“İstenmeyen Kişi”
Patronundan muhabirine,
medyadaki hâkim gücün yanında
olmamanın bedelini ödeyenler...
-Kitabın ilk sayfasına ” T.C. Anayasası 26. Madde” konulmuş. “Herkes
düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim, veya başka yollarla tek başına veya
toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet, resmi makamların
müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de
kapsar.”
-“Önsöz”ün son bölümüne konulan Not’da ise “Feedom House, Küresel Basın
Özgürlüğü 2015 haritasında Türkiye’yi “Özgür Olmayan “ülkeler arasında
konumlandırdı. Bir yılyıl “Kısmen Özgür” kategorisinde yer alan Türkiye, 14
sıra gerileyerek basın özgürlüğü sıralamasındab Kenya, Tanzanya, Mozambik gibi
ülkelerin gerisinde kaldı ve 197 ülkenin bulunduğu listede 134. sıraya
yerleşti” açıklaması yapılıyor.
-Kitapta tanıdık isimlere ve son dönemin sürekli haber konusu olan yaşanmışlıklarına
yer verilmiş.
-Bir anlamda tarihe bir kez daha not düşülmüş. içinde bulunulan dönemin
fotoğrafı ve ortaya çıkan tablonun duygularda yarattığı arka plana da yer
verilmiş.-... savaşta he şey mübahtır anlayışı ile hareket edenlerin,
-İçine battığı ahlâki çöküntünün içinde yuvarlanıp arkalarında kirli
izler bırakanların,
-Her yaptıklarını, kendi adanmışlıkları için kutsallaştıranların
yüzlerine tutulacak ışık bugün okuduğunuz eserin satırlarına gömülüyor... ..
okurken; “gerçeklerin bir gün ortaya çıkmak gibi kötü bir huyu” olduğunu düşünüp acı acı tebessüm
ediyorsunuz...
-Beğenelim ya da beğenmeyelim; işinden olmuş, hasızlığa uğramış, acı
çeken habercilerin tecrübelerini okurken derin düşüncelere dalıyorsunuz...
-Daha 18. yüzyılda “Seninle aynı fikirde değilim ancak senin fikrini
özgürce söyleme hakkını ölümüne savunurum” diyen Voltaire’in veciz sözü
hatırlatılıyor...