“Çocuklarım,
biz artık yaşlandık, güçsüz düştük, çalışamıyoruz ve ölmeden önce evlenmenizi
istiyoruz,” dediler.
İlk olarak büyük oğulları
Kuluke’yi eş aramaya göndediler.
Kuluke uzun süre dolaştı;
fakat bir eş bulamadı.
Yorgun argın geri
dönerkenbir ihtiyara rastladı.Bu, sakalı kendisinden büyük bir cüce idi. Kuluke
korkarak kıyıya çekildi.
İhtiyar, “Korkm aoğlum.
Bkıyorum çok yorulmuşsun. Ne arıyorsun?” dedi.
Kuluke kendine eş aradığını;
fakat bulamadğını söyledi.
Uzun bir süre yürüdükten
sonra bir yol ağzına ulaştılar. İhtiyar, Kuluke’ye büyük bir taş gösterdi ve:
“Bu taşı yerinden kaldırabilirsen aradığına kavuşursun, “dedi.
İhtiyar, “Bu kadar güçsüzsen
sen kendine eş bulamazsın,” dedi ve bir anda kayboldu.
Kuluke çok üzüldü, zar zor
eve dönüp anne ve babasına her şeyi anlattı.
O zaman yaşlı adam ve karısı
ortanca oğulları Turuke’yi eş aramak üzere gönderdiler. O da çok gezdi; fakat
eş bulamadan döndü.
Anne babaları, “Bereke, sen
en küçüklerisin, sen de gitmelisin,“ dedi.
Bereke eş bulmak için gece
gündüz yürüdü ve bir gün o ihtiyara rastladı. Bereke ondan hiç korkmadı, onu
selamladı. Yaşlı adam da ona şöyle sordu:
“Oğlum çok yorgun
görünüyorsun. Ne arıyorsun?”
Delikanlı, “Baba kendime
layık bir eş arıyorum,” dedi.
“Ardıma düş. Aradığın
bulunur elbet ,” dedi ve çocuğu batıya doğru götürdü.Yol ağzına ulaştıklarında
ihtiyar, büyük taşı gösterdi ve:
“Bu taşı yerinden kaldırabilirsen aradığını
bulursun,” dedi.
Bereke bütün gücünü topladı
ve taşı yerinden kaldırdı. Taşın altında büyük ve derin bir kuyu gördü. Girişi
ağaçtan yapılmış bir kapı ile kapalıydı. Bu kapıda uzun bir bağlıydı.İhtiyar
kapıyı açtı ve:
“ipi tut ve aşağı in,” dedi.
“Ayakların yere değdiğinde ,korkmadan ilerle.Yolda üç han ile karşılaşacaksın.
Onların her birinin birer kızı var. Onlardan birini seç.”
Bereke yaşlı cüceyi dinledi.
Ye altına indi uzun zaman yürüdükten sonra , ilk hanlığa ulaştı. Hanın sarayında
güzel birkız vardı. Kız Bereke’ye selam vererek sordu:
“Deikenlı nereden geliyorsun?
Kendini tanıtır mısın? Adın ne?, baban kim?”
“Niçin acele ediyorsun güzel
kız, misafir önce doyurulur, sonra soru sorulur; yoksa sizn âdetleriniz başka
türlü mü? Dedi.
Kız çok utandı. Özür dileyip
onu baş köşeye oturttu ve güzel bir sofra hazırladı. Çeşitli yemekler ikram
etti. Bereke acele etmeden yemeği yedi. Doyduktan sonra, kıza kendisine eş
aradığını söyleyip,
“Benimle evlenir misin?”
diye sordu.
Kız, “Neden acele ediyorsun?
dedi. Buradan biraz ileride başka bir han var, onun da güzel birkızı var. O
benden daha güzel. Onu bir gör, belki onu beğenirsin.”
Kız parmağındaki bakır
yüzüğü çıkardı ve delikanlıya hediye etti.
Bereke yedi gün yedi gece
gittikten sonra ikinci hanın yanına geldi.
Hanın sarayındaki o kızla
karşılaştı. Kız, güneş gibi güzeldi.
İlk önce delikanlı selam
verdi. Kız yerinden kalkıp selamını aldı.
“Delikanlı nereden
geliyorsun? Kendini tanıt; adın ne, baban kimdir?”diye sordu.
Bereke, “Neden acele
ediyorsun güzel kız? Misafir önce doyurulur; sorular sonra sorulur; yoksa sizin
âdetleriniz başka türlü mü?” dedi.
Güzel kız yaptığından
uatandı ve özür diledi. Delikanlıya sofra hazırladı, onu başköşeye oturttu ve çeşitli
yemekler ikram etti.
Bereke acele etmeden
yemeğini yedi. Doyduktan sonra kıza eş aradığını anlattı ve:
“Benimle evlenir misin?”
diye sordu.
Kız, “Neden acele ediyorsun?
Biraz ileride bir han daha var. O hanın bir kız var. O benden daha güzel, onu
gör, belki onu daha çok beğenirsin,” dedi.
Parmağından gümüş yüzüğünü
çıkartıp delikanlıya hediye etti. Bereke yola çıktı. Yedi gün yedi gece sonra
üçüncü hanın yanına geldi. Hanın güzelliğinin eşsiz güzelliğ karşısında gözleri
kamaştı. Bereke kızla selamlaştıktan sonra, kız hemen:
“Nereden geliyorsun? Kendini
tanıt; adın ne, baban kim?” diye sordu.
Bereke,” Neden acele
ediyorsun, güzel kız? Misafir önce doyurulur, sorular sonra sorulur; yoksa
sizin âdetleriniz başka türlü mü?” dedi.
Bereke acele etmeden
yemeğini yedi. Yemeğini bitirdikten sonra, kıza eş aradığını anlattı.
“Benimle evlenir misin?”
dedi.
Bu defa Bereke’yi reddetmediler.
Kız ona altın yüzüğünü hediye etti. El
ele tutuşup delikanlının evine doğru yola çıktılar. İlk olarak gümüş yüzüğü
hediye eden kızın yanına geldiler. Sonra
onu da alıp bakır yüzüğü hediye eden kızın yanına geldiler. Sonra dördü
birlikte delikanlının yer altına indiği girişe ulaştılar. Orada onları, kaybolan kardeşlerini
aramak üzere yola çıkan Kuluke ve Turuke bekliyordu.
Kuluke ve Turuke ipi aşağı
sarkıttılar ve üç güzel kızı yukarı çektiler. İpi dördüncü defa aşağı sarkıttıklarında küçük kardeşlerini
çıkardıklarını gördüler. Bu üç güzel kızdan birini dahi kendilerine
vermeyeceğinden korkup ipi kestiler.Bereke yer altında kaldı.
Bereke ne yapacağını
bilmiyordu, kalktı ve birinci hanın yanına götüren yolda ilerledi. Yolda bir
ihtiyarla karşılaştı; buna sevindi, ihtiyarı selamladı ve ona başından sonuna
kadar her şeyi anlattı.
“Önemli değil üzülme oğlum,”
dedi ihtiyar. “Yoluna devam et, yolda başka bir ihtiyarla karşılaşacaksın. Ona
yukarıya nasıl çıkabileceğini sor. O sana çıkman için bir yol gösterir,” dedi.
Bereke yoluna devam etti.
Yedi gün yedi gece gittikten sonra o ihtiyarla karşılaştı. Onu saygıyla
selamladı ve nasıl yukarı çıkacağını sordu.
“Oğlum, durumun çok kötü,”
dedi ihtiyar. Fakat sana yardım edeceğim. Beni dikatle dinle. Buradan bir ay
yürüyeceksin, yolda bir cadıya rastlayacaksın. Onun Alp Karakuş’u (Büyük ve kara, efsanevî
kuş) var. O kuş seni yukarıya çıkarabilir. Bunu ondan başkası
yapamaz.”
Bereke cadının yanına varana
kadar gece gündüz yürüdü.
Cadı onu görünce gözleri
kanla doldu, dişlerini gösterdi ve kızgın kızgın şöyle sordu:
“Sen de kimsin? Ölmek mi
istiyorsun?
Bereke şöyle cevap verdi:
“Acımasız cadı, bana bağırma.
Yolda senden daha güçlü bir ihtiyara rastladım. O beni sana yolladı. Bana Alp Karakuş’u
ve, yukarı çıktıktn sonra onu salveririm,” dedi.
“Öyleyse bu anahtarları al
ve ambarları aç. Benim otuz ambarım var: otuzuncu ambarda Alp Karakuş’u
bulacaksın. Ambara ulaşırsan kuşu al ve
istediğin yere git.
Bereke anahtarı aldı.
Birinci ambarın kapısını açtı, altı başlı bir yılan gördü. Yılan Bereke’yi
gördüğünde kuyruğunu şıngırdatarak yere vurdu ve onun üzerine atıldı. Bereke
eline kılcını aldı ve bir vuruşta yılanı öldürdü. İkinci amabarda kaplan vardı.
Üçüncüsünde arslan, dördüncüsünde pars ve Bereke hepsini yendi.
Öbür mabarlar altın ve
gümüşle dluydu. Otuzuncu ambarda Alp Karakuş’u buldu.
Bereke Alp Karakuş’un
sırtına bindi ve kolayca evine ulaştı.
Kardeşleri onu görünce korkularından
kaçtılar.
Bereke altın yüzüğü hediye
eden kız ile evlendi. Mutluluk ve sevgi içinde birlikte yaşadılar.
*Kırgız
Masalları ve Efsaneleri & D.Brudniy – K.Eşmambetov
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder