..
.. Konuğuna oturması için birkoltuğu gösterdi. Karşısındaki adam da Alman’dı.
Eski bir SS subayı, şimdi Odessa’nın Bat Almanya içindeki örgütünün başıydı.
Böyle üst kademedeki bir subay tarafından kişisel bir görüşme için Madrit’e
çağrılmış olmaktan ötürü büyük bir şeref duyuyor ; bu buluşmanın otuz altı saat
önce ölen Başkan Kennedy’nin ölümü ile bir ilişkisi olduğunu sanıyordu. Yanılmamıştı.
General
Gluecks yanındaki kahvaltı tepsisinden kendine bir fincan kahve doldurdu ve
dikkatle büuük bir Corana yaktı.
“Avrupa’ya
bu beklenmedik ve biraz de tehlikeli gelişimin nedenini belki tahmin
etmişsinizdir” dedi. “Bu kırada gereğinden fazla kalmaktan hoşlanmadığım için
hemen konuya gireceğim ve çok kısa konuşacağım.
Almanya’dan
gelen küçükrütbeli, öne doğru eğilerek bekledi. Genetral devam etti:
“Bizim
için çok iyi bir bahtlılık sonucu olarak, Kennedy artık ölmüş bulunuyor. Bu
olaydan mümkün olan faydayı sağlamak için hiç bir şeyi ihmal etmemek gerek.
Beni anlıyor musun?”
Genç
adam istekle cevağp verdi:
“Prensip
olarak elbette Generalim. Fakat hangi konuda?”
“Bonn’daki
hainler ayak takımıyla Tel Aviv’deki domuzlar arasında söz konusu olan silâh
pazarlığını amaçlıyorum. Bu silâh pazarlığını biliyorsun, değil mi? Şu sırada
bile Almanya’dan İsrael’e hâlâ akmakta olan tankları, topları ve bütün öteki
silahları?”
“Evet
elbette.”
“Gelecek
çatışmada tam bir zafere ulaşması için Mısır’ın davasna yardımcı olmak üzere
örgütümüzün elinden gelen her şeyi yaptığını da biliyorsun?”
“Elbette.
Oraya gönderilmek üzere birçok Alman bilim adamının toplanmasını örgütlendirmiş
bulunuyoruz.”
General
Gluecks başını salladı.
“O konuya daha sonra gireceğim. Benim sözünü etmek istediğim şey, diplomatik
yollardan en güçlü
biçimde Bonn’a direnebilmeleri için, Arap dostlarımızı bu haince pazarlıktan mümkün olduğu kadar haberdar
etmek yolundaki siyasetimiz.
Araplar’ın bu protestoları, konu kendilerini çok tedirgin ettiği için, Alman siyasal çevrelerinde de bu silâh pazarlığına karşı çıkan güçlü bir grubunmeydana gelmesine yol açtı. Bu grup aslında bilmeyerek, silâh pazarlığından vaz geçilmesiiçin hükümet seviyesinde budala Erhard’a baskı yapmak suretiyle bizim hesabımıza çalışıyor.
biçimde Bonn’a direnebilmeleri için, Arap dostlarımızı bu haince pazarlıktan mümkün olduğu kadar haberdar
etmek yolundaki siyasetimiz.
Araplar’ın bu protestoları, konu kendilerini çok tedirgin ettiği için, Alman siyasal çevrelerinde de bu silâh pazarlığına karşı çıkan güçlü bir grubunmeydana gelmesine yol açtı. Bu grup aslında bilmeyerek, silâh pazarlığından vaz geçilmesiiçin hükümet seviyesinde budala Erhard’a baskı yapmak suretiyle bizim hesabımıza çalışıyor.
“Evet.
Anlıyorum Herr General.”
“İyi.
Erhard şu ana kadar silâh gönderme işini önleyemedi.Fakat büyük duraksamalar
geçirdi. Alman-İsrael silâh alış-verişinin kesildiğini görmek isteyenlerin
bugüne kadar başlıca endişe konusu, pazarlığın Kennedy tarafından
desteklenmesi: Kennedy’nin her isteğinin de Erhard tarafından yerine
getirilmesiydi.”
“Evet.
Çok doğru.”
“Ama
Kennedy öldü.”
...
..
Savaş
bittikten sonra, Kral
Faruk Mısır’da hâlâ egemenliğini sürdürürkenb,nlerce Nazi ve SS
örgütünün eski adamları Avrupa’dan kaçmışlar, Nil Nehri’nin kumlu kıyılarında
kendilerine güven içinde bir barınak bulmuşlardı. Gelenler arasında bir bölük bilim
adamı da vardı. Faruk’u deviren darbeden önce bile iki Alman bilim adamı , roket yapmak üzere kurulması
düşünülen bir fabrikanın ön çalışmalarını yürütümek üzere Faruk tarafından
görevlendirilmişti. Bu 1952
yılında olmuştu. İki bilim adamı da Paul Georke ve Rolf Engel’di.
Cemal Abdülnasır’ın Mısır’da yönetime el koymasını izleyen birkaç yıl
süresince proje sallantıda kaldı. Fakat 1956 Sina Seferi Mısır kuvvetlerinin yenilgis,yle
sonuçlanınca, Mısır’ın yeni diktatörü, İsrael’in bir gün topyekün yokedilmesi için yemin
etti.
1961’de
Moskova, Mısır’ın ağır roketler isteğine son ‘Hayır’cevabını verince, bir Mısır
roket fabrikası kurulması konusundaki Georke/Engel projesi intikam duygusuyla
yeniden canlandı ve kendi,lerine her türlü harcama yeteneği sağlanan Alman
profesörlerle Mısırlılar büyük bir hızla çalışarak aynı yıl içinde Kahire’nin kuzeyindeki Helwan’da
Fabrika 333 çalışmaya başladı. ... ..
...
.. von Braun ve a
arkadaşlarının Londra’yı dümdüz etmek için Peenemunde’de yaptıkları V.2 roketlerinin boy ve
menziline eşit olduğuna dikkati çektiler.
...
1961
sonlarında Alman bilim adamlarının toplanmasına başlandı. Bunların çoğu
Stuttgart’taki Alman Uzay Araştırmaları Enstitüsü’nde çalışıyorlardı.1954 Paris Andlaşması Almanya’yı başta
nükleer fizik ve roket çalışmaları olmak üzere belirli alanlarda araştırma ve
üretim yapmaktan alıkoyduğu için bu bilim adamları hayal kırıklığına
uğramışlardı.... ..
..
.. Bu adamların başta gelenlerinden biri, savaş sonrası Almanya’dan alınıp
Fransızlar tarafından Fransa’ya
götürülmüş ve De Gaulle’nin uzay araştırmaları programının temelini kuran, Fransız Veronique roketinin
babası Profesör Wolfang Pilz’d. Profesör Pilz 1962 başında Mısr’a doğru yola çıktı. Bir ikinci uzman da Dr. Heinz
Kleinwatchter’di. İkisi de von Braun’un V.2alarına katılmış olan Dr. Eugen ve
karısı Irene, Dr. Joseph Eisig, Dr. Kirmayer de Mısır’a gittiler, Hepsi de itici yakıt tekniğinde
uzman olan kimselerdi.
Bunların
çalışmalarının ilk sonuçlarını dünya, 23
Temmuz 1962 günü Faruk’un düşüşünün sekizinci yıldönümü nedeniyle Kahire sokaklarında
düzenlenen bir geçitte gördü. El Şahire
ve El Zafira adlarında; biri 500, öteki 300 kilometre menzilli iki roket. ... ..
..
..
“Ama
ne tür bir nükleer başlık?
Bu domuzlar için sadece yüksek evsafta patlayıcı kullanacağımızı düşünmezsin
herhalde. Kahira ve Zafira’lardaki nükleer başlıkların değişik şekilde olmasını Başkan Nasır’a
teklif ettik, o da çoşkuyla kabullendi. Bu nükleer başlıkların bazılarında konsantre edilmiş hıyarcıklı veba kültürü bulunacak; toprağın
çok üstünde patlayacak olan bazıları da bütün Israel’e Strontium 90 uışını saçaca. Birkaç saat içinde
hepsiya vebadan, ya da gama ıişınları hastalığından ölmüş olacak. ... ..
...
.. Bu roketler için güdüm
sistemini planlamayı amaçlayan araştırmaları yöneten adam şimdi Baatı
Almanya’da çalışıyor. Şifre adı Vulkan’dır. Hatırlayacağın gibi Vulkan, Yunan
mitolojisinde tanrıların yıldırımlarını yapan demircinin adıdır.”
Vulkan’ın
şimdi işlettiği fabrika transistörlü radyolar yapıyor. İşin dış görünüşü bu
elbette. Fabrikanın araştıra kısmındaysa şı anda bir grup bilim adamı Helvan roketlerine
uygulanacak olan güdüm sistemi çalışmalarını
yapmakla uğraşıyor. ... ..
*odessa &
Frederick Forsyth
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder