25 Nisan 2020 Cumartesi

Takkeli Fravunlar *

...Cemaatlere göre kim iktidar ya da başbakan olursa evliyalık makamı onundur. Cemaatlerin pek çoğu durakta yani muhalefette beklemez ve amblemi ne olursa olsun iktidar otobüsüne binerler.
... ..
İhlas Grubu yürü ya kulum dedi...
AKP döneminde silinen vergi borçları ve TOKİ’nin İhlas’a verdiği devas ihalelelr birbirini izledi...
İhlas Finans olayı tabiri yerindeyse Allah’ı ve dini kullanarak yapılan büyük bir dolandırıcılık ve hatta soygundur.
İnançlı insanların “faiz haramdır” diye kandırılıp mütevazı tasarruflarının elinden alındığı bir tezgâhın örgütlenme biçimidir.İhşas Finans Kurumu Türkiye’deki fazisiz bankacılık teşebbüsünün ilk örneğiydi ve DYP-SHP iktidarı döneminde kuruldu.... ..
Milyonlarca Dolar Nereye Gitti
Gelelim İhlas Finans Kurumu’nın seyri ya da serüvenine..
İhlas Finans tahmin edilenin ötesinde mebduat topladı ve faiz  her ay kâr payı adı altında mudilere ödenmeye başlandı.
Toplanan mevduat ise yatırıma, şuraya buraya değil borsaya yönlendirildi ki batış sonrası yapılan incelemede toplanan paraların çok çok az kısmının kredi talebinde bulunan sanayiye aktarıldığı, büyük kısmının ise İhlas’ın içinde kullanıldığı belgelendi.
Başbakanlık Teftiş Kurulu’nun kesin rakamlarına göre İhlas Finans’ta hortumlanan paranın toplamı 750 milyon dolardır.
Bu kadar büyük para nereye savruldu sorusuna gelince ....
Bir kısmı yurt dışına gitti.
Mesela ABD’nin Florida eyaletindeki Mami’de çiftlik evler projesi için binlerce dönüm arazi alındığını Enver Ören’den duymuştum. Arazi alındı ama inşaat yapılamadı ve proje fiyaskoyla sonuçlandı. ... ..

Böl ve Yut*

… .. İngilizlerin “böl ve hükmet” (divide and rule) olarak özetlediği sömürge kuralını kitaba ad olarak seçmiştim. Ama Bertan Abi’nin (Onaran) önerisiyle Böl ve Yut olarak değiştirdim. Sınırlar arasında programının son yolculuk notlarını kapsayan bu Kitap’ta Ortadoğu’da İngiliz eliyle yaratılan İsrail devletini, Balkanlar’da, Kafkaslar ’da, Afrika ve Uzak Asya’da kopyalama çalışmalarından  örnekler sunulmaktadır. Batı emperyalizminin düşmanının çeşitli coğrafyalarda yer alan bir çok ülkede “Böl ve Yut” şablonunu nasıl uyguladığını anlatmaya çalıştım. Bu şablon ilk kez Ortadoğu’da İsrail devleti yaratılarak uygulandı.

Kitapta, bu 13 ülkede, benzer metotlar uygulanarak halkların nasıl birbirine kırdırıldığını, komşu devletlerin arasına nasıl kamalar sokulduğunu ve “amaca” ulaşmak için “değişmez bir yöntemin” işbirlikçiler vasıtasıyla nasıl sahnelendiğini okuyacaksınız.

Emperyalizmin baskısına başkaldıranları, boyun eğenlerle kıyaslayacaksınız. Gözyaşı ve kana bulanmış ülkelerde iç ve dış bedhahların marifetlerinden örnekler bulacaksınız… Ve her ülkede sahneye konulan oyunların şifresinin yüzyıllardır ne kadar benzer olduğuna bir kez daha şaşacaksınız…

Batı’nın “Böl ve Yut” oyunu aslında zayıf temeller üzerinde duruyor. Halkın örgütlü birliği Batı’nın oyununu bozuyor.

O yüzden bunca cefa, işkence, yalan ve kan!

Ama her şeye rağmen, tarih, sahnelenen oyunun uzun vadede işe yaramadığını birçok örnekle anlatıyor…. Durum, direnen halkların yeni destansı örneklerine şahit olacağımızı müjdeliyor…

Rusya, Çin ve Orta Asya Türk Cumhuriyetlerinin bir araya geldiği Şanghang İşbirliği Örgütü toplantılarına artık İran, Hindistan, Pakistan da gözlemci olarak katılıyor. Bu ülkeler Afrika ve Güney Amerika’nın çeşitli devletleriyle

Almanların Büyük Tuzağı*

Türk Savunma Planı ve Değerlendirilmesi
İhtilaf Kuvvetleri’nin Karaya Çıkarma vr Türklerin Savunma Planı
25 Nisan 1915 Çıkarma Harekâtı’nda 5’nci Ordu Komutanı Sanders’in Tutumu
Çıkarma Harekâtı ve Kara Taarruzları
Limon Van Sanders’in Savunma Plânı’na karşı çıkan Türk Komutanların Görevden Alınması
Çanakkale Muharebeleri’nde İki Tarafın zayiat Durumu

Çanakkale Muharebeleri, Birinci Dünya Savaşı’nın ve savaş sonrası dönemin gelişmelerine damga vuran önemli bir cephe olmakla beraber, her iki tarafın verdiği aşırı insan kaybı açısından üzerinde durulması gereken dikkat çekici bir örnektir. İngiltere ve Fransa, Batı Cephesi başta olmak üzere tüm cephelerde  ihtiyaç duyduklar asker ve gemi ihtiyaçlarına rağmen, büyük bir donanmayı ve yaklaşık 500.000 askeri Gelibolu Yarımadası’nda tutmak zorunda kaldı.
İtilaf kuvvetlerinin Bpğaz’ı donanmayla geçme planı, 18 Mart 1915’te başarısız oldu ve donanma büyük bozguna uğradı. Yalnız donanmayla Boğaz’ın geçilemeyeceğini anlayan İtilaf Devletleri, 25 Nisan 1915’te Kara Harekâtı başlattılar; fakat hedeflerine ulaşamadan, büyük bir yenilgiyle 9 Ocak 1915’te geri çekildiler.
Türk savunması, başlagıçta kıyı hattını kuvvetli tutmak esasından hareketle, Türk komutanlatı tarafından hazırlanmıştı. Çanakkale Cephesi’nden sorumlu Ordu Komutanı Alman General Limon von Sanders, Türk komutanların hazırlamış olduğu Savunma Plnı’nı değiştirmiş ve savunmayı, kıyıları zayıf kuvvetlerle tutmak esasına dayandırarak, İtilâf kuvvetlerinin karaya çıkmasına fırsat sağlamıştır.Alman komutanların esas amacı, Almanya’yı Batı Cephesi’nde rahatlatmak için; İtilâf kuvetlerini mümkün olduğu kadar Çanakkle Cephesi’nde tutmaktı. Bu gerçeği anlayan Türk komutanların karşı çıkmalarına rağmen, Alman komutanların muharebelerdeki Harp Prensipleri’yle çelişen uygulamaları, hem savaş süresinin uzamasına hem de aşırı zayiat verilmesine neden olunmuştur.

İtilaf Devletleri , büyük umutlarla başladıkları Gelibolu Harekâtı sonunda, Seddülbahir Bölgesi’nde sadece beş,

Köstebek*


... ..Kafatası avcılarının resmi adı Yolculuk Bölümü’ydü. Bu bölüm soğuk savaşın ilk günlerinde, Bill Haydon’un önerisile Contro tarafından kurulmuştu. Suikastın, adam kaçırmanın ve şantajın olağan sayıldığı günledi bunlar. Bölümün ilk şefi de Bill Hayton tarafından seçilmişti. Aşağı yukarı on iki kişilk küçük bir birlikti bu, yabancı ülkelerde çalışan ajanlar için fazla kirli bve tehlikeli vur-kaç işlerini yürütmekti görevleri. İyi haber alma görevi sakin ve kademeli yürütülmelidir, derd, Control. Ama kafatası avcılarının çalışmaları Control’un öne sürdüğü bu kurlın istisnasıydı. Onların işlerinde ne sakin ne de kademeli bir yan vardı. Örgüt, Control’un kişiliğinden çok Haydon’un kişiliğini yansıtıyordu.Kafatası avcıları yalnız çalışırlar, bu yüzden de kalın, tepesi kırık cam ve dikenli tellerle çevrili bir duvar arkasında barınırlardı. … ..
…. .. Ivlov’un görevi bir Köstebek’e yardım etmekti. Köstebek en gizli ve en güç işlerin içine sızabilen ajana verilen addır. Ona böyle denmesinin nedeni de, emperyalizmin ulaşılması en güç ve en gizli deliklerine sokulabilmesidir. Buradaki söz konusu Köstebek İngiliz’di, Moskova’daki Merkez için köstebeklerin değeri büyüktü. Çünkü bunların yetiştirilmeleri ve yerlerine monte edilmeleri yaklaşık on beş, yirmi yılı alır. İngiliz köstebeklerinin çoğu savaştan önce Karla tarafından göreve alınmışlardı. Bunlar yüksek burjuva, aristoktrrat, hatta köklerinden tiksinen soyluların arasından seçilmişlerdi. … ..
… .. Bu belgelerde, Londra’da, maskeli ya da maskesiz iki ya da üç yüz kadar Rus gizli servis ajanının adları ve paravan işleri yazlıydı: Ticaret Ataşeliği, Tass Ajansı, Aeroflot, Moskova Radyosu, konsolosluk ve elçilik hizmetleri… Estehase’nin adamı tarafından yapılan soruşturmaların tarihleri, gözetleme sırasında keşfedilen ve izi sürülemeyen temaslar da belirtilmişti. Raporlar koca bir yıllık cildi ve aylık ekleri içeriyordu. … ..
… .. Stanley, pis bir iş için Lahey’deyken Batı’ya geçti. Mesleği suikastçıydı. Hollanda’ya da bir süreden beri Merkez’in sinirine dokunan bir Rus mültecisini öldürmek için  gönderilmişti. Ama adamı öldüreceğine teslim olmaya karar vermişti Stanley. “Bir kıza kapılmış salak, “dedi Connie nefretle. “Evet sevgili George, Hollandalılar ona bir baltuzağı hazırlamışlar, bizimki de gözleri kapalı içine düşüvermiş.”

Papaz Her Zaman Pilav Yemez*

“Nişanlım filân yok. Uydurdum ben. Mesele o değil.”
Yeniden hıçkırıklara boğuldu. “Oh Thomas, Thomas...”
            Bir andaThomas’ın başına buz dolu bir kova geçirilmiş gibi oldu..
            “Ne dedin?”
            “Nişanlım filen olmadığını söyledim.”
            “Hayır ondan bahsetmiyorum.” Bir kere yutkundu. “Bana Thomas dedin değil mi?”
“Evet.” Genç kadın yeniden hışkırıklara boğuldu. Göz yaşları iri damlalar halinde yanaklarına, boğazına ve güzel göğüslerine iniyordu.”Evet ‘Thomas’ dedim. Zavallı sevgilim. Gerçekadın Thomas Lieven değil mi?... Neden sana rastladım bilmem ki... Keşke hiç karşılaşmasaydık .... Şimdiye kadar kimseyi böyle sevmemiştim. Bir de sana bütün bu oyunları oynadım...”
“Ne oyunu?”
“Ben Amerikan Gizli Servisi hesabına çalışıyorum.” Diye zorlukla konuşabildi Helene.
Thomas sigarasının bittiğin, parmakları yanınca faretti ancak. Bir süre hiç konuşmadı. Sonra derinden iç çekti. “Tanrım... yeniden başlamasın bu saçmalıklar.” Helene tane tane konuşabiliyordu:
“Söylemek istediğim sana... Söylemem yasaktı zaten... İhtar ettiler, ama bu geceden sonra seni aldatmaya devam edemezdim... Çıldırırdım söylmezsem..”
“Sakin ol ve her şeyi baştan anlat.” Thomas yavaş yavaş kendine geliyordu. “Demek Amerikan ajanısın.”
“Evet.”
“Ya amcan?”
“O da şefim Albay Herric.”
“Montenac Şatosu?”
“Kiraladık orasını. Almanya’daki ajanlarımız büyük bir iş peşinde olduğunu bildirdiler. Sonra Zürih’e geldin. Gazetede ilanın çıkınca sana 100 bin frankı geçmemek şartıyla borç para vermemiz emredildi.”

18 Nisan 2020 Cumartesi

odessa

.. .. Konuğuna oturması için birkoltuğu gösterdi. Karşısındaki adam da Alman’dı. Eski bir SS subayı, şimdi Odessa’nın Bat Almanya içindeki örgütünün başıydı. Böyle üst kademedeki bir subay tarafından kişisel bir görüşme için Madrit’e çağrılmış olmaktan ötürü büyük bir şeref duyuyor ; bu buluşmanın otuz altı saat önce ölen Başkan Kennedy’nin ölümü ile bir ilişkisi olduğunu sanıyordu.  Yanılmamıştı.
General Gluecks yanındaki kahvaltı tepsisinden kendine bir fincan kahve doldurdu ve dikkatle büuük bir Corana yaktı.
“Avrupa’ya bu beklenmedik ve biraz de tehlikeli gelişimin nedenini belki tahmin etmişsinizdir” dedi. “Bu kırada gereğinden fazla kalmaktan hoşlanmadığım için hemen konuya gireceğim ve çok kısa konuşacağım.
Almanya’dan gelen küçükrütbeli, öne doğru eğilerek bekledi. Genetral devam etti:
“Bizim için çok iyi bir bahtlılık sonucu olarak, Kennedy artık ölmüş bulunuyor. Bu olaydan mümkün olan faydayı sağlamak için hiç bir şeyi ihmal etmemek gerek. Beni anlıyor musun?”
Genç adam istekle cevağp verdi:
“Prensip olarak elbette Generalim. Fakat hangi konuda?”
“Bonn’daki hainler ayak takımıyla Tel Aviv’deki domuzlar arasında söz konusu olan silâh pazarlığını amaçlıyorum. Bu silâh pazarlığını biliyorsun, değil mi? Şu sırada bile Almanya’dan İsrael’e hâlâ akmakta olan tankları, topları ve bütün öteki silahları?”
“Evet elbette.”
“Gelecek çatışmada tam bir zafere ulaşması için Mısır’ın davasna yardımcı olmak üzere örgütümüzün elinden gelen her şeyi yaptığını da biliyorsun?”
“Elbette. Oraya gönderilmek üzere birçok Alman bilim adamının toplanmasını örgütlendirmiş bulunuyoruz.”
General Gluecks başını salladı.
“O konuya daha sonra gireceğim. Benim sözünü etmek istediğim şey, diplomatik yollardan en güçlü
biçimde Bonn’a direnebilmeleri için, Arap dostlarımızı bu haince pazarlıktan mümkün olduğu kadar haberdar

çakal*

.. .. Bütün dünyadaki gazeteciler, bu cinayet girişiyle ilgili görüşler ileri sürüp kesin bir ip ucuna rastlamadıklarından sütunlarında kişisel görüşlere yer verirlerken, gizli servisler ve Jandarma kuvvetlerinin desteğindeki Ulusal Güvenlik Kuruluşu akıl almaz bir soruşturma açıyordu. Bu harekât Fransız polisinin kayıtlarında eşine rastlanmayan, olağanüstü boyutlarda bir insan avına dönüşecekti. Harekât, dosyalarda, şifreli adıyla Çakal Olayı diye yer alır. ... ..
... ..
1958 Haziranında, General de Gaulle, Başbakan olarak iktidara dönüyordu.. Yozlaşmış ve güçten düşmüş IV. Cumhuriyeti kesinlikle deviriyor, V. Cumhuriyeti kuruyordu. Generallerin ağzından çıkar çıkmaz De Gaulle’ü Başbakanlığa, sonra da 1959 Ocağında Elysee Sarayına getiren “Cezayir Fransızlarındır” sözü Başkan tarafından tekrarlandığında , Chazanet duygulanıp ağlamak için odasına çekildi. De Gaulle Cezayir’e geldiğinde , ziyareti Chazanet’ye Tanrı Zeus’un Olimpos dağından inmesi gibi gelmişti. Yeni bir politikanın uygulanmasına başlandığından emindi. Koministler görevlerinden atılacak, Jean-Paul Sartre hain ilan edilipkurşuna dizilecek, sendikalar tepelenecek, Fransa sounda Cezayir’deki akrabalarını ve Fransız uygarlığının sınırlarını koruyan akrabalarını ordusunu yürekten desteklemeye karar verecekti. 
... ..
Bütün katillerimiz ve suikastı başarıya ulaştırabilecek bütün adayların polisçe tanındığını kabul etmemiz gerektiğinden, başlıca hedefimiz olan De Gaulle’ün ortadan kaldırılmasını gerçekleştirmek için tek yol kalıyor: Bir yabancı ile çalışmak.”
Montclair’le Casson’un soran bakışları üzerine dikildi.
“Nasıl bir yabancı?” diye sordu Casson sonunda.
“İşe başlarken bir yabancıya başvurmak gerekiyor,” dedi Chazanet. “O.A.S. ya da siyasal örgütle ilgisi bulunmayan, Fransız polisinin tanımadığı bir adama. Sahte bir pasaportla gezecek, işini bitirip Fransa halkı de köpekleri temizlemek için ayaklandığında rahatça ortadan kaybolup ülkesine dönebilecek biri. Önemli olan,