20 Aralık 2020 Pazar

son cüret *

 … .. 15 Mayıs 1919.

Perşembe’ydi.

Sabah saat tam 07.00

Kurtuluş Savaşı’nın dönüm noktasıydı… Yunanistan,

Truva Savaşı’ndan üç bin yıl sonra Anadolu topraklarına asker çıkardı.

Megali İdea…

Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethedip, Bizans İmparatorluğu’na son verdiği günden beri hayalini kurdukları, “büyük fikir”di.

Efsaneye göre … Bizans imparatoru Konstantin ölmemiş,

Mermerleşmişti, bir melek tarafından Türklerin adım atamayacağı bir mağaraya götürülmüştü, orada uykuya dalmıştı, bir gün, bir başka melek gelecek, imparatora kılıcını getirecek, onu uyandıracak ve imparator Konstantin de Konstantinoplis’i geri alacaktı.

 Yunan kilisesi tarafından kuşaktan kuşağa aktarılan

Papazlar tarafından Yunan halkının beynine çivi gibi

saplanan “büyük fikir” işte buydu!

Megali İdea’ya göre, Bizans kültüründe sözü edilen

Toprakların tamamı, Helen uygarlığının mirasıydı,

Yunanistan’ın hakkıydı.

İzmir’in işgali sadece başlangıçtı.

İstanbul yetmezdi.

Ege, Trakya, Karadeniz yetmezdi.

Büyük fikre göre, Anadolu’nun yarısından fazlası Yunanistan’ındı!

… ..

Vahdettin’in ablasıyla evli Damat Ferit, başbakandı.

“Bütün umudum Allah’ta ve İngiltere’de” diyordu.

 

Alah’tan sonra İngiltere değil…

Allah ve İngiltere.

Eşit derecede medet umuyordu.

Zavallılık bu seviyedeydi.

… ..

İngiliz Muhipleri Cemiyeti kurulmuştu.

Düpedüz casusluk teşkilatuydı.

Muhip, dost anlamına geliyordu.

Aslında İngiliz dostu falan değillerdi.

Kendi çıkarları için İngiliz himayesini isteyen soysuzlardı.

İlk gün, 40 bin kişi imza vererek üye olmuştu.

İngiliz Muhipler Cemiyeti’nin kurucu başkanı Sait Molla’ydı. Siyah cübbesi, kafasında sarığıyla dolaşıyordu.

Kadıydı. Yukarıda bahsettiğimiz Yeni İstanbul gazetesinin  sahibiydi.

Açık açık “İngiliz taraftarıyım” diye makale yazıyordu.

… ..

Derneğin kurucusu görülen Sait Molla, maşaydı.

Derneğin asıl başkanı Robert Frew’dü.

Yeryüzünün İslam halifesi, rahibin emri altına girmişti!

… ..

İzmir’in işgalini protesto etmek için İstanbul’da Türklerin işlettiği bütün dükkanlar beş gün süreyle kapatılmıştı.

İlk mitingler Fatih’te, Üsküdar’da, Kadıköy’de yapıldı.

Münevver Saime

Hayriye Melek

Zeliha Osman

Şükufe Nihal

Halide Edip

Meliha, Sabahat,

Naciye, Zekiye Hanımlar…

Eğitimli kadınlar en öndeydi.

Çünkü, İzmir’in işgal edilmesinden bir gün sonra,

İstanbul’da Asri Kadınlar Cemiyeti kurulmuştu.

Bu topraklarda kurulan ilk kadın örgütüydü.

Daha ortada TBMM filan yoktu.

Cumhuriyet’in hayali bile yoktu.

Türk kadını cemiyet kurmuştu.

Ve İzmir’in işgalinden sadece dört gün sonra Üsküdar’da protesto mitingi organize edip, 40 bin kişinin katılmasını sağlamışlardı.

… ..

Yunan işgalinde yaşanan bu zorunlu göç

Tradejisinin, milli eğitim müfredatında asla

yer almaması, neden yeralmadığı, gerçekten

üzerinde düşünülmesi gereken bir hadisedir.

Ermeni tehciri üzerine sayısız fil  çekilmişken,

Topluca imha edilmek üzere hedef alınan Türklerin

Bu zorunlu göçünün bir kez olsun filminin

Çekilmemiş olması, gerçekten üzerinde düşünülmesi gereken bir hadisedir.

… ..

Ali Kemal, içişleri bakanlığından istifa etti.

Sahibi olduğu Peyam-ı Sabah gazetesine döndü.

Baş yazar oldu.

… .. İngiliz Muhipler Cemiyeti’nin kurucularındandı.

Milli mücadeleye düşmandı.

… ..

Ali Kemal’in ilk eşi İngiliz’di.

Kilise’de evlenmişlerdi.

Oğulları oldu, Wilfred adını koydular. Wilfred, İngiltere’de büyüdü, subay oldu, pilot oldu.

İkinci Dünya Savaşı’nda gösterdiği cesaret nedeniyle İngiltere Üstün Liyakat Madalyası aldı, evlendi, oğlu oldu, torunu Boris doğdu.

Alexander Boris de Pfeffel Jhnson…

Büyük dedesi Ali Kemal gibi gazeteci oldu.

Muhafazakar Parti’den milletvekili oldu.

Londra belediye başkanı oldu.

İngiltere başbakanı oldu.

… ..

Fatma Seher… ..

… ..Kara Fatma… ..

Bu kahraman kadın Amerikalı veya İngiliz olsaydı,

Yaptıklarının yüze birini bile yapsaydı, eminim,

Hollywood’da yüz tane filmi çekilirdi, bütün dünya tanırdı,

Örnek olurdu, rol model olurdu, hakkında kitaplar yazılır,

Okullarda ders olarak okutulurdu.

Mary Louise Garffam…

Anzavur Ahmet

Ahmet Sunusi

İhsan Latif Paşa

Elsa Brandström

Heymeymoro adındaki Japon gemisi… ..

Geminin kaptanı yarbay Çomora

Mehmet Akif Ersoy

Uceymi Sadun paşa

Topkapılı Cambaz Mehmet

John Godolphin Benett

… ..Kendini tarikat şeyhi ilan ett.

Tasavvuf düşüncesi üzerine kitaplar bile yazdı.

50’li yıllardan itibaren defalarca Türkiye’ye geldi,

İstanbul’da, Konya ‘da, tarikat şeyhleriyle

Görüşmeler yaptı… Bu bağlantılarını hangi amaçlar

Yönünde örgütledi, orasını bilmiyoruz.

Türk gazetecilerden arkadaşları vardı.

1974’te öldü.

İngiliz Savaş Bakanlığı’na İstanbul’dan gönderilen resmi raporlara bakılırsa, Kara Jumbo’nun TBMM içinde bile uzantıları vardır.

İşbirlikçi milletvekillerinin isimleri belirtilmemiş, sadece kod numaraları verilmişti. Bu vatan haini milletvekilleri, gizli oturumların tutanaklarını kelimesi kelimesine İngilizlere aktarıyorlardı.

İstanbul’daki üst düzey İngiliz casusları ise, albay Nelson tarafından yönetiliyordu, Ramiz bey takma adıyla tanınıyordu.

O da tıpkı Bennett gibi pürüzsüz Türkçe konuşuyordu.

Suikast, sabotaj, ayaklanma örgütlemek, Nelson’ın işiydi.

James Bond o sırada İstanbul’daydı!

Bu gerçek 2010 yılında gün ışığına çıktı.

Quenn’s Üniversitesi tarih profesörü Keith Jeffery,

Yüzüncü kuruluş yıldönümü vesilesiyle İngiliz istihbarat teşkilatı M16’in arşivlerinde inceleme yaptı. Gizli Servisin Tarihi ismiyle kitaplaştırdı. (https://en.wikipedia.org/wiki/Keith_Jeffery ) (Ian Lancaster Fleming (d. 28 Mayıs 1908 - ö. 12 Ağustos 1964) James Bond karakterinin yaratıcısı ve romanlarının yazarı İngiliz gazeteci ve yazar. II. Dünya Savaşı'nda deniz subayı olarak görev yapan yazar ağabeyi Peter Fleming gibi İngiltere'nin Eton Koleji'nden mezun olmuş ve buradan askeri okula devam etmiştir. Yazdığı casusluk romanları filmlere uyarlanmış ve ona dünya çapında ün kazandırmıştır.)

.. ..”Biffy”kodadını kullanan Wilfred Dunderdale’in 1919’la 1922 arasında, yani Kurtuluş Savaşı sırasında, İstanbul’da görevli olduğunu anlattı.

Ian Fleming’in yakın arkadaşı olan Wifred Dunderale, Karadeniz limanlarında ticaret yapan armatör bir İngiliz babanın oğluydu.

Odessa’da dünyaya gelmişti.

Petrogran Üniversitesi’nde deniz mühendisi olmuş, İngiliz İstihbaratına  katılmıştı. Boksördü. Akıcı Rusça biliyordu.

 

İstanbul’daki görevinden sonra Fransa’ya geçecek, İkinci Dünya Savaşı’nda Paris İstasyon şefi olacak, Nazilere karşı mücadele edecek, sonrasında özellikle Polonya’da Sovyetlere karşı çalışacak, 1959’da emekli olacak, 1990’da ölecekti.

İlk görev yeri İstanbul’du.

Mili mücadeleye karşı faaliyet yürütüyordu.

Bolşevik çevrelere sızmıştı.

James Bond, albay Nelson’ın emrindeydi.

 … ..

Allen Dulles…

1921’de İstanbul’da Amerikan elçiliğinde görevliydi.

1953’te CIA başkanı oldu.

Betty Caarp…

Allen Dulles’ın sevgilisiydi.

… O da İstanbul’da Amerikan elçiliğinde görevliydi.

Sovyet devriminin hemen öncesinde Rusya’dan İstanbul’a kaçan, Macar kökenli Musevi bir ailenin kızıydı. İstanbul’da Amerikan elçiliğinde işe alınış, Amerikan vatandaşı olmuştu. Rusça, İngilizce, Fransızca, İtalyanca, Almanca, Rumca ve Türkçe biliyordu.1930’lu yıllarda ABD’ye götürüldü.

İstihbarat eğitimi aldı.

İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra tekrar İstanbul’a döndü.

İstanbul’da, Ankara’da geniş çevre yaptı.

Siyasiler ve bürokratlarla yakın arkadaşlıklar kurdu.

Yüzlerce vatan haini devşirdi, muhbir haline getirdi. CIA’in Türkiye’yi ahtapot gibi sarıp sarmalamasında büyük emeği vardı!

Ataşe sıfatıyla Türkiye’de aralıksız 50 yıl faaliyet gösterdi.

1964’teemekli oldu, İstanbul’dan ayrılamadı.

84 yaşında ölene kadar İstanbul’da yaşadı.

… ..

Özbekler Tekkesi

Alfred Rüstem Bilinski

Mustafa Sabri

Börekçizade Rıfat

 Annie Allen

Elazığ Harput doğumluydu.

Anne babası misyonerdi.

Üniversite eğitimi için ABD’ye gitmiş, Massachuseetts’te filoloji okumuş, 35 yaşındayken Osmanlı topraklarına geri dönmüş, yıllarca Bursa’da, Konya’da yaşamış, at sırtında Anadol’yu dolaşmıştı.

52 yaşındaydı.

 Amerikan istihbaratının 1920 yılında bile böylesine güce sahip olması, hem etkileyici, hem korkutucu, hem ilham vericiydi.

 Osmanlı topraklarında ilk Amerikan okulu 1831’de kurulmuştu.

1913’e geldiğimizde, Amerikan okullarının sayısı 426 olmuştu!

 

Bunların 35’i kolej, 27’si yatılıydı.

1913’te 26 bin öğrenci Amerikan okullarında eğitim alıyordu.

 Osmanlı topraklarında Amerikalılar tarafından kurulmuş, Amerikalı doktorların faaliyet gösterdiği  faaliyet gösterdiği dokuz hastane, on dispanser vardı.

Yılda 40 bin hastaya bakıyorlardı.

Herhalde bizi çok seviyorlardı.

163 kiliseleri vardı.... ..

 

 * Son Cüret & Yılmaz Özdil

Sia Kitap

1.Basım: Ekim 2020 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder