-Kitabın arka kapağındaki tanıtımda;
“18. yüzyılın ikinci yarısı okyanusların korsan kaynadığı, uzak adaların
inanılmaz maceralara sahne olduğu bir dönemdi. Jim Hawkins, bu karışık günlerde
ailesiyle birlikte İngiltere’nin güney kıyılarındaki Amiral Benbow Hanı’nda
yaşamaktadır. Yolu Amiral Benbow’a düşen Billy Bones isimli eski bir korsan,
hanı işleterek kıt kanaat geçinen
ailenin yaşamını değiştirecektir. Bones’in korsan Flint’in definesinin yerini
gösteren bir haritası vardır ve bu harita bir bela mıknatısı gibi bütün korkunç
korsanları hana çeker. Harita bir rastlantı sonucu Jim Hawkins’in eline geçer
ve heyecanlı bir define avı başlar.” anlatımı ile sürükleyic bir dilla kaleme
alınan çocuk romanı; aynı zamanda yetişkinlere de hitap ediyor.
-Kısa alıntıları paylaşarak define
peinde koşan korsanların heyecanına ortak olalım.
Yaşlı Korsan
Yaşlı kurt Denizci Amiral Benbow’da
-Bir denizci (arada bir rast
geldiği üzere, kıyı yolunu izleyerek Bristol’a giderken) Amiral Benbow’a
misafir olduğunda, kaptanımız salona girmeden önce perdeli kapıdan ona bakardı;
böyle birihandayken her zaman bir fare gibi sessiz kalmaya özen gösterirdi. En
azından benim için, bu durumun sır olan bir tarafı yoktu; çünkü bir bakıma onun endişesine ortak
olmuş sayılırdım. Bir gün beni kenara çekmiş ve “tek bacaklı bir denizci adama
karşı gözümü dört açmam” halinde, her ayın birinci günü elime dört gümüş
peni sıkıştırma sözünü vermişti. ... ..
-Bu kişinin rüyalarıma nasıl
girdiğini anlatmama pek gerek yok herhalde. Fırtınalı gecelerde rügâr evin dört
bir yanında uğuldarken ve dalgalar koy boyunca kayalıklara çarpıp kükrerken,
onu bin bir kılığa ve bin bir şeytansı çehreye bürünmüş halde görürdüm. Bacağı
bazen dizden, bazen kalçadan kopmuş gibiydi; bazen de tek bacağı gövdenin
ortasından çıkan azman bir ytarığa dönüşürdü. Çitlerin ve hendeklerin üzerinden
atlayıp koşarak beni kovaladığını görmek karasabanların en kötüsüydü. .. ..
Kara benek
-O yeri bir tek ben biliyorum Bu
sırrı Savannah’ta bana verdi. ölüm döşeğinde yatarken, aynen şu anda gördüğüm
halime benzer bir durumdayken ... ..
-“Peki ama, kara benek neyin nesi,
kaptan?” diye sordum.
-“bu bir çağrı, miço. Bana
ulaştırdıklarında, sana söyleyeceğim. Ama sen de gözünü dört aç, Jim, Şerefim
üzerine yemin ederim, sana eşit pay vereceğim. ... ..
-Birden, yol üzerinde yavaşça hana
yaklaşan birini gördüm. Besbelli ki kördü. Elindeki bir değneği yere vurarak
ileliyordu. ... ... “... .. şu zavallı kör adama şu anda memleketin neresinde
olduğunu söyleyecek iyiliksever bir dost var mı?
-Kara Tepe Koyu’nda Amiral Benbow
Hanı’ndasın beybaba, “ dedim. ... ..
Denizci sandığı
-Hemen dizlerimin üstüne çöktüm.Yerde
kaptanın eelinin yakınında, bir tarafı kararmış olan küçük bir kâğıt parçası
duruyordu. Bunun kara benek olduğundan hiç kuşku duymadım. Kaldırıp aldığımda,
öbür tarafında çok güzel okunaklı bir yazıyla şı kısa mesajın yer aldığını
gördüm: “Bu gece ona kadar vaktin var.” ... ..
Kör adamın sonu
Kaptanın belgeleri
Bristol’e gidişim
Barut ve silahlar
-“Hispionala” biraz açıkta
olduğundan, birçok geminin pruva aslanları altından geçtik ve pupalarının
çevresinden dolandık. palamarları bazen mevnamıızın dibine takılarak
gıcırdıyor, bazen de yukarumızda sallanıyordu. Her neyse, sonunda uskunaya
ulaştık, ve güverteye adım atmamızla birlikte, ikinci kaptan Bay Arrow bizi
karşılayıp selam verdi. ... ..
-İkincisi dedi kaptan, “Bir define
peşinde olduğumuzu öğrenyorum, hem de kendi tayfalarımdan duyarak. Bakın,
define netameli bir iş; define yolculuklaından hiç bir surette hoşlanmam; en
önemlisi, bu bir sırsa ve (kusura bakmayın, Bay Tralawney) o sır papağana
söylenmişse, daha da hoşlanmam. ... ..
Yolculuk
-“Hispionala” Define Adası’na doğru
yopl almaya başlamıştı. ... ..
Elma verilinde duyduklarım
Savaş meclisi
Karadaki serüvenim
İl kapışma
Adanın garibanı
Korugan
İlk gündeki kavganın sonu
Saldırı
Denizdeki serüvenim
Gelgitin sahneye çıkışı
Kurukafalı bayrağı indirişim
İspanyol gümüş paraları
Düşman kampında
Yeniden Kara Benek
Define avı – Flint’in ibresi
Define avı – ağaçlatın arasından gelen se
Bir reisin düşüşü
-... ..Uzak bir köşede, alevlerin
ancak loş titrekışıltılarının vurduğu büyük sikke yığınları ve dörtgen kümeler
halinde istif edilmiş altın külçeler gözüme ilişiti. Çok uzaklardan aramaya
geldiğimiz ve o zaman akadar “Hispionala”daki
on insanın hayatına mal olan Flint’in definesiydi bu. Bunu bir araya getirmenin
ne kadar cana, ne kadar kan ve hüzne, batırılmış kaç güzel gemiye, gözleri
bağlı kalas üsütünde yürüyen kaç cesur adama, kaç top atışına ne kadar ayıba,
yalana ve acımasızlığa mal olduğunu ise
yaşayan kimse anlatamayacak. ... ..
Hikâyenin sonu
* Define Adası – Robert Louis Stevenson
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder