Fransız
ihtilali öncesi ve sonrası dönemin Fransa’sı anlatılıyor. Sürükleyici dille
kaleme alınan romandan kısa alıntılar:
-Yeğeni
odasına girdikten sonra, Marki’de kendi odasına geeçti. Ülkenin her tarafında
olduğı gibi, bu büyük binanın üzerine de zifiri karanlık çökmüştü. Açlar iyi
bir yiyeceğin, ıstırap içinde olanlarsa rhat ve huzurlu bir hayatın hayalini
kurarak yataklarına girdiler. Sonra güneş, ışınlarını şatoya ve ağaçlara,
tarlalara ve köye yollamaya başladı; yenibir gün başlıyordu. Kimi toprağı
bellemek, kimi de zayıf ineklerini yolun bir kenarında kazara büyümüş olan
otlarla beslemek için, kadınıyla erkeğiyleköy halkı, sabah ayazında evlerindeen
dışarı çıktı.
-Şatodakiler
daha geç uyandılar; pencereler açıldı ... .. Fakat şatonun o büyük çanı neden
çalıyordu? İnsanlar neden merdivenlerden bir aşağı bir yukarı koşuşturuyorlardı?
... ..
Bütün
bunların ne anlama geldiğini Marki’nin yatağı açıklıyordu. Yatakta cansız yatan
bedene bir bıçak saplıydı... ..
-....
..
-“O
zaman haydi dostlar, haydi yurtseverler!” diye bağırdı Defarge. “Artık hazırız.
Haydi Bastille’e, ileri!”
-Bu
insan denizi haykırışların uğultusuyla kabardıkça kabardı, dalgalandıkça
dalgalandı ve şehirden taşarak Bastille’e yöneldi. Kısa bir süre sonra o koca
binanın kalın taş duvarları ve sekiz koca Kulesinin etrafı ateş ve dumanla
kaplandı. ... ..
-...
..
-Devrim
böyle başlayıp böyle devam etti. Saint Antoinelıların bekledikleri gün gelip
çatmıştı ve Saint Antoine öfkeliydi. İnsanları lamba direklerine astılar.
Bastille’deki mahkumları serbest bıraktılar, etraflarına şaşkın şaşkın bakınan bu insanları sokak
sokak omuzlarında taşıdılar. Hepsi de acımasızdı, çünkü hepsi keder ateşinde
dövüle dövüle sertleşmiş, merhamet damgası tutmaz olmuşlardı.
Şato’nun akıbeti
-Gaspard’ın
asıldığı köy yoksuldu. Etraftaki arazi harap olmuştu.Her şey harabe gibiydi
–evler,çitler, hayvanlar, erkekler, çocuklar, hatta köylülerin geçimlerini
sağladıkları topraklar bile. Öldürülen Marki’nin sülalesi yıllar boyu vergi
memuru Mösye Gabelle gibi adamlar aracılığı ile bu insanların varını yoğunu
almıştı. Artık ortada alınacak ne bir
varlık, ne de bu sefil insanları kıt kanaat besleyecek bir şey vardı. Marki ölmüştü ama, bu insanlar hâlâ aynı durumdaydılar. Üstüne üstlük köyde şimdi bir de yabancılar türemişti; basit insanlara yeni fikirleri öğretmekte ve bu fikirler uygulamaya konduğunda da onlara önderlik etmekle görevli yabancılar.
varlık, ne de bu sefil insanları kıt kanaat besleyecek bir şey vardı. Marki ölmüştü ama, bu insanlar hâlâ aynı durumdaydılar. Üstüne üstlük köyde şimdi bir de yabancılar türemişti; basit insanlara yeni fikirleri öğretmekte ve bu fikirler uygulamaya konduğunda da onlara önderlik etmekle görevli yabancılar.
-Gaspard’ın
asılacağı zamanı beklediği tepedeki hapishanenin de eskisinden farkı yoktu.
İçinde yine askerler vardı ve sakerlere emir veren subaylar. Fakat artık
subaylar, verdikleri emirleri askerlerin yerine getiremeyeceklerinden başka bir
şeyden emin değildiler. Yeni fikirlerParis’ten kasabalara, kasabalardan
köylere, köylerden onra şimdi de askerlere kadar gelmişti. ... ..
-...
..çalışırken ... .. sık sık, silahlı yabancılarla karşılaşıyordu. Bu yabancılar
bütün ülkeyi karış karış dolaşıp halka yeni fikirleri aşılıyor, Paris’teki
devrim liderlerinin emirlerini yerine getiriyorlardı. ... ..
-O
gece ve onu takip eden geceler, başka köylerdeki memurlar Mösyö Gabelle kadar
talihli olamadılar.Sabah olduğunda hepsi bir zamanlar sukûnet içinde olan
ormandaki ağaçlara asılı halde bulundular. Bazı köylerde askerler köy halkına
karşı koyup, yaptıklarının cezası olarak onları aynı şekilde astılar. Fakat o
dört adamın uğradıkları her yerde, doğuda, batıda, kuzeyde, güneyde, alevler
göğe yükseldi, gecenin içine dehşet saçıldı.
Paris görevi
-Pars’ten
İngiltere’ye kaçmış olan Fransız asilzâdelerinin sık sık uğradıkları yer hiç
kuşkusuz Londra’dakiTellson’s Bankası’ydı. Paralarını Devrim’den önce
İngiltere’ye yollamayı akıl etmiş olanlar iş içiN, akıl edemeyip yollayamamış
olanlarsa, içinde bulundukları zor durumdan kurtulmaları konusunda kendilerine
yardım edebilecek eski bir ahpapla karşılaşırım umuduyla uğruyorlardı bankaya.
Bu yüzden Tellson’s Bankası o dönemlerde Fransa’dan gelen en son haberlerin
alınabileceği bir haber merkezi haline gelmişti. Bu durumdan yerli halk da
haberdardı; bankanın önü her gün son durumu öğrenmek için birbirini soru
yağmuruna tutan insanlarla dolup taşıyordu. Bu hegâmeyi biraz olsun önlemek
için, bazen, gelen haberler bankanın vitrinine yazılı olarak asılıyordu. ... ..
Darnay Fransa’ya dönüyor
-1792
yılında, İngiltere’den Paris’e yapılan yolculuklar uzun sürerdi.Kral Louis’in
tahatta olduğu dönemlerde bile Fransa’nın yolları kötüydü; arabaları, atları
kötüydü. Fakat şimdi başka güçlükler de üstüne eklenmişti. Her kasabanın, her
köyün “yurtsever” çetesi vardı, hepsi de silahlıydı. Bölgelerine giren çıkan
herkesi yoldan çevirir, sorgular, kâğıtlarını inceler, ellerindeki listelerde
isimlerini araştırır, kimini geri çevirir, kimini salıverir, kimini de
“Özgürlük, Eşitlik ve kardeşlik” ile, Fransız Cumhuriyeti adına tutuklarlardı.
... ..
-...
.. Yeni bir çağ başlamıştı. Kral yargılanmış, idam edilmişti;
Notre-Dame’ınbüyük kulelerinde kara bayraklar dalgalanıyordu; hapishaneler
suçsuz insanlarla tıka basa doluydu ve giyotin güçlüyü yere seriyor, güzel ile
iyiyi öldürüyordu. Bütün bu vahşetin içinde, Doktor, Lucie’nin kocasını ölümden
kurtaracağına zerre kadar şüphe duymadan, başı dimdik yürüyordu.
Darnay’ın davası
-Aradan
bir yıl üç ay geçti. Bütün bu süre boyuncaLucie, giyotinin bir gün kocasının
başını gövdesinden ayırmayacağına bir an bile emin olamadı. Her gün taş
sokaklardan giyotinin acımasız bıçağı altında can vermeye giden insanlarla
yüklü at arabaları geçiyordu. Güzel kızlar, zarif kadınlar, siyah saçlısı,
kestane saçlısı; yaşlısı, genci, yoksulu asili bir sürü insan her gün korkunç
hapishanelerden gün ışığına çıkarılıyor ve giyotini beslemek üzere arabaların
içinde sokak sokak gezdiriliyordu. Giyotinin açlığını gidermek mümkün değildi.
Özgürlük, Eşitlik, ,Kardeşlik –veya ölüm: Bu dördünün içindeölüm, en bildik
olanı ve en kolay elde edilenebileniydi. ... ..
-Duruşmaları
izlemeye gelen insanların üzerlerinde çeşitli silahlar, başlarında da kırmızı
başlıklar vardı. ... ..
*İki
Şehrin Hikâyesi – Charles Dickens
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder