29 Temmuz 2021 Perşembe

Dünyada İlaç ve Kimya Terörü *

İlaç Endüstrisinin sebep olduğu hayat kayıpları, hastalıklar, sömürü ve kaos

… ..İlaç sektöründe dönen oyunun boyutları da hayal edeceğimizin çok üzerindedir. Unutulmamalıdır ki ilaç firmalarının müşterileri sağlıklı insanlar değildir. Ne kadar sağlıksız insan olursa, ilaç firmaları da o kadar çok para kazanır. Aşırı para kazanma hırsı, ilaç firmalarının yanlış yönlendirmeleri, hükümetlerin bu sektör üzerinde yeterli denetim yapamaması, ilaç firmaları ile bazı doktorların çıkar ilişkileri, bilgisizlik gibi birçok nedenden dolayı sağlık sektörünün güvenilirliği soruşturulur bir hale gelmiştir. Her ne kadar bütün dünyada ilaçlar eskiye nazaran denetim mekanizmaları daha da çok geliştirilmiş olsa da bu konuda hâlâ büyük boşluk vardır.

… .. Dünyada ilaç piyasası 20 civarında şirketin  etrafında kartelleşmiş bir avuç ilaç firmasının elindedir. Pfizer (ABD), Johnson & Johnson (ABD), Merck (ABD), GlxoSmithKline (İngiltere), Novartis (İsviçre), Roche (İsviçre), Astra Zeneca (İngiltere) , Eli Lilly (ABD), Wyeth (ABD), Sanofi Aventis (Fransa), Abbott Lab. (ABD) vb. Şu anda işte bunlar gibi 20 büyük ilaç şirketi dünya ilkaç piyasasına büyük oranda hakimdirler. Bu çerçevede ilaç endüstrisinde uzun zamandan beri küresel alanda çok kirli oyunlar dönmektedir.


Medikal aletler ne kadar güvenli

Kanser endüstrisi sömürüsü

Medikal amaçla kullanılan kenevir(esrar)

Kanser hastalığını önleyici diğer alternatifler

İlaçlar ve ilaç firmaları ne kadar güvenli? Doktorlar ne kadar bağımsız ve ne kadar bilgili

Vitamin hapları üzerinde oynanan oyunlar ve vitamin haplarının gereksizliği

Depresyon hastalığı ve ilaçları üzerinde dönen oyunlar

Dünyanın çok kârlı kolesterol ilaçları ve pazarı ve insan sağlığını hiçe sayarak dönen oyunlar

Aşılar üzerinde dönen büyük oyunlar

Bilinçli olarak yaratılan grip paniklerinin perde arkası

Kimyasal terör

28 Temmuz 2021 Çarşamba

Bitkisel Kürlerle İlaçsız Tedavi *

… ..Kanser Neden Artıyor

… .. Besinlerin içindeki kimyasal katkı maddelerinin  kanserle ilişkisi olduğuna dair hiçbir yayın çıkmaması nasıl açıklanabilir. … ..

2. Dünya Savaşı sonrası, insanoğlunun geleneksel gıdayı değiştirdiği dönemdir. 2. Dünya Savaşı’nda üretilen kimyasal silahlardan çok büyük para kazanan kimya sektörü, savaşın bitiminde kazandığı paraları değerlendirecek ve yeni kâr kapıları açacak değişik pazarlar aramaya koyuldu. Bu amaç uğruna iki öneli sektöre yatırım yaptılar: Gıda ve ilaç. Gıda ticareti yapmak ve para kazanmak için, gıdaların raf ömürlü olması gerekiyordu. Bir gıdanın ticarete konu olabilmesi için uzun süre ‘taze’ kalabilmesi gerekir. Kimse bozulmuş gıdaya para vermez. Bu nedenle, tarih boyunca sadece baharatların, ve nispeten de peynir gibi gıdaların alışverişi yapılabildi. Tüm insanlar yaşadıkları yörede yetişen gıdalarla beslendiler. Geniş çaplı, ülkeler arası veya kıtalararası bir gıda ticareti yoktu.

Ürettiği kimyasal silahlar ile büyük paralar kazanan kimya sektörü, gıda ticaretindeki parlak geleceği gördü ver bu alana yatırım yapmaya başladı. Gıda ticaretini geliştirebilmek için, raf ömrünü uzatmak ve gıdaları daha lezzetli kılmak gerekiyordu. Bu amaçla kimyasal gıda katkı maddeleri  üretildi. Bunların üzerine bir de tarımsal ve hayvansal ürünlerin verimini artırmak için uygulanan genetik müdahaleler, tarım ilaçları ve hormonlar geldi. Bütün dünyanın tarıma ve geleneksel gıda üretimine müdahale ettiler. Sanki daha önce üretilen tüm geleneksel  gıda ürünleri zararlıymış, yanlışmış, doğru gıda kimyasal katkı maddeleri içeren, yapay usullerle üretilmiş olan, “steril” gıdalarmış gibi bir algı oluşturmaya çalıştılar. Başarılı da oldular.: Geleneksel olarak zeytinyağı tüketilen sofralara ayçiçek yağı ve kanola soktular (“zeytinyağlı yiyemem aman” diye türkü bile yaptılar). Tereyağı yerine zehirli margarinleri yığdılar insanların önüne. Gıda ticaretini, dünyanın en büyük ticaretlerinden biri haline getirdiler. Gerçekten başarılıydılar, servetlerini katlayarak artırdılar. … ..

 Para çok, peki sağlık?

    … .. .bu arada bizim sağlığımıza ne oldu? Gıdalarımızda yaşanan bu değişiklik, bize kanser ve iyileştirilemeyen kronik hastalıklar olarak geri döndü. Sektör tabii ki bunada hazırlıklıydı, onlar zaten

17 Temmuz 2021 Cumartesi

köleler ve efendiler *

… ..Tarihsel kıssalar, bazen bir gerçeği ifade etmenin en basit yoludur….

Rivayete göre Hz. İbrahim küçücük bir çocukken annesine sorar: “Benim Rabbim kim?”

Annesi “benim” diye cevap verir.

Küçük İbrahim yine sorar: “Senin Rabbin kim?”

Annesi “baban” der.

“Peki babamın Rabbi kim?”

“Nemrud” der annesi.

İbrahim, “Nemrud’un rabbi kim?” diye sorunca, annesi korkar ve “sus!” der. … ..

… ..

Bir kişiyi efendi yapan, diğer kişi ya da kişiler üzerindeki tahakküm yetkisidir.. Halbuki hiç kimsenin böyle bir hakkı yoktur. Özgürlük her insanın doğuştan gelen hakkıdır…. .. Diğer kişiler ona ancak tavsiye veya telkinde bulunabilir. … .. Eski ve yeni Ahit’te bu sistem “Tanrı’nın Krallığı” veya Cennet Krallığı” diye tarif ediliyor. Kur’an ise bu sistemin hayata geçtiği dönemi “Din Günü” (Yevmiddin) diye tanımlıyor ve bu ifade defalarca kez ayetlerde anılıyor. Meallerde, anlaşılmadığı için çoğu zaman “Kıyamet Günü” diye çevrilir ama “Kıyamet Günü” kavramı Kur’anda “Yevmil Kıyameh” diye geçer ve farklı bir kavramdır. “Kıyam” kelimesi “ayağa kalkma”, “ayaklanma” gibi anlamlara gelir. Halbuki “Din Günü” kavramı, Tevrat ve İncil’deki “Tanrı’nın Krallığı” anlatımlayla aynıdır. İlerleyen bölümlerde bu konuya ilişkin referansları göreceğiz ve konuyu daha da detaylandıracağız.

Bu bağlamda, Fatiha Suresi Kur'an'ın bir özetidir., Bu sureye göre: Tek efendi (rab) Allah’tır; insanlar ondan başka kimseye kölelik etmemelidir. din gününün sahibi/kraldır (malikidir); İnsanların amacı Din Günü istikametindeki yola yönlendirilmek olmalıdır; O güne ulaşılırsa herkes nimetler içinde olur; ondan uzak olanlar ise gazap vew bilgisilik içindedir. Yani diğer bir deyişle, gerçeği bilmeyen kölelerdir.

Tanrı’dan başka rabler edinmek İslam literatüründe “şirk koşmak” demektir. “Şirk” kelimesi Arapça’da “ortak” anlamına gelir. “şirket” kelimesi de bu kökene dayanır. Veya “teşrik-i mesai” yani “ortak mesai”     anlamındaki tamlama da bu kelimeden türetilmiştir. Yani “şirk”in gerçek anlamı “ortak”tır.

Beyinde Ararken Bağırsakta Buldum*


… ..ortalama bir insandaki toplam hücre sayısının 30 trilyon civarında olduğu düşünülmektedir.Yani işin temelinde sizi, “sen” yapan 30 trilyon hücre bulunmaktadır. Bu durumda 30 trilyon parçadan oluşan bir yapboz muyuz sadece?... ..

… .. Örneğin sadece bir gün içerisinde ince bağırsağımızın yüzeyini oluşturan epitelyal hücrelerimizden 17 milyarı ölmekte ve yerine yeni hücreler yapılmaktadır. 17 milyar hücre! Siz sadece bu cümleyi okurken ince bağırsağınızda 1 milyon hücreniz öldü ve ölümler hızla devam ediyor. Bu tam olarak ne anlama geliyor biliyor musunuz? İnce bağırsağımızdaki epitel tabaka beş günde bir tümüyle yenilenmektedir.Yani beş gün önce sahip olduğunuz ince bağırsak yüzeyi ile şu an sahip olduğunuz ince bağırsak yüzeyi birbirinden farklıdır. … .. 

İnsan; içinde kendisine ait 30 trilyon canlı hücrenin bir arada yaşadığı dev bir organizmadır. … ..

… .. Şu an, “sen” , yani 30 trilyon hücreden oluşan canlı, kitabını okurken, sadece bağırsaklarında yaklaşık 40 trilyon mikroorganizmanın yaşadığını biliyor musun?... ..30 trilyon hücre ve 40 trilyon mikroorganizma…

… .. Teknik olarak yeryüzü üzerinde sizi mutlu eden herşey, dopamin ve benzeri nörotransmitterlerin beyninizde yarattığı etkilerdir. … .. Vücudunuzdaki dopaminin yarısı beyninizde, yarısı da bağırsaklarınızda üretilmektedir. … ..  Lütfen unutmayın, mutluluk sizinle ilgili bir kavramdır, sahip olduklarınızla değil. O nedenle, insanlık olarak her şeye sahip olma, her şeyi satın alma sevdasından vazgeçmek, hem kendi mutluluğumuz hem de üzerinde yaşadığımız gezegenin mutluluğu açısından çok büyük bir adım olacaktır. Zira dünyadaki önemli problem, bazı insanların her şleye sahip olma açgözlülüğüdür. Ama unutmamak gerekir ki doğa, tüm insanlığın ihtiyaçlarını karşılayabilir ama açgözlülüğü asla karşılayamaz. Kendisi için yeterli olanla yetinmeyip sürekli ama sürekli büyüme güdüsü doğaya uygun bir güdü değildir. Hırs ve ihtirasın kısır döngüsünde büyümeye çalışanlara Edwin Abbey’in o güzel sözünü hatırlatmakm isterim:

Büyümek için büyümek, bir kanser hücresinin ideolojisidir.


8 Temmuz 2021 Perşembe

Sarp Yokuş*


MÖ VII:yüzyıl

Evvel zaman içinde “Kut”u korumak için Saka Başbuğu Alp Er Tunga’ya emanetti. Kut’lu günlerde ite itliğini, ere yiğitliğini Türk buyururdu. Her zorlu işe çareleri, her derde derman vardı. Hele o namertlik olmayaydı…

Sayısını Farslıların dahi unttuğu yenilgileri sonrasında İblis kuytuda, izbede Zal’ın oğlu Rüstem’e nice desiseler öğretti. Koynuna sinsice, fitne fesat sokuşturup saklandığı karanlık ininden gizlice izlemeye çekildi.

Turan ordusunun yüce başbuğu Alp Er Tunga; Fars’ın süslü sözlerine, dağdan büyük yeminlerine aldandığını bilmiyordu. Davet edildiği Fars’ın barış yemeğine icabet etmişti. Türk, kılıcı önünde secde eden ulusların hile ile neler yapabileceklerini daha öğrenmemişti.

Gözlerini açtığında, Ulu Hakan’ın omuzlarına kadar salınan saçları kıpkızıl kanlara bulanmıştı. Başının üzerindeki aslan börkü kucağına düştüğünde her daim yanında dolaşan, ona yoldaşlık eden leoparlarının yanında olmadığını fark etti. İkisi de az ileride parçalanmış şekilde üst üste yatıyordu. Onu terk etmemişler, ardından kendilerini uçuruma bırakmışlardı. Gözlerini açmakta güçlük çekiyordu, başından akan kanlar yüzünün ve gözlerinin üzerinde donmuştu.

Bu sonu gelmez uçurumun içine fırlatıldığını hatırladı. Çalılar, iğde dalları onu bırakmamış, uçurumun dibine düşmesine izin vermemişti. Kayalığın üst tarafında kızılca kıyamet kopmuştu. Cesetler dap gibi yığılmıştı. Akan kanlar dereleri taşırmış, yakılmış insan cesetlerinin dumanı güneşin yüzünü örtmüştü. Turan’ın üzerine gelip çöreklenen kara duman, ak gökyüzünü bu katliamı görmesin diye uğraşıyordu. Henüz kalleş Rüstem ve adamları Saka Hakanı’nın uçuruma düştüğünün farkında değillerdi. Çok az zamanı kalmıştı.

… ..

-Tanrı’nın gökçe beyleri, ne oldu size!