Merhamet zulmün merhemi olamaz!
-Kitabın arka kapak tanıtımında; “İstanbul’un
kargaşası içinde sıradan bir yaşam süren İbrahim, çocukluk arkadaşı Hüseyin’in
ölüm haberi üzerine doğduğu kadim kent Mardin’e gider. Onun, önce sevdaya sonra
ölüme yazılmış, Mardin’de başlayıp Amerika’da sona ermiş hayatını araştırmaya
koyulur. Böylece âdeta bir girdabın içine çekilir, tutkuyla ve hırsla gizemli
bir kadının peşine düşer.
-Harese nedir, bilir misin? Develerin çölde
çok sevdiği bir diken var. Deve dikeni yedikçe ağzı kanar. Tuzlu kanın tadı dikeninkiyle karşınca bu, devenin daha
çok hoşuna gider. kanadıkça yer, bir türlü kendi kanına doyamaz...
-Ortadoğu’nun adeti budur, tarih boyunca
birbirini öldürür ama aslında kendini öldürdüğünü anlamaz. Kendi kanının
tadından sarhoş olur.
-Kafası hep ölüm düşünceleri ile dolu Mardin Kızıltepe’li
Hüseyin ve Suriyeli mülteci Meleknaz’ın yaşamını anlatan roman 154 sayfa. Irak
ve Suriye’de yaşananlara televiyon haberi gözüyle bakmak yerine o bölgedeki insanlık
dramına biraz daha yakından bakılıyor. İnsan olmak, bir dine mensup olmak gibi
kavramların yok edildiği, acıların zirve yaptığı toprakların sürükleyici
öyküsü...
-Daha önce de dünyanın başka yerlerinde, Ortadoğu’da, Kafkaslar’da,
Bosna’da olanlara seyirci kalan dünya...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder