20 Haziran 2015 Cumartesi

Ölmek Kolaydır Sevmekten *

-Yazarın önceki iki romanı; “Kılıç Yarası Gibi”de Osman ölülerin hikâyelerini dinlemeye başlamıştı, “İsyan Günerinde Aşk” da ise ölüler Osman’la konuşmaya devam etmişlerdi... .. şimdi ise 573 sayfadan oluşan bu romanda geçmişi hatırlayarak başlıyorsunuz. Öbür alem ve bu alem arasındaki yaşananlar canlanıyor gözlerinizin önünde... ... öbür tarafta Osman ve bu tarafta Ragıp Bey... Dilara Hanım,Şeyh Efendi, Hikmet Bey, Rukiye; Mihrişah Sultan .. Anya, Nizam..  arafta dolaşıyor gibisiniz....
Balkan Harbi'nin acılarını tekrar yaşarken derin düşüncelere dalabilirsiniz...
-Osmanlı’nın son döneminde yaşanan ve insanın içini acıtan tablolar bugün de yaşanmıyor diyebilir miyiz? Kendimize soralım....
-Bulgarlar nedense iki saat önce top atışını kesmişlerdi, sessizlik askerleri endişelendiriyordu, Bulgarların bir gece saldırısına hazırlandığından şüpheleniyorlardı.Raagıp Bey onların korkyuklarını hissediyordu, ... .. ilk kez ordunun bu kadar yılgın ve ürkek olduğunu görüyordu. Sayıları düşman birliklerinden daha fazlaydı ama düşmanda ki savaşma isteği onlarda yoktu, bu savaşı kazanacaklarına inanmıyorlardı... ..
-İstemek, demişti Şeyh Efendi, kendi noksanımızı gösterir. Unutmayınız ki bazen diğer insanlardan en çok istediğiniz, onlara en az verebildiğimizdir. ... .. Allah sevgisi mutlaktır lakin bir kulu sevdiğinde onu hatasıyla, noksanıyla seveceksin. ... .. sevgi eksikliğe rıza göstermektir. ... .. Eksikliğe rıza göstermeyen çok acı çekebilir. ... ..
-... .. “nedir bu komu,” dedi, “ne tuhaf bir koku.”
-Ölüm kokusu oğlum. Şehirde kolera salgını başladı ama bu herkesin bildiği lakin konuşulması yasak bir sır. ... ..
-Onlar konuşurken, ... .. arabanın yanından bir piyade birliği yürüyerek geçti; askerlerin avurtları çökmüş, yüzleri kara sarı bir renk almıştı; onlar cepheye götürecek trene binmek üzere istasyona gidiyorlardı. ... ..
-Cepheye gidiyorlar. ... ..
-Hikmet Bey, ... .. “insanları güçlü kılan, onların bir amacı, bir inancı, kıymetli bulduğu ölçüleri, dokunulmaz kutsallıkları, bağlandığı başka insanlar olmasıdır,” demişti içini öçekerek. “bunlara sarılır ve bizi utandıracak hatalara kaymaktan kurtuluruz ama Nizam’da  bunların hiçbiri yok, hiçbirşey kutsal değil, kıymetli değil onun için,
tutunabileceği bir dal parçası yok, bu onu çok güçsüz yapıyor, beni de çok korkutuyor, her an kötü bir haber
alacağım endişesi, ile yaşıyorum. ... ..
-Dilsever, hülyalı genç bir kızdan bir konağın hanımefendisi olan olgun bir kadına doğrtu değişin ortalarında bir yerlerdeydi, ince bedeni hafifçe kalınlaşıp kadınlaşmıştı, ... ..
-... .. Mihrişah Sultan... .. Nasıl Sultan? .. Her zamanki gibi, sadece biraz daha yaşlı ve biraz daha huysuz... Zannımca ihtiyarlıktan nefret ediyor, hayatta alt edemeyeceği hakikatler olduğunu görmek onu öfkelendiriyor. ... ..
... cephede subaylar ikiye bölünmüş durumd, aralarındaki nefret, kendimden biliyorum, düşmana duyulan nefretten fazla... Bu İtilafçı subaylar odalarının duvarına dualar asıyorlar, ... Askerliği unutmuşlar, işleri güçleri siyaset, dini alet ediyorlar. ... ...
-Rasim Bey gücenmeyin ama ben İttihatçıların da pek matah olmadığını düşünüyorum artık... Şuna inandım ki insanı güçle, parayla sınayacaksın... Evet, Allahları var İttihatçılar gerçekten cesur insanlardır, ... .. ama o kısa iktidarlarında bna hiç de emniyet vermediler. İktidar delirtti onları, paraya tamah ettiler, zorbalığa saptılşar... Ha, İtilafçılar daha mı iyi dersen, hayır, oblar da aynı, onları da gördük...
-Esas mesele de bu Rasim  Bey, iyisi yok. İkisini de gördük, ikisi de bişrbirinden berbat ve gittikçe daha kötü olacaklar, birinden biri eninde sonunda iktidarı eline geçirecek, Allah bu memlekete acısın o zaman....
-... .. kalabalıklar ikiye bölünmüş, bir an önce iktidarı kapıp, ortalığı talan etmek istiyorlar. ... ..
-Onlar bir kalıbın peşindeler. Bütün insanları içine döküp şekillendirecekleri bir kalıpları olduğunu düşünüyorlar, ben hangi kalıbın daha iyi olduğunu münakaşa etmiyorum, ben kalıplar olmasına karşıyım... Hürriyet diye başladık, bak nereye geldik, şimdi bize sunulan tercih iki kalıptan birini seçmek. ... .. hürriyet bu mu, kalıplardan kalıp beğenmek mi?... ..

-... ..savaş yenilgilerinin bütün erkeklerde yarattığı duyguyu bu yenilgi de onlarda yaratıyordu, erkekliklerini kaybetmişler duygusuna kapılıyorlardı. ... ..
-İttihatçılar, Mahmut Şevket Paşa’nın harbiye nazırlığının kendilerine zarar vermeye başladığını düşünmüşlerdi, biraz önce Cevat Bey’e “paşaya sadareti teklif edin” diyen Talat Bey, altı ay önce de paşayı devirmek için bir plan kurmuştu.... ..
-Hikmet Bey, İttihat Terakki’yi daha sonra yaptıklarındab dolayı hiç affetmiyordu, “para ve iktidar onları çıldırttı,” demişti, “çoğunu gençliklerinden tanırım, dürüst insanlardı, yola imparatorluğu kurtarmak için , istibdatı durdurmak için, Fransa’daki ihtilalin benzerini burada yapmak için çıktılar, niyetleri saf ve iyiyidi ama sonra tahminlerinden çok daha kolay iktidarı ele  geçirdiler. Şaşırdılar, bir padişahı devirecek güçleri vardı ama bir devleti yönetecek kabiliyetleri ve bilgileri yoktu.... .. Abdülhamit için hırsızdı diyeni duydunuz mu, kimse demez... .. Ama İttihatçılar hazineyi soydular, ama ne soymak, ne hırsızlık, ne yolsuzluk... Levazım Dairesi Başkanı İsmail Hakkı Paşa’yla çetesinin bütün orduyu soyduğunu bilmeyen mi vardı, hırsızlık ayyuka çıkmıştı, ... bir şey yaptıları mı, hayır... Niye? Enver’in adamıydı çünkü... Hepsi devletin içinde kendi çetelerini kurdular, ... ..
-23b Ocak 1913 günü Osmanlı’nın ve dünyanın tarihi, rövolverlerini çekmiş beş kişi tarafından yarım saat içinde geri dönüşü olmayacak bir biçimde değiştirildi.... ..
-Enver Bey, Yakup Cemil Bey, Mustafa Necip Bey, Hilmi Bey, Hakkı Bey koşarak bahçeye girdiler, Bab-ı Ali’nin merdivenlerini çıktılar. Sayılarının çok az olduğunu gören Cevat Bey’de arkalarından koştu. ... .. Enver Bey, yerde yatan ddört ölünün üsütünden atlayıp sadrazamın odasına yöneldi. ... .. seksen beş yaşındaki Kamil Paşa, içeri giren eli tabancalı genç binbeşıya baktı.

-Paşa Hazretleri, millet artık sizi istemiyor, derhal istifanamenizi yazınız, dedi Enver Bey.... ...

*Ölmek kolaydır sevmekten – Ahmet Altan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder