-Fehmi
Koru; Nisan 2016 basımlı kitabında, yakın tarihimize ve gelecek günlere ışık
tutmaya çalışıyor. Anlamakta güçlük çektiğimiz olaylar anlatılıyor. Yine de ne
oldu / ne oluyor sorularının cevapları / yorumu okuyucuya bırakılıyor.
-Kitabın
son bölümlerinde yapılan analizlerde; kitaba konu olan taraflar ayrı ayrı
değerlendiriliyor.... .. buna ilave olarak tarafların arka planında onları
yönlendirenler manuple edenler
olabileceği imaları .... .. tarihleriyle birlikte sunulan somut olaylar
okuyucunun aklındaki soruları daha da artırıyor... ..
-Kitabının
arka kapağındaki tanıtım bölümünde “Türkiye’nin son döneminde hemen herkesi
içine çeken en önemli olay nedir? sorusunun cevabı belli: Kendisini “Hizmet
hareketi” olarak tanımlayan, yakınında duranların ‘Cemaat’ diye andığı, içinde
yer alanların bir ara ‘Camia’ adını kullanıma sokmak istediği, karşı çıkanların
‘paralel yapı’. hakkında dava açanların ‘FETÖ örgütü’ sıfatını uygun gördüğü
oluşunmla mücadele...
-Elinizdeki
bu kitapta okuyacaklarınız bir gazetecinin tanıklıkları...
-Bir
yanda, kendim ‘içinde’ yer almadığım halde, başlangıcı sayılabilecek günlerden
bugüne yaşadığı inişli çıkışlı dönemlerinin hepsini başkalarına göre olağanüstü
yakından gözettiğim bir toplumsal hareket Cemaat...
-Öte
yanda kuruluş,iktidara geliş ve orada kalış dönemlerini en az öteki hareket
kadar yakından izlediğim bir siyasi örgüt AK Parti...
-Dünümüzü,
bugünümüzü ve muhtemelen yarınımızı da
meşgul edecek bir kavganın tam ortasında, yıllar içerisinde tanığı olduğum
olayları anlatıyorum.
-Kitabın
adından da ilan ettiğim gibi ‘Ben böyle gördüm’ ve onu anlatıyorum.
Şahsi
gözlem veya bizzat tanıklıkla ilgisi olmayan bölümleri bile, gözlemlerime ve
tanıklıklarıma dayalı değerlendirmelerdir.
-Herkes
benim bu kitapta anlattıklarımdan hareketle kendi değerlendirmelerini yapabilir
ve sizin varacağınız sonuçlar benimkilerden farklı olabilir.
-Gerçeğe
başka nasıl ulaşılabilir.” diyor...
-Kitaptan kısa alıntılar; “...
Eskiden korka korka yapılan faaliyetler artık alenileşti. ... .. Verilen
bütün teminatlara rağmen, döndüğümde, izlenimlerimi”Bir şeyler pişiyor, hiç
hayra alâmet olmayan bir şeyler,” ... ..
Perde ‘Oslo’ ile
açıldı
Geçmiş olsun
ziyaretinde Cemaat’, konuşuyoruz
-... .. Sinirliydi
Tayyip Bey. “Biz bunlara ne kötülük yaptık?” dedi ve ekledi “am 17
üniversiteleri
var ve hepsinin
açılış kararının altında imzam bulunuyor...
-Tayyip Erdoğan’ın, kısa süre önce İstanbul’daki ‘Türkçe Olimpiyatları’
organizasyonuna katılıp övücü katılıp övücü bir de konuşma yaptığı halde,
Cemaat’le ilgili görüşlerinin olumsuza dönmekte olduğunu fark etmemek mümkün
değildi.
Tarihi de
hatırlatayım: 22 Şubat 2012...
Efsaneler
... ..
Pensilvanya’nın yolları taştan
Saylorburg’da olağanüstü hal
Mektup yazılıyor
Trolleri de konuşuyoruz
Yazma, konuşma, kendine saklı
Görüşme ve mektup deşifre oluyor
Algılar değişiyor
Davranışlar da değişiyor
Cemaatçiler nereye gitti?
-... .. “Ne
istedilerse verdik” itirafının muhatabı olan bir dini grup, hükümetten,
belediyelerden yararlandığı, siyasi iktidarı yönlendirebilecek bir güce
eriştiği halde, ne oldu da birdenbire yol arkadaşlığını sona erdirmeye karar
verdi? ... ..
- ... ..
Bunların hepsini tehlikeye düşürebilecek bir ‘tehdit algısı’ydı savaş kararını
aldıran...
-Tayyip
Erdoğan ve etrafının Cemaat’in işlevlerinin hepsini üstlenecek yeni bir Cemaat
oluşturma niyetinde olduğuna dair... ..
-Galiba
‘TÜRGEV’ ile ‘İrfan ve İnsan Vakfı’ çatıları altındaki yapılanmayı bu niyetin
somutlaşmış biçimi olarak gördüler...
-Siyasetle
paralel bir yapı olduğu ithamına muhatap Memaat, kendisine paralel bir Cemaat
yapılanması oloşturulduğunu görünce harekete geçmiş olabilir. ... ..
-TÜRGEV’in
çok kapsamlı görevler üstlendiğini, ülkenin dört bir tarafında erkek-kız
yurtları, değişik bir sistemle eğitim veren okullar açtıklarını, yurtdışında da
benzer faaliyetleri yürüttüklerini, ‘İbn Haldun’ adıyla bir vakıf ünüivesitesi
için başvuruda olduğunu biliyorum.
-Yerel
yönetimlerden aldıklareı yardımlar yanıında, 26 Nisan 2012’de, 99 milyon 999
bin 90 dolarlık bir yabancı bağış sldıkları da kayıtlarda var.
-Sessiz
sedasız ama hızlı büyüyor TÜRGEV...
AKP hassasiyetleri
Abdullah Gül seneryoları
-... ..
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcisi Abdurahman Yalçınkaya... ..
-... .. 28
Şubat günlerinin boğucu havası ... ..
Türkiye Gülen’i okularıyla tanımaya
başlıyor
Cemaat okulları dışarıya açılıyor
Değirmenin suyu: Himmet toplantıları
Amerikalılara şikâyetler
CIA’in okulları mı?
Sibel Edmonds diyor ki...
-... ..
Türkçe tercümanı olarak FBI’a alınmış Sibel Edmonds... .. Azeri bir baba Türkiyeli bir annenin kızı.
Soyadı Edmonds, çünkü bir Amerikalı ile evli. ... ..
New York’ta bir okul
-... ..
şirketler tarafından yönetilen okullara ‘charter school’ (sözleşmeli okul) adı
veriliyor. ... .. 2013-2014 ders yılında
ABD’nin 26 eyaletinde 148 sözleşmeli okul ... .. Türk şirketleri tarafından
yönetiliyordu; 2014-2015 ders yılında okul sayısı 155’e çıkmış görünüyor.
-Bu okullarda
50 bin Amerikalı çocuğun okuduğu düşünlüyor. ... ..
Türkçe Olimpiyatları
Cemaat ülkem insanıyla tanışıyor
Gülen fenomeni
Ağca’nın öldürmek istediği Papa’yla
görüşme
Vatikan randevusunu kim aldı?
Açılım fikri kimin?
Kasım Gülek faktörü
Abant Platformu Darbeler ve Cemaat
Bilgiler nereden?
Edip Başer’in namaz hikâyesi...
Askeri Şûra kıyım makinesiydi
Gülen Erbakan’a soğuktu
İttifak’a Zaman arka çıkıyor
Siyasete ilgi, tuhaf...
-... ..
Cemaat’in içinden çıktığı, ‘Risale-i Nur hareketi’nin ‘siyasetle asla
ilgilenmeme’ kuralına rağmen bundan uzak durmadığı biliniyor. ... ..
Kara kedi
Bir ara soru ve cevabı
-Bir dini
grup neden günlük gazetesi olsun ister?
-... .. Her
ülkede dini cemaatler pek çok alanda çalışmalar yürütseler de iki konuya
mutlaka yoğunlaşır: eğitim ve medya...
-Dini
cemaatler açısından en zengin ülke ABD’dir. ... .. Bir iki değil yüzlerce
üniversitesi vardır ABD’de Katolik Kilisesi’nin. ... ..
İktidar bozar
-... .. “İktidar bozar, mutlak iktidar
mutlak bozar,” demiş Lord Acton; çoğumuz bunu siyasi iktidarın bozucu
etkisi olarak anlar ve o alanda aşırılıklar gördüğümüzde hep hatırlarız. Oysa ‘iktidar’ yanlız siyasi
alana ait değildir; başka lanlarda da ‘iktidar’ –ya da ‘güç’- sözkonusu
olabilirve aşırı kullanımı başa pekâlâ belâ getirebilir.
Zaman büyüdü de büyüdü...
Çevik Bir güçlü de...
Cemaat ve 28 Şubat
Fethullah Gülen ABD’ye gidiyor
Düğmeye basılıyor
ABD’dekalma kararı veriliyor
“Neden doğruyu söylemiyorsunuz?”
-... .. Neden yalan söyleme ihtiyacı duyuyorsunuz?
... ..
Yeniden referans mektuplarına
dönersek...
-.... .. iki isim üzerinde yoğunlaşıyor:George Fidas
ile Graham Fuller... .. Özellikle de Ankara’da uzun yıllar CIA adına görev
yapmış, ülkemizle hiç ilgisini kesmemiş, Türkiye’ye dair sayısız kitap kaleme
almış Graham Fuller üzerinde...
Ağca ile kesişen yollar
-... ..
Vatikan’ın ‘Dinlerarsı Diyalog Konseyi İslâm Bölümü Başkanı’ sıfatıyla
Fethullah Gülen’ 1998 yılında Roma’da papa 2. Jean Paul ile görüşmesinde yer
almış rahip Thomas Michel...
-... .. şu ilginç uyarıda ... .. “Bu hayal ürünü kişiyle Vatikan’ın eski
‘Dinlerarsı Diyalog Konseyi İslâm Bölümü Başkanı’ Amerikalı Cizvit rahip Thomas Michel arasında
bulunacak hrerhangi bir benzerlik sadece ratlantı ürünüdür.
Rokefeller’dan CFR’a doğru
-... .. ‘CFR’
kısa adıyla maruf ‘Center for Foreign Relations’ ... .. ABD’de gerçek güç odağı sayılması gereken
bir örgüt. ... ..
-... ..
Cemaat, bu tür ilişkileri, yanlız kendilerini Amerikalılara tanıtmak için
değil, ... .. Yolar ayrılıp kavga
başlayınca, aynı ilişkilerin tersine amaçla değerlendirildiği ise meydanda. ... ..
İsrail mi, yok canım...
Fidan’a Cemaat neden karşı?
İsrail Fidan’ı sevemedi
Cemaat uyarıldı da...
-... .. Kardeşler
bile kanlı-bıçaklı olabiliyor, aynı yolun yolculrının birbirinden yorulmaları,
kavga etmeleri bana hiç ters gelmez. Ancak kavganın bir tarafında siyasetçi
diğer tarafında ise gazeteci varsa, bunun belli bir çerçeve içerisinde gelişip
patlama noktasına gelmesini beklerim. ... ..
Bir uyarı da Birand’dan
-... ..5 ve 6
Ekim 2010 tarihlerinde, Posta gazetesindeki köşesinde, Birand , ilkinin başlığı
“Cemaat, efsaneleşen
gücü’nün esiri oluyor...”, ikincisinin başlığı “Gülen Cemaati, sır
perdesini daha da aralamalı” olan iki yazıyla uyarı görevini yerine getirdi.
-... .. Oynadıkları oynun ne kadar tehlikeli
olduğunu göremiyorlar. / GÜN GELİR, RÜZGÂR DÖNER, BU DEFA GÜLENCİ AVI
BAŞLAR...”
-Daha ne
desin adam?
-Uyarı
görevini yerine getirenlere cevapşaşırtıcı bir isimden geldi: Nazlı
Ilıcak’tan... ... ..
Değişenler
Yola ‘hizmet’
amacıyla ilk çıkışlarında mahvşyetkâr, mahcup, kendini kabul etirme derdinde
insanlar görüntüsü vermekteyken, ... ..
Cemaat’in ileri
gelen mensuplarında gözle görülür değişimler fark edilmeye başlandı.
-Başkalarına
tepeden bakar oldular.
-Yeni tavrın
siyasete dönük yüzü, ikili ilişkilerde, kendilerini siyasilerden daha önemli
saymalarıydı. ... ...
-Gördüğüm
kadarıyla, Tayyip Erdoğan’ı en aşırı tepkiyi vermeye sevk eden âmillerden biri
de, karşılaştığı farklı muamelenin, 17 Aralık ve ardından 25 Aralık’ta (2013),
âniden ve baskın tarzında gerçekleşmesidir.
-Bunu önce ‘ihanet’ olarak gördü Tayyip Erdoğan, oradan “Bu bir darbe girişimidir” noktasına geçmesi de zor olmadı.
... ..
-... .. Kısa
süre öncesine kadar içtikleri su ayrı gitmez görüntüsü veren ikilinin
ilişkileri bıçakla kesilmiş gibi koptu. ... ..
-... ..
Kardeşlik hukuku bir tarafa atıldı ve her iki taraf da kendileriyle ideolojik
bağı bulunmayan, hatta iki tarafa da eşit derecede zıt kişi, kurum ve örgütleri
yanlarına alarak, karşı tarafı bozguna uğratacak girişimleri birbiri ardına
devreye soktu.
Cemaat yurdışından ateş ediyor.
-AK Parti ile
Cemaat’in farklı yapılar, ancak aynı yolun yolcusu oldukları dönemde, her ikisi
de birbirlerinden karşılıklı yararlandılar. Yollar ayrılınca ne oldu? ... ..
Kürt uzmanı Hollandalı: Bruinessen
Okul, işadamları, THY seferleri...
Yapışık ikiz gibiydiler
-... ..
Çatışmacı ortam doğduğunda, AK Parti’nin verdiği ilk tepkinin, yurtdışındaki
okulların kapatılması telkinini ülkelere iletmek olmasının sebebi de bellidir:
Yararını gördükleri kurumların, savaş düzenine geçildiğinde, zararının da büyük
olacağının düşünülmesi.
-Ancak
Cemaat’in yurdışındaki okulları ülkelerin sistemi içerisinde kısa sürede
öylesine belirleyici bir yer işgal etti ki, kendilerinden okulları kapatmaları
istenen ve bu isteğe uymaları beklenen yöneticilerin çocukları da o okularda
öğrenci...
-... .. İlk
tepki kapatma ricasıydı;ilinci, tepki de, aynı yerlerde, Milli Eğitim Bakanlığı
eliyle benzer okular açma girişimi oldu.
- ... ..
para-pul hesabı yapmadan gönüllü ülke değiştiren yetenekli öğretmenler... ..
Bir de onların yerini almak üzere Milli Eğitim Bakanlığı öğretmenleri arasından
seeçilerek o ülkelere gönderilenler...
-Aynı sonuç
alınır mı dersiniz?
ABD politik hayatında Cemaat
Cemaat siyasetle tanışıyor
-... .. Fethullah Gülen’in en son ana bıraktığı
hedefi olarak neyi zihninde taşıdığını da hep merak etmişimdir.
-Tarih
sayfaları, iyi niyetlerle yola çıkıp güzel işler başarmış, ancak sınırlamaların
farkında olmadığı için sonunda tökezlemiş, yanlış yollara sapmış ve bu yüzden hiç olumlu
sözlerle anılmayan nice şahsiyetle dolu.
-... .. ‘Hizmet hareketi’ olarak anılmaktan hoşlanan
Cemaat’in özellikle çok sayıda gazete ve televizyon kanalına sahip olduktan
sonra, edindiği gücü
yanlış yere kullanabileceği, bu durumun da ‘hizmet’i gölgeleyip hareketi
yürütenlerin başına işler açabileceği kuşkusunu taşıyıp durdum. ... ..
-... .. Tevazu çoktan kalktı.Eskiden insanlara hizmete koşulurdu, sonraları
insanlardan hizmet beklenmeye başlandı. Küçük insanları hizmete koşan bir
hizmet hareketi, giderek para, makam ve iktidar sahiplerine daha fazla değer
vermeye başladı.
-... ..Hareket içerisinde yer alanlar aslında
siyasilerle yan yana yürümekten kaynaklanan ve kendilerine ait olmayan bir gücü kullanmaya başlayınca, hizmet diye
bilinen hareketin hüviyei değişime uğradı.
Aşırı ilgi hüviyeti değiştirdi
-... .. ...
iki tarafı da birbirine kırdırmak isteyen bir güç....
Bir ‘yabancı güç’...
-... .. Amerikalıların Türkiye’deki önemli herkesi
dinlediğini bir Alman dergisi (Der Spiegel)
açıkladı; Almanların Tayyip Erdoğan’ı dinlediğini de Amerikalılar... ..
Eski Said-Yeni Said ikilemi
Cemaat altınvuruş hazırlığında
17 Aralık’ta yaşananlar
Erdoğan’ın savaş kararı
Bu olayda kişilerin karakterlerinin
önemi
Efsunlu, gizemli kişilik
Tayyip Erdoğan: Savaşarak savaşmayı
öğrendi
Kuşkularım var.
Paralel, Cemaat’e de paralel olmasın?
Kuşkularımı büyüten ifşaatlar
-Alman Der Spiegel
dergisi, 31 Ağustos 2014 tarihli sayısında, NSA kaynaklı ‘çok gizli’belgeleri
ele geçirip dünyayı Amerika’nın aşırılıkları konusunda uyaran Edward Snowden’ın
kendisine sağladığı bir belgeyi yayımladı. O belgeye göre, ABD uzun kulaklarını
Türkiye’ye uzatmıi, özellikle devlet adamlarının telefonlarını ve ortam
konuşmalarını dinliyormuş.
-... .. İkiyüzlü Arkadaşlık... .. ... .. Türkiye, NSA İçin Ortak ve Hedef ... ..Haberde, Almanya’nın
‘Türkiye’yi dinleyen tek ülke olmadığı’na dikkat çekiliyor, ABD’nin Türkiye’yle çok kapsamlı
istihbarat paylaşımını yaparken bir taraftan da en üst düzeydeki Türk
yetkililerin dinlendiği vurgulandı. ABD,
‘Beş Göz’ olarak bilinen istihbarat ortakları Kanada, Avustralya ve Yeni Zelanda’yla
Türkiye hakkında edindiği istihbaatın önemli bölümünü paylaşırken, İngiltere istihbarat ajansı GCHQ
kendisi de bilgi topladı. ... ..
-... .. Önce “Almanya Türkiye’yi ve Erdoğan’ı
dinliyor” haberi.... İki hafta sonra da, bu defa, “ABD Türkiye’yi ve Erdoğan’ı
dinliyor” haber...
Ne oluyor?
İt dişi, domuz derisine...
-Aslında
ne olduğu belirsiz değil, belli:
İstihbarat örgütleri medya üzerinden itişip kakışıyorlar... Önce, Amerikan istihbaratı, ‘Snowden
belgeleri’ arasında bulunduğu anlaşılan “Almanya’nın
Türkiye’ye çevirdiği uzun kulak”
belgesini Der Spiegel dergisine
sızdırmış.... Der Spiegel’de kendilerini
hedef gösteren haberin çıkması üzerine, Almanlar
da, bu defa, “Yanlız biz mi dinliyoruz,
Amerikalılar da sizi dinliyor” haberiniğ aynı dergide yayımlatmışlar...
-Almanlar 2009’dan beri dinliyormuş, Amerikalılar da 2013 başından beri...
-.... .. Amerikalılar
da dinlemiş ve kaydetmiş olabilirler onları, Almanlar da...
-Biz ise
hepsini Cemaat dinledi diye biliyoruz.
Fuat Avni neydi?
Aralık soğuğu ülkeyi üşüttü
‘Paralel yapı’ varlığını belli ediyor
Ergenekon bir hayal miydi?
-... .. Aradan bunca zaman geçtikten sonra, o
günlerde ‘hayali güçlü biri’ oolarak vasuflandırdığım rapor yazarının, aslında
devlet erkine sahip çıkınca ülkeyi ve insanlarını demirden ellerle yoğurma
gayretine giren pek çok diktatörlük heveslisinin niyetlerini doğru okuduğunu
şimdi daha iyi anlıyorum.
-‘Cumhuriyet’i
koruma adı altında bir dizi tedbire yer veriliyordu raporda: Yurtdışında
eğitim görenler dışlanacak... SiivilToplum Örgütlerini (STÖ) faaliyet alanı
daraltılıpdışarıyla irtibatlar kapatılacak... Devlet endi sivil toplum
örgütlerini kuracak... Medya da kontrol altına alınacak, kontrol edilemeyenler
etkilenmeye çalışılacak, her biri devlet adına sıkça denetlenecek...
-Böyle bir ülke var: Rusya...
-... .. Rusya’da
gerçekleşen sistemin, askerin silahlarının gölgesi altında Türkiye’de de hayata geçirilmesini öngörüyordu elimdeki ‘Ergenekon’
raporu...
‘Ergenekon’ saptırılıyor
-.... .. İşlerin zıvanadan çıktığı ... ... belliydi.
... ..
-İnsan
gerçekten üzülüyor. Geçmişte başkaları nasıl rencide olup zulme uğradıysa, bu
defa da başka bazı insanlar rencide ediliyor ve cezaevlerine dolduruluyor. En
değerli yıllarını cezaevlerinde geçirenler ise, şimdi cezaevlerine atılanların
kendilerine o âkıbeti uygun gören devlet görevlileri olduğunu düşünüp
üzülmüyorlar...
-Tabii bu
evrensel bir durum: Dün önemli bir süreci yürütürken kuralsız davranışlara sapanlara
bugün aynı tüğrden bir muamele uygun görülüyorsa, bugün ellerine fırsat
geçenler yanlışa saptıklarında, yarn onların başına gelen de farklı
olmayabilir.
-‘Demokratik hukuk devleti’, kuralları olan bir
devletir ve kural dışılığı benimseyenler bir gğün mutlaka bunun sonucuyla
yğüzleşmek zorunda kalırlar.
Yanlıştan kaçınmak şart
Hamiyetli insanların günahı ne?
Bunlar yapıldı diye...
Yolsuzluk duyarlılığı
Cemaatın hesabı?
Cemaatın Kadrosu
Çekirdek kadro
Bugün bana, yarın sana dünyası
Hatalı tasarruflar
Bank Asya: Hepimiz oradaydık
Yolsuzluk
soruşturması ne olacak?
* Cemaat’in Siyasetle Sınavı & Bern Böyle Gördüm –
Fehmi Koru
Sınav itirafları hakkında: Geç kalmış bir hasbihal 3 Yazar Ahmet Dönmez ahmetdonmez.net ...nice insanlar haksız yere ‘soru çalma’ iddiası ile gözaltına alınıyor, tutuklanıyor.Neden?Eski Genelkurmay İstihbarat başkanı Emekli Korgeneral İsmail Hakkı Pekin,Youtube’daki Neyin Nesi TV’de yaptığı açıklamada:“Bu çocuklar tam da komuta kademesinin istediği çocuklar.Yani zeki,‘emredersiniz’diyor,çok fazla eleştirmiyor,her türlü görevi yapıyor.Bunların hepsi çok çalışkan insanlar olmuşlar, yani bana da deseler şimdi‘Kimleri seçeceksin?diye, onlardan seçerim.“Soru verme de orada sistematik olarak yapılan bir uygulamaydı.Kesin konuşuyorum,evet.Çünkü ‘soru çalma’ iddiaları gerçek, biliyorum.Hem “Soruları aldım” diyen hem de “Soruları verdim” diyen onlarca isimle konuştum.Dinlediklerimin doğruluğunu farklı kaynaklardan teyid ettim.Müstear adıKerem’in kastettiği vicdan azabı veren bu işler arasında soru verme de vardı.“Mesela bir arkadaş GATA’ya girecekti.Sorular verildi” diyor.Peki sorular nasıl veriliyordu?Müstear adı Polat… Bu kısmını da ondan dinleyelim: Bu soru çalma meselesiYüzde yüz canım!Ben kendim kaç tane öğrenciye verdim.İçinde olmasam ben de komplo teorisi derim.İsmi bile var bu işin: ‘Fetih okuma’. Sınav sorularını vermenin şifreli adı ‘Fetih okuma’dır.”Polat,işleyen sistemle ilgili şu tür detaylar veriyor:“Ben kendi baktığım birim için söyleyeyim. Mesela kurum içi sınavlar oluyor. Terfi sınavları. Arkadaşlardan uygun gördüğümüze diyoruzki,‘Bu sınava başvur.Şu şu kitapları al, şu testleri al, çalış’.Bunu söylerken işyerinde çalışması özellikle vurgulanır.Böylece herkes onu çalışırken görür.O sınava gireceğini herkes bilir.Hiç bir zaman kişiye,‘Sana soru vereceğiz, rahat ol, sıkıntı yok’demeyiz.Arkadaş zaten sınava hazırlanır.Sınava bir veya iki gün kala Fetih okuma olayı gerçekleşir.Sorular bize yukarıdan dijital ortamda gelir.Diyelim ki 100 soruluk sınav; A paketinde 70 tane soru, B paketinde 70 soru, C paketinde 70 soru var ama bunlar aynı 70 soru değil. Birbirinden farklı 70 soru, ki aynı şıkları işaretlemeleri tedbirsizlik olur. Sonra dijital ortamda sorular verilir.Kağıt kalem kullanmak yasaktır.Arkadaş iki-üç saat bilgisayar ortamında sorulara ve cevaplarına bakar.Yüz sorudan yetmiş tanesi moda-mod sorudur.10 tane,15 tane de kendisi yapsa başarılı bir şekilde sınavı kazanır. 100 sorunun hepsi verilmez.Çünkü hepsini doğru yapar, bu da tedbir açısından sıkıntı doğurur.Zaten baraj70’tir.Belki sorular verilmese de arkadaş kazanacak ama riske edilmiyordu. Diyelim ki oraya 30 kişi alınacaksa 30’unun da bizden olması isteniyordu.17Aralık sürecinden sonra sorular dijital gelmemeye başladı.Peki bu sorular nereden geliyordu?Polat“Başımızdaki kişiden geliyordu.Ancak sadece askeri okul sınavları değil.KPSS,TUS,YDS(Yabancı Dil Sınavı) da geliyordu.ALES de geliyordu.Hepsi geliyordu.ÖSYM’nin yaptığı sınavların soruları da geliyordu.Ben konumum itibariyle bunların hepsini bilgi ile söylüyorum size.”cevabını veriyor.Müstear adı Halil“Ben bu göreve gelince hep merak ettiğim, ‘soru çalma’ şayialarının gerçeği yansıtıp yansıtmadığını öğrenmek istedim.Eskiden beri bu hizmetlerde bulunan bir arkadaşla yürürken,‘Sınav soruları meselesinin de amma suyu çıktı ha!’ dedim.Arkadaş beni o birimde eski zannetti ve dedi ki, ‘Hocam eskiden biz sinevizyondan yansıtır yemin ettirirdik, şimdi ise sorular elden ele dolaşmaya başladı’Ben meseleyi biraz daha kurcalayınca arkadaş dedi ki, ’17-25’ten sonraki yıl bile falanca sınavda bu iş devam etti. Bazı branşlarda 12-13 yıldır, bazılarında 7-8 yıldır soruları veriyoruz.’ diye anlattı.Meğer yıllardır bu iş yapılıyormuş.Başımızdaki arkadaş bana dedi ki,‘Abi bunlar konjoktürel şeyler.Türkiye’nin gerçekleri bunlar.Abiler mutlaka Hocaefendi’nin onayını almışlardır.’Bu son 4 yılda soru aldığını ve verdiğini bizzat söyleyen onlarca kişi ile konuştum.Tanıdığım bir aile, bu soru çalma mevzuundan dolayı travma yaşıyor.Başından beri iddiaların gerçeği yansıtmadığını savunan bu aile, geçtiğimiz günlerde kendi oğullarının,“Biliyor musunuz, polis akademisi sınavlarının soruları bana verilmişti” itirafı ile sarsıldı.
YanıtlaSil