3 Haziran 2019 Pazartesi

Kırk Ambar *

Bu kitapta edebiyatçıların ve edebi eserlerin Elçin’in zihnindeki yansımalarını bulacaksınız. İlk bakışta bütünlük arz etmeyenm bu kısa yazılar, yüzlerce eser okumakla oluşmuş bilgi, bediî hassasiyet ve heyecanın ifadeleridir. Bunlarda ince bir tenkit var, ama kasıt o değildir; bunlar ansiklopedik bir özelik de taşımyorlar. Esasen kuru ve soğuk bilgiler fikri hareketlendirmez, heyecan uyandırmaz. Ama Elçin’in notlarında, edebî eserlerin insan hayalini ve tefekkürünü nasıl tetiklediğini görüyor ve gerçek bir edîbin “zihin damarlarında” dolaşıyorsunuz.
Üstelik Elçin bunu olağan bir şekilde yapıyor ve edebî bir hazla okutuyor.
Sofokles’in tradejisi
SFOKLES sadece tradejiler yazarı değil.
Gerçekte kendisi de büyük bir insanlık tradejisinin baş kahramanıdır: yazmış olduğu yüz yirmi üç (!) trajediden (Antik kaynakla böyle söylüyor) yalnızca yedisi zamanımıza ulaşmış.
Müthiş bir kayıp.
Nice Elektra’lardan, Antigone’lardan, Kral Ödip’lerden mahrum kalmışız demek oluyor.
Şöyle bir kıyaslama yapabiliriz: bugün Hamlet’i biliyoruz, fakat Othello, ya da Kral Lear’in mevcudiyetinden habersizsiniz...
Dünya edebiyatının manzarası ne hale gelirdi, düşünsenize!
Truva Savaşı ve İlyada
Tarihte Truva Savaşı’nın gerçekten yaşanmış olup olmadığı önemli değil; asıl önemlisi İlyada’nın gerçekten var
olduğu.
Rejim yeteneği mahvediyor
Sovyetler Birliği pek çok yeteneği mahvetti: bazılarını kelimenin tam anlamıyla gerçek anlamda katletti, bazılarını sindirerek veya satın alarak Lenin’in, Stalin’in, Kızıl Meydan’ın, kolhozun, ekektrik santrallerinin methine yönlendirdi, bazılarını ise manevi açıdan çökerterekgmönüllü ya da zorunlu (!) surette büyük edebiyatın dışına itti.
Sovyet dönemi Rus edebiyatında bu sonuçların en trajik öneklerinden biri , bana göre Pavel Bajov.
Pavel Bojov’un masallarını – özellikle Taş Anahtar, Malakit Sandık, Bakır Dağın Sahibesi, Ural Masalları’ını –okurken  bu yazarın sırf  hâkim ideolojinin baskısından kurtulmak, dönemin  edebi ve politik çekişmelerinin, endişe ve tehlikelerin  dışında kalabilmek için masallar dünyasına kapanıp kaldığını kuvvetle hissediyorum. Bu masallardan anladığım şey, yazarın, büyük romanlara yönelik epik yeteneğini zorunlu surette masal çerçevesine hapsetmiş olduğudur.
Hatırlıyorum da, başka bir Rus yazarın –Viktor Dragunski’nin – çocuk hikâyelerini, özellikle de, yine aynı şeyleri   hissettiydim.
*kırk ambar &  Elçin Safarlı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder