-Yazarın
önceki iki romanı; “Kılıç Yarası Gibi”de Osman ölülerin hikâyelerini dinlemeye
başlamıştı, “İsyan Günerinde Aşk” da ise ölüler Osman’la konuşmaya devam
etmişlerdi... .. şimdi ise 573 sayfadan oluşan bu romanda geçmişi hatırlayarak
başlıyorsunuz. Öbür alem ve bu alem arasındaki yaşananlar canlanıyor
gözlerinizin önünde... ... öbür tarafta Osman ve bu tarafta Ragıp
Bey... Dilara Hanım,Şeyh Efendi, Hikmet Bey, Rukiye; Mihrişah Sultan .. Anya, Nizam.. arafta dolaşıyor gibisiniz....
Balkan Harbi'nin acılarını tekrar yaşarken derin düşüncelere dalabilirsiniz...
Balkan Harbi'nin acılarını tekrar yaşarken derin düşüncelere dalabilirsiniz...
-Osmanlı’nın
son döneminde yaşanan ve insanın içini acıtan tablolar bugün de yaşanmıyor
diyebilir miyiz? Kendimize soralım....
-Bulgarlar
nedense iki saat önce top atışını kesmişlerdi, sessizlik askerleri
endişelendiriyordu, Bulgarların bir gece saldırısına hazırlandığından
şüpheleniyorlardı.Raagıp Bey onların korkyuklarını hissediyordu, ... .. ilk kez
ordunun bu kadar yılgın ve ürkek olduğunu görüyordu. Sayıları düşman
birliklerinden daha fazlaydı ama düşmanda ki savaşma isteği onlarda yoktu, bu savaşı
kazanacaklarına inanmıyorlardı... ..
-İstemek,
demişti Şeyh Efendi, kendi noksanımızı gösterir. Unutmayınız ki bazen diğer
insanlardan en çok istediğiniz, onlara en az verebildiğimizdir. ... .. Allah
sevgisi mutlaktır lakin bir kulu sevdiğinde onu hatasıyla, noksanıyla
seveceksin. ... .. sevgi eksikliğe rıza
göstermektir. ... .. Eksikliğe rıza göstermeyen çok acı çekebilir. ... ..
-... ..
“nedir bu komu,” dedi, “ne tuhaf bir koku.”
-Ölüm kokusu
oğlum. Şehirde kolera salgını başladı ama bu herkesin bildiği lakin konuşulması
yasak bir sır. ... ..
-Onlar
konuşurken, ... .. arabanın yanından bir piyade birliği yürüyerek geçti;
askerlerin avurtları çökmüş, yüzleri kara sarı bir renk almıştı; onlar cepheye
götürecek trene binmek üzere istasyona gidiyorlardı. ... ..
-Cepheye
gidiyorlar. ... ..
-Hikmet
Bey, ... .. “insanları güçlü kılan, onların bir amacı, bir inancı, kıymetli
bulduğu ölçüleri, dokunulmaz kutsallıkları, bağlandığı başka insanlar
olmasıdır,” demişti içini öçekerek. “bunlara sarılır ve bizi utandıracak
hatalara kaymaktan kurtuluruz ama Nizam’da
bunların hiçbiri yok, hiçbirşey kutsal değil, kıymetli değil onun için,
tutunabileceği bir dal parçası yok, bu onu çok güçsüz yapıyor, beni de çok korkutuyor, her an kötü bir haber
alacağım endişesi, ile yaşıyorum. ... ..
tutunabileceği bir dal parçası yok, bu onu çok güçsüz yapıyor, beni de çok korkutuyor, her an kötü bir haber
alacağım endişesi, ile yaşıyorum. ... ..
-Dilsever,
hülyalı genç bir kızdan bir konağın hanımefendisi olan olgun bir kadına doğrtu
değişin ortalarında bir yerlerdeydi, ince bedeni hafifçe kalınlaşıp
kadınlaşmıştı, ... ..
-... .. Mihrişah
Sultan... .. Nasıl Sultan? .. Her zamanki gibi, sadece biraz daha yaşlı ve
biraz daha huysuz... Zannımca ihtiyarlıktan nefret ediyor, hayatta alt
edemeyeceği hakikatler olduğunu görmek onu öfkelendiriyor. ... ..
...
cephede subaylar ikiye bölünmüş durumd, aralarındaki nefret, kendimden
biliyorum, düşmana duyulan nefretten fazla... Bu İtilafçı subaylar odalarının
duvarına dualar asıyorlar, ... Askerliği unutmuşlar, işleri güçleri siyaset,
dini alet ediyorlar. ... ...
-Rasim Bey
gücenmeyin ama ben İttihatçıların da pek matah olmadığını düşünüyorum artık...
Şuna inandım ki insanı güçle, parayla sınayacaksın... Evet, Allahları var
İttihatçılar gerçekten cesur insanlardır, ... .. ama o kısa iktidarlarında bna
hiç de emniyet vermediler. İktidar delirtti onları, paraya tamah ettiler,
zorbalığa saptılşar... Ha, İtilafçılar daha mı iyi dersen, hayır, oblar da
aynı, onları da gördük...
-Esas
mesele de bu Rasim Bey, iyisi yok.
İkisini de gördük, ikisi de bişrbirinden berbat ve gittikçe daha kötü
olacaklar, birinden biri eninde sonunda iktidarı eline geçirecek, Allah bu
memlekete acısın o zaman....
-... ..
kalabalıklar ikiye bölünmüş, bir an önce iktidarı kapıp, ortalığı talan etmek
istiyorlar. ... ..
-Onlar bir
kalıbın peşindeler. Bütün insanları içine döküp şekillendirecekleri bir
kalıpları olduğunu düşünüyorlar, ben hangi kalıbın daha iyi olduğunu münakaşa
etmiyorum, ben kalıplar olmasına karşıyım... Hürriyet diye başladık, bak nereye
geldik, şimdi bize sunulan tercih iki kalıptan birini seçmek. ... .. hürriyet
bu mu, kalıplardan kalıp beğenmek mi?... ..
-...
..savaş yenilgilerinin bütün erkeklerde yarattığı duyguyu bu yenilgi de onlarda
yaratıyordu, erkekliklerini kaybetmişler duygusuna kapılıyorlardı. ... ..
-İttihatçılar,
Mahmut Şevket Paşa’nın harbiye nazırlığının kendilerine zarar vermeye başladığını
düşünmüşlerdi, biraz önce Cevat Bey’e “paşaya sadareti teklif edin” diyen Talat
Bey, altı ay önce de paşayı devirmek için bir plan kurmuştu.... ..
-Hikmet
Bey, İttihat Terakki’yi daha sonra yaptıklarındab dolayı hiç affetmiyordu,
“para ve iktidar onları çıldırttı,” demişti, “çoğunu gençliklerinden tanırım,
dürüst insanlardı, yola imparatorluğu kurtarmak için , istibdatı durdurmak
için, Fransa’daki ihtilalin benzerini burada yapmak için çıktılar, niyetleri saf ve iyiyidi
ama sonra tahminlerinden çok daha kolay iktidarı ele geçirdiler. Şaşırdılar, bir padişahı
devirecek güçleri vardı ama bir devleti yönetecek kabiliyetleri ve bilgileri
yoktu.... .. Abdülhamit için hırsızdı diyeni duydunuz mu, kimse demez... .. Ama
İttihatçılar hazineyi soydular, ama ne soymak, ne hırsızlık, ne yolsuzluk...
Levazım Dairesi Başkanı İsmail Hakkı Paşa’yla çetesinin bütün orduyu soyduğunu
bilmeyen mi vardı, hırsızlık ayyuka çıkmıştı, ... bir şey yaptıları mı,
hayır... Niye? Enver’in adamıydı çünkü... Hepsi devletin içinde kendi
çetelerini kurdular, ... ..
-23b Ocak
1913 günü Osmanlı’nın ve dünyanın tarihi, rövolverlerini çekmiş beş kişi
tarafından yarım saat içinde geri dönüşü olmayacak bir biçimde değiştirildi....
..
-Enver
Bey, Yakup Cemil Bey, Mustafa Necip Bey, Hilmi Bey, Hakkı Bey koşarak bahçeye
girdiler, Bab-ı Ali’nin merdivenlerini çıktılar. Sayılarının çok az olduğunu
gören Cevat Bey’de arkalarından koştu. ... .. Enver Bey, yerde yatan ddört
ölünün üsütünden atlayıp sadrazamın odasına yöneldi. ... .. seksen beş
yaşındaki Kamil Paşa, içeri giren eli tabancalı genç binbeşıya baktı.
-Paşa
Hazretleri, millet artık sizi istemiyor, derhal istifanamenizi yazınız, dedi
Enver Bey.... ...
*Ölmek kolaydır
sevmekten – Ahmet Altan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder