-Yayın yönetmenliğini Talat Parman’ın yaptığı “Baharlık Kitap Dizisi”nin
2. kitabı... Kitabın içeriği konuya
aşina olanların anlayabileceği bir dille ve on kadar yazar tarafından makaleler
olarak kaleme alınmış. İlgi alanı olanlar için doyurucu... .. Makalelerde;
Sigmund Freud, Helene Deutsh, Karen Horney, Anna Freud, Melanie Klein gibi
psikanalistlere atıflar yapılıyor.
Kısa alıntıları paylaşalım:
-Sunuş bölümünde; ... .. Psikanalistin otoriteyi temsil eden babasal ve
erkeksi, yasaklayan, sınırlayan yönünün yanı sıra, dinleyen, içselleştiren,
kapsayan anaç ve kadınsı yönünün de altı çizilmeye başlanmıştır. ... ...
-... .. psikanalitik çerçevenin oluşumu için tıpkı ruhsallığın
oluşumunda olduğu gibi anne ve baba imgelerine, kadın erkek imgelerine, ama her
ikisine birden gereksinim vardır.
-Çünkü hepimiz bir ortak düşün ürünüyüz. Anne babamızın düşünde oluruz
önce. Bu ortak düş bir eyleme dönüştüğünde de annemizin rahmine düşeriz. Düşü
eyleme dönüştüren ise elbette arzudur. Arzu en eski, en mahrem ve o yüzden en değerli
hazinemizdir. En eskidir, çünkü anne babamızın
birbirini arzulamasından alır kaynağını.
En mahremdir, çünkü bir kadının bir erkeğe, bir erkeğin bir kadına ,
üçüncüye yasak bir mahremiyette gösterdiğidir. Oysa tam da üçüncüye yasak olan
bu mahremiyetten doğar üçüncü. Yaşamın temel tuhaflığı buradadır işte. ... ..
- Sigmund Freud, 1932'de "kadınlık" üzerine verdiği konferansta kendisini konu üzerinde pek de emin hissetmediğini söyleyerek başlar ve kadınlığın gizemini vurgulayarak devam eder. O döneme (1930'lar) gelindiğinde, yıllat içinde psikanaliz oldukça değişmiş ve zenginleşmişti. Ancak, kadınlık konusu hâlâ bilinmezlik dolu ve "karanlık" olarak tanımlanmaktaydı. ... ..
- Sigmund Freud, 1932'de "kadınlık" üzerine verdiği konferansta kendisini konu üzerinde pek de emin hissetmediğini söyleyerek başlar ve kadınlığın gizemini vurgulayarak devam eder. O döneme (1930'lar) gelindiğinde, yıllat içinde psikanaliz oldukça değişmiş ve zenginleşmişti. Ancak, kadınlık konusu hâlâ bilinmezlik dolu ve "karanlık" olarak tanımlanmaktaydı. ... ..
-.. .. Kadın sevmeli ve sevilmelidir. Sevme kapasitesi ise ancak
kendinde olmayanı yani eksikliği tamamlayan “ötekini” kabullenmekle
gerçekleşir. ... ..
-... .. Şimdilerde ise işler değişmiştir. Çiftler istediğimiz zamanda
çocuk sahibi olabiliriz diye düşünmektedir. Korunma yöntemleriyle kontrol
altına alınan bu arzu doğrultusunda çocuk sahibi olunup, kaza riskleri azaltılmaktadır.
Tam