-Kitap 163 sayfa. İlk olarak “Önsöz”den kısa
alıntıları paylaşalım; ... .. Bu kitabın net bir mesaj vermek gibi bir kaygısı
yok. Karmaşa ve rutine koşuşturmacalı hayatlarımızın ortasında bir an durup
başımızı kaldırmamızı ve kendimizi bir kadın olarak incelememizi isitiyor
bizden.
-Bu kitap kadının iç dünyası hakkındadır.
Kadınlığımız hakkındadır. Kaç yaşında olduğumuzun hiç önemi yok. Çünkü
nihayetinde kendimizi koruyamazsak er ye de geç benliğimizi başka birine ya da
şeye adamış olacağız. ... ..
Kadın
kimliğimiz
-Kadın ya da erkek hepimiz bir birey olarak
sosyal rollerimizi kabullenmeye, bu gerçekleri öğrenerek hazırlanıyoruz.
Toplumun birey olarak bizden beklentisi, başkalarının beklentilerine göre bu
rollere uygun davranmamızdır. Bu öyle güçlü bir etkidir ki bizim bir birey
olarak davranışlarımızı ve kimliğimizi oluşturur. Başkalarının beklentileri
doğrultusunda bu rollere göre davranmaya başlarız. Bir çoğumuz ben kimim
sorusunun cevabını toplumun bize verdiği rollerden yola çıkarak veririz. Günlük
hayatta da toplumun bir kızdan beklentilerine uygun bir kız gibi davranmaya
başlarız. Örneğin “Ben bir anneyim” deriz ama ilginç olan şu ki bu sahte
kimliği içselleştirebilmek için sosyal hayatımızda sürekli
olarak başkalarının onayına ihtiyaç duyarız.
Bu onayı alamadığımızdaysa mutsuz olup kendimizi annelikte yetersiz hissederiz. Bu
gidişat bizi ağır tırvamalara sürükleyebilir.
-Kimliğimizin en önemli kısmı çocukluk
yıllarımızda işlenerek oluşur ve zamanla artık bizim kimliğimiz değil biz
dışında bir “şey” olarak ortaya çıkar. Zamanı gelir, artık kimliğimizin
insanlar ve toplum tarafından oluşturulduğunu
unutmuş oluruz. Bu kimliğin baskısının altında başkalarının beklentisine ve bize anlatılan kalıplara göre davranmaya özen gösteririz. ... ..
unutmuş oluruz. Bu kimliğin baskısının altında başkalarının beklentisine ve bize anlatılan kalıplara göre davranmaya özen gösteririz. ... ..
-Kadın pasif, durmuş ve görevi sadece çocuk
doğurup büyütmek olan bir varlık değildir. Sadece kelimesinin altını çiziyorum.
Kadın insandır ve insanoğlunun maksadı kendi yeteneklerini keşfedip kendini
gerçekleştirmektir. ... ..
-Kadın sayılabilmemiz için sadece kadınsı bir
vücuda sahip olmamız yeterli değildir. Bu özelliklerimiz kadın kimliğimizi
meydana getiren boyutlardır ve şu dört karakterde onları görebiliriz:
“Sevgili”, “anne”, “bilinçli masum”, ve “savaşçı”.
-Hepimiz sevgiliyiz; biz güzeliz ve
güzelliğin cilvelerini kalbimizle idrak ederiz. Güzellik görülmeyi, övülmeyi
ve hayran bırakmayı ister. Bu boyutumuz işveli, nazlı ve dilberiz. Bu
özelliğimiz asla ve asla yüzümüz veya fiziğimizle alakalı değildir.
-Hepimiz anneyiz; ... ..
-Hepimiz bilinçli masumuz;... ..
-Hepimiz savaşçıyız;... ..
-Bu özelliklerimiz arasında hiçbir sıralama
yoktur. Örneğin annelik yapmak ve çocuk büüyütmektevrübesi, maddi açıdan
müstakil (savaşçı) olmaktan ya da sevgili olup bir erkeğin aşkını tecrübe etmek
annelikten daha değerli değildir. Tek yapmamız gereken bu boyutlar arasındaki dengeyi sağlamaktır.
-Biz kadınlar boyutlarımızın ağırlıkları
sebebiyle çokça farklıyız. Kimimizde bazı boyutlar çok daha barizdir.
Yaşadığımız olaylar karşısında aldığımız duygusal kararlar neticesinde bir
boyuta odaklanıp diğerlerini gölgede bırakırız. Bazılarımız aşırı derecede anaç
boyutlarımıza odaklıyız. Annelik yapıyorumun ardına sığınıp içimizdeki sevgili
ve savaşçı kadını unutmaya başlarız. Ama acı gerçek şu ki hayatımız boyunca
çektiğimiz tüm acılar bu dengeyi bozacak kararların sonucudur.
-Kadın
bu boyutların dört eşit parçaya
bölünmesi değil tüm bu parçaların bir bütün haline gelip vücut bulmasıdır. ...
..
-Hepimizin içinde de bu boyutların izi
kalmıştır. Sadece bir kadın aynı anda hem sevgili gibi işveli, anne
kadar şefkatli ve koruyucu hem de mücadele ruhuna sahip bir savaşçı
olabilir. ... ..
Sevgili
Çikolatalı
seksi kadın
-... .. Bu kadının resmine benzeme
yarışındayken normalde olduğumuz şeye ikna olmayız. Kendi gözümüzde bile
yeterli değiliz. Bu kadına benzememek çok acı veridir. ... ..
-Toplumun bu seksi çikolatalı kadın hakkında
ısrarla söylediği şey güzel olduğudur. ... ..
-Biz kadınlar olarak her birimizin farklı
olduğundan şüphem yok. ... .. İnsanoğlunu güzel ya da çirkin diyerek dar
kalıplara sokamayız. Güzellik sadece o seksi çikolatalı kadın kalıbı içinde
durabilecek kadar sınırlı ve dar bir kavram değildir. ... ..
-Başkalarının bakış açısı bizi mercek altına
koyar ve bizi ikiye böler. Bir parçamız evcilik oynar, ödevini yapıp saçlarını
tarar ve televizyonda sevdiği programı izler. Başka bir parçamızsa başkalarıyla
birlikte bizi izler ve başkalarının yargılarının kaygısı gittikçe içimizde
yeşerir. Sanki sevimli olmaya, güzel olmaya mahkûmmuşuz gibi, başkalarının
önünde sevilmek ve onları memnun kılmak hayatımızın en önemli harcıhaline
gelir. Bizim hakkımızda ne düşündükleri çok önemli olmaya başlar Onların
bizimle ilgili yaptıkları yorumlara alışır, kendi kendimizi bir obje olarak
idrak etmeye başlarız. Güzelliğimiz ancak başkalarının onayladığı kriter ve
standartlara uyduğunda anlamlı olur. Fakat bu kriteler aynı zamanda bizi alımlı
yapar ve bu kriterlere her alanda uymamız gerekir. İş yerinde, sokakta, düğün
salonunda, moda dergisinde, parkta, kütüphanede ya da parkta... Her ne
yapıyorsak saçlarımızla , bacaklarımızla, tenimizin rengi ve popomuzla
elimizden geldiğince bu kriterlere benzemek için yapmalıyız.
-Güzellik bu çağın tersyüz olmuş kavramıdır.
Biraz abartacak olursam güzellik günümüzde sadece kadının vücuduyla ilgili bir
kavrama dönüşmüştür. Bu çağın gücüyse en çok yargılamayı kendi kendimiz
hakkında yaptığımız zaman ortaya çıkar. Vüccudumuzu güzel bulmuyoruz. Çünkü o
stansartlara ve kriterlere uymuyor. Saçlarımız kıvırcıksa düzleştiririz,
siyahsa sarıya boyarız. Tenimiz beyazsa bronzlaştırırız. Ve bu çabanın hiç sonu
yoktur. Belki bu yazdıklarım size abartılı gelebilir ya da karamsar baktığımı
düşünebilirisiniz. Ama gerçek durum çok daha fena. Her insanın kendiliğinden
oluşan zihnindeki resmi (body image) biz kadınlar için artık bir kâbusa
dönüşmüş. Modern dünyamızda hiçbir kadın kendisinden memnun değil. Hiçbir kadın
ayna önünde gülümseyemiyor. ... ..
-Toplum ve sosyal medya her Allahın günü
bizim ideal kadın resmine daha fazla benzememeizi salık veriyor ve şu iddiada
bulunuyo: Bu çikolatalı kadına ne kadar benzersen bedenin ve ruhunda o kadar
sağlıklı olur. Medyaya görekadının ruh sağlığı dış görünümüne bağlıdır.
Bakımlı, süslü kadını daha sağlıklıymış gibi gösterirler. ... ..
-Bütün mecralar kanalıyla bize söylenen bu
işte... Bu yolculuğun sonunda bugün estetik ameliyatları sayısı eskiye göre 400
kat artmış durumda. ... .. Ama gerçek şu ki bizim insani kimliğimiz,
güzelliğimiz ve kendimize olan saygımız bu kalıplara yansımamıştır. ... ..
-Başkalarının onayını almak çabasında
kendimizi unutmuşuz ve birçoğumuz yıllardır kendimize küsüs. ... ..
-Kadın ve tabii ki insan olduğumuz için bizim yüzümüzde gülümseme oluşabilsin diye her şeyi
yapmaya hazır olan birisine ihtiyacımız var. Öyle biri ki bizi gören, fark eden
ve görmek için savaş veren biri olsun. Bizi uzun bacaklarımız, tenimizin rengi
veya dolgun dudaklarımız için değil sırf varlığımız için isteyen birisine
ihtiyacımız var. Tam olduğumuz gibi seven birisine. ... ..
-Bu yarışın kazananı yoktur.
... .. Hiçbir gece kremi, hiçbir saç boyası ve estetik ameliyatı bizi kendimize
daha çok benzetemez. Tüm çabalarımız insani kimliğimizin kaybolmasına neden
olur. Ameliyat odaları ve güzellik salonlarının duvarları arasında hayat
enerjimiz tükenir., söner. Bu trajediye karşı biz kadınlar genelde iki çeşit
tepki veririz. Bazılarımız başkasına
benzeme yarışmasına girerken bazılarımız beyaz bayrağı kaldırıp teslim olur.
Kendimizden, yüzümüzün güzelliğinden ve bedenimizle katılacağımız aktivitelerden
kaçınırız. Bu sen yeterince iyi değilsin yalanına gerçekten inanır ve çikolatalı seksi kadın ile aramızda ateşkes
ilan ederiz. Ancak bu düşmanlık hayatımızın sonuna kadar devam eder. Bu
kadınlar kendilerini sevmezler. Onların yaptığı ateşkes sulh işareti değildir.
Yalnızca yorgun olduklarını, savaşmaktan korktuklarını gösterir. ... ..
-Hiçbir bakım ve makyaj
sizin kendinize olan güveninizden daha fazla yaramaz işinize.Makyajsız ve sade
kadının yüzü bir erkeği hayran bırakmaya yeterlidir. ... ..
İçimizdeki sevgili
-... .. Sevgili erkeklerden birşeyleri nasıl isteyeceğini
çok iyi bilir. Tatlı oyunlarıyla erkeklerin hayatlarındaki gerginlik, ciddiyet
ve mantıkla dalga geçer. Cilveleri her erkek için oldukça caziptir. Sevgili
utangaç değildir. Erkeğinin yardımına ihtiyacı olduğunu itiraf etmekten
kaçınmaz. Erkeklerin gücünü, korumasını ve tesellisini çok iyi kazanır.
Sevgili boyutu güçlü olan kadın ilişkisi olduğu erkekten bir şey istemenin
zaaf olmadığını bilir ve tam aksine erkeğinden yardım alarak daha da güçlü
olur. Bu özelliği sevgilinin gücünün kaynağıdır. ... ..
-Sevgili bedeniyle barışıktır. Bedenini tanır ve ona çok iyi
bakar. Yüksek sesle ve içtenlikle güler. Doğal işveli tavırları her erkeği
etkiler. Sevgili çok sabırlıdır. İyi dinleyicidir. Tüm duygusuyla erkeğini
dinler ve onu över. ...
-Sevgili alımlı
bir kadındır. ... .. Zarif kadınsı
davranışları her erkeğin kalbini büyüler fakat bu davranışlar asla seksi kadın
gibi değildir. Seksi kadın hareketleriyle vücudunun hatlarını ve cinsel
özelliklerini öne çıkarmayı çok iyi bilir. ... .. Seksi çikolatalı kadın ...
.. Erkeklerin kadınları her zaman
kullandığına inanır. ... .. Çünkü
ilişkilerini alışveriş seviyesine indirgemişlerdir. ... ..
-Oysa sevgili alımlı ve doğaldır. Yarmazlıklarıyla erkeğini
çıldırtabilir. ... .. Alımlı kadın kendine çok iyi bakar, güzel
giyinir. .... .. Bir isteği olduğunda,
bir engeli ortadan kaldırmak istediğinde veya ilişkisiyle ilgili bir problem
yaşadığında erkeğine nasıl davranması gerektiğini çok iyi öğretebilir. ... ...
Gözleriyle konuşma sanatını çok iyi bilir. Durgun değildir. Hayat dolu ve
neşelidir. Sevgili olmayınca erkek hayatın renklerini kaybeder. Erkeğin evi ve
hayatı sevgili olmayınca tutkudan uzaktır.Sevgili yüksek sesle kahkaha atar ve
isteklerine ulaştığında heyecandan küçük bir kız çocuğu gibi çığlık atabilir.
-Sevgili yönüyle tanışmamış kadınlar genellikle tüm kadınsı
davranışlara arkalarını dönmüştür. Onları gördüğümüzde erkek kalıbına girmiş bir kadın görmüş gibi
hissederiz. Böyle bir kadın yanılıyordur. Çünkü sevmediği ya da olamadığı seksi
çikolatalı kadına benzemek istemediği ya da bu rekabeti yorucu bulduğu için
hayatın koşturmacasının içinde erkek gibi davranmaya karar vermiştir.
Cinselliği çağrıştıran herhangi bir davranıştan ya da kadınlığını hatırlatan
tavırlardan uzak durur. Sadece toplum içinde değil, belki eşi veya ilişkide
olduğu erkeğin yanında bile böyle davranmaya devam eder. Böyle biri bir kadın
olarak görülme ve fark edilme ihtiyacını unutmuştur. Kadınlığını inkâr edip
duygularını susturmaya çalışır. Ağlamaktan utanır ve bunu güçlü olmakla
karıştırır. İçindeki masum kız çocuğunun bir erkeğin dokunuşlarına ihtiyacı
olduğunu unutmuştur.Erkeksi ve spor kıyafetler giymeyi tercih eder. En azından vücudunun hatlarını göstermeyen
kıyafetler seçer. Asla kadınlığının üzerinde durmaz. ... .. Birçok kadın
evliliğin içine girdikten bazen de ikinci çocuğu dünyaya geldikten sonra bu
yönlerini unutur. ... .. Halbuki
sevişmenin ve aşkın sonsuz olduğunu unutmuştur.
Sevişmek her seferinde yeni bir tecrübedir. Seksi çikolatalı kadın
seksten sıkılabilir ama gerçek sevişme tıpkı sevgilinin düşündeki gibi her
seferinde çok özel ve hiçbir zaman tekrarı olmayan bir deneyimdir. ... .. Sevgili yönünü kaybetmiş kadınlar
cinselliğe erkekler gibi bakarlar. Sonuca odaklanırlar. Bazıları da cinsellikte
hiç rahat değildirler. Hayata da onların eline binlerce bahane verir. Kolayca
hasta olurlar çünkü sevgili gibi vücutlarına ve kendilerine bakıp bedenlerini
korumazlar. ... ..
-Erkeklere bize nasıl davranmaları gerektiğini öğreten
tonlarca kitap var ama bence bu mesele
asıl olarak biz kadınlara bağlıdır. Kendimizi ne kadar sevdiğimize ,
tenimize, endamımıza ne kadar güvendiğimize, nihayetinde de sevgili yönümüzü ne
kadar öğrenip, güçlendirdiğimize bağlıdır. ... .. Sevgili yönünü unutmuş bir kadın cinselliğin tadını çıkaramaz. Görevini yapar, ... .. Sevgili yönü güçlü olan bir kadınsa
erkeklerle olan ilişkilerinde sıkıntı veya acı çekmez. Mağdur duruma düşmez,
kullanılmış hissetmez. ... ..
- Günlük yaşam biz kadınlar için artık eskisinden çok daha
zor. Kadınca işve, cilve ve naz medyanın etkisiyle şehvet uyandırmakla veya
tahrik etmekle yer değiştirmiş ve bilinçaltımıza da böyle yerleşmiş. Ancak bu
kalıba girersek erkeklerle başarılı ve mutlu bir ilişki yaşayabileceğimizi
öğretilmiş. Medya erkek görüşü hakkında da büyük yalanlar sunmuş bize,
erkeklerin sadece seks peşinde olduklarını anlatmış ve inandırmayı başarmış. Halbuki
sevgili yönü güçlü olan kadınların aradığı erkekler de gerçek erkeklerdir. Yani
mantıklarını ve davranışlarıunı bir
hayatı yaratıp ilerletmek için mucize gibi çalıştırırlar.O erkekler ki bizim
için yük değildirler. Biz de onlar için yük değilizdir. O erkekler ki bizi sadece ve sadece biz
olduğumuz için severler ve tenimizdeki güzelliği kutlamak için koklayıp
öperler. O erkekler ki bize belimizin
ölçüsünden ve tenimizin renginden daha fazla değer verirler. Bunları okurken
güldüğünüzü duyar gibi oluyorum. Bilinçaltımıza yerleşmiş bir ses var. “Hani
nerede o erkekler” diyor belki de. Belki de bu erkekleri bulabilmek için bizim
arayış şeklimiz değişmeli. Çünkü seksi kıyafet giyerek çikolatalı seksi kadın
gibi davranarak ancak böylesi kadını arayan erkekleri cezbetmiş oluruz.
-Kendi sevgili yönünü
güçlü ve diri tutan kadın, cinselliğin bir tarafı olmaktan , samimiyetle sevişmekten zevk alır. Olumsuz konuşmaz, erkeğin ilgisini kendine
çekmeyi ve cinselliği başlatmayı çok iyi bilir. Bahane üretmez ve küsmez.
Sürekli şikâyet etmez. Küstüğü zaman da kesin tatlı bir işveyle ilgi çeker.
Sevgili yönü güçlü olan kadın erkeğinin
annesi değildir. ... .. Erkeğine kırıldığı zaman bu kırgınlığını gerginlik
yaratarak beyan etmez. Öte yandan isteklerini de yutmaz. Fikrini söylemekten
kaçınmaz. Kadınsı gücünü kullanarak konuşur.
Bazen de sadece susar ve gözleriyle konuşur. ... .. Seksi çikolatalı kadınsa flört
aşamasında partnerini seçmek için çok basit kriterleri vardır. Erkeğin maddi
gücü, ... açıklığı, onunla ilgilenmesi için yeterlidir. Erkeğinin onu ne
kadar sevdiğini ve ona ne kadar değer verdiğini hediyelerinin maddi değeri ile
ölçer. Halbuki sevgili bunlarla ikna
olmaz. Erkeğin maddi gücünden daha çok sevgilisinin kendisine verdiği gerçek
değeri ölçer. Sevgili hayatında erkeksi bir varlık arar. O erkeğine aittir. Ama
aynı zamanda erkeğinin de her şeyidir.
... ..
-Sevgili çok iyi bir
oyuncudur. Bilinçli şekilde kendisini erkeğin gücüne muhtaç gösterir. Birlikte olduğu erkeğe meydan
okumaktansa olayları eline alabilmek için meydan açar. Erkeğin ihtiyaçlarını
çok iyi bilir ve onları özenle gidermeye çalışır. Sevgili yanı güçlü olan kadın
sevişmekle kadınlığını yaşayıp onu daha da güçlü kılar. Ama aşkla dolu
bir ilişkiyi yaşaken bile kendini unutmaz. ... ..
-Kıyafet seçerken nasıl göründüğü dayanıklılığından daha
önemlidir. Kıyafetleri de zarif ve yumuşaktır. Sevgili bu kıyafetlerle daha da zarif görünür. ...
..
-Sevgili yönü güçlü
olan kadın bilinçli bir şekilde kararlar alır. Tüm kadınsı gücünü sevdiği
erkeği cezbetmek için kullanır. Ama bunu
yaparken sahte davranışlarda bulunmaz.
... ..
-Peki, içimizdeki sevgiliyi güçlendirmek için neler
yapmalıyız? Çok basit! Kendiniz için kıyafet seçin ve kendiniz için giyinin. Banyoda
daha fazla kalın ve teninize dokunarak temizleyin, saçlarınıza bakın ve onları
dağıtın, sanki önemli bir davete gidiyormuş gibi. Kendinizi ciddiye alın. ...
..
Dünyayı cennete çeviren annelerimiz
-Üniversite yıllarımda Zehra adında bir arkadaşım vardı. Annelik yönü çok güçlüydü. Çok koruyucu
besleyici bir karakteri vardı. ... .. çok belliydi ki hayatında en çok istediği
şey iyi bir koca, çocuklarının
geleceğini düşünecek bir baba bulmaktı. Biz henüz kendimizi tanımaya,
etrafımızdaki dünyayı yavaş yavaş keşfetmeye çalışırken o hep evliliğin hayalini kurardı. Erkeklerle çok iyi ilişkileri
yoktu çünkü yaşıtımız erkeklerin aksine o her ilişkiye çok ciddi ve evliliğe
giden bir aşama olarak bakıyordu. Sonuç olarak bir erkekle evliliğe giden bir
aşama olrak bakıyordu. Sonuç olarak bir
erkekle evlenmeyi arzuluyor fakat erkekleri tanıma fırsatına sahip olamıyordu.
Erkekleri o kadar ciddiye alıyordu ki birçok erkek bunu kaldıramayıp hayatından
kayboluyordu. Zehra cinsel arzularının peşinde olduğu için istemiyordu
evliliği.Huzur şemsiyesi arıyordu. Zehra kapalı bir kızdı ama kapalı bir bakış
açısına sahip değildi. Bir gün derse gelmedi. ... .. Aylar sonra evlendiği
haberini aldık. ... ..
-Zehra gibi annelik boyutu önde ve çok bariz olan kızlar biz kadınların
arasında çok var. Anaç ruhu güçlü olan
kadınlar herkese annelik yapmak ister. Kendileri bilincinde olmasa da
kocalarına, çocuklarına, sevgililerine, kardeşlerine ve hatta kendi annelerine
bile annelik yaparlar. Annelik ruhu güçlü olan kadınların en büyük
motivasyonlarıve hayata tutunma nedenleri başkalarıyla olan ilişkileridir.
Hayatı yaşamaktansa, müstakil olup yeni tecrübeler edinmektense başkalarının
uğruna yaşamayı severler. ... .. Evlilik sonrasındasekste tahrik olmak ve zevk
almak da kocasına bağlıdır. Böylesi kadınların birçoğu cinselliği, gerçek orgazmı
tecrübe etmeden yaşarlar ve cinselliği
görev olarak yerine getirmeye çelışırlar. Cinselliği zevkten ziyade
doğurmak için bir faaliyet olarak görürler. ... .. En çok enerjik hissettikleri
ve hayata tutundukları anlar başkalarının onlardan hoşnut kaldıkları anlardır.
... ..
-Anaç ruhu güçlü olan kadınlar çok verici ilişkiler kurar, sevdiklerine
itinayla bakar, onları besler, yetiştirir ve onlar için kaygılanırlar. Aynı
anda birçok şeyi bir arada yapabilirler. ... .. Evlilikte kocasıyla olandan
ziyade çocuklarıyla olan ilişkisini önemseyen, kocasıyla problemler yaşamasına
rağmen ... .. çok zor koşullara çocukları için tahammül eden anne, orta
yaşlarını geçtikten sonra şöyle cümleler kurmaya başlar. “Ben senin için çok fedekarlık yaptım. Hayatımı sana adadım.” ... ..
erkekleri için de farkında olmadan annelik yaparlar. ... .. Onları bir erkek
çocuğu gibi korunmaya ihtiyacı varmış gibi görürler. ... .. Bu kadınlar
genellikle hep yorgundurlar. Baş ağrıları, bel ve diz ağrıları, mide
rahatsızlıkları ve yüksek tansiyon yaşlanma çağlarında onları bekler. ... ..
*Kadın
Gibi Kadın & Sara Baherirad
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder