...
.. Seviyorsanız saf, saf sayılıyorsunuz. Mutluysanız, önemsiz ve basit diyorlar
size. Açık elli ve özverili iseniz, size kuşkuyla bakıyorlar. Bağışlayıcı bir
tipseniz, zayıf deniliyor sizin için. Baş kaldırma güveniyorsanız, aptal diyorlar
size. Bütün bu iyi özelliklere tümüyle sahip olmak istediğinizde, insanlar
hemen sizin sahte olduğunuza inanıyorlar. Bu bilir bilmez davranışlar birbirini sevmeyen ve
birbirinden kopuk insanları, kafalarındaki karışıklığı ve mutsuzlukları itiraf
edemeyecek denli kültürlü ve bunlara karşı bir şey yapmaya cesaret etmeyecek denli
egolarının tutsağı olan kişiler. Bu tür davranışlar, insanlar arasındaki
ilişkileri sürekli olarak koparıyor ve temel insani değerlerin yok olmasına
neden oluşturuyor. Geçmiş yıllarda yayınlanmış pek çok bilimsel yapıt insanlar
arasındaki ilişkilerin önemini kanıtlıyor; insanlar arasındaki içtenliğin iyi
ve üretken bir yaşam için gerekli olduğunu gösteriyor; sevgi dolu bir dokunuşun ya da yürekten bir gülüşün insanı
iyileştirdiğini belirtiyor ve olumlu
ilişkilerin insana fiziksel, psikolojik ve akılsal yönden iyilik
getirdiğini vurguluyorlar.
… ..
Birbirimizle ilişki kurma yolunda giderek artan yetersizliğimiz korkutucu
boyutlara varıyor. Yakın bir gelecekte iki ebeveynli aileler istisna
sayılacaklar. Evlilik, uzun süren dostluklar ve bunlara benzer kavramlar her gün
daha çok modası geçmiş fikirler olarak kabul ediliyor. … ..Bireysellik,
bağımsızlık ve kişisel özgürlük; hoşlanma, sevgi ve işbirliğinden daha çok
değerli sayılıyor. … ..
… .
Bu bilgiler olmaksızın bizler nefret, korku ve yalnızlık içinde birlikte yaşayan
ve umursamazlıkla sürekli birbirini inciten insanlar haline geliriz. Ne mutlu
bize ki, şimdi de bu konda seçimi yapabilmek bizim elimizde.
… .. İlişkilerim bana yenilgiyi olgun karşılama, buna üzülmeme ve korkuyu yenme dersleri verdiler. Ruhumun özgürlüğünü kazanmasına ve bende sevgiden korkma olayının kökünden kazınmasına neden oldular. İyi ve kötü ilişkiler şimdi de benim temel teşvik kaynağımı oluşturuyor; topluma açık, meraklı, öğrenme heveslisi
ve her türlü mücadeleye hazır olmamı salıyorlar…. ..Çok
güzel bir masal vardır. Bunda küçük bir kız çocuğu çimenlerin üzerinde yürürken
bir kelebeğin, dikene takılıp kalmış olduğunu görür. Büyük bir özenle kelebeği
dikenden çıkarır. Kelebek uçmaya başlar; sonra güzel ve iyi kalpli bir peri
olarak geri döner. Küçük kıza, “Bu iyiliğe karşı ben de sana en çok istediğin
şeyi vermek istiyorum.” Der. Küçük kız bir an düşünür ve yanıtlar. “Mutlu
olmayı istiyorum.” Peri ona doğru eğilir ve kulağına bir şeyler fısıldar. Sonra,
birdenbire gözden kaybolur.
Kız
büyür. Çevresindeki hiç kimse ondan daha mutlu değildir. Bu mutluluğun sırrını
ona her sorduklarında yalnızca gülümser ve “İyi bir perinin sözünü dinledim,”
der.
Yaşlanınca
komşuları bu inanılmaz sırrın onunla birlikte öleceğinden korkarlar. “Lütfen, şu
sırrını biz de söyle,” diye yalvarır; “Perinin sana ne söylediğini bize yinele”
derler. Sevimli ve yaşlı kadın, “Peri,
çevremdeki her insanın ne denli güvencede imiş gibi görünse de gene bana muhtaç olduğunu söylemişti, “ der.
Hepimiz birbirimize muhtacız.
Başlangıç
Bazı
ilişkiler içindeyken öyle bir an gelir ki, artık farklılıklarda uzlaşmak için
ne denli içten davranılsa ya da bir zamanlar paylaşılan geçmişin bir bölümünü
yeniden oluşturmak üzere istek ne denli güçlü olsa; mücadele öyle acılıdır ki,
başka hiçbir şey duyumsanmaz; dünya ve onun tüm güzellikleri acımasız
karşıtlıklara eklenirler. (Davit Viscott)
Birbirimizle ilişkilerimizde başarısızlığa düştüğümüzde bizler günahkâr, eksik ya da yetersiz değilizdir. İlişkiler içinde çok basit şekilde kendimize aşırı güvenli ve hazırlıksız olur ya da bu ilişkilerden beklentilerimizde gerçekçi olmalıyız. İlişkilerin tümü doğru değildir. Değerler değiştiği sürece anlayışlar gelişir, insan yüzleri anlaşılmaz ve davranışları önceden kestirilmez hale gelir. Ve böylece hatalar yaparız.
*birbirimizi
sevebilmek insan ilişkileri
üzerine bir inceleme & Leo Buscaglia
1982
Türkçesi: Nejat Ebcioğlu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder