-Osmanlı’nın
gerileme döneminden başlayan ve Birinci Dünya Harbi yıllarına uzanan dönem
içinde; Osmanlı toprakları içinde kalan ve Arapça konuşulan topraklardaki
sosyal yapı Lawrence’ın anlatımıyla yansıtılıyor.
-Kitabın
giriş bölümünde, Lawrence’ın da vurgu yaptığı üzere, bu anlatım bir İngiliz
bakış açısıyla yapılıyor.
-Kitap 758
sayfa. Çıkarılacak dersler bugün için bile geçerli... .. ders almak isteyene
... Lawrence eli ile Araplar üzerinde oynanan İngiliz oyunu ve Osmalı'nın Hicaz yarımadası ve Ortadoğu'daki topraklarını kaybetmesinin acı öyküsünü ... ..
-Kitabı sabırla sonuna kadar okuyanlar; Osmanlı coğrafyasının her köşesinden savaşa katılmış ve akıbetleri hakkında bilgi alınamayan vatan evlatlarının nerelerde şehirt düşmüş olabilecekleri konusunda -acı çekerek- fikri edinebiliyorlar ... ..
-"Bir daha benzer acıları çekmemek için hepimize düşen sorumluluklar konusunda muhasebe yapmak zorunda olduğumuz bilinci"; bizi harekete geçirir mi? bilimez ...
-Kitabı sabırla sonuna kadar okuyanlar; Osmanlı coğrafyasının her köşesinden savaşa katılmış ve akıbetleri hakkında bilgi alınamayan vatan evlatlarının nerelerde şehirt düşmüş olabilecekleri konusunda -acı çekerek- fikri edinebiliyorlar ... ..
-"Bir daha benzer acıları çekmemek için hepimize düşen sorumluluklar konusunda muhasebe yapmak zorunda olduğumuz bilinci"; bizi harekete geçirir mi? bilimez ...
-Arap
yarımadası ve kuzeyinde kalan Suriye ve Mezopotamya’daki sosyal yapı ... ..
Arapların Osmanlı’dan kopuşuna giden süreç ... ..
-Kitabın
giriş bölümünde (Derleyen) Gamze Sarı’nın Jeremy Wilson’nun
“Lawrence of Arabia” adlı kitabından yararlanarak hazırladığı biyografik
çalışma Lawrence’ın anlatımını anlamamıza katkı sunuyor.
-Lawrence
1916-1918 yılları arasında, İngiliz irtibat subayı olarak görev yapmış ve Arap
isyanının örgütlenmesinde de büyük bir rol oynamıştır. ... .. İngiltere 1960 ve
1970’lerde Ortadoğuseferleri hakkındaki gizli arşivlerini açıkladığında,
Lawrence’ın Arabistan’daki görevinin gerçekten de efsane kadar inanılmaz olduğu
otaya çıktı. ...
-... ..
Bilgeliğin Yedi Sütunu, Arap isyanındaki görevine ilişkindir. ... ..
-Lawrence
1888 yılında Galler’de doğdu. ... ..
Oxford’da... .. tarih okumak için burs kazndı. 1910 yılında final sınavlarını,
kısmen Haçlı Kaleleri konusunda hazırladığı ... .. tez sayesinde başarıyla
geçti. Bu tez için yaptığı araştırmalar
çerçevesinde Filistin ve Suriye’de uzun süreli bir gezide bulundu. Bu,
Lawrence’ın Doğu’nun büyüsüyle ilk tanışması olacaktı.
-... .. 1910
ve 1914 yılları arasında British Museum’un Fırat Nehri üzerindeki Hitit şehri
Karkamış’ta yaptığı kazılarda asistan olarak çalıştı. ... .. Türk yönetimi
altındaki bölgede,
yerel halkı işe koşan bir İngiliz sivildi. Yurttaşları gibi
askeri disiplin ve sömürgecilikten doğan yetkiyi kullanmaktansa adamların
saygısını ve dostluğpunu kazanarak, onları, işlerini dikkat ve istekle
yapmaları için teşvik etmeyi seçti. Karkamış’ta geçen yedi yıl içinde hedefleri
değişti. ... ..
-Savaş
çıktığında Lawrence, Kahire’de bulunan Askeri İstihbarat Bölümü’ne atanı.
Burada, günümüzde Suriye, Lübnan, İsrail, Ürdün ve Hicaz bölgesini oluşturan
Türk illerindeki Arap milliyetçi hareketleri konusunda uzmanlaştı. ...
.. Buradan gönderdiği raporlar ve Arap liderleriyle kuduğu iletişim, Arap isyanı süresince, Hüseyin’in dört oğlundan biri olan Emir Faysal yönetimindeki güçlerle birlikte sürdüreceği uzun dönem bağlantı subaylığı görevini üstlenmesine neden oldu.
.. Buradan gönderdiği raporlar ve Arap liderleriyle kuduğu iletişim, Arap isyanı süresince, Hüseyin’in dört oğlundan biri olan Emir Faysal yönetimindeki güçlerle birlikte sürdüreceği uzun dönem bağlantı subaylığı görevini üstlenmesine neden oldu.
-Bu görevini
yerine getirirken, müttefiklerin savaşı kazanması durumunda, Osmanlı
İmparatorluğu’nun kontrolü altında bulunan Arap illerine ne olacağı sorusu
Lawrence’ın aklını sürekli meşgul ediyordu. ... .. Osmanlı yönetiminde yaşayan
Arapların, ... .. günümüzdeki
entelektüel Arap sınıflarının varlığını
ve geçmişteki Arap uygarlıklarını,Arapların kendi kendilerini yönetme
yeteneğine sahip bir halk oluşunun kanıtı olarak görülüyordu. Bildiği başka bir
şey de Osmalı’ya duyulan öfkenin birçok yereltı bağımsızlık hareketinin
doğmasına yol açtığı ve kabileler arasındaki genel havanın bir ayaklanmayı ...
.. kaçınılmaz kıldığıydı. ...
-Lawrence’ın öncelikli hedefi Osmanlı
İmparatorlu’unu yenilgiye uğratmaktı. ... .. İkinci hedefi ise ... .. Fransa
... ..
-İngiltere’nin Ortadoğu’daki başlıca çıkarı,
iletişim için yaşamsal önem taşıyan Süveyş kanalı’nı korumaktı. ... ..
-İngiltere’nin
Kahire’de Araplarla, Londra’da ise Frnasızlarla iki ayrı görüşme yapması... .. SkyesPicot Anlaşması’nın koşulları
açıklanması durumunda, Arapları vaatlere boğan İngiliz diplomatlarını fena
hâlde utandıracak cinsten de olsa Londra Hükümeti’ne Arap isyanını müttefik
olan Fransızları gücendirmeden desteklemek için ihtiyaç duyduğu zemini
sağlıyordu. ... ..
-... ..
Mekkeli Şerif Hüseyin ve oğulları ... .. ... .. Arapların milliyetçi niyetleri hakkındaki tüm
belirsizlikler, Şerif Hüseyin’in 1916 yılının Haziran ayında, Omanlı
İmparatorluğu’na karşı ayaklandığını ilan etmesiyle kayboldu. Hüseyin’in
güçleri Mekke’yi ve bazı diğer şehirleri ele geçirdiler. Bu Osmanlıları ‘Hicaz
Demeiryolu’nun son noktası olan Medine’ye gerilemek zorunda bıraktı. ... ..
-... ..
Lawrence ... .. Ekim 1916’da, ... .. Hicaz’a gönderildi ... ..
-... .. Arap bağımsızlığı düşüncesi Suriye’yi
yönetmeye kararlı Fransız sömürgecileri
için dayanılmaz bir şeydi... Hindistan’daki İngiliz hükümeti de Irak’ta buna benzer ihtiraslara sahipti. ... ..
Ayaklanmanın Temelleri
-... .. Jön Türkler ... .. Enver Paşa ... .. Araplar, özgürlüğün tadını almıştı. ... .. Enver, Talat ve Cemal ... .. Türk
olmayan akımları özellikle Arap ve Ermeni milliyetçiliğini bastırmak için
şevkle işe koyuldular. ... ..
-... .. Jön
Türkler, Ermenileri, Hristiyan oldukları için değil ama Ermeni oldukları
için katletmişlerdi ve aynı nedenlerle Arap Müslümanları ve Arap Hristiyanları
, aynı hapishanelere sürü halinde doldurup onları birlikte aynı darağacına
astılar. Cemal Paşa, Suriye’deki tüm
sınıfları, koşulları ve inançları ortak bir sefaletin ve tehlikenin baskısı
altında birleştirdi ve böylece birleşik
bir ayaklanmayı mümkün kıldı. ... ..
-Mekke Şerifi’nin pozisyonu ... ..
geleceği hükümdar, Hüseyin İbn Ali,... .. Hüseyin, ... .. Oğullarının adı Ali, Abdullah, Faysal ve Zeyd
... ..
-... .. Cemal Paşa’nın sarhoş olduğu zamanlarda soylarına yağdırdığı
hakaretler ve onur kırıcı davranışlara sessizce katlanmak zorunda kalıyordu.
... .. Bununla birlikte Hüseyin, ... .. Onun gözünde Jön Türkler, inançları ve
insani yükümlülükleri çiğneyen Allahsız günahkârlar, zamanın ruhuna ve İslam’ın
en yüksek çıkarlarına aykırı olan hainlerdi. ... ..
-... .. Medine’yi Türk askerleriyle dolu buldu. Zetin ve Urfa’yı kanlı
bir şekilde Ermenilerden “temizleyen” yaşlı kasap cesur Fahri Paşa komutası
altındaki 12. Ordu birlikleri ... .. oradaydı. .. ..
-... .. özellikle her yerde
Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşü ile ilgili kesin belirtilerin farkına
varmışdım. Türkiye, miras aldığı tüm
imparatorluğu azalan kaynaklarıyla
geleneksel koşullarda tutmak için aşırı girişim yapmaktan yorgun düşümüş,
ölüyordu. Kılıç, Osmanlı
çocuklarının en değerli varlığıydı, ama bugünlerde daha ölümcül silahlar
çıktığından kılıçların modası geçmişti.
-İmparatorluk sınırları içinde yaşayan ... .. tebaa ırklardaha hızlı
zihinleri sayesinde yeni fikirler edinmeye, ... .. gün geçtikçe güç ve bilgi
bakımından daha da gelişirken, eski yöntemlere sııca bağlı kalan Anadolu
insanı, köyünde bir yük hayvanı ve memleketinin dışını dert etmeyen bir asker
olarak kaldı.
-Türk isminin üstünlüğü ve
yarattığı eski doğal korku, daha kapsamlı kıyaslamalar karşısında
zayıflamaya başladı. ... ... hepsi de her yıl insanları yiyip bitiren daha
büyük bir fatura, Anadolu köylüsünün üzerine binen yüklerdi. ... ..
-Askere alınan gençler, Türk
köylüsünün göreneklerinden dolayı kaderlerini sorgulamaksızın, tevekkülle
karşılardı. Kusur ya da erdeme aldırmaksızın yansız davranan koyunlar
gibiydiler. Tek başına bırakıldığında ya hiçbir şey yapmaz ya da kederli bir
şekilde otururdu. ... .. Onları dünyanın en uysal, eb sabırlı ve
çoşkudan en yoksul yapan, bir umutsuzluk, bir heyecanı yitirmişlik, bir
inisiyatif yokluğu vardı. ... ..
-Ölüme sürülen veya hesapsızca
boşlanarak fırlatılıp atılan bu adamlar, gösterişli, hırçın Levanten subayların doğal kurbanlarıydı.
. ... .. Onlara öylesine az değer veriyorlerdı ki, gerekli olan sıradan
önlemlerin hiçbirini kullanmıyorlardı. ... .. Böylece doğum oranları düştü. Anadolu’daki Türk köylülüğü, askerlik
hizmeti yapmaktan yok oluyordu. ... ..
-... .. Mezopotamya ... .. Arap
bağımsızlık Hareketi’nin başlangıcı oradaydı. ... .. Koşullar, bir Arap
hareketi için idealdi. Necef ve Kerbela halkı, Halil Paşa ordusunun
gerisinde, uzakta, ona karşı isyan halindeydi. ... ..
Faysal’ın
Keşfedilmesi
-Ayaklanmadaki talihsizliklerin, ... .. temel olarak hatalı liderlikten
kaynaklandığına inanıyordum. Bu yüzden büyük adamlarla görüşüp fikirlerini
almak için Arabistan’a indim.
-İlk önce Mekke Şerifi ile görüştüm, yaşlandığını biliyordum. Apdullah’ı
çok akıllı, Ali’yi temiz, Zeyd’i çok soğuk buldum. Daha sonra, ülkenin iç
kesimlerine, Faysal’ın yanına gittim. Onda, liderlik için gerekli olan ateş ve
bilgimizi uygulayacak gerekli akıl olduğunu gördüm.
-Kabile üyelerinde teçhizat var görünüyordu ve tuttukları tepeler doğal
bir avantaj sağlıyordu. Bu yüzden, güvenle ve memnuniyetle Mısır’a geri döndüm.
Üstlerime, Mekke’nin Rabih engeliyle değil de Cebel Subh’daki Faysal’ın kanat
tehdidi aracılğıyla nasıl savunulduğunu anlattım. ... ..
- ... .. Şerif, yuvarlak terimlerle ayaklanmasına dini bir anlam vermeyi reddetmişti. Mücadele inancı,
milliyet sorunu ile sınırlıydı. Kabileler, Türklerin müslüman olduklarını
biliyorlar ve muhtemelen Almanların, İslam’ın gerçek dostu olduklarını
düşünüyorlardı. Aynı zamanda
İngilizlerin Hristiyan olduklarını ve onların müttefikleri olduklarını da
biliyorlardı. Bu koşullarda dinleri,
onlara fazla yardımcı ola1mazdı ve onu bir kenera bıraktılar. “Hristiyanlar
Hristiyanlarla savaşıyorlar, o hâlde neden Müslamanlar da aynısını yapmasınlar?
İstediğimiz şey, kendi dilimizde, Arapça konuşan ve bizi huzur içinde yaşatan
bir hükümettir. Aynı zamanda, Türklerden de nefret ediyoruz. ... ..
Arap Saldırısını
Başlatmak
-Üstlerim bu olumlu haberler karşısında şaşırdılar, ... .. Arabistan’a
geri gönderdiler. Faysal’ın kampına Türklerin Cebel Subh savunmasını yaptıkları
gün vardım. ... .. Düşmanın ana gövdesini görmezden gelmek ve dikkatimizi
uzaklardaki demiryolu kanatlarına yoğunlaştırmak gerekiyordu. Atılan ilk adım,
üssümüzü Vech’e taşımak oldu; böylece mükemmel bir şeklide çalışmamızı
sürdürdük.
-... .. Fransa ve İngiltere
arasındaki SykesPicot Antlaşması,
tam da bu olasılığı göz önüne alarak Sykes tarafından kaleme alınmıştı ve ödül
olarak Şam, Halep ve Musul’da bağımsız
Arap devletlerinin kurulmasını şart koşuyordu, aksi takdirde bu
bölgeler, Fransa’nın sınırsız kontrolünde olacaktı.
-Ne Sykes ne de Picot, olayların bu şekilde gelişeceğine inanıyorlardı;
ama ben böyle olacağını biliyor ve Arap hareketinin gücünün daha sonra Batı
Asya’da haksız yere bizim ve diğerleri tarafından tasarlanan ‘sömürgesel’ sömürü plânlarının
gerçekleşmesini önleyeceğine inanıyordum. ... ..
Bir Demiryolu
Harekatı
-Vech’i ele geçirmemiz, Türkler üzerinde arzu edi,len etkiyi yarattı.
Medine’nin ve demiryollarının pasif savunması için Mekke’ye yürümekten
vazgeçtiler. ... ..
-Almanlar, kuşatma tehlikesini gördüler ve Enver’i, Medine’yi hemen
boşaltma eemrri vermesi konusunda ikna ettiler. Sir Archibald Murray, geri
çekilen düşmanı yok eetmek için bizden sürekli saldırı yapmamızı istedi.
-... .. Bu yüzde ... .. Akabe’ye gitmeye karar verdim. ... ..
-Araplar hâlâ Şerif’in bizimle kurduğu ittifakın , sonunda kendilerini
satmak için hazırlanmş gizli bir anlaşmaya dayandırılmış olabileceğinden
korkuyorlardı ve böyle bir Hristiyan istilası bu korkuları doğrulayacak ve
işbirliğini yok edecekti. .. ..
-Faysal, iki yıl boyunca, Arap topluluğunu meydana getiren sayısız küçük
parçayı bir araya getirip, doğal
düzenlerinde sıraya koymak ve Türklere karşı savaş plânına uygun olarak,
onları birleştirmek için epey emek harcadı. ... .. Medine’den Şam’a ve daha
ötelere kadar tüm göçebeler üzerinde bir otorite kazanmıştı. ... ..
-... .. Gemi tam zamanında geldi ve MacRury’i karaya çıkarttı. Cemal Paşa’dan Medine’deki Fahri Paşa’ya çekilen uzun bir
telgraf mesajının kopyasını bana verdi. ... .. Medine’nin derhâl boşaltılmasını
ve askerlerin toplu hâlde yürüyerek önce Hedia’ya, sonra El Ula’ya, daha sonra
Tebuk’a ve en sonunda, yeni bir demiryolu merkezi ve ssiperlere korunacak bir
mevzi kurulacak olan Maan’a çekilmesini emrediyordu. ... ..
-Enver, ... .. Oraya varmamız için on günümğüz olsaydı ve o zaman böyle
aptalca bir şeye girişselerdi, onların tümünü imha etme şansımız olurdu. ... ..
-... .. Türkler, sadece buraları savunuyorlardı. ... .. Medine
garnizonu, siperlerde oturup nakliye için gerekli olan, artık yememeleri
gereken erzağı tüketerek kendi hareket yeteneklerini yok ediyorlardı. ... ..
-... .. hiş şüphe yok kisavaşımızı kazanmak üzereydik. ... .. Hicaz
Savaşı’nı zaten kazanmış olduğumuzu kavramaya başladım. ... ..
Akabe’ye Uzanmak
-Akabe Limanı, doğal olarak öyle sağlam bir konumdaydı ki ancak bölgenin
iç kısımlarından yapılacak sürpriz bir saldırı ile gafil avlanabilirdi. ... ..
-Akabe’nin Türkler için taşıdığı özel değer, ... ..
-Arap ayaklanması aldatmacalarla başlamıştı. Şerif’ten yardım sağlamak
amacıyla Kabinemiz, Sir Henry McMahon aracılığıyla “müttefikimiz olan Fransa’nın da çıkarlarını korumak
koşuluyla “Suriye ve Mezopotamya’da yerel
hükümetlerin kurulmasına destek olmayı vaat etmişti. Ilımlı son koşul,
aslında bir anlaşmayı gizliyordu. (Bu anlaşma, son zamanlara kadar McMahon’dan ve dolayısı ile Şerif’ten
de gizli tutulmuştu.) Fransa,
İngiletere ve Rusya, vaat edilen bu topraklardan bir kısmını ilhak etmek ve geri
kalan her yerde, kendi etki alanlarını
kurmak için anlaşmışlardı.
-Kötü niyetli söylentiler, Türkiye’den Arapların kulaklarına ulaştı.
Doğuda kurumlardan çok, kişilere güven duyuluyordu. Bu yüzden Araplar, ateş
altında dostluğumu ve samimiyetimi sınamak için, İngiliz Hükümeti’nin
vaatlerini özgür bir insan olarak onaylamamı istediler. McMahon’un vaatleri ve
SykesPicot Anlaşması hakkında ne önceden haberim vardı ne de gizli bir bilgiye
sahiptim. Her ikisi de savaş zamanında Dışişleri Bakanlığı’nın şubelerinde
tasarlanmıştı. Ama tam bir
aptal olmadığımdan, savaşı kazanırsak
Araplara verlen sözlerin geçersiz birer belge olarak kalacağından hiç kuşkum
yoktu. Onurlu bir danışman olsaydım, adamlarımı evlerine gönderip
böyle şeyler için yaşamlarını tehlikeye atmalarına izin vermezdim. ...
.. Bu yüzden İngiltere’nin sözlerini harfi harfine, özüne bağlı kalarak
tutacağına dair onları temin ettim. ... .. Ama elbette, birlikte
gerçekleştirdiğimiz işlerden gurur duymak yerine, sürekli acı
çekerek utanç duydum. ... ..
-... .. Kurnazca verdiğim bu cevap, beni, altı ay içinde en güvenilir adam (dolandırıcı) konumuna yükseltmişti.... ..
Suriye’de İngiltere çok güçlü, Şerif ise çok zayıftı. ... ..
-... .. Geçide egemen olan bu tabura rağmen, Akabe’ye ilerleyeceğimizi
bildiğimizdenaceleyle plânlar yapıp görevleri dağıtmıştık. ... .. Bereket
versin ki, düşmanın zayıf denetimi, bize hiç de hak etmediğimiz bir avantaj
sağladı. ... .. siperlerimizden gizlice ateş edip tek tek vurmaya başladık. ...
..
Yerinde Saymak
-Akabe’yi ele geçirmemiz Hicaz Savaşı’nı sona erdirdi ... ..
Köprülere Baskın
-Allenby, 1917 Kasım’a kadar Türkler’e karşı tüm cephede genel bir
saldırı başlatmaya hazırdı. Arapların da kendi bölgelerinde aynı şeyi yapmaları
gerekiyordu.. ... .. Türklerin beklenen geri çekilme düzenini bozmak için
yüzeysel olarak bakıldığında doğru gözüken, ama aslında yanlış olan bir
harekâtı, Yarmuk Vadisi demiryolunu baltalama harekâtını plânladım. Bu yarı
önlem lâyık olduğu gibi başarısızlıkla sonuçlandı. ... ..
Ölü Deniz Seferi
-Kudüs ele geçirildikten sonra, ... ..
-... .. Medine’nin durumu
Büyük Umutların
Yıkılışı
-Alleby, Hindistan ve Mezopotamya’dan gelenyardımların hızla
gerçekleşmesiyle umutlandı. Artık sonbahar saldırısını plânlayabilirdi. Her iki
tarafın da güçlerinin aşağı yukarı denk olmaı, zaferin, ancak Türklerin kurnaz bir şekilde aldatılmasına bağlı
olabileceği anlamına geliyordu ki onlar için gerçek tehlike, henüz Ürdün
dışında bulunuyordu.... .. Böyle blöf
içinde blöf, çok hassas bir zamanlama gerektiriyortdu. ... ..
-... ..Cemal Paşa, ayık olduğu zamanlarda içgüdüsel olarak İslami tarzda
düşünüyor ve ... ..
-Özel hedefimiz, “Türklük” konusunda aşırı duyarlı olan, Genel Kurmay’da
Mustafa Kemal’in liderliği altında toplanan, Osmanlı
İmparatorluğu’ndaki Arap Eyaletleri’ne özerklik verilmesini reddetmeyi
görevleri sayan Alman karşıtı (antiGerman) gruba
ulaşmaktı. ... .. Türk
askerler, stratejinin önüne kutsal emanetleri koyan softalardan (pietist)
yakınmaya başladılar: Milliyetçiler, Türkiye’nin adil ve kaçınılmaz, kendi
kaderini tayin hakkı üzerinde sahip oldukları görüşleri Faysal’ın sadece
vaktinden önce harekete geçerek felaketli sonuçlar doğuran bir aylama
çavrildiğini yazdılar.
-.. .. Türk Kurmayı’nın bölünmesi ... .. Eski moda Müslümanlar; ... ..
Yenilikçiler (modernist) ... ..
-Ellerindeki en güçlü koz, Sovyetler tarafından açıklanan, Türkiye’nin
eski tarzda İngiltere, Fransa ve Rusya arasında bölünmesini amaçlayan
SykesPicot Anlaşmasıydı. ... ..
-Telaşa kapılan Mustafa Kemal, Araplar kendi
başkentlerine yerleştirilir yerleştirilmez Türkiye’de hükümete karşıt olan her
kesimin etraflarında toplanacağını ve Anadolu’da Enver’e ve Alman müttefiklerine karşı saldırıya geçmek için
topraklarından bir üs bölgesi olarak yararlanmak isteyeceklerini vaat ederek,
Faysal’dan Cemal’in eline koz vermemesini rica etti. Mustafa, Toros Dağları’nın
doğusunda kalan tüm Türk güçlerini birleştirmeyi başaracak olursa, bunun
doğrudan İstanbul üzerine yürümesine olanak sağlayacağını umuyordu.
Son Bir Gayret İçin
Güçleri Tanımak
Gösteri Tamamlanıyor
-... .. Bu plânlar, Amman’a karşı bir aldatma harekâtını ve ... ..
Son Söz
-... .. Şam’ı ele geçirmiştik ... ..
-... .. yeni Asya’yı biçimlendirme sorunu üzerine kafa yorup büyük bir
hevesle çalışmıştm. Mekke, bizi Şam’a; Şam, Anadolu’ya ve sonra da Bağdat’a
götürecekti. Ayrıca Yemen vardı. Fantezi gibi görünen böyle düşünceler, aslında
benim olağan çabalarımın bir başlangıcı olarak görülebilir.
*”Arabistanlı Lawrence” Bilgeliğin Yedi Sütunu – T.E. Lawrence
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder