüz şeyler de asimetrik
hizalanmalara dayalıdır. ... ..
-... ..Aynı bilgiye ilişkin farklı yorumları, farklı endişelere sahip
olduklarını gösteriyor. İkisi farklı bir dalga boyuna göre ayarlanmış durumda.
... ..
Bilmece Çözmek
... ..
Bağlantı Kurmaya
Giden İki yol
-Sempati göstermekle birisi için bir şey yapmayı önermek, aynı amaca
ulaşmanın, yani başkalarıyla bağlantının farklı yolları olabilir.
-Tüm sohbetler evrensel bağlantı itiyacının yanı sıra, onunla eşzamanlı,
çatışan bağımsızlık ihtiyacına da hizmet eder.
-Kadınlarla erkekler hem
yakınlık hem de bağımsızlık konusunda da genellikle birbirine ters düşen
sezgilere sahiptir. ... ..
-Kadınlarla erkeklerin
bağımsızlıkla ilgili varsayımları arasındaki farklar, aynı zamanda parayla
ilgili tavırlarında da ortaya çıkar. ...
.. para sahibi olmanın erkeklere güç duygusu, kadınlara ise güvenlik ve
özerklik; basitçe bağımlı olmama yeteneği kazandırdığını saptamışlardı. ... ..
Güçlü Yönler
Yükümlülüğe Dönüştüğünde
-Bağımsızlık
konusundaki bu farklı anlayışlar, kadınlarla
erkeklerin daha çocukken öğrenip uyguladıkları farklı türde ilişkilerden
kaynaklanır. Bu benzeşmeyen dünyalar, her bir toplumsal cinsiyet
üzerine değişik baskılar yapar.
Becerikli ve bilgili gözükürken ve göreli konumunu müzakere ederken insanlarla bağlantıyı sürdürme baskısı, erkek
çocuklar için de, yetişkin erkekler için de büyük bir yük olabilir.
Başkalarından üstün görünmemeye çalışıp çatışmalardan kaçınırken, statü
kazanmaya çalışmak da kadınlar için bir yük olabilir. ... ..
... ..
-Hem kadınlar hem de erkekler, birbirinin
üslubunu öğrenmekten yarar
sağlayabilirler. Pek çok kadın bir
çatışma ve farklılığı yakınlığa tehdit olarak görmeden kabullenmeyi erkeklerden öğrenir ve pek çok erkek de karşılıklı
bağımlılığı özgürlüğüne karşı bir tehdit
olarak görmeden kabullenmeyi öğrenebilir.
-Kadınların çatışmadan kaçınarak yakınlığı korumaya olan eğilimi, ...
.’ın kadınların erkeklere kıyasla eşlerinden
uzakta daha fazla zaman geçirmek istedikleri yolundaki ilk bakışta şaşırtıcı
gelen bulgularını da açıklar. ...
bunun iki nedeni var. Birincisi, birçok kadın eşiyle kuramadığı türde bir ilişkiyi yakın
arkadaşlarıyla kuruyor ve eşi yanındayken bu mümkün olmuyor. İkincisi, kadınlar eşleriyle birlikteyken çok
daha fazla düzeltme ve ayar yapmak zorunda kalıyor ve uyumu kendi tercihleri
pahasına elde ediyorlar. Bu nedenle eşiyle birlikte olmak, ayak uydurmaya pek
de eğilimli olmayan erkeklerden çok,
onlar üzerinde baskı yaratıyor.
-Otomatik olarak ayak uydurmak zorlayıcıysa, başkalarının isteğine
otomatik olarak direnmek de öyledir. Bazen bir müttefik konumuna gelmek çok daha etkilidir. “En iyi” üslup,
esenek üsluptur. En özgür insan, kullanacağı stratejileri
seçebilen, aynı seneryoyu (hepimizin genellikle yaptığı gibi) körükörüne tekrarlayıp durmayan insandır.
-Otomatik davranışın aslında yanlış bir yanı yoktur.
-Çoğu şeyi otomatik olarak yapmasaydık, herhangi birşey yapmak için çok
büyük bir yoğunlaşma ve enerji gerekirdi. Ama konuşma tarzımızın ve bu tarzın ne derece etkili
olduğunun farkına vararak otomatik dürtülerimizi
aşabilir ve her zamanki üslubumuz işe yaramıyorsa onu uyarlayabiliriz.
Her Şey Duruma
Bağlıdır
-Konuşma tarzlarının farkına varmaya çalışırken, insanlar genellikle
belli bir ifadenin ya da konuşma alışkanlığının aslında ne anlama geldiğini
soruyorlar. Ben de hiçbir
sözün ya da cümlenin tek bir anlamı olmadığını söylüyorum. Tıpkı
çakışmalı konuşmak –birisi konuşurken konuşmaya başlamak- gibi, yüzeyden bakıldığında aynı
konuşma tarzı gibi görünen şeyin değişik anlam ve etkileri olabilir. ...
..
İletişim Hatlarını
Açmak
-Pek çok uzman bize bazı şeyleri
yanlış yaptığımızı, davranışlarımızı değiştirmemiz gerektiğini söylüyor, bu da
genellikle kulağa olduğundan daha kolay geliyor.
-Duyarlılık eğitimi, erkekleri
kadın standartlarına göre değerlendirerek, daha kadın gibi konuşmalarını sağlamaya çalışır.
-Girişkenlik eğitimi ise kadınları
erkek standartlarına göre değerlendirerek, daha erkek gibi konuşmalarını sağlamaya çalışr.
-Hiç kuşkusuz, daha duyarlı ya da daha girişken olmayı öğrenmek pek çok
kişi için yararlı olabilir.
-Ama her şeyi yayanlış yaptığının söylenmesinden kimseye yarar gelmez..
-Ayrıca insanlar sonuçta kendilerini tartışma içinde bulsalar bile,
yaptıklarında pek yanlış bir şey olmayabilir.
-Belki de sorun, her iki tarafın farklı bir sistem içinde hareket
edip, farklı bir toplumsal cinsiyetçe konuşuyor olmasıdır.
-Hemen akla gelen bir soru: Toplumsal cinsiyetçe öğretilebilir mi?
-İnsanlar konuşma tarzlarını
değiştirebilirler mi?
-Eğer istiyorlarsa, evet,
bir dereceye kadar değiştirebilirler.
-Ama bu soruyu soranlar nadiren
kendi üslubunu değiştirmek ister.
-Akıllarından geçen daha çok, eşlerini tamire göndermektir: Onun değişmesini sğlamak isterler.
-Kendi üslubumuzu değiştirmek hiç de çekici değildir, çünkü önemli olan
nasıl davrandığınız değil, kendinizi nasıl biri olarak hissettiğinizdir.
-Bu nedenle daha gerçekci
yaklaşım, birbirinizin mesajlarını nasıl yorumlayacağınızı öğrenmek ve kendi mesajlarınızı eşinizin anlayacağı ve kabul edeceği
bir biçinmde açıklamaktır.
-Cinsiyetçeleri
anlamak, istediğiniz zaman –farklı bir biçimde konuşmayı- mümkün kılar.
-Ama kimse değişmese bile, cinsiyetçeyi anlamak ilişkileri iyiye götürür.
-İnsanlar eşlerinin farklı bir konuşma tarzına sahip olduğunu bir kez
fark ettiklerinde, genellikle kendilerini, eşlerini ya da ilişkilerini
suçlamadan farklılıkları kabul ederler.
-En büyük yanlış, dinlemenin, konuşmanın, sohbet etmenin ya da
ilişkjiye girmenin tek bir doğru biçimi olduğuna inanmaktır.
-Niyetinizin iyi olduğunu
bildiğiniz halde kötü olduğunun söylenmesi ya da bir şeyi kendi yönteminizle
yaparken yanlış yaptığınızın söylenmesi kadar kırıcı bir şey yoktur.
-Üslup farklılıklarını olduğu gibi görmeyen insanlar (“Sen
mantıksızsın”, “kendine güvenmiyorsun”, “ben-merkezlisin” gibi kişilikle ilgili
ya da (“beni dinlemiyorsun”. “beni aşağılıyorsun” gibi) niyetlerle ilgili
sonuçlara varırlar.
-Üslup farklılıklarını olduğu gibi anlamak, olayın yaralayıcı yanını
ortadan kaldırır.
-“Benimle ilgilenmiyorsun”, “Sen beni, benim seni sevdiğim kadar
sevmiyorsun” ya da “Özgürlüğümü elimden almak istiyorsun, “gibi inançlara
kapılmak insana kendini çok kötü hissettirir.
-“Dinlediğini farkılı biçimde gösteriyorsun,” ya da “Sevgini farklı
biçimde ifade ediyorsun” diye düşünmekse görüşmede hataları ortadan kaldırır.
-Kendinizi ya da karşınızdakini suçlamadan düzeltmeler yapabilir ya
da yapılmasını isteyebilirsiniz.
-Konuşma tarzı dediğim alandaki cinsiyet farklarını anlarsanız,
anlaşmazlıkların çıkmasını belki önleyemezsiniz, ama kontrolden çıkmasını
önleme şansınız artar.
-İletişim kurmaya yönelik içten çabalar çıkmaza saplandığında ve sevilen eş mantısız, inatçı
göründüğünde kadınlarla erkeklerin
kullandığı farklı diller hayatımızı temelinden sarsabilir.
-Karşı tarafın konuşma tarzını
anlamak, kadınlarla erkekler arasındaki
iletişim uçurumunu aşmak için dev bir
sıçrayış ve iletişim hatlarını açmaya yönelik dev bir adımdır.
* Beni Hiç Anlamıyorsun / kadın-erkek iletişiminde
sorunlar ve çözümleri – Deborah Tannen
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder