.. .. Floransalı devlet adamı ve yazar Nİccolo Machiavelli’nin ünlü Principe’si siyaset bilimi ve tarih felsefesinin temel eserlerinden biri olup İtalyan Rönesans düşüncesinin en kalıcı ve orijinal taşlarından birini oluşturur. Bu ünlü eserde, Aristoteles’te de görüldüğü gibi, siyasi gücün nasıl muhafaza edileceği gibi konular, antik çağlardan başlayarak yazarın yaşadığı dönemdeki İtalyan siyaset sahnesinde yer alan önemli kişilere varana kadar çeşitli örneklerle derinlemesine analiz edilerek, başarılı bir devlet yönetiminin nasıl olması gerektiğini anlatmaktadır.
Principe, birtakım etik değerleri pratik uygulamalar uğruna ikinci plana ittiği öne sürülerek sık sık eleştirilmişse de, yazıldığı o fırtınalı politik dönemin şartları göz önüne alındığında, kitaptaki yaklaşımlarının ne kadar gerçekçi olduğu ve İtalyan Birliği’nin kurulmasında ne kadar büyük bir rol oynadığı görülür. Devlet politikalarıyla ilgili ortaya atılan pragmatik bazı formüller, aradan beş yüzyıl geçmesine rağmen bugün bile hâlâ geçerliliklerini korumaktadırlar.
1513’te yazılıp 1532’de yayımlanan Giuliano de Medici’ye ithaf edilen bu eserde, devletin çıkarlarının her şeyden önce geldiği ve amaçlar araçları sürece bir hükümdarın, özel çıkarı değil de devletin çıkarları için, gerektiğinde her türlü hile ve güce başvurmasının yasal olduğu vurgulanmaktadır.
… ..
… .. Öyleyse politikanın hedefi ve etkili olması beklenirken, bu hedef ahlaki olmaktan öte bir yerde aranmaktadır. Hükümdarların, yöneticilerin teknik bilgiye dayanarak donattıkları (şekillendirdikleri) toplumsal varlığın dengelenmesi ve kendini dayatabilecek hale gelmesidir hedef.
Machiavelli, Roma İmparatorluğu tarihini, ama özellikle de Livius’un metinlerini inceleyerek en dayanaklı ,sağlam, uzun ömürlü devlet biçiminin cumhuriyet olduğuna karar vermiştir. Roma
Cumhuriyeti örneğine geri dönen Floransalı düşünür, içince yaşadığı dönemin politik bunalımlarını çözümlemenin ölçütlerini olduğu kadar geleceği ‘yapmanın’ da imkanlarını araştırır. Politik alanı yenilemenin yolunu, ahlaki yasaların da üstüne çıkan bir devlet kurucusunun (yasa koyucunun) tek başına egemenliği olarak tasarlayan Machiavelli, böyle bir yönetici örneğini geçmişin yer yer mitik dünyasında arar. Discorsi’de, Roma’nın efsanevi kuruluş öyküsünde, önce kendi kardeşini öldüren ardın da dostu Sabina kralı Tatitus’un öldürülmesine onay veren Romulus’u örnek alır. Machiavelli’ye göre kardeşini ve arkadaşını öldürten Romulus’un eyleminin motifinin iktidar hırsı olmadığı, onları ‘genel’ en iyiye ulaşmak için ortadan kaldırdığı, hemen senatoya danışmasından ve kararlarını senatoyla birlikte alınmasından bellidir. (Discorsi, s.29-30) “Dolayısıyla ….” der Machiavelli adı geçen metinde, “bir cumhuriyetin, kendinin değil, genelin refah ve mutluluğuna ; kendi soyunun değil, ortak yurdun çıkarlarına yararlı olmak isteyen bilge bir yasa koyucu, sınırsız güç ve iktidarı elde etmek için çabalayacaktır. Bu sınırsız gücü tekelleştirdikten sonra cumhuriyete geçiş, ikinci bir aşamada mümkün olacaktır. İktidarı elinde tutan yasa koyucu, topluma bir anayasa sunacak güçte olsa bile, bütün yük tek başına onun omuzlarına bindiği takdirde bu anayasanın (düzenin) örü uzun olmayacaktır. Prens’te, hükümdara tanınan imkânlar ile Discorsi’de cumhuriyetin yasa koyucusuna tanına imkânlar arasında pek bir farklılık ya da çelişki bulunmamaktadır. İnsanlar üzerinde hâkimiyet kurmuş, bütün imparatorluklar cumhuriyet ya da prens (hükümdar)egemenliği olarak ikiye ayrıldığına göre (Prens, I), gerektiğinde şiddet ve zora başvurularak düzenlenen (prens yönetimindeki) devlette de cumhuriyetin yeşermesi mümkündür. … ..… ..Prens’in konusu bir toplumsal varlığı yeniden kuran ya da düzenleyen kimsenin (prensin) başarılı olabilmek için bilmesi gereken, yabancı olamayacağı ve yabancı kalamayacağı, iktidarı ele geçirme ve ayakta tutma tekniklerinin ne olduğu sorusu etrafında döner. … ..
… ..
… .. Politik güç ve iktidarın vazgeçilmez, tayin edici ön koşulu olan askeri güç, Machivelli’ye göre , o dönemde, arz-talep durumuna göre, feodal, küçük İtalyan devletlerinde bir kurulup bir bozulan orduların paralı, kiralık askerleriyle kurulabilecek bir orduyla başarı elde edilemez. İki nedeni vardır bunun; birincisi bu askerler prense (devlete) sadakatten ötürü hizmet etmek yerine, parayla bu işi yapmaktadırlar ki, bu onları askeri yönden işe yaramaz hale getirmektedir; ikincisi böyle bir kiralık askerler ordusu , politik bir tehlike de arz etmektedir…. ..
… .. Machivelli’nin kafasındaki askerlik biçimi yurttaşlardan oluşan bir ordu kurmaktır.; … ..
… .. Dikkatli okur, Machiavelli’nin, tiranlığı sürdürmek değil de toplumun daha iyi şartlara yöneltmek adına, gerektiğinde bu ahlak dışı yollara belli ve sınırlı bir süre içinde başvurmanın kaçınılmaz olabileceğini söylediğini gözden çıkarmayacaktır. Durum gerekiyorsa prens, “kurnaz tilki” ya da “zorba aslan” tepki göstermeyi bilmelidir.
… ..
… .. kesin ikna edici örnekler sunup karşı tarafı caydıran bir prens, bunu yapamayana karşı daha daha az can yakıcı olacaktır; tersine aşırı ılımlı, merhametli, inandırıcı, gerektiğinde karşı tarafı ürkütüp caydırıcı örnekler sunamayan bir prens (hükümdar) sonunda kanlı çatışmalara yol açabilir. Politikada ahlalı davranışın, duruma göre başka, türlü (ahlaki nornmlara aykırı) davranılması durumunda önlenebilecek insanlık dışı sonuçlara da yol açabileceğini ileri süren Machiavelli, bu anlayışıyla günümüze kadar uzanagelen bir tartışmanın da kapısını aralamış olmaktadır… ..
… ..
… .. tarihte iz bırakmışn prenslikleriniki değişik biçimde yönetilmeleri ile açıklıyorum: Bunlardan biri, prensin, bakan yaparak ödüllendirdiği emir kullarının yardımıyla yönetimi: ötekisi, prensin, kendi ödüllendirmesi sonucu değil, kan bağı nedeniyle baron olanlarla birlikte yönetimdir. Bu baronların kendi devletleri ve onları senyör bilip, sevgi besleyen halkları vardır. Bir prensin ve emir kullarının yönettiği devletlerde en büyük yetki prenstedir; çünkü ülkede ondan daha güçlü kimse yoktur; bir başkasına da itaat edilmesi, onun da prensin bakanı ya da resmi görevli olmasındandır, yoksa bu başka kişiye özel bir sevgi beslenmez.
Bu iki değişik yönetim biçiminin günümüzdeki örnekleri Türk(ler) ile Fransa krallarıdır. Bütün Türk monarşisi bir senyör tarafından yönetilir; ötekiler onun kullarıdır (hizmetkârlarıdırlar); krallığını sancaklara böler ve oraya çeşitli valiler gönderir; bunları canı istediğinde değiştirir, yerlerine başkalarını atar. … ..
… ..
* Prens & Machiavelli
Çeviri : Prof. Dr. Harun Mutluay
Bordo Siyah Yayınları
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder