Bu kitapta edebiyatçıların
ve edebi eserlerin Elçin’in zihnindeki yansımalarını bulacaksınız. İlk bakışta
bütünlük arz etmeyenm bu kısa yazılar, yüzlerce eser okumakla oluşmuş bilgi,
bediî hassasiyet ve heyecanın ifadeleridir. Bunlarda ince bir tenkit var, ama
kasıt o değildir; bunlar ansiklopedik bir özelik de taşımyorlar. Esasen kuru ve
soğuk bilgiler fikri hareketlendirmez, heyecan uyandırmaz. Ama Elçin’in notlarında, edebî eserlerin insan hayalini ve tefekkürünü nasıl tetiklediğini
görüyor ve gerçek bir edîbin “zihin damarlarında” dolaşıyorsunuz.
Üstelik Elçin bunu olağan
bir şekilde yapıyor ve edebî bir hazla okutuyor.
Sofokles’in tradejisi
SFOKLES sadece tradejiler yazarı değil.
Gerçekte kendisi de büyük bir insanlık tradejisinin baş
kahramanıdır: yazmış olduğu yüz yirmi üç (!) trajediden (Antik kaynakla böyle
söylüyor) yalnızca yedisi zamanımıza ulaşmış.
Müthiş bir kayıp.
Nice Elektra’lardan,
Antigone’lardan, Kral Ödip’lerden mahrum kalmışız demek oluyor.
Şöyle bir kıyaslama yapabiliriz: bugün Hamlet’i biliyoruz, fakat Othello,
ya da Kral Lear’in mevcudiyetinden
habersizsiniz...
Dünya edebiyatının manzarası ne hale gelirdi, düşünsenize!
Truva Savaşı ve İlyada
Tarihte Truva Savaşı’nın gerçekten yaşanmış olup olmadığı
önemli değil; asıl önemlisi İlyada’nın
gerçekten var
olduğu.
olduğu.
Rejim yeteneği mahvediyor
Sovyetler Birliği pek çok yeteneği mahvetti: bazılarını
kelimenin tam anlamıyla gerçek anlamda katletti, bazılarını sindirerek veya
satın alarak Lenin’in, Stalin’in, Kızıl Meydan’ın, kolhozun, ekektrik
santrallerinin methine yönlendirdi, bazılarını ise manevi açıdan çökerterekgmönüllü
ya da zorunlu (!) surette büyük edebiyatın dışına itti.
Sovyet dönemi Rus edebiyatında bu sonuçların en trajik
öneklerinden biri , bana göre Pavel Bajov.
Pavel Bojov’un masallarını – özellikle Taş Anahtar, Malakit Sandık, Bakır Dağın Sahibesi, Ural Masalları’ını
–okurken bu yazarın sırf hâkim ideolojinin baskısından kurtulmak,
dönemin edebi ve politik çekişmelerinin,
endişe ve tehlikelerin dışında
kalabilmek için masallar dünyasına kapanıp kaldığını kuvvetle hissediyorum. Bu
masallardan anladığım şey, yazarın, büyük romanlara yönelik epik yeteneğini
zorunlu surette masal çerçevesine hapsetmiş olduğudur.
Hatırlıyorum da, başka bir Rus yazarın –Viktor Dragunski’nin – çocuk hikâyelerini, özellikle de, yine aynı şeyleri hissettiydim.
Hatırlıyorum da, başka bir Rus yazarın –Viktor Dragunski’nin – çocuk hikâyelerini, özellikle de, yine aynı şeyleri hissettiydim.
*kırk ambar &
Elçin Safarlı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder