20 Aralık 2015 Pazar

Sürgündeki Prenses Süreyya *

Yüksek seviyedeki ilişkilerin, uluslararası menfaatlerin, her seviyedeki çıkar ilişkilerinin ve  insani değerlerin yok sayıldığı hayatlar... ..
-Prenses Süreyya’nın (22 Haziran 1932, İsfahan - 25 Ekim 2001,Paris), İran Şahı Muhammed Rıza Pehlevi'nin ikinci eşi.) hayatını anlattığı kitap 330 sayfa. Günümüz için de geçerliliğini koruyan ve herkezin yararlanabileceği dersler var... ..  Kitaptan kısa alıntıları paylaşalım:
-Şahtan 1958 yılında boşandım. ... .. Benim o günkü mevkiimde olan bir kadına kimse; yaldızsız, cilâsız doğruyu söyleyemezdi.
-Böylece, gitgide, gerçekle ilgimi kesmeye başladım. Bence, bütün hayatlarını hep bu sahte hava içinde geçiren prensler ve prensesler diğer insanların neler düşündüğünü, n eler yaptığını mümkün değil, tam manasıyla anlayamazdı. Çok kimseyle görüşebilir, sayısız heber alabilirler, ama gerçek hayata yabancı kalmaya mahkûmdurlar.
-Saray adamlarının yüzlerindeki maskeleri kaldırıp gerçek yüzlerini görmeye çalıştım; bu sefer de onlar beni göz hapsine almaya başladıler. Her davranışım ve her sözüm üzerinde önemle duruluyordu. Benim birine gizlice söylediğim bir sözü şehirdeki yakın arkadaşlarım bana anlatıveriyordu. Artık hizmetçilerin, uşakların karşısında konuşamaz olmuştum. Çok geçmeden, ağzımdan çıkacak her sözü tartmasını öğrendim. ... ..
Kendimi Boşlukta Hissediverdim
-İnsan benimki gibi, başkalarına hiç benzemeyen bir hayat yaşarsa değişmemesine, yatıldığı gibi kalmasına imkân yoktur. Zamanla, ben de hiç farkında olmadan değiştim, bir aktris olup çıkıverdim.
-Sabah yataktan kalkar kalkmaz başlayıp gece yarılarına kadar rol yapıyordum. Bu rol de hep aynı rol olduğundan dolayı, gitgide bende bir huy haline gelmişti. İşte, ayağımın altındaki kırmızı halı birden bire çekiliverince kendimi boşlukta hissetmem de bundandı. ... ..
Çocukluğum
-... .. Bütün İranlılar gibi ben de yurduma karşı  derin bir sevgi duyarım. Başka bir memlekette bile yaşasam, doğduğum yere bütün kalbimle bağlıyımdır. İranlılar gibi düşünür, mektuplarımı Farsça yazarım, alacağım şeylerin
listesini hazırlarken Farsça not eder, annemle baş başayken bile Farsça konuşurum.
-Bir Avrupa ülkesine hiçbir zaman bağlılık duymamışımdır. Yarı Alman olduğum halde, 1955’te resmî bir ziyaretle gittiğim güne kadar, Almanya nasıl bir yerdir, bilmezdim, çünkü orayı çok küçük yaşta görmüştüm, daha sonra da hiç gitmemiştim.
-Şimdi Münih’te oturuyorum, çünkü annem ve babam burada yaşıyor.
-Almanların çoğu buna şaşıracaktır, ama yanlış anlamazlar umarım. Münih’te yaşamaktan çok zevk aldığımı, açıkça söyleyebilirim. Öte yandan, bu kitaba başlamadan, herşeyi olduğu gibi yazacağıma dair söz verdim. İranlı olduğum da inkâr edilmeyecek bir gerçektir.
Kraliçe Kalabilirdim
Bahtiyarı Ailesinin Politikaya Girişi
Bahtiyailerle İngilizler’in Arası Açılıyor
Babam Avrupa’da
Annemle Babam Tanışıyor
Dünyaya Gelişim
İran’a Dönüşümüz
Paris’te Beni Bekleyen Kısmet
Şah Çok Yanlızmış
Saray Entrikaları
Şah’ın Saadeti İçin
Nişanlanma ve Evlilik
İngilizlerle Petrol Ortaklığı
Musaddık Sahneye Çıkıyor
Razmara Öldürüldü, Musaddık Başbakan
Saray Hayatım
Sarayda Casus
Şah Nasıl Bir İnsandır?
Petrol Kavgası
Musaddık Şah’a Meydan Okuyor
Kral Faruk Tahttan İndirilince
Şah, İran’dan Uzaklaşmak Kararını Verdi
İlk Defa Ben Açıklıyorum
Hükümet Darbesi Hazırlıkları
Kaybettim Kaçalım
Hemen Uçağa
Pehlevilerin Serveti
Şah’ın Dışarıda Milyonları Yok
Tahran’dan Müjde Geldi
Rusya’nın Umudu Suya Düştü
Amerikan Büyükelçisi’nin Musaddık’a İhtarı
Koministlerin Büyük Hatası

Musaddık İdam Oldu
*Sürgündeki Prenses Süreyya

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder