2 Ocak 2016 Cumartesi

“Arabistanlı Lawrence" Bilgeliğin Yedi Sütunu *

-Osmanlı’nın gerileme döneminden başlayan ve Birinci Dünya Harbi yıllarına uzanan dönem içinde; Osmanlı toprakları içinde kalan ve Arapça konuşulan topraklardaki sosyal yapı Lawrence’ın anlatımıyla yansıtılıyor.
-Kitabın giriş bölümünde, Lawrence’ın da vurgu yaptığı üzere, bu anlatım bir İngiliz bakış açısıyla yapılıyor.
-Kitap 758 sayfa. Çıkarılacak dersler bugün için bile geçerli... .. ders almak isteyene ...  Lawrence eli ile Araplar üzerinde oynanan İngiliz oyunu ve Osmalı'nın Hicaz yarımadası ve Ortadoğu'daki topraklarını kaybetmesinin acı öyküsünü ... ..
-Kitabı sabırla sonuna kadar okuyanlar; Osmanlı coğrafyasının her köşesinden savaşa katılmış ve akıbetleri hakkında bilgi alınamayan vatan evlatlarının nerelerde şehirt düşmüş olabilecekleri konusunda -acı çekerek- fikri edinebiliyorlar ... ..
-"Bir daha benzer acıları çekmemek için hepimize düşen sorumluluklar konusunda muhasebe yapmak zorunda olduğumuz bilinci"; bizi harekete geçirir mi? bilimez ...
-Arap yarımadası ve kuzeyinde kalan Suriye ve Mezopotamya’daki sosyal yapı ... .. Arapların Osmanlı’dan kopuşuna giden süreç ... ..
-Kitabın giriş bölümünde (Derleyen) Gamze Sarı’nın Jeremy Wilson’nun “Lawrence of Arabia” adlı kitabından yararlanarak hazırladığı biyografik çalışma Lawrence’ın anlatımını anlamamıza katkı sunuyor.
-Lawrence 1916-1918 yılları arasında, İngiliz irtibat subayı olarak görev yapmış ve Arap isyanının örgütlenmesinde de büyük bir rol oynamıştır. ... .. İngiltere 1960 ve 1970’lerde Ortadoğuseferleri hakkındaki gizli arşivlerini açıkladığında, Lawrence’ın Arabistan’daki görevinin gerçekten de efsane kadar inanılmaz olduğu otaya çıktı. ...
-... .. Bilgeliğin Yedi Sütunu, Arap isyanındaki görevine ilişkindir. ... ..
-Lawrence 1888 yılında Galler’de  doğdu. ... .. Oxford’da... .. tarih okumak için burs kazndı. 1910 yılında final sınavlarını, kısmen Haçlı Kaleleri konusunda hazırladığı ... .. tez sayesinde başarıyla geçti.  Bu tez için yaptığı araştırmalar çerçevesinde Filistin ve Suriye’de uzun süreli bir gezide bulundu. Bu, Lawrence’ın Doğu’nun büyüsüyle ilk tanışması olacaktı.
-... .. 1910 ve 1914 yılları arasında British Museum’un Fırat Nehri üzerindeki Hitit şehri Karkamış’ta yaptığı kazılarda asistan olarak çalıştı. ... .. Türk yönetimi altındaki bölgede,
yerel halkı işe koşan bir İngiliz sivildi. Yurttaşları gibi askeri disiplin ve sömürgecilikten doğan yetkiyi kullanmaktansa adamların saygısını ve dostluğpunu kazanarak, onları, işlerini dikkat ve istekle yapmaları için teşvik etmeyi seçti. Karkamış’ta geçen yedi yıl içinde hedefleri değişti. ... ..
-Savaş çıktığında Lawrence, Kahire’de bulunan Askeri İstihbarat Bölümü’ne atanı. Burada, günümüzde Suriye, Lübnan, İsrail, Ürdün ve Hicaz bölgesini oluşturan Türk illerindeki Arap milliyetçi hareketleri konusunda uzmanlaştı. ...
.. Buradan gönderdiği raporlar ve Arap liderleriyle kuduğu iletişim, Arap isyanı süresince, Hüseyin’in dört oğlundan biri olan Emir Faysal yönetimindeki güçlerle birlikte sürdüreceği uzun dönem bağlantı subaylığı görevini üstlenmesine neden oldu.
-Bu görevini yerine getirirken, müttefiklerin savaşı kazanması durumunda, Osmanlı İmparatorluğu’nun kontrolü altında bulunan Arap illerine ne olacağı sorusu Lawrence’ın aklını sürekli meşgul ediyordu. ... .. Osmanlı yönetiminde yaşayan Arapların, ... ..  günümüzdeki entelektüel  Arap sınıflarının varlığını ve geçmişteki Arap uygarlıklarını,Arapların kendi kendilerini yönetme yeteneğine sahip bir halk oluşunun kanıtı olarak görülüyordu. Bildiği başka bir şey de Osmalı’ya duyulan öfkenin birçok yereltı bağımsızlık hareketinin doğmasına yol açtığı ve kabileler arasındaki genel havanın bir ayaklanmayı ... .. kaçınılmaz kıldığıydı. ...
-Lawrence’ın öncelikli hedefi Osmanlı İmparatorlu’unu yenilgiye uğratmaktı. ... .. İkinci hedefi ise ... .. Fransa ... ..
-İngiltere’nin Ortadoğu’daki başlıca çıkarı, iletişim için yaşamsal önem taşıyan Süveyş kanalı’nı korumaktı. ... ..
-İngiltere’nin Kahire’de Araplarla, Londra’da ise Frnasızlarla iki ayrı görüşme yapması... .. SkyesPicot Anlaşması’nın koşulları açıklanması durumunda, Arapları vaatlere boğan İngiliz diplomatlarını fena hâlde utandıracak cinsten de olsa Londra Hükümeti’ne Arap isyanını müttefik olan Fransızları gücendirmeden desteklemek için ihtiyaç duyduğu zemini sağlıyordu. ... ..
-... .. Mekkeli Şerif Hüseyin ve oğulları ... .. ... ..  Arapların milliyetçi niyetleri hakkındaki tüm belirsizlikler, Şerif Hüseyin’in 1916 yılının Haziran ayında, Omanlı İmparatorluğu’na karşı ayaklandığını ilan etmesiyle kayboldu. Hüseyin’in güçleri Mekke’yi ve bazı diğer şehirleri ele geçirdiler. Bu Osmanlıları ‘Hicaz Demeiryolu’nun son noktası olan Medine’ye gerilemek zorunda bıraktı. ... ..
-... .. Lawrence ... .. Ekim 1916’da, ... .. Hicaz’a gönderildi ... ..
-... .. Arap bağımsızlığı düşüncesi Suriye’yi yönetmeye kararlı Fransız sömürgecileri için dayanılmaz bir şeydi... Hindistan’daki İngiliz hükümeti de Irak’ta buna benzer ihtiraslara sahipti. ... ..
Ayaklanmanın Temelleri
-... .. Jön Türkler ... .. Enver Paşa ... .. Araplar, özgürlüğün tadını almıştı. ... .. Enver, Talat ve Cemal ... .. Türk olmayan akımları özellikle Arap ve Ermeni milliyetçiliğini bastırmak için şevkle işe koyuldular. ... ..
-... .. Jön Türkler, Ermenileri, Hristiyan oldukları için değil ama Ermeni oldukları için katletmişlerdi ve aynı nedenlerle Arap Müslümanları ve Arap Hristiyanları , aynı hapishanelere sürü halinde doldurup onları birlikte aynı darağacına astılar. Cemal Paşa, Suriye’deki tüm sınıfları, koşulları ve inançları ortak bir sefaletin ve tehlikenin baskısı altında birleştirdi ve böylece birleşik bir ayaklanmayı mümkün kıldı. ... ..
-Mekke Şerifi’nin pozisyonu ... ..  geleceği hükümdar, Hüseyin İbn Ali,... .. Hüseyin, ... ..  Oğullarının adı Ali, Abdullah, Faysal ve Zeyd ... ..
-... .. Cemal Paşa’nın sarhoş olduğu zamanlarda soylarına yağdırdığı hakaretler ve onur kırıcı davranışlara sessizce katlanmak zorunda kalıyordu. ... .. Bununla birlikte Hüseyin, ... .. Onun gözünde Jön Türkler, inançları ve insani yükümlülükleri çiğneyen Allahsız günahkârlar, zamanın ruhuna ve İslam’ın en yüksek çıkarlarına aykırı olan hainlerdi. ... ..
-... .. Medine’yi Türk askerleriyle dolu buldu. Zetin ve Urfa’yı kanlı bir şekilde Ermenilerden “temizleyen” yaşlı kasap cesur Fahri Paşa komutası altındaki 12. Ordu birlikleri ... .. oradaydı. .. ..
-... .. özellikle her yerde Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşü ile ilgili kesin belirtilerin farkına varmışdım. Türkiye, miras aldığı tüm imparatorluğu azalan kaynaklarıyla geleneksel koşullarda tutmak için aşırı girişim yapmaktan yorgun düşümüş, ölüyordu. Kılıç, Osmanlı çocuklarının en değerli varlığıydı, ama bugünlerde daha ölümcül silahlar çıktığından kılıçların modası geçmişti.
-İmparatorluk sınırları içinde yaşayan ... .. tebaa ırklardaha hızlı zihinleri sayesinde yeni fikirler edinmeye, ... .. gün geçtikçe güç ve bilgi bakımından daha da gelişirken, eski yöntemlere sııca bağlı kalan Anadolu insanı, köyünde bir yük hayvanı ve memleketinin dışını dert etmeyen bir asker olarak kaldı.
-Türk isminin üstünlüğü ve yarattığı eski doğal korku, daha kapsamlı kıyaslamalar karşısında zayıflamaya başladı. ... ... hepsi de her yıl insanları yiyip bitiren daha büyük bir fatura, Anadolu köylüsünün üzerine binen yüklerdi. ... ..
-Askere alınan gençler, Türk köylüsünün göreneklerinden dolayı kaderlerini sorgulamaksızın, tevekkülle karşılardı. Kusur ya da erdeme aldırmaksızın yansız davranan koyunlar gibiydiler. Tek başına bırakıldığında ya hiçbir şey yapmaz ya da kederli bir şekilde otururdu.  ... ..  Onları dünyanın en uysal, eb sabırlı ve çoşkudan en yoksul yapan, bir umutsuzluk, bir heyecanı yitirmişlik, bir inisiyatif yokluğu vardı. ... ..
-Ölüme sürülen veya hesapsızca boşlanarak fırlatılıp atılan bu adamlar, gösterişli, hırçın  Levanten subayların doğal kurbanlarıydı. . ... .. Onlara öylesine az değer veriyorlerdı ki, gerekli olan sıradan önlemlerin hiçbirini kullanmıyorlardı. ... .. Böylece doğum oranları düştü. Anadolu’daki Türk köylülüğü, askerlik hizmeti yapmaktan yok oluyordu. ... ..
-... .. Mezopotamya ... .. Arap bağımsızlık Hareketi’nin başlangıcı oradaydı. ... .. Koşullar, bir Arap hareketi için idealdi. Necef ve Kerbela halkı, Halil Paşa ordusunun gerisinde, uzakta, ona karşı isyan halindeydi. ... ..
Faysal’ın Keşfedilmesi
-Ayaklanmadaki talihsizliklerin,  ... .. temel olarak hatalı liderlikten kaynaklandığına inanıyordum. Bu yüzden büyük adamlarla görüşüp fikirlerini almak için Arabistan’a indim.
-İlk önce Mekke Şerifi ile görüştüm, yaşlandığını biliyordum. Apdullah’ı çok akıllı, Ali’yi temiz, Zeyd’i çok soğuk buldum. Daha sonra, ülkenin iç kesimlerine, Faysal’ın yanına gittim. Onda, liderlik için gerekli olan ateş ve bilgimizi uygulayacak gerekli akıl olduğunu gördüm.
-Kabile üyelerinde teçhizat var görünüyordu ve tuttukları tepeler doğal bir avantaj sağlıyordu. Bu yüzden, güvenle ve memnuniyetle Mısır’a geri döndüm. Üstlerime, Mekke’nin Rabih engeliyle değil de Cebel Subh’daki Faysal’ın kanat tehdidi aracılğıyla nasıl savunulduğunu anlattım. ... ..
- ... .. Şerif, yuvarlak terimlerle ayaklanmasına dini bir anlam  vermeyi reddetmişti. Mücadele inancı, milliyet sorunu ile sınırlıydı. Kabileler, Türklerin müslüman olduklarını biliyorlar ve muhtemelen Almanların, İslam’ın gerçek dostu olduklarını düşünüyorlardı.  Aynı zamanda İngilizlerin Hristiyan olduklarını ve onların müttefikleri olduklarını da biliyorlardı.  Bu koşullarda dinleri, onlara fazla yardımcı ola1mazdı ve onu bir kenera bıraktılar. “Hristiyanlar Hristiyanlarla savaşıyorlar, o hâlde neden Müslamanlar da aynısını yapmasınlar? İstediğimiz şey, kendi dilimizde, Arapça konuşan ve bizi huzur içinde yaşatan bir hükümettir. Aynı zamanda, Türklerden de nefret ediyoruz. ... ..
Arap Saldırısını Başlatmak
-Üstlerim bu olumlu haberler karşısında şaşırdılar, ... .. Arabistan’a geri gönderdiler. Faysal’ın kampına Türklerin Cebel Subh savunmasını yaptıkları gün vardım. ... .. Düşmanın ana gövdesini görmezden gelmek ve dikkatimizi uzaklardaki demiryolu kanatlarına yoğunlaştırmak gerekiyordu. Atılan ilk adım, üssümüzü Vech’e taşımak oldu; böylece mükemmel bir şeklide çalışmamızı sürdürdük.
-... ..  Fransa ve İngiltere arasındaki SykesPicot Antlaşması, tam da bu olasılığı göz önüne alarak Sykes tarafından kaleme alınmıştı ve ödül olarak Şam, Halep ve Musul’da bağımsız Arap devletlerinin kurulmasını şart koşuyordu, aksi takdirde bu bölgeler, Fransa’nın sınırsız kontrolünde olacaktı.
-Ne Sykes ne de Picot, olayların bu şekilde gelişeceğine inanıyorlardı; ama ben böyle olacağını biliyor ve Arap hareketinin gücünün daha sonra Batı Asya’da haksız yere bizim ve diğerleri tarafından tasarlanan ‘sömürgesel’ sömürü plânlarının gerçekleşmesini önleyeceğine inanıyordum. ... ..
Bir Demiryolu Harekatı
-Vech’i ele geçirmemiz, Türkler üzerinde arzu edi,len etkiyi yarattı. Medine’nin ve demiryollarının pasif savunması için Mekke’ye yürümekten vazgeçtiler. ... ..
-Almanlar, kuşatma tehlikesini gördüler ve Enver’i, Medine’yi hemen boşaltma eemrri vermesi konusunda ikna ettiler. Sir Archibald Murray, geri çekilen düşmanı yok eetmek için bizden sürekli saldırı yapmamızı istedi.
-... .. Bu yüzde ... .. Akabe’ye gitmeye karar verdim. ... ..
-Araplar hâlâ Şerif’in bizimle kurduğu ittifakın , sonunda kendilerini satmak için hazırlanmş gizli bir anlaşmaya dayandırılmış olabileceğinden korkuyorlardı ve böyle bir Hristiyan istilası bu korkuları doğrulayacak ve işbirliğini yok edecekti. .. ..
-Faysal, iki yıl boyunca, Arap topluluğunu meydana getiren sayısız küçük parçayı bir araya getirip, doğal  düzenlerinde sıraya koymak ve Türklere karşı savaş plânına uygun olarak, onları birleştirmek için epey emek harcadı. ... .. Medine’den Şam’a ve daha ötelere kadar tüm göçebeler üzerinde bir otorite kazanmıştı. ... ..
-... .. Gemi tam zamanında geldi ve MacRury’i karaya çıkarttı. Cemal Paşa’dan  Medine’deki Fahri Paşa’ya çekilen uzun bir telgraf mesajının kopyasını bana verdi. ... .. Medine’nin derhâl boşaltılmasını ve askerlerin toplu hâlde yürüyerek önce Hedia’ya, sonra El Ula’ya, daha sonra Tebuk’a ve en sonunda, yeni bir demiryolu merkezi ve ssiperlere korunacak bir mevzi kurulacak olan Maan’a çekilmesini emrediyordu. ... ..
-Enver, ... .. Oraya varmamız için on günümğüz olsaydı ve o zaman böyle aptalca bir şeye girişselerdi, onların tümünü imha etme şansımız olurdu. ... ..
-... .. Türkler, sadece buraları savunuyorlardı. ... .. Medine garnizonu, siperlerde oturup nakliye için gerekli olan, artık yememeleri gereken erzağı tüketerek kendi hareket yeteneklerini yok ediyorlardı. ... ..
-... .. hiş şüphe yok kisavaşımızı kazanmak üzereydik. ... .. Hicaz Savaşı’nı zaten kazanmış olduğumuzu kavramaya başladım. ... ..
Akabe’ye Uzanmak
-Akabe Limanı, doğal olarak öyle sağlam bir konumdaydı ki ancak bölgenin iç kısımlarından yapılacak sürpriz bir saldırı ile gafil avlanabilirdi. ... ..
-Akabe’nin Türkler için taşıdığı özel değer, ... ..
-Arap ayaklanması aldatmacalarla başlamıştı. Şerif’ten yardım sağlamak amacıyla Kabinemiz, Sir Henry McMahon aracılığıyla “müttefikimiz olan Fransa’nın da çıkarlarını korumak koşuluyla “Suriye ve Mezopotamya’da yerel hükümetlerin kurulmasına destek olmayı vaat etmişti. Ilımlı son koşul, aslında bir anlaşmayı gizliyordu. (Bu anlaşma, son zamanlara kadar McMahon’dan ve dolayısı ile Şerif’ten de gizli tutulmuştu.) Fransa, İngiletere ve Rusya, vaat edilen bu topraklardan bir kısmını ilhak etmek ve geri kalan her yerde, kendi etki alanlarını kurmak için anlaşmışlardı.
-Kötü niyetli söylentiler, Türkiye’den Arapların kulaklarına ulaştı. Doğuda kurumlardan çok, kişilere güven duyuluyordu. Bu yüzden Araplar, ateş altında dostluğumu ve samimiyetimi sınamak için, İngiliz Hükümeti’nin vaatlerini özgür bir insan olarak onaylamamı istediler. McMahon’un vaatleri ve SykesPicot Anlaşması hakkında ne önceden haberim vardı ne de gizli bir bilgiye sahiptim. Her ikisi de savaş zamanında Dışişleri Bakanlığı’nın şubelerinde tasarlanmıştı. Ama tam bir aptal olmadığımdan, savaşı kazanırsak Araplara verlen sözlerin geçersiz birer belge olarak kalacağından hiç kuşkum yoktu. Onurlu bir danışman olsaydım, adamlarımı evlerine gönderip böyle şeyler için yaşamlarını tehlikeye atmalarına izin vermezdim. ... .. Bu yüzden İngiltere’nin sözlerini harfi harfine, özüne bağlı kalarak tutacağına dair onları temin ettim. ... .. Ama elbette, birlikte gerçekleştirdiğimiz işlerden gurur duymak yerine, sürekli acı çekerek utanç duydum. ... ..
-... .. Kurnazca verdiğim bu cevap, beni, altı ay içinde en güvenilir adam (dolandırıcı) konumuna yükseltmişti.... .. Suriye’de İngiltere çok güçlü, Şerif ise çok zayıftı. ... ..
-... .. Geçide egemen olan bu tabura rağmen, Akabe’ye ilerleyeceğimizi bildiğimizdenaceleyle plânlar yapıp görevleri dağıtmıştık. ... .. Bereket versin ki, düşmanın zayıf denetimi, bize hiç de hak etmediğimiz bir avantaj sağladı. ... .. siperlerimizden gizlice ateş edip tek tek vurmaya başladık. ... ..
Yerinde Saymak

-Akabe’yi ele geçirmemiz Hicaz Savaşı’nı sona erdirdi ... .. 
Köprülere Baskın
-Allenby, 1917 Kasım’a kadar Türkler’e karşı tüm cephede genel bir saldırı başlatmaya hazırdı. Arapların da kendi bölgelerinde aynı şeyi yapmaları gerekiyordu.. ... .. Türklerin beklenen geri çekilme düzenini bozmak için yüzeysel olarak bakıldığında doğru gözüken, ama aslında yanlış olan bir harekâtı, Yarmuk Vadisi demiryolunu baltalama harekâtını plânladım. Bu yarı önlem lâyık olduğu gibi başarısızlıkla sonuçlandı. ... ..
Ölü Deniz Seferi
-Kudüs ele geçirildikten sonra, ... ..
-... .. Medine’nin durumu
Büyük Umutların Yıkılışı
-Alleby, Hindistan ve Mezopotamya’dan gelenyardımların hızla gerçekleşmesiyle umutlandı. Artık sonbahar saldırısını plânlayabilirdi. Her iki tarafın da güçlerinin aşağı yukarı denk olmaı, zaferin, ancak Türklerin kurnaz bir şekilde aldatılmasına bağlı olabileceği anlamına geliyordu ki onlar için gerçek tehlike, henüz Ürdün dışında bulunuyordu.... .. Böyle blöf içinde blöf, çok hassas bir zamanlama gerektiriyortdu. ... ..
-... ..Cemal Paşa, ayık olduğu zamanlarda içgüdüsel olarak İslami tarzda düşünüyor ve ... ..
-Özel hedefimiz, “Türklük” konusunda aşırı duyarlı olan, Genel Kurmay’da Mustafa Kemal’in liderliği altında toplanan, Osmanlı İmparatorluğu’ndaki Arap Eyaletleri’ne özerklik verilmesini reddetmeyi görevleri sayan Alman karşıtı (antiGerman) gruba ulaşmaktı. ... .. Türk askerler, stratejinin önüne kutsal emanetleri koyan softalardan (pietist) yakınmaya başladılar: Milliyetçiler, Türkiye’nin adil ve kaçınılmaz, kendi kaderini tayin hakkı üzerinde sahip oldukları görüşleri Faysal’ın sadece vaktinden önce harekete geçerek felaketli sonuçlar doğuran bir aylama çavrildiğini yazdılar.
-.. .. Türk Kurmayı’nın bölünmesi ... .. Eski moda Müslümanlar; ... .. Yenilikçiler (modernist) ... ..
-Ellerindeki en güçlü koz, Sovyetler tarafından açıklanan, Türkiye’nin eski tarzda İngiltere, Fransa ve Rusya arasında bölünmesini amaçlayan SykesPicot Anlaşmasıydı. ... ..
-Telaşa kapılan Mustafa Kemal, Araplar kendi başkentlerine yerleştirilir yerleştirilmez Türkiye’de hükümete karşıt olan her kesimin etraflarında toplanacağını ve Anadolu’da Enver’e ve Alman müttefiklerine karşı saldırıya geçmek için topraklarından bir üs bölgesi olarak yararlanmak isteyeceklerini vaat ederek, Faysal’dan Cemal’in eline koz vermemesini rica etti. Mustafa, Toros Dağları’nın doğusunda kalan tüm Türk güçlerini birleştirmeyi başaracak olursa, bunun doğrudan İstanbul üzerine yürümesine olanak sağlayacağını umuyordu.
Son Bir Gayret İçin Güçleri Tanımak
Gösteri Tamamlanıyor
-... .. Bu plânlar, Amman’a karşı bir aldatma harekâtını ve ... ..
Son Söz
-... .. Şam’ı ele geçirmiştik ... ..
-... .. yeni Asya’yı biçimlendirme sorunu üzerine kafa yorup büyük bir hevesle çalışmıştm. Mekke, bizi Şam’a; Şam, Anadolu’ya ve sonra da Bağdat’a götürecekti. Ayrıca Yemen vardı. Fantezi gibi görünen böyle düşünceler, aslında benim olağan çabalarımın bir başlangıcı olarak görülebilir.

*”Arabistanlı Lawrence” Bilgeliğin Yedi Sütunu – T.E. Lawrence

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder