13 Nisan 2018 Cuma

Bitmeyen Savaş / Halil Paşa *

-... .. Karargâhın etrafında şöyle bir dolaştım, askerlerim savaşın yorgunluğunu çıkarıyorlardı. Gözlerinde gurur ve yeni savaşlara hazırlığın ışıkları parlıyordu...
-Kut, 29 Nisan 1916’da düşmüştü. Orduma şu emri neşrettim:
“Karargâh
16.2.32 (1916)
18. Kolordu Kumandanlığı’na
Arslanlar,
1) Bugün Türklere şan, İngilizlere kara meydan olan şu kızgın toprağın güneşli semasında şehitlerimizin ruhları neşeli ve sevinçli bir şekilde uçarken, ben de hepinizin pak alınlarından öperek cümlenizi tebrik ederim.
2) Bize 200 senedenberi tarihimizde okunmayan bir vakayı kaydettiren Cenabı Allah’a hamd ve şükür eylerim.  Allah’ın azametine bakınız ki 1.500 senelik İngiliz Devleti’nin tarihine bu vakayı ilk defa yazdıran Türk süngüsü oldu. İki seneden beri devam eden Birinci Dünya Savaşı’nda böyle parlak bir vaka gösteremedi
3) Ordum gerek Kut karşısında  gerekse Kut’u kurtarmaya gelen İngilizler karşısında 350 subay ve 10.000 neferini kaybetmiştir. Fakat buna mukabil bugün Kut’tan 5’, general olmak üzere 481 subayla ve 13.300 er neferlik İngiliz ordusunu teslim alıyoruz. Bu teslim aldığımız orduyu kurtarmaya gelen İngiliz ordusuna da 30.000 zayiat verdirdik.
4) Şu iki yekuna sathi bir nazar atfedince cihanı hayretlere düşürecek büyük bir fark görülecek ve tarih bu vakayı yazacak kelime bulmakta müşkülaa uğrayacaktır.
5) İşte Türk sebatının İngiliz inadını kırdığı birinci vakayı Çanakkale’de, ikinci vakayı burada görüyoruz.
6) Yalnız süngü ve göğsümüzle kazandığımız bu zafer tekemmül eylemekte bulunan vasait-i harbiyemiz
karşısında atideki muvaffakiyetimize parlak bir başlangıç olacağına kati bir delildir.
7) Bugüne ‘Kut bayramı’ adını veriyorum. Ordumun her ferdi, her sene bu günü kutlarken şehitlerimize Yasin’ler, Tebareke’ler, Fatiha’lar okuyacaktır. Şühedamız hayat-ı âliyatta, göklerde kızıl kanlarıyla süzülürken , gazilerimiz de gelecekteki zaferlerimizin bekçileri olsunlar.

6.Ordu Kumandan Vekili
Mirliva Halil 
29 Nisan 1916”
... ..
-...  .. Çin hudutlarından Türkiye’ye kadar arada hiçbir yabancı millet bulunmadığı ortadaydı.Doğu Türkistan, Batı Türkistan, Kafkas Türkleri evvela birer cumhuriyet halinde İstiklalerine kavuşturulacak, daha sonra bu cumhuriyetler birleşerek Anadolu’ya katılacaklardı. Kültürel, ekonomik ve askeri inkılaplar bunu takip edecek, turan gerçekleştirilecekti, amaç buydu.

-Taşkent’te tanıdığım yüksek zekâya sahip Hafız Kari, Tacettin, Molla sadrettin gibi ateşli ve vatansever Türkler  millli duygularına bağlı ve Türkiye’nin edebiyatını, tarihini, kültürünü yakından inceleyen insanlardı. Kari, sekiz on odalı evini İstanbul’da neşredilen kitaplarla geniş bir kütüphane haline getirmişti.
-Bir gün Taceddin’le kaldığım otelde görüşürken kendisine, “Çar zamanında mı Türklerin hali iyiydi, yoksa şimdi yayılmakta olan Bolşevizm altında mı daha iyidir?” diye sordum.
-Gülerek şu cevabı verdi:

-“Bilirsiniz ben Taşkent’i Kolçak ordularına karşı kızıl bayrak çekerek müdafaa etmişimdir. Bugün Bolşeviklerin gözünde kıymetsiz ve şüpheli insanım. Çar zamanında Türkistanlılara eşek muamelesi yapılır, gel eşek git eşek denilirdi, bugün eşek eşek tabirinin yerini tavariş aldı, o kadar... Eski vazife devam ettiğinden değişiklik sadece isimde oldu... Kadermiş, ne yaparsın...”


*Kut’ul Amare Kahramanı Halil Paşa Bitmeyen Savaş – Taylan Sorgun

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder