… .. Beynin
işi, özünde bilgi toplayıp davranışları uygun biçimde yönlendirmektir. Karar verme sürecinde bilincin
devreye girip girmemesi durumu değiştirmez çoğunlukla da girmez zaten. İster
büyümüş gözbebeklerinden söz ediyor olalım, ister kıskançlıktan, cinsler
arasındaki çekimden, yağlı yiyeceklere düşkün olmaktan ya da geçen haftaki
müthiş fikrinizden, beynin işleyişi içindeki en küçük rol, bilince ait
olanıdır. Beyinlerimiz çoğunlukla otomatik pilot üzerinde çalışır; bilinçli zihin, altında
işleyip duran dev ve esrarengiz fabrikaya erişimi ise son derece kısıtlıdır.
Bunun kanıtlarından biri, kırmızı bir
Toyota’nın garajdan geri geri çıkıp bulunduğumuz yola doğru ilerlemekte
olduğunu fark ettiğiniz anda, ayağınızı frene doğru çoktan hamle yapmış
olmasıdır. Odanın diğer köşesinde
dinlemediğinizi sandığınız bir konuşma sırasında isminizin telaffuz
edildiğini duymanız, nedenini bilmeden birinci çekici bulmanız, sinir
sisteminin vereceği karar konusunda size
bir “önsezi” sunması da yine hep aynı olguya verilebilecek örneklerdir.
Beynin karmaşık bir sistem olması, yine de
onun kavranamaz olduğu anlamına gelmez. Nöral devrelerimiz, türümüzün evrimsel tarihi
içinde atalarımızın karşılaştığı sorunları çözmek üzere doğal seçilim
tarafından biçimlendirilmiştir. Dalağınız ve ve gözleriniz nasıl evrimsel baskıların
etkisiyle biçimlenmişse, beyniniz için de geçerlidir aynı şey. Ve bilinciniz için de. Bilinç, avantaj sağladığı
için gelişmiştir ama sağladığı avantaj sınırlıdır.
… .. Beynin işi, özünde bilgi toplayıp davranışları uygun biçimde yönlendirmektir. Karar verme sürecinde bilincin devreye girip girmemesi durumu değiştirmez çoğunlukla da girmez zaten. İster büyümüş gözbebeklerinden söz ediyor olalım, ister kıskançlıktan, cinsler arasındaki çekimden, yağlı yiyeceklere düşkün olmaktan ya da geçen haftaki müthiş fikrinizden, beynin işleyişi içindeki en küçük rol, bilince ait olanıdır. Beyinlerimiz çoğunlukla otomatik pilot üzerinde çalışır; bilinçli zihin, altında işleyip
duran dev ve esrarengiz fabrikaya erişimi ise son derece kısıtlıdır.Bunun kanıtlarından biri, kırmızı bir
Toyota’nın garajdan geri geri çıkıp bulunduğumuz yola doğru ilerlemekte
olduğunu fark ettiğiniz anda, ayağınızı frene doğru çoktan hamle yapmış
olmasıdır. Odanın diğer köşesinde
dinlemediğinizi sandığınız bir konuşma sırasında isminizin telaffuz
edildiğini duymanız, nedenini bilmeden birinci çekici bulmanız, sinir
sisteminin vereceği karar konusunda size
bir “önsezi” sunması da yine hep aynı olguya verilebilecek örneklerdir.
Beynin karmaşık bir sistem olması, yine de
onun kavranamaz olduğu anlamına gelmez. Nöral devrelerimiz, türümüzün evrimsel tarihi
içinde atalarımızın karşılaştığı sorunları çözmek üzere doğal seçilim
tarafından biçimlendirilmiştir. Dalağınız ve ve gözleriniz nasıl evrimsel baskıların
etkisiyle biçimlenmişse, beyniniz için de geçerlidir aynı şey. Ve bilinciniz için de. Bilinç, avantaj sağladığı
için gelişmiştir ama sağladığı avantaj sınırlıdır.
… ..
Beyinle görmek
… .. İster gözlerden , ister kulaklardan ister
bambaşka yerlerden olsun, uyarıların nereden geldiği beyni hiç ilgilendirmez.
Uyarılar, siz nesneleri itip yerden yere vurup, onlara tekmeler atarken
yaptığınız hareketlerle tutarlı biçimde ilişkilendirilebilir olduğu sürece
beyniniz de görme adını ve4rdiğimiz dolaysız algıyı inşa edebilir.
Bu türden başka duyusal değiş tokuşlar da etkin
biçimde incelemektedir. Kaya tırmanıcısı Eric Weihenmayer’i düşünün: Vücudunu
hamlelerle ileri itip, son derece tehlikeli ve küçük kaya basamaklarına
tutunmasını sağlayan konumlar alarak dimdik kayalıklarda kademe kademe
ilerliyor. Kör olması ise başarısını katlayan etken. Weihenmayer, kendisini 13
yaşında kör bırakan ve retinoşizis adı verilen ender bir göz hastalığıyla
dünyaya gelmişti. Bu durumun dağcı olma düşünü yıkmasına izin vermeyerek 2001
yılında Everest Dağı’na tırmanan (ve kitabın yayımlandığı tarih itibariyle de
tek) görme engelli dağcı oldu. Artık tırmanışlarını 600 ufacık elektrot içeren
ve Brain Port olarak bilinen küçük bir levha parçasını ağzında taşıyarak
gerçekleştiriyor. Bu onun tırmanırken dili
aracılığıyla görmesini sağlıyor. Dil, normalde bir tat alma organı olduğu
halde, taşıdığı nem ve yarattığı kimyasal ortam, yüzeyine karıncalanma duygusu
veren bir elektrot levha yerleştirildiğinde
onu kusursuz bir beyin-makine ara yüzü haline getiriri. Levha, video
girdisini bir elektriksel uyarı örüntüsüne çevirerek dilin normalde görme
duyusuna atfedilen özellikleri (uzaklık, biçim, hareket doğrultusu ve boyut
gibi) algılamasın ı sağlar. Bu düzenek, bize gözümüzden çok beynimizle
gördüğümüzü hatırlatır niteliktedir. Başlangıçta Eric gibi görme engellilere yardımcı olmak üzere
geliştirilen tekniğin yeni uygulamalarında dil levhasına kızılötesi ve sonar
girdileri de verilmekte ve böylece dalgıçların bulanık sularda görmesi,
askerlerin de karanlıkta 360 derecelik görüşe sahip olması sağlanmaktadır.. ... ..
Incognito Beynin
Gizli Hayatı & davit
Eagleman
1982
Çeviri: Zeynep Arık Tozar
Özgün ismi: Inconito
2011, Davit M. Eagleman
1.
Baskı: Nisan 2013
30.Baskı: Ekim 2018
David Eagleman’ın diğer kitapları
Beyin – Senin Hi,kâyen
Ve… Sonraki Hayattan Kırk Öykü
The Runaway Species (Anthony Brand ile,
Domingo, 2018)
Why The Net Matters
Wednesday Is Indigo Blue (Richard Cytowic ile)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder