24 Ağustos 2016 Çarşamba

Bizans İmparatorluğu Tarihi *


-Arka kapağındaki tanıtım bölümünde; “Bizans, insanlık tarihinin en uzun süre yaşamış imparatrluklarından biridir. 1123 yıllık tarihinde farklı on üç hanedan tarafından yönetilerek yaratılan uygarlığın temel nitelikleri ve bu uygarlık yapısına nasıl ulaşıldığının anlatıldığı 519 sayfadan oluşan bu kitap , Şu Bizim Bizans’ın güncellenmiş bakısıdır. Kitapta siyasal olaylar dışında toplumsal yaşam, sanat, kültür, mişmarlık, ve günlük hayat gibi konular da yer almaktadır.
Bizans İmparatorluğu tarihi (Şu Bizim Bizans-Byzantium 330-1453) önceki baskıdan çok farklı araştırmaları da kapsamış ve bu bilgilerin ışığı altında yeniden düzenlenmiştir. Önceki baskıları okumuş olanlar ilk sayfadan itibaren yenilenen konuları fark edeceklerdir.
Okur, Bizans İmparatorluğu’ndan yanlız insanlık tarihinin gelişimini değil, aynı zamanda ondan sonra gelen Osmanlı İmparatorluğu’nun ve Türkiye Cumhuriyeti’nin sosyal ve hukuksal yapısının nasıl etkilendiğini görecektir. Çünkü tarih, yanlızca geçmişi değil, geçmişten geleceğe taşınan mirasın yeni kuşakları nasıl etkilediğini de öğreten bir olgudur.” açıklamarına yer verilmiş.
-Kitabın ilerleyen sayfalarında:
   *Günümüzde yaşanan iktidar mücadeleleri ve etrikaların o dönemlerde de gündem oluşturduğunu,  
   *Batı medeniyetine bir zamanlar ev sahipliği yapmış olan ve günümüzde başta İstanbul olmak üzere müslümanların kontrolü / kullanımında olan geniş coğrafya üzüerine hazırlanan senaryoların / oyunların arka planını da anlamak mümkün olabiliyor.
-Kitaptan kısa alıntıları paylaşalım: ... .. Roma Bizans İmparatorluğu’nun bu topraklarda hüküm sürdüğü 1123 yılı anlatan, Şu Bizim Bizans-Byzantium  330-1453 isimli ... ..
-... .. Bu noktada iki konuya da açıklama getirmek gerekmektedir. Bunlardan ilki , Doğu Roma İmparatorluğu ve Batı Roma İmparatorluğu, ikincisi ise Roma İmparatorluğu tabirleridir. Bu isimleri, anlatımda kolaylık sağladığı için, tarih kitaplarının çoğunda zaman zaman çok da doğru olmayan bir şekilde ifade edilmektedir. ... ..
-Toplam bu 2400 yıla yakın süre içinde, Büyük Theodosius 395 yılında imparatorluğu iki oğlu arasında bölmüştür.

Batıda Honorius, Doğuda Arkadius hüküm sürmeye başlamıştır. Ancak Gotlar İtalya’yı işgal edip 476 yılında son İmparator Romulus Augustlus’u imparatorluktan  atınca 476 yılında  Batı Roma imparatorluğu diye bir şey kalmamıştır. Başka bir deyişle , Batıdaki imparatorluk bölümü yok olmuştur. Bu tarihten sonra artık sadece bir Roma İmparatorluğu vardır, o da başkenti Konstantinopole olan imparatorluktur. ... ..
-... .. Bizans tarihi aynı zamanda Konstontinopole’un da tarihidir.  ... .. Konstantinople’un bu çarpıcı güzelliği tarih boyunca başına türlü belalar getirir. Bizans imparatorluğu, döneminde, kitapda da görüleceği üzere tam on iki kez yabancı güçler tarafından ele geçirilmeye çalışılır. Bu sayıya en az on beş kadar da bizzat Bizans İmparatorluğu tacını ele ele geçirmek isteyen imparatorların veya tacını kaybetmiş imparatorların, -bazıları başarılı olan- kuşatmalarını da eklemek gerekir. Ancak tüm bunlar içinde yabancı güçler taraından yapılan ele geçirme planı iki kez başarı ile sonuçlanır. Bunlardan ilki 1204 yılında IV. Haçlı Seferi sırasında Latinlerin Konsttantinopole’u fethetmeleridir. Bu sadece 57 yıl sürer. Ama ikinci defa ve son noktayı ise 1453 yılında II. Mehmed’tir. ... .. Osmanlı İmparatorluğu’nun hüküm sürdürdüğü 471 yıl boyunca da, yine çeşitli güçler yüzyıllar boyunca bu niyetlerinden asla vazgeçmemişlerdir. Belki bugün bile  aynı hayali kuranlar olabilir.
-... ..
Roma (Bizans) İmparatorluğu’nun Yükselişi (284-305)
Büyük Konstantin ve Konstantinopole (306-37)
-.... .. 325 yılında, Hristiyanlıkta görüş ayrılıklarını gidermek amacıyla etkisini yüzyıllar boyu sürdürecek olan , I. Nikea (İznik) Konsili’ni (Ruhani Meclisi) toplar. ... ..
II. Konstantius ve Julianus (Aposte) (337-63)
I.Valentian ve Valens (363-78)
Büyük (I.) Theodosisys (379-95)
Bizans’ın Altın Çağı
Doğu ve Batı Roma İmparatorluğu (395-410)
II. Theodosius ve Surlar (41057)
Leo hanedanı ve Batı Roma İmparatorluğu’nun Sonu (457-518)
I.Justinyen ve Theodora / Bizans’ın altın çağı ((518-65)
Altın Çağın sonu (565-602)
Heraklius ve İkona kırıcılar
Heraklius Hanedanı (602-717)
II. Konstns’tan II. Jüstinyen’e (641-95)
Anarşi Dönemi (695-717)
İkona kırıcılar dönemi İsaurian (Suriye ) Leo Hanedanı (711-80)
İmparator(içe) İrene (980-9797) (797-802)
* Roma (Bizans) İmparatorluğu’nun Yükselişi (284-305)
Reform döneminin ilk adımları ve Bulgarlar (802-13)
İkona kırıcılık geri geliyor (813-20)
-... .. 815’te yeni patriğin başkalnlığında yeni bir synod toplanır ve 787 yılında toplanan 7. İznik Konsili kararları reddedilerek, 754 yılı konsilinin ikona kırıcı kararları teyid edilir.
Bizans Rönesasnsı başlıyor
Amorian Hanedanı ve Bizans Rönesasnsının Başlangıcı (820-67)
-... .. Dizanteriden ölen imparator sadece 29 yaşındadır. ... ..
Makedonya Hanedanı ve I. Bsil (687-912)
VII. Konstantin Porphyrogenitus ve I. Rpmanus Lekapenus (912-59)
II. Nikeferos Phokas ve İaonnes Çimiskes (963-76)
Zor yıllar ve Haçlı seferleri
II. Basil “Bulgar Kasabı” (Bulgarroctonuz) (960-1025) veya (976-1025)
İmporiteriçe Zoe Porphyrogenita (1025-57)
Komnenus ve Dukas Hanedanı (1057-919
ı. Aleksius Komnenus ve I. Haçlı Seferi (81081-1181)
II. Ioannes Komnenuz ( 1118-43)
I.Manuel Komnenenus ve II. Haçlı Seferei ((1143-85)
Bizans’ın düşüşü ve dirilişi
Angelus Hanedanı ((1185-1203)
IV.Haçlı Seferi ve Enriko Dangalo (1203-04)
Konstantinopol’da latin İmparatorları devri ve İznik Bizansı (Laskaris Hanedanı) (1204-61)
evlenir. 
Bizansın yeniden kuruluşu ve bir diplomasidehası VIII.Mikail Palaeologus (1261-1300)
-... .. Moğol Hanı Hülagü’yle işbirliği ablaşması ... .. .. .. İmparator gayrımeşru kızı Maria’yı 1265’te Hülagü’ye eş olarak gönderir.Ancak maria daha Moğol başkentine varmadan Hülagü ölür. Yerine oğlu Abagu geçer. Maria onunla evlenir ve  15 yıl süreyle em hnın, hem de birçok saray mensubunun Hristiyan olmasında çok etkili bir rol alır. ... ..
-... .. 1250’li yıllarda başlayan Moğol saldırılarından kaçan birçok Türk kavmi Anadol’ya akmauya başlar. Yüzyılın sonlarına doğru bu akınlar şiddetlenir. Bizans’ın Anadolu’da İznik dönem,nde mevcut savunma sistemi de bozulduğu için bu akınlara karşı
ve yeni gelenler Anadol’ya yerleşmetye başlarlar. Sonunda Anadolu’nun geri kalan kısmı, başta Osmanlılar olmak üzere, Türk beylikleri tarafından paylaşılır. ... ..
Bizans İmparatorluğu tarihe karışıyor
katalanlar, II. ve III. Andronikus Palaeologus (1300-41)
v.İoannes Palaeologus ve VI.İoannes Kantakuzaenus (1341-91)
-Kosova Meydan Savaşı Balkanlar için bir dönüm noktası olur. Artık sonraki 500 yıl için Balkanlar Osmanlılara aittir.
II.Manuel Palaeologus ve VIII. İoannes Palaeologus (1391-1448)
XI Konstantin Palaeologos (Dragaş) ve Bizans’ın sonu (1448-53)
*Bizans İmparatorluğu Tarihi - Radi Dikici

5 yorum:

  1. BIZANS ESERLERI
    İSTANBUL TARIHI
    Pantokrator Manastırı (Zeyrek Camii) Tarihi → 2023
    June 10, 2023 by Serhat Engül
    Pantokrator Manastırı Kilisesi, İstanbul’un Fatih ilçesinde bulunuyor. Haliç’ten Tarihi Yarımada’ya bakınca heybetiyle dikkat çeken yapı, günümüzde Zeyrek Camii olarak hizmet veriyor. Bizans döneminde inşa edilen ve Orta Çağ’da şehrin en önemli üçüncü kilisesi olan Pantokrator Manastırı, imparatorların gömüldüğü yerdi.
    12. Yüzyıl’dan itibaren başta Komnenos Hanedanı üyeleri olmak üzere, birçok Bizans hanedan mensubu buraya defnedildi. Osmanlı döneminde “Molla Zeyrek Camii” adıyla Müslümanların ibadetine açılan yapı, yakın zamanda büyük çaplı bir restorasyon geçirdi.
    Uzun yıllardır İstanbul’da profesyonel turist rehberliği yapan biri olarak, bu yazıda size Pantokrator Manastır Kilisesi‘nin (günümüzün Zeyrek Camii) tarihi ve mimarisi hakkında bilgi vermeye çalışacağım.
    İçerik Listesi
    İstanbul’un Tarihi ve Anıtsal Yapıları
    Pantokrator Manastırı günümüzde Zeyrek Camii olarak hizmet veriyor
    Antik dönemde bir Yunan yerleşkesi olan Byzantion, 330 yılında Roma İmparatorluğu’nun yeni başkenti olmuştu. İmparator Konstantin’in emriyle 324 ile 330 yılları arasında tekrar inşa edilen kent, Roma mimarisi ile donatıldı.
    İmparatorların yaşadığı Büyük Saray, yarışların yapıldığı Hipodrom, kent meydanı olan Konstantin Forumu ve anıtsal bir kilise olan Havariyyun Kilisesi, kentin en önemli yapılarıydı.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Şehrin sınırları bizzat İmparator Konstantin tarafından belirlenmişti. Günümüzde Ayasofya ve Topkapı Sarayı’nın bulunduğu Sultanahmet bölgesinden başlıyor ve Unkapanı’nda (Atatürk Bulvarı) sona eriyordu.
      Kuruluşu takip eden birkaç on yılda Konstantinopolis dünyanın en büyük kenti haline geldi. Nüfusun artması nedeniyle şehir duvarlarının genişletilmesi gerekiyordu. İmparator II. Theodosius döneminde bugün bildiğimiz İstanbul Surları inşa edildi ve şehir genişletildi.
      Roma Kültünün Helenleşmesi
      Konstantinopolis, Antik Roma’nın mirasını taşıyan bir kent olarak kurulmuştu. Roma İmparatorluğu‘nun kadim başkenti olan Roma’daki birçok gelenek, Konstantin tarafından buraya taşınmıştı. Ancak Doğu kültürünün etkisinde kalan Roma Sarayı, İmparator Konstantin ile İmparator Heraklius arasında geçen 300 yıl boyunca Helenleşti.
      600’lü yılların sonuna gelindiğinde, Konstantinopolis’te Latin kültürü neredeyse yok olmuştu. Antik Yunan‘ın güçlü kültürel mirası, Latin kültünü dönüştürmüştü. Ortaya çıkan melez kültür ne tam olarak Batılı, ne de Doğulu sayılırdı. Bu sebeple modern zaman tarihçileri, Roma İmparatorluğu’nun devamı olan Doğu Roma‘ya, şehrin antik dönemdeki adından esinlenerek “Bizans” ismini verdiler.

      Sil
    2. Orta Çağ’da Konstantinopolis
      Tarih boyunca birçok badireler atlatan Bizans, her şeye rağmen asırlarca ayakta kalmayı başardı. Ancak feodal bir düzene sahipti ve hanedanlar arasında paylaşılmıştı. Siyasi gücü ele geçirmek isteyen aileler, birbirleri ile büyük bir rekabet içindeydi. Bu düzen başkent Konstantinopolis’te de kendini gösterdi. Güçlü aileler, yandaşları ile birlikte çeşitli semtlerde saraylar ve manastırlar kurdular.
      Konstantinopolis’in dillere destan yapısı olan Büyük Saray, bu vesileyle önemini yitirmeye başladı. İmparatorlar 11. Yüzyıl’dan itibaren Blakhernai Sarayı’nda yaşamaya başladılar. Günümüzün Ayvansaray semtinde olan bu saray, İstanbul Surları ile bitişikti. Marmara Denizi’nden başlayan büyük duvarların, Haliç ile kavuştuğu yerdeydi.
      Eskimiş olan Büyük Saray terk edildiği gibi, imparatorların anıt mezarı olan Havariyyun Kilisesi de önemini yitirmişti. Konstantin, Justinianus ve Heraklius gibi geçmişin en önemli imparatorlarının gömüldüğü bu kilise de artık gözden düşmüştü.
      Pantokrator Manastırı Kilisesi Tarihi
      Bu akımın etkisiyle Komnenoslar, hanedan üyelerinin gömüleceği, yeraltı mezarlığına sahip bir kilise tasarladılar. Pantokrator İsa Manastırı adı verilen bu kilisede, onlarca papaz hizmet verecekti. Bu amaçla kurulan vakıfta 80 kişilik bir manastır, 45 kişilik bir papaz topluluğu ve 50 yataklı bir hastane olacaktı. (1)
      Pantokrator Manastır Kilisesi, birbirine bitişik üç ayrı yapıdan oluşur. Bu yapıların mimari anlamda bir bütünlük oluşturduğunu söyleyemeyiz. Ancak yine de ortaya çıkan tarihi eser heybetiyle oldukça etkileyicidir.
      1. Güney Tarafındaki İlk Kilise
      Pantokrator Manastırı Kilisesi Tarihi
      1118’de yapımına başlanan ilk kilise, Hz. İsa‘ya adanmıştı. İmparator I. Aleksios‘un (Alexios I Komnenos) eşi Eirene tarafından yapımına başlanan bu kilise, imparatoriçenin ölümünden sonra oğlu II. Ioannes tarafından tamamlandı. Kare planlı yapının üzerinde 7 metre çapında bir kubbe vardı.
      Osmanlı İmparatorluğu dönemindeki seyyahların yazıtlarında, kubbenin etrafını çevreleyen dört adet kırmızı sütundan söz edilmektedir. Ancak 1766’da meydana gelen depremden sonra hasar gören binanın sütunları yenilendiği için, eski sütunların yerini barok nizamında yeni sütunlar almıştır.
      Güney tarafındaki kilisenin dikkat çeken bir diğer özelliği ise muhteşem vitraylarıydı. Avrupa‘da vitray sanatının henüz başlangıç aşamasında olduğu bir dönemde, İstanbul’daki bu kiliseyi şahane vitraylar süslemekteydi.
      O dönemde Avrupa’da mavinin elde edilmesi oldukça zor bir renk olması, Avrupalıların Bizans vitraylarındaki renge “Yunan Mavisi” demesine yol açmıştır.

      Sil
    3. 2. Kuzey Tarafındaki İkinci Kilise
      İstanbulda Bizans dönemi Pantokrator İsa Manastırı
      Üst satırlarda bahsettiğimiz birinci kilise Pantokrator (her şeye gücü yeten) İsa’ya adanmıştı. II. Ioannes (John II Komnenos) tarafından inşasına başlanan ikinci kilise ise Meryem Ana’ya adandı.
      Annesinin inşa ettirdiği ilk kilisenin yanına ikinci bir kilise konduran II. Ioannes, bazı zorluklarla karşılaşmıştı. Kuzey yönündeki yeni kilise, önceden inşa edilen kilise ile aynı boyutlarda yapılamıyordu. Bu sebeple ilk kilisedeki kare planlı yapı korunamadı ve dikdörtgen şeklinde oldu.
      Projenin en başından itibaren kilisenin Komnenos Hanedanı‘nın mezar şapeli olması tasarlanmıştı. Bu amaçla Hz. İsa’ya adanmış olan Güney Kilisesi ve Hz. Meryem’e adanmış olan Kuzey Kilisesi arasına bir şapel inşa edildi. Böylece birbirinden farklı boyutlara sahip olan iki kilise, ortasına inşa edilen bir şapel ile birleştirildi.
      İmparator, şapelin üzerine mümkün olduğu kadar büyük bir kubbe oturtmak ve yapının görkemini artırmak istemişti. Ancak kubbe önceden inşa edilen iki kilisenin yan duvarlarına yaslanacaktı ve alanı kısıtlıydı. Kilise, uzun çapı 8, kısa çapı ise 7 metreye denk gelen bir kubbe ile örtüldü.
      Güney ve kuzeydeki kiliseler ve şapelin birleşmesiyle ortaya heybetli bir yapı çıkmıştı. Pantokrator Manastır Kilisesi, Ayasofya ve Havariyyun kiliselerinin ardından Konstantinopolis’in üçüncü büyük kilisesi oldu.
      3. Geç Dönem İmparatorlarının Mezar Şapeli
      Pantokrator Kilisesi, imparator ailesinin mezar şapeli olma özelliğini Bizans İmparatorluğu’nun son yıllarına kadar sürdürmüştür. Önce Komnenos Hanedanı, Latin İstilası‘ndan sonra ise Paleologos Hanedanı’ndan birçok kişi buraya defnedildi.
      Pantokrator Manastır Kilisesi’ne en son gömülen kişi, son Bizans imparatoru XI. Konstantinos Paleologos‘un annesi Helena Dragazes oldu.

      Sil
    4. Osmanlı Döneminde Zeyrek Camii
      Molla Zeyrek Camii
      Pantokrator Manastır Kilisesi, İstanbul’un fethinden sonra camiye çevrildi. Fatih Sultan Mehmet döneminin ileri gelen din alimlerinden Molla Zeyrek’e ithaf edilen cami, uzun yıllar hizmet verdi.
      2009 yılında tadilata giren ve uzun bir süre kapalı kalan Molla Zeyrek Camii, 2019 yılında tekrar ibadete açıldı. Zeyrek semtinin simgesi olan cami, Tarihi Yarımada‘nın en güzel yerlerinden birindedir ve avlusundan harika bir Haliç manzarası sunar.
      Son Söz
      İstanbul’da artık var olmayan bir medeniyet olan Bizans’ın gizemli izlerini sürmek istiyorsanız size iki yazı önerebilirim. Bunlardan ilki İstanbul’da Bizans Dönemi Kiliseleri ve ikincisi ise sadece ibadethaneleri değil diğer yapıları da ele alan İstanbul’da Bizans Eserleri yazılarıdır.
      (1) Bu yazıda, Prof. Stefanos Yerasimos’un, Tarih Vakfı Yurt Yayınları‘ndan 2000 yılında yayımlanan İstanbul İmparatorluklar Başkenti isimli eserinden bazı alıntılar vardır. (Sf. 92 ve 93). Bu kitap, şehrin bin yıllara dayanan köklü tarihini sevdirecek ve benimsetecek bir başyapıttır ve kesinlikle tavsiye edilir.

      Sil