31 Aralık 2015 Perşembe

evlilik raporu *

Kurban Özuğurlu kitabının sunuş bölümünde; ilk basımı 1985 yılında yapılan eserin şimdiye kadar dört defa daha basıldığını ve yılların kazandırdığı tecrübelerin aydınlattığı “etkili güdüleme” kavramı ile birlikte  “Genişletilmiş Yeni Baskı”nın hazırlandığına vurgu yapıyor. Eser 404 sayfa. ... .. "konuyla ilgili birçok eski kitapta vurgu yapıldığı üzere; Freud'un ortaya attığı bilgilerin bir bölümünün  (s.137) yeni araştırma verilerine göre "yanlış" olduğu ifade ediliyor. 
-Eşler arasındaki iletişimin önemi ve insan davranışlarının ruhsal yaşantıyla ne kadar yakından ilgili olduğu anlatılmaya çalışılıyor. Günlük hayatımızda yüz yüze kaldığımız sorunlar ve problemlerin çözümü için ip uçları verilmeye çalışılıyor...
-Kitabın ilk basımı ile günümüz arasındaki bilimsel görüş farklılıklarına yer veriliyor.
-Benzer konuları ele alan birçok kitaptan farklı bir yaklaşım gösterilerek; ağırlıklı olarak kadınların şikâyetçi olduğu erkek davranışlarına örnekler veriliyor.
-İnsanlar  arası ilişki bozulduğunda, hata ve kusurların tek taraflı olmadığı, iki tarafın da yanlışlarının olabileceği hususları ikna edici bir dille anlatılıyor. Kitabın okunması için gerekçe oluşturabilecek alıntıları paylaşalım;
-... .. Evliliklerde ve aile yaşamında “iletişim-etkileşim-ilişki” üçgeni sağlanmadıkça, çağdaş insanlık düzeyine yükselme, bilim gözüyle zor ve “imkânsız” görünüyor. ... ..
-“Aslında hiçbirimiz yanlız ve çaresiz değiliz. Yeter ki birbirimize ulaşmanın yollarını bilelim! Bugün için size içinden çıkılmaz gibi görünen durumların, zamanla başa çıkılabilecek sorunlar olduğunu göreceksiniz.... Bunlar sizin sorunlarınız; sizi mutsuz eden dertlerinizdir! Yaşamınızın iyi olayları gibi bunlara da sahip çıkmalısınız. İlk aşamada, “Bu benim sorunum. Nedenlerini, hiç kimse benim kadar bilemez! Üstesinden ben gelmeliyim!” demelisiniz. ... ..
-Bizim evde hep kocamın sözü geçer, hep onun dediği olur. ... ..
-Benim kocam  son derece ilgisizdir. ... .. eve gelince televizyonun karşısına geçer, ne tek laf eder, ne de ettirir. ... ..
-Benim en ağırıma giden, kocamın beni başkalarının yanında küçük düşürmesi tenkit etmesidir. ... ..
-... ..Yatak işinde  bile, yanlızca kendi zevkini düşünür. Ben istemişim istememişim fark etmez. .. ..
-... .. Bana buzdolabı gibi kadınsın diyor. Oysa ben soğuk bir kadın değilim, beni kocamdan soğutan, onunla
yaptığımız kavgalar ve onun hakaretleridir. ... ..
-... .. bugüne kadar, devam eden bunalımlarımızın iki kaynağı vardır. Biri, çocukluğumuzdan bugüne kadar, başımızdan geçen, sizi etkileyen ve ruh derinliğinizde iz bırakan, ama çoğunu unuttuğunuz olayların, yaşantıların birikimidir. Diğeri de, şimdi, bu anda sizi etkileyen, ama kimseye söyleyemediğiniz, söyleseniz de çare bulamadığınız olayların etkileridir. ... ..
Kadınlar Erkeklere Göre Psikoterapiye Daha Kolay Uyum Sağlıyor
-Terapi ve araştırma süresince karşılaştığımız zorlukların başında, karıkoca sorunlarının çözümünde, eşlerin birlikte gelmelerini istediğimiz aşamada, çok az erkeğin bunu kabul etmesi geliyordu. ... ..
İnsanı Yücelten Cinsellik ya da Küçülten Saldırganlık
“Duyulan Değer” Yaşantısı
-... .. kadın-erkek, iki ayrı insanın, cinsel ilişkiden beklentileriyle yaşantılarını birlikte değerlendirdiğimizde, yalın cinsel davranışın, belki bir biyolojik boşalma sağlayabildiği, fakat anlamlı ve ruhsal hoş yaşantı hazzı verebilecek, yaşatacak bir “hoş duygu” doğurmadığı için olumlu bir “duyulan, yaşanılan, hoşlanılan” içsel haz yaşantısına dönüşmediğini; kadın ve erkeği “psikososyal doyuma” ulaştırmadığını anlıyoruz. ... ..
Dişilik mi, Kişilik mi?
-... .. kadını yanlızca bir dişi olarak algılayan erkekle, kendisini bir dişi olarak sunan kadın arasında, yanlızca yalın ve ilkel bir davranış ortaklığı söz konusu olabilir. Bir başka deyişle, erkekle kadın arasında, gerçekleşmesi gereken ve yanlızca, insana özgü bir yaşam birlekteliği olan “ruhsal-cinsel” beraberliğin yerine; kadının kişiliğinin rol oynamadığı; ilkel ve kaba cinsel istek doyumundan öteye geçmeyen, ruhsal doyum sağlamayan, mekanik, “oldu bitti” diyebileceğimiz bir ilişkidir bu. ... ..
Kadının “Dişiliği”yle Başa Çıkamayan Erkek, Onun “Kişiliği”ni Ezmek İstiyor
Kadının “Öcü” Gücünü Aşınca
-... .. Kadının başkaldırısı, erkeğinki gibi kaba, gösterişli yıkıcı olmayabilir. Tıpkı derin yatağında sessiz akan sular gibi, ortalığı karıştırmadan, güüücünü, “öce” dönüştürerek, yıllarca bastırdığı insanca isteklerinin, düşüncelerinin ve duygularının birikjimini yeri gelince, “kadınca” inceliği, akılılığı ve güçlülüğüyle,sessiz, fakat anlamlı başkaldırısıyla gösterebilir. ... ..
Kadına İtici Gelen Etkenler
Cinsel doyumsuzluktan Ruhsal-Bedensel Hastalığa
... ..
Geçmişten Gelen ya da “Şimdi Burada” olan Etkenler
... ..
Çözüm: Sözsüz Bedensel İletişimden Sözlü Dilsel İletişime Geçiş
-Evliliklerde ve aile içi ilişkilerde, eşler çatışmalarını, ruhsal gergeinliklerini, güven verici bir psikolojik ortamda gideremeyince; birbirlerine yönelik davranış biçimi ortaya koyuyor. Öyle bir davranış biçimi ki, birbirlerine karşı duydukları sevgiyi, öfkeyi, kini ifade edebilsin... Örneğin, eşine karşı kızgınlığını yatağa girer girmez sırtını dönerek yatarak göstermek gibi... Ya da sevişme isteğini eşinin yanına sevencenlikle sokularak belli etmek gibi...
-Ne var ki, çoğu kez böyle davranış biçimine olanak bulunmaz. İşte o zaman çatışmalar, ruhsal gerginlikler bedene yansır, bedene aktarılır. Beden dili aracılığıyla iafade edilmeye çalışılr. Yani psikosomatik iletişim dediğimiz özel bir iletişim biçimi geliştirilir. Böylece sözlü olarak kurulamayan iletişim bedensel belirtilerle kurulur.
-Gözlemlerimize göre, aylarca, hatta yıllarca süren birçok bedensel belirti ve psikosomatik hastalık, eşlerin bizim vakalarda evli kadınların bu sözsüz bedensel iletişimi bırakıp konuşarak sözlü iletişime geçmeleriyle iyileşmektedir.
-Psikoterapinin psikosomatik hastalıkları iyileştirme etkisi, sözsüz iletişim yerine sözlü iletişimin geçmesiyle başlıyor.
-Sözlü iletişimlerin en düzenlisi olan psikoterapi, ilkel olan bedensel iletişim yerine, gelişmiş zihinsel-sözlü iletişimin yerleşmesi, oturması olgusudur.
Kişiliğin Oluşumu ve Gelişimi
Her İnsan Kişiliğini Güçlendirebilir
Tartışmalı Davranışlar
Çare Bozuk İletişimi Onarmak
Her Yeni Öğrenme İnsanda Yeni Bir Davranış Başlatır
Her Davranış Dünün izini, Bugünün Etkisini Taşır
Davranışlarımızı Ancak Yeni Öğrenmelerle Değiştirebiliriz
Yeni Dvranışa İstekli ve Duyarlı Olmak...
Geçerli ve Gerçek Öğrenme Nasıl Olur?
İnsan İnsana İlişki Kurmanın Biliminden Yoksunuz
*evlilik raporu Evlilik-Aile ve Yaşam Birlikteliği - Prof. Dr. Kurban Özuğurlu

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder