31 Aralık 2018 Pazartesi

Hayat *


-... .. Kuantum fiziği bu metin boyunca zaman zaman, doğrudan ya da dolaylı olarak etkisini sürdüreceğinden, aşina olmayan okuyucum için biraz didaktik* de olsa kendimce bir giriş yapmay uygun gördüm. Atom-altı dünya, bize evrenin doğasını ve gizemini anlatabilecek tek alan olduğu için oradan başlayacağım.
-Modern fiziğe göre, atom-altı düzeyde madde belirli yerlerde kesin bir biçimde varolmaz., “varolma eğilimi” gösterir. Keza, atomik olaylar da belirli zamanlarda ve belirli şekillerde kesin bir biçimde oluşmaz, “oluşma eğilimi” gösterirler. Dolayısıyla, atom-altı parçacıkların kendi başlarına hiçbir anlamı yoktur. Ancak, gözlemlenebilir nitelikteki süreçlerle olan bağlantıları içinde anlaşılabilirler. Niels Bohr’un sözleriyle, “İzole edilmiş madde parçacıkları sadece soyutlamalardır. Özellikleri, ancak diğer sistemlerle olan etkileşimleri içinde tanımlanabilir ve gözlemlenebilir.” Bu nedenle, atom-altı parçacıklar”şeyler” değil, şeyler arasındaki bağlantılardır ve bu böyle süürüp gider. Kuantum mekaniğinde gözlemler hiçbir zaman “şeyler”le sonuçlanmaz, sürekli bağlantılar ağıyla karşılaşıp durursunuz. İşte bu nedenledir ki çağdaş fizik bize evrenin tek bir bütün olduğunu anlatır. Bu durum, bir bakıma, Sokrat öncesi bir Antik Yunan kavramı olan  “varlığın birliği” fikrini çağdaş bir yolla destekler ve bu yer ve zaman belirsizliği, olaylar arasında neden-sonuç ilişkileri oluşturmayı anlamsız kılar. John Stuart Bell’in de ifade ettiği giibi “Yerel nedenler diye bir şey yoktur.” Onların bize yerel görünmesinin temelinde, bütünün  bir parçasını onun tümü olarak algılama yanılgısı yatar ve bu yanılgı aslında birazdan tartışmaya açmak istediğim şartlandırılmalarımızın ürünüdür. James Gleick’in ifade ettiği gibi , “Kaos’un çağdaş düzeyde ele alınarak incelenmesine 1960’lı yıllarda başlandığında.... Girdilerdeki küçük küçük farklar çıktıklarında yerlerini hızla, akıl almayacak büyüklükteki farklara bırakabildiği görülmüştü... Mesela, hava söz konusu olduğunda, bu olgu, yarı şaka yarı ciddi Kelebek Etkisi – bugün Beijing’de kanatlarını çırpan bir

11 Aralık 2018 Salı

Harry Potter ve Ölüm Yadigârları *

-... ..
-“Umarım,” dedi Harry, “çünkü ben on yedi yaşımda olduğumda hepsi – Ölüm Yiyen’ler Ruh Emiciler , hatta belki Inferius’lar, yani Karanlık büyücü tarafından beslenen ölüler – sizi bulabilecekler, o zaman da  size saldıracakları kesin. Ve geçen sefer büyücülerden  kaçmaya çalışmanızı hatırlasanız, herhalde yardıma ihtiyacınız olduğunu kabul edersiniz.”
-Kısa bir sessizlik oldu, Hagrid’in ahşap bir kapıyı parçalayışının  anısı aradan geçen yıllardan sonra odada yankılanıyordu sanki. Petunia Teyza, Vernon Enişte’ye bakıyordu, Dudley ise gözlerini Harry’e
dikmişti. Sonunda Vernon Enişte birdendbire konuşmaya başladı, “Peki ya işim? Peki ya Dudley’in okulu? Herhalde bu tür şeylerin bir grup serseri büyücü için önemi yok – “
-Anlamıyor musun?” diye bağırdı Harry. “Size de annemle bana yaptıkları gibi işkence edecekler, sizi de öldürecekler!”
-“Baba,” dedi Dudley yüksek sesle, “Baba, ben bu Yoldaşlık insanlarıyla gidiyorum.”
-Dudley,” dedi Harry, “hayatında ilk kez mantıklı konuşuyorsun.
-Savaşı kazandığını biliyordu. Dudley Yoldaşlık’ın yardımını kabul edecek kadar korktuysa, annesiyle babası da ona eşlik edecekti: Didoşçuk’larından ayrılmaları gibi bir durum söz konusu bile olamazdı. Harry şömine rafındaki portatif saate baktı.
-“Aşağı yukarı beş dakika içinde burada olurlar,” dedi ve Dursley’lerin hiçbiri cevap vermeyince, odadan çıktı.
Teyzesinden, eniştesinden ve kuzeninden – muhtemelen sonsuza dek – ayrılma fikri, düşününce ona epey neşe veren bir fikirdi ama yine de ortada belli bir tuhaflık hissi olduğu da kesindi. On altı yıllık kesin bir antipatinin ardından birbirinize ne diyebilirdiniz ki?

5 Aralık 2018 Çarşamba

Harry Potter ve Melez Prens *


-... ..Harry altın sıvıyla doluminik şişeyi iç cebine yerleştirdi, Slytherin’lerin suratlarındaki öfkeden  köpürmüş ifade karşısındaki sevinciile, Hermione’nin hayal kırıklığına uğramışifadesi karşısndaki suçluluk duygusu garip bir şrkilde birbirine karışmıştı. Ron sadece afallamış görünüyordu.
-Mahzenden çıkarlarken Harry’e-Filch sandığı, “Nasıl yaptın bunu?”   diye fısıldadı.
-“Herhlde şansım yardım etti,” dedi Harry, çünkü Malfoy onları duyacak mesafedeydi.
-Ama onun işitme mesafesinden çıkıp Gryffindor masasına yerleştiklerinde , işin aslını onlara anlatacak kadar güvende hissetti kendini. Hermione’nin yüzü onun ağzından çıkacak her sözcükle daha da taşlaşmış bir hal aldı.
-“Sanırım kopya çektiğimi düşünüyorsun, öyle mi?” diye bitirdi sözünü. Hermione’nin ifadesi onu kızdırmıştı.
-“Eh, tam olarak senin çalışman sayılmaz, değil mi?” dedi kız, kaskatı.
-Ron, “Sadece bizim izlediğimizden farklı talimatları izlemiş,”dedi. “Bir felakette olabilirdi, değil mi? Ama bir risk aldı ve karşılığını gördü.” İçini çekti. “Slughorn o kitabı bana verebilirdi, ama hayır, ben içine hiçbir şey yazılmamış olan kitabı alıyorum. Üzerine kusulmuş kitabı, elli ikinci sayfasının haline bakılırsa, ama-“
-“Durun bir dakika,”
Dedi, harry’nin sol kulağının yaınında bir ses ve Slughorn’un mahzeninde burnuna gelen çiçeğimsi kokunun esintisi birden burnuna çarptı. Dönüp bakınca Ginny’nin yanlarına geldiğini gördü. “Doğru mu duydum? Birinin bir kitaba yazdığı şeylerdem emir mi alıyorsuni Harry?
-Şaşırmış ve kızgın görünüyordu. Harry onun aklında ne olduğunu ânında anladı.
-Sesini alçaltarak “Önemli bir şey değil,” dedi, onu rahatlatmak istercesine. “Yani, Riddle’ın güncesi gibi

3 Aralık 2018 Pazartesi

Casus Avcısı *

-... ..Benim kulübeye döndüğümüzde, öğrendiklerimizibizim takıma anlattım.
“Durum şöyle,” dedim. , “Bay Swan gerçekten sinirli, çünkü bölgede bir casus var.”
-Hepsi çok şaşırdı. Kentimizde bir casus! Tam bir şoktu bu.
“Casus nediğ Damian?”
-“Casuslar başkalarının fikirlerini çalarlar,” diyerek açıklama yaptım. “Büyük iştir bu. Çok büyük paralar kazanırlar. Çaldıkları fikirleri şirketlere satarlar. Buna sanayi Casusluğu denir.”
-Suçluların dünyası hakında bu kadar bilgili olmamdan çok etkili oldukları belliydi.
-“Yani biğisi Bay Swan’ı mı gözetliyoğ sence?”
-“Evet Lavender. Casusun biri Bay Swan’ı gözetliyor.”
-Hepimiz bunun haksızlık olduğunu düşündük. Bu durumda Bay Swan ‘ın çaresizlikten deliye dönmesi, aniden sinir krizleri geçirmesi normaldi. Ama ben casusu bulmak için bir plan yapmıştım. Casusu bir yakalayayım, o zaman Bay Swan yine o cana yakın yaşlı adam olacak, Lavender’in de yüzü gülecekti.
-Dedektiflik kariyerimin ilk dönemlerinde şunu fark etmiştim: Bazı insan tiplari vardı ki, bunların dolandırıcı olduğu belliydi.
-Belirtiler şunlar:
1 Numaralı Suçlu Tipi: Birbirine yakın gözlü insanlar.
2 Numaralı Suçlu Tipi: sakallı insanlar (Özellikle kara sakal; çoğunlukla erkeklerde olur.)
-Planım, Water Sokağı’nda bir aşağı bir yukarı dolaşarak (elbette kılık değiştirmiş olarak) bu tipleri aramaktı. Böylece, casusun Bay Swan’ın bahçesine girip kulübeden içeri dalmasını önleyebilirdim. Onu durdurmak için  orada olacaktım. 
-Tek sorun, annemin başka bir planı olmasıydı. Annem, önemli bir toplantının yiyecek içecek işini

2 Aralık 2018 Pazar

Saçaklı Kızı’ın Pasaklı Günlüğü*

Rüzgârda dans eden dolgun saçlara mı sahip olmak istiyorsun? Peki sırma saçlı, ayakkabısını bile başkalarının giydirdiği prenses masallarını mı seviyorsun? O zaman Bu PRENSES gibi değil, PASAKLI (birazcık), kendi işini kendi yapan, KIZLAR DÜNYASININ KURALLARINI BAŞTAN YAZAN, pembeden nefret eden, ama hayvanlar için gözünü kırpmadan kendini son hızla gelen bir topun önüne atabilecek kadar CESUR BİR KIZIN günlüğü! Ancak “ÖZEL GÜNLÜK OKUNAMAZ!” kuralını biliyorsun değil mi! Bu günlük ne kadar güzel olursa olsun sakın, bu günlüğü OKUMA!: 

Saçaklı Kızın Pasaklı Günlüğü’nde Büş; kendi gibi olmanın, insanları olduğu gibi kabullenmenin, arkadaşlığın, cesaretin ve sevginin hikâyesini günlüğünde anlatıyor. İlk bakışta çılgın, zıpır, deli dolu haşarılıklardan ibaret gibi görünse de gerçek bir sevgi ve hoşgörü hikâyesi Büş’ün günlüğü.





Kral Şakir – Tek Kişilik Dev Orkestra *

 

Selam arkadaşlar, ben Şakir. 
Hepinizin bildiği şekilde nam-ı diğer Kral Şakir. Dışarıdan bakıldığında normal bir aile gibi görünsek de bizim evde her gün ayrı bir olay yaşanır. Aslan babam Remzi,