… ..Tarihsel kıssalar, bazen bir gerçeği ifade etmenin en basit yoludur….
Rivayete göre Hz. İbrahim küçücük bir çocukken annesine sorar: “Benim Rabbim kim?”
Annesi “benim” diye cevap verir.
Küçük İbrahim yine sorar: “Senin Rabbin kim?”
Annesi “baban” der.
“Peki babamın Rabbi kim?”
“Nemrud” der annesi.
İbrahim, “Nemrud’un rabbi kim?” diye sorunca, annesi korkar ve “sus!” der. … ..
… ..
Bir kişiyi efendi yapan, diğer kişi ya da kişiler üzerindeki tahakküm yetkisidir.. Halbuki hiç kimsenin böyle bir hakkı yoktur. Özgürlük her insanın doğuştan gelen hakkıdır…. .. Diğer kişiler ona ancak tavsiye veya telkinde bulunabilir. … .. Eski ve yeni Ahit’te bu sistem “Tanrı’nın Krallığı” veya Cennet Krallığı” diye tarif ediliyor. Kur’an ise bu sistemin hayata geçtiği dönemi “Din Günü” (Yevmiddin) diye tanımlıyor ve bu ifade defalarca kez ayetlerde anılıyor. Meallerde, anlaşılmadığı için çoğu zaman “Kıyamet Günü” diye çevrilir ama “Kıyamet Günü” kavramı Kur’anda “Yevmil Kıyameh” diye geçer ve farklı bir kavramdır. “Kıyam” kelimesi “ayağa kalkma”, “ayaklanma” gibi anlamlara gelir. Halbuki “Din Günü” kavramı, Tevrat ve İncil’deki “Tanrı’nın Krallığı” anlatımlayla aynıdır. İlerleyen bölümlerde bu konuya ilişkin referansları göreceğiz ve konuyu daha da detaylandıracağız.
Bu bağlamda, Fatiha Suresi Kur'an'ın bir özetidir., Bu sureye göre: Tek efendi (rab) Allah’tır; insanlar ondan başka kimseye kölelik etmemelidir. din gününün sahibi/kraldır (malikidir); İnsanların amacı Din Günü istikametindeki yola yönlendirilmek olmalıdır; O güne ulaşılırsa herkes nimetler içinde olur; ondan uzak olanlar ise gazap vew bilgisilik içindedir. Yani diğer bir deyişle, gerçeği bilmeyen kölelerdir.
Tanrı’dan başka rabler edinmek İslam literatüründe “şirk koşmak” demektir. “Şirk” kelimesi Arapça’da “ortak” anlamına gelir. “şirket” kelimesi de bu kökene dayanır. Veya “teşrik-i mesai” yani “ortak mesai” anlamındaki tamlama da bu kelimeden türetilmiştir. Yani “şirk”in gerçek anlamı “ortak”tır.
Kur’an’da bu kelime Allah'ın hükümde “ortağı” olmadığı söylenirken geçer. Onun yerine herhangi bir kişi hükümdarlığa koyulursa, bu kişilere “tağut” dendiğini söylemiştik. Tağut çoğul bir kelimedir. Kökü, “haddi/yetkiyi aşmak” manasına gelen “tuğyan” fiilidir. Az önce değindiğimiz gibi, Tağut’a kölelik etmek ise ayetlerde defalarca kez kınanmıştır.Bilgisilik insanları köleliğe sürükler. Ne tezattır ki insanları köleleştirmenin en etkili yollarından biri dini kullanmak olmuştur hep. Söz konusu “din” olduğunda, insanların çoğu aklını devre dışı bırakır ve ilâhi hakikatlere karşı köle olur. Statüko bunu iyi analiz ettiği için, hükümdarlıkların propagandasına malzeme edilen kavramlar hep kutsiyet atfedilen kavramlar olmuştur.
Halbuki bir kavrama, bir kişiye veya nesneye kutsiyet atfedilmesi onu put yapar. … ..
… ..
*köleler ve efendiler & Hamza Yardımcıoğlu
Şira Yayınları
1.baskı: Haziran 2017
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder