… .. 15 Mayıs 1919.
Perşembe’ydi.
Sabah saat tam 07.00
Kurtuluş Savaşı’nın dönüm noktasıydı…
Yunanistan,
Truva Savaşı’ndan üç bin yıl
sonra Anadolu topraklarına asker çıkardı.
Megali İdea…
Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethedip, Bizans İmparatorluğu’na son verdiği günden beri hayalini kurdukları, “büyük fikir”di.
Efsaneye göre … Bizans
imparatoru Konstantin ölmemiş,
Mermerleşmişti, bir melek
tarafından Türklerin adım atamayacağı bir mağaraya götürülmüştü, orada uykuya
dalmıştı, bir gün, bir başka melek gelecek, imparatora kılıcını getirecek, onu
uyandıracak ve imparator Konstantin de Konstantinoplis’i geri alacaktı.
Papazlar tarafından Yunan
halkının beynine çivi gibi
saplanan “büyük fikir” işte buydu!
Megali İdea’ya göre, Bizans
kültüründe sözü edilen
Toprakların tamamı, Helen
uygarlığının mirasıydı,
Yunanistan’ın hakkıydı.
İzmir’in işgali sadece
başlangıçtı.
İstanbul yetmezdi.
Ege, Trakya, Karadeniz
yetmezdi.
Büyük fikre göre, Anadolu’nun
yarısından fazlası Yunanistan’ındı!
… ..
Vahdettin’in ablasıyla evli
Damat Ferit, başbakandı.
“Bütün umudum Allah’ta ve
İngiltere’de” diyordu.
Alah’tan sonra İngiltere değil…
Allah ve İngiltere.
Eşit derecede medet umuyordu.
Zavallılık bu seviyedeydi.
… ..
İngiliz Muhipleri Cemiyeti
kurulmuştu.
Düpedüz casusluk teşkilatuydı.
Muhip, dost anlamına
geliyordu.
Aslında İngiliz dostu falan
değillerdi.
Kendi çıkarları için İngiliz
himayesini isteyen soysuzlardı.
İlk gün, 40 bin kişi imza vererek üye olmuştu.
İngiliz Muhipler Cemiyeti’nin
kurucu başkanı Sait Molla’ydı. Siyah cübbesi, kafasında sarığıyla dolaşıyordu.
Kadıydı. Yukarıda bahsettiğimiz
Yeni İstanbul gazetesinin sahibiydi.
Açık açık “İngiliz
taraftarıyım” diye makale yazıyordu.
… ..
Derneğin kurucusu görülen Sait
Molla, maşaydı.
Derneğin asıl başkanı Robert
Frew’dü.
Yeryüzünün İslam halifesi,
rahibin emri altına girmişti!
… ..
İzmir’in işgalini protesto
etmek için İstanbul’da Türklerin işlettiği bütün dükkanlar beş gün süreyle
kapatılmıştı.
İlk mitingler Fatih’te,
Üsküdar’da, Kadıköy’de yapıldı.
Münevver Saime
Hayriye Melek
Zeliha Osman
Şükufe Nihal
Halide Edip
Meliha, Sabahat,
Naciye, Zekiye Hanımlar…
Eğitimli kadınlar en öndeydi.
Çünkü, İzmir’in işgal
edilmesinden bir gün sonra,
İstanbul’da Asri Kadınlar
Cemiyeti kurulmuştu.
Bu topraklarda kurulan ilk kadın
örgütüydü.
Daha ortada TBMM filan yoktu.
Cumhuriyet’in hayali bile
yoktu.
Türk kadını cemiyet kurmuştu.
Ve İzmir’in işgalinden sadece dört gün sonra Üsküdar’da protesto mitingi organize edip, 40 bin kişinin katılmasını sağlamışlardı.
… ..
Yunan işgalinde yaşanan bu
zorunlu göç
Tradejisinin, milli eğitim müfredatında
asla
yer almaması, neden
yeralmadığı, gerçekten
üzerinde düşünülmesi gereken bir hadisedir.
Ermeni tehciri üzerine sayısız
fil çekilmişken,
Topluca imha edilmek üzere
hedef alınan Türklerin
Bu zorunlu göçünün bir kez
olsun filminin
Çekilmemiş olması, gerçekten üzerinde düşünülmesi gereken bir hadisedir.
… ..
Ali Kemal, içişleri
bakanlığından istifa etti.
Sahibi olduğu Peyam-ı Sabah gazetesine döndü.
Baş yazar oldu.
… .. İngiliz Muhipler
Cemiyeti’nin kurucularındandı.
Milli mücadeleye düşmandı.
… ..
Ali Kemal’in ilk eşi
İngiliz’di.
Kilise’de evlenmişlerdi.
Oğulları oldu, Wilfred adını
koydular. Wilfred, İngiltere’de büyüdü, subay oldu, pilot oldu.
İkinci Dünya Savaşı’nda
gösterdiği cesaret nedeniyle İngiltere Üstün Liyakat Madalyası aldı, evlendi,
oğlu oldu, torunu Boris doğdu.
Alexander Boris de Pfeffel
Jhnson…
Büyük dedesi Ali Kemal gibi
gazeteci oldu.
Muhafazakar Parti’den
milletvekili oldu.
Londra belediye başkanı oldu.
İngiltere başbakanı oldu.
… ..
Fatma Seher… ..
… ..Kara Fatma… ..
Bu kahraman kadın Amerikalı
veya İngiliz olsaydı,
Yaptıklarının yüze birini bile
yapsaydı, eminim,
Hollywood’da yüz tane filmi
çekilirdi, bütün dünya tanırdı,
Örnek olurdu, rol model olurdu,
hakkında kitaplar yazılır,
Okullarda ders olarak okutulurdu.
Mary Louise Garffam…
Anzavur Ahmet
Ahmet Sunusi
İhsan Latif Paşa
Elsa Brandström
Heymeymoro adındaki Japon gemisi… ..
Geminin kaptanı yarbay Çomora
Mehmet Akif Ersoy
Uceymi Sadun paşa
Topkapılı Cambaz Mehmet
John Godolphin Benett
… ..Kendini tarikat şeyhi ilan
ett.
Tasavvuf düşüncesi üzerine
kitaplar bile yazdı.
50’li yıllardan itibaren
defalarca Türkiye’ye geldi,
İstanbul’da, Konya ‘da, tarikat
şeyhleriyle
Görüşmeler yaptı… Bu
bağlantılarını hangi amaçlar
Yönünde örgütledi, orasını
bilmiyoruz.
Türk gazetecilerden arkadaşları
vardı.
1974’te öldü.
İngiliz Savaş Bakanlığı’na
İstanbul’dan gönderilen resmi raporlara bakılırsa, Kara Jumbo’nun TBMM içinde
bile uzantıları vardır.
İşbirlikçi milletvekillerinin isimleri belirtilmemiş, sadece kod numaraları verilmişti. Bu vatan haini milletvekilleri, gizli oturumların tutanaklarını kelimesi kelimesine İngilizlere aktarıyorlardı.
İstanbul’daki üst düzey İngiliz
casusları ise, albay Nelson tarafından yönetiliyordu, Ramiz bey takma adıyla
tanınıyordu.
O da tıpkı Bennett gibi
pürüzsüz Türkçe konuşuyordu.
Suikast, sabotaj, ayaklanma örgütlemek, Nelson’ın işiydi.
James Bond o sırada İstanbul’daydı!
Bu gerçek 2010 yılında gün
ışığına çıktı.
Quenn’s Üniversitesi tarih
profesörü Keith Jeffery,
Yüzüncü kuruluş yıldönümü
vesilesiyle İngiliz istihbarat teşkilatı M16’in arşivlerinde inceleme yaptı. Gizli Servisin Tarihi ismiyle
kitaplaştırdı.
(https://en.wikipedia.org/wiki/Keith_Jeffery ) (Ian Lancaster Fleming (d. 28
Mayıs 1908 - ö. 12 Ağustos 1964) James Bond karakterinin yaratıcısı ve
romanlarının yazarı İngiliz gazeteci ve yazar. II. Dünya Savaşı'nda deniz
subayı olarak görev yapan yazar ağabeyi Peter Fleming gibi İngiltere'nin Eton
Koleji'nden mezun olmuş ve buradan askeri okula devam etmiştir. Yazdığı
casusluk romanları filmlere uyarlanmış ve ona dünya çapında ün kazandırmıştır.)
.. ..”Biffy”kodadını kullanan
Wilfred Dunderdale’in 1919’la 1922 arasında, yani Kurtuluş Savaşı sırasında,
İstanbul’da görevli olduğunu anlattı.
Ian Fleming’in yakın arkadaşı
olan Wifred Dunderale, Karadeniz limanlarında ticaret yapan armatör bir İngiliz
babanın oğluydu.
Odessa’da dünyaya gelmişti.
Petrogran Üniversitesi’nde
deniz mühendisi olmuş, İngiliz İstihbaratına
katılmıştı. Boksördü. Akıcı Rusça biliyordu.
İstanbul’daki görevinden sonra
Fransa’ya geçecek, İkinci Dünya Savaşı’nda Paris İstasyon şefi olacak,
Nazilere karşı mücadele edecek, sonrasında özellikle Polonya’da Sovyetlere
karşı çalışacak, 1959’da emekli olacak, 1990’da ölecekti.
İlk görev yeri İstanbul’du.
Mili mücadeleye karşı faaliyet yürütüyordu.
Bolşevik çevrelere sızmıştı.
James Bond, albay Nelson’ın
emrindeydi.
Allen Dulles…
1921’de İstanbul’da Amerikan
elçiliğinde görevliydi.
1953’te CIA başkanı oldu.
Betty Caarp…
Allen Dulles’ın sevgilisiydi.
… O da İstanbul’da Amerikan elçiliğinde
görevliydi.
Sovyet devriminin hemen
öncesinde Rusya’dan İstanbul’a kaçan, Macar kökenli Musevi bir ailenin kızıydı.
İstanbul’da Amerikan elçiliğinde işe alınış, Amerikan vatandaşı olmuştu. Rusça,
İngilizce, Fransızca, İtalyanca, Almanca, Rumca ve Türkçe biliyordu.1930’lu
yıllarda ABD’ye götürüldü.
İstihbarat eğitimi aldı.
İkinci Dünya Savaşı’ndan
sonra tekrar İstanbul’a döndü.
İstanbul’da, Ankara’da geniş
çevre yaptı.
Siyasiler ve bürokratlarla
yakın arkadaşlıklar kurdu.
Yüzlerce vatan haini devşirdi, muhbir haline getirdi. CIA’in Türkiye’yi ahtapot gibi sarıp sarmalamasında büyük emeği vardı!
Ataşe sıfatıyla
Türkiye’de aralıksız 50 yıl faaliyet gösterdi.
1964’teemekli oldu,
İstanbul’dan ayrılamadı.
84 yaşında ölene kadar
İstanbul’da yaşadı.
… ..
Özbekler Tekkesi
Alfred Rüstem Bilinski
Mustafa Sabri
Börekçizade Rıfat
Elazığ Harput doğumluydu.
Anne babası misyonerdi.
Üniversite eğitimi için ABD’ye
gitmiş, Massachuseetts’te filoloji okumuş, 35 yaşındayken Osmanlı topraklarına
geri dönmüş, yıllarca Bursa’da, Konya’da yaşamış, at sırtında Anadol’yu dolaşmıştı.
52 yaşındaydı.
1913’e geldiğimizde, Amerikan
okullarının sayısı 426 olmuştu!
Bunların 35’i kolej, 27’si
yatılıydı.
1913’te 26 bin öğrenci Amerikan
okullarında eğitim alıyordu.
Yılda 40 bin hastaya
bakıyorlardı.
Herhalde bizi çok seviyorlardı.
163 kiliseleri vardı.... ..
Sia
Kitap
1.Basım:
Ekim 2020
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder