Kitabın arka yüzünde vurgu yapıldığı üzere; “Bir kölenin oğlu olan iman
önderinin, iyilik, hac ve savaşta ibret alınacak hikâyeleri...
-Maddeyi manâya çeviren, manâyı da harekete geçiren insan...
-Mezhep imamlarımız, İmâmı Azam ve İmâmı Mâlik’i tanıyıp takdir eden,
Ahmet İbni Hanbel tarafından da takdir edilen, üzerinde ittifak edilip
ihtilafedilmeyen, savaş dönüşü şehadetle ebedileşen, Horasanlı Türk Hadîs
doktoru Abdullah İbnü’l Mübarek ....
Radıyallahu anh.” ve düşünceleri anlatılıyor. Günümüzde daha çok ihtiyaç
duyulan değerler sunuluyor...
Yazar M. Adil Teymur’un önsözü 1975 tarihli olan kitap 181 sayfa.
Kitabın özellik arz eden bölümlerini paylaşalım:
-Önsözden: Bu kitapta bizim için bir hasret konusu olan “Asr-ı Saâdet”e
ulaşmanın en güzel yolu olan Abdullah İbnü’l Mübârek’in hayatını takdim
ediyoruz. o, bizim için böye bir vasıta olduğu gibi, bundan 1200 sene evvel,
Buhârî için de böyle olmıuştu.
-Biz de hadîslerden Resûllah (s.s.s) efendimizin haytına ait açık
bilgiye ulaşmak isterken, efendimizin yaşamış olduğu ortamı tanıma lüzümu
duyuyor ve bu hususta onun kitaplarında aradığımız havayı buluyoruz. Çünkü,
Efendimizin ashâbındaki, hatta tâbindeki anlayış ve fedekârlık bilinmediği
takdirde hadiselerin de anlaşılması mümkün
olamamaktadır.
-A. İbnü’l Mübârek sahabe ve tâbînde bulunmayı düşünüp tasavvur
ettiğimiz hayatın gerçek bir misali olmuştur. Hattâ her naklettiği hadîs, onun
hayatındaki macera veya özelliğin bir kaynağı olduğunu bize göstermiştir.
Hayatını tedkik ettikçe; bildiğimiz bazı hadîslerin , onun tarafından
yaşandığını gördüğümüz gibi, ... ..
Kitaptan; A. İbnü’l Mübârek, hicrî 118 senesinde Merv şehrinde doğdu.
... ..
- A. İbnü’l Mübârek anlatır ... ..
“Sizlerden biriniz, Kur’ân’ı,
namazını kılacak kadar öğrenince, ilimle meşgul olmalıdır. Çünkü, Kur’ân’ın
manaları, ancak onunla bilinir.”
Yani, tefsir, hadîs ve fıkıhtan istifade edilerek, Kur’ânın manasıyla
meşgul olmak, sırf onu okuma ve çok okumaktan daha üsütündür. ... .. “Alim için, birinci şart, dünya
sevgisinin kalbine girmemesidir.” Dünya sevgisi deyince, bu yanlış
anlaşılmamalı. Kendisi ve ailesi için
kazanmak insanın vazifesidir. Ancak bu, ihtiyaçtan fazla olarak ve başkalarını düşünmeksizin, sırf toplamak hırsıyla olmamalıdır.
kazanmak insanın vazifesidir. Ancak bu, ihtiyaçtan fazla olarak ve başkalarını düşünmeksizin, sırf toplamak hırsıyla olmamalıdır.
-... .. “Senin kazanmak için
çalışman, tefvîz ve tefekkürüne mani değildir. Yeter ki sen, bu iki duyguyu
(tefviz ve tevekkülü) kazanma esnasında kaybetme.” buyurmuştur. ... ..
Ne Güzel Bir Ticaret;
Hem Dünya Hem âhiret
Örnek Hac Seferleri
İşini Şöhretine âlet
Etmeyen İnsan
Şöhreti ve Ondan
Kaçışı
“Doğruluk, dost pazarı
Şüpheli, pisler malı
Şüphe alır imanı
Şüpheden sakınmalı.”
-... ..Nice küçük
işler vardır ki, niyet onu büyük kılar. Nice büyük işler vardır ki, insanın
niyeti onu küçültür. Şöhretten nefret ederek ondan kaçmayı tercih et, yoksa,
nefsin kabarır. ... ..
Farzları Hafif Gören Mârifetten Mahrum Olur.
-... .. Her işi edebiyle yapmayı itiyad edindiği halde, sultana yakın
olmaktan daima sakınmıştır. Zira, sultana karşı edeb’e riayet edeyim derken,
“Hakkı söylemek, marufu emr etmek” farzını, yerine getirmemekten korkmuştur.
... ..
Nefsine Söz Geçiren Sultanlardan Çekinmez
Cömertlikten de Üstün
-... .. “İnsanların sahip
olduklarına haset etmemek, razı olmak, onlara nefsin bol bol ihsan etmesinden
daha fazla bir ikramdır.”
-Bu sözün doğruluğuna, çok zaman şahit olunmaktadır. Zira nefis, bazan ihsan ederek
karşısındakini minnet altında bırakmaktan zevk duyar. Bu da yapılan işin
değerini azaltır. ... ..
-... .. “Resûlullah(s.a.s) buyurdu: “Zemezm suyu
içildiği maksada’dır.” -A. İbnü’l Mübârek bu hadîsi okuduktan sonra, “Allah’ım! Şu, kıyamet gününün susuzluğu
içindir.” dedi ve bol bol içti. ...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder