17 Eylül 2024 Salı

Kuşların ve Yılanların Şarkısı*


 

Suzanne Collins Amerikalı gazeteci, televizyon senaristi ve roman yazarıdır. 1962’de Connecticut da doğan Collins yüksek öğrenimini sahne sanatları ve tiyatro bölümünde tamamlamıştır. Daha sonra New York Üniversitesi’nden de yaratıcı yazarlık diploması alan yazar, kariyerine çocuk televizyon programlarına metin yazarak başlamıştır. İlk serisi Gregor çocuklar içindir ve 21 ülkeye satılmıştır.

2008 yılında ilki  basılan, bilimkurgu türündeki Açlık Oyunları serisi dört kitaptan oluşmaktadır. Açlık Oyunları, Ateşi Yakalamak, Alaycı Kuş ve uzun bir aradan sonra 2020 yılında yayınlanan Kuşların ve Yılanların Şarkısı dispotik bir gelecekte, toplumun m ıntıkalarra bölünmüş halde diktatörlükle yönetilmesini anlatır. Seri’nin kahramanı Katniss gençlerin birbirini öldürdüğü Açlık Oyunları’na katılır, var olan toplum düzenine baş kaldırır ve büyük bir isyanın lideri olur. Yunan mitolojisinden esinlenerek Açlık Oyunları’nı yazan Suzanne Collins, ikinci esin kaynağını da hava kuvvetlerinde savaş pilotu olan ve ona pek çok hikâye anlatan babası olduğunu söyler.

Açlık Oyunları serisi tüm dünyada 54 dile çevrilmiştir. Romanlar üzerine dört film yapılmış, hepsi de gişe hasılatı kırmıştır. Serinin son kitabı Kuşların ve Yılanların Şarkısı, ana kahramanlardan Başkan Snow’un gençliğini ve kötülüğe doğru nasıl yol aldığını anlatır. Kitaptan uyarlanan film çok yakında dünyada gösterime girecektir. … ..


Arka kapat tanıtımı: Onuncu Açlık Oyunları’nı başlatacak hasat gününün sabahı. Başkent’te on sekiz yaşındaki Coriolanus Snow akıl hocası olarak katılacağı Oyunlar’a hazırlanıyor. Başarılı olmak istiyor ve bunun için tek bir şansı var. Bir zamanların görkemli Snow ailesi zor zamanlardan geçiyor ve ailenin zekâsıyla, hamleleriyle diğer akıl hocalarını gölgede bırakıp haracını Oyunlar’ın galibi yapmasına bağlı.

Ama şans ondan yana değil. Coriolanıs’u kötülerin kötüsü 12. Mıntıka’nın  kız haracına akıl hocalığı yapmak gibi onur kırıcı bir görev veriliyor. Artık kaderleri birbirine bağlı. Coriolanus’un yaptığı her seçim onları galibiyete ya da mağlubiyete, zafere ya da yenilgiye götürebilir. Arenanın içinde ölümüne bir dövüş sürüyor. Arenanın dışında ise talihsiz haracına yakınlık duymaya başlayan Coriolanus kurallara uyma zorunluluğuyla, bedeli ne olursa olsun yaşama arzusu arasında kalıyor.


... ...

... ..


Kalbim bir budala, bu bir gerçek

Aşk tanrısını suçlayamam, o daha bir bebek

İster vur ister tekmele ister infaz et

Kalbim sürünerek gene sana gelecek


Kalbim delirdi, söz dinlemiyor elbet

Baş gibisin, çekiyorsun arıları er geç

İster sok ister ısır zehrini zerk et

Kalbim sürünerek gene sana gelecek


Keşke olsaydı önemi

Kalbimi parçalamayı seçmemin

Gene de seni seven bu kalbi

Nasıl parçalamaya karar verdin


Gururun okşandı mı

Kalbimi söküp atabildiğin için

Gene de seni seven bu kalbi

Mahvetmeyi seçtin


Kalbimi kaptırdım sana, o artık bir tutsak

İnsanlar gülüyor, ellerinde bir oyuncak

İster öldür ister süründür ister eziyet et

Kalbim sürünerek gene sana gelecek


Kalbim sıçrayıp duruyor bir tavşan gibi

Damarlarıma kan pompalıyor, bu tek bildiği

İster öldür ister süründür ister eziyet et

Kalbim sürünerek gene sana gelecek


İster yak ister söndür ister seyret

İster parçala ister toparla ister terk et

İster öldür ister sürdür ister eziyet et

Kalbim sürünerek gene sana gelecek



... ..



… …


… …


Herkes tertemiz doğar

Papatyalar gibi taze

Böyle kalmak kolay değildir.

Dikenli çalılardan geçmek

Ateşte yürümekten beterdir


Burası karanlık bir dünya

Burası korkutucu bir an

Bazı darbeler aldığımdan

Şaşırtıcı değil temkinli olmam

Sana ihtiyacım var sevgilim

Sen yeni yağmış kar gibi temizsin


Herkes kahraman olmak

Herkes kremalı pastayı kapmak ister

Hayallere dalmak değil, eylemdir

Başarmak hiç kolay değildir

Değişmek için zaman gerekir

Keçi sütünün tereyağı

Buzların eriyip su olması için zaman


Dünya gözlerini kapatıyor

Çocuklar öldürülürken

Sense vazgeçmiyorsun denemekten

Ben toza dönüşürken

Bu yüzden benimsin sevgilim

Sen yeni yağmış kar gibi temizsin


Soğuk ve tertemizsin, değiyorsun tenime

Örtüyorsun üzerimi, işliyorsun kalbime


Beni tanıdıklarını sanıyorlar

Yaftalar, uyduruyorlar

Biliyorsun yalan söylediklerini

Sen gördün gerçek benliğimi


Bu dünya zalim, bela sarmış her yeri

Sense bir neden istedin benden

Etrafımı sarmışken yirmi üçü birden

Bu yüzden sana güveniyorum sevgilim

Sen yeni yağmış kar gibi tertemizsin



… … 

… …




*Kuşların ve Yılanların Şarkısı &  Suzanne Collins


Kitabın Özgün Adı: The Ballad of Songbirds and snakes

Çeviren Taylan Taftaf

Dex

Doğan Yayınları


*Dispotik romanlar, totaliter rejimlerin veya baskıcı devletlerin yönetiminde geçen, genellikle distopya türünde olan edebi eserlerdir.

Bu tür romanlar, bir ülkenin ya da toplumun yönetimindeki baskıcı, otoriter veya totaliter rejimlerin yarattığı olumsuz etkileri konu alır. Bu etkiler, özgürlük kısıtlamaları, sansür, propaganda, gözetim, baskı, zorla işe yollama gibi unsurları içerir.

Dispotik romanlar, genellikle yazarlar tarafından çağdaş toplumda mevcut veya gelecekte mümkün olabilecek bir karanlık geleceği tasvir etmek için


*Distopya - Vikipedi (wikipedia.org) 

Distopya (anti-ütopya Yunanca dystopia[1]), çoğunlukla ütopik bir toplum anlayışının anti-tezini tanımlamak için kullanılır.[2]

Distopik bir toplum otoriter-totaliter bir devlet modeli ya da benzer bir başka baskıcı sistem altında karakterize edilir.[3]

Kelime ilk defa John Stuart Mill tarafından kullanılmıştır. Filozofun Yunanca bilgisi göz önüne alınırsa, kelimeyi "ütopyanın tersi" olarak değil, "kötü bir yer" anlamında kullandığı anlaşılır.

Yunanca bir ön-takı olan dys/dis, "kötü", "hastalıklı" ya da "anormal" anlamını taşır. ou takısı ise "yok", "değil" anlamını taşır ki, ütopya (outopia) Yunancada "olmayan yer" demektir. Aslında ütopya, "güzel yer" anlamına gelen Eutopia 'ya bir gönderme yapar (eu öntakısı "iyi, güzel" anlamı katar). Yani distopya ile ütopya, dysphoria ile euphoria 'nın birbiriyle karşıt olduğu gibi karşıt değildir.

Distopik toplumlar özellikle konusu gelecek zamanlarda geçen hikâyelerde yer alır. Bunlardan en ünlü olanları George Orwell'ın Bin Dokuz Yüz Seksen Dört ve Aldous Huxley'in Cesur Yeni Dünya adlı romanlarıdır. Distopik toplumlar edebiyatın birçok alt türünde görülmektedir ve genellikle toplumdaki politik, ekonomik, teknolojik ve dini problemlere dikkat çekmek için kullanılır.

Bazı distopik romanlar[değiştir | kaynağı değiştir]

1 yorum:

  1. https://hestiagunlukleri.blogspot.com/2020/12/aclk-oyunlar-kuslarn-ve-ylanlarn-sarks.html

    YanıtlaSil