Nitekim
yumuşak bir sesle, “Artık açıklamanın zamanı geldi sanırım. Açıklamalısınız
da,” dedi .
“Evet...
Bence de öyle. Bu kadına yanıt
vermeliyim. Tüm gerçeği anlatmalıyım, öyle değil mi?” Koltuğuna gömüldü. Bitkindi. Yine ağlamaya başladı. Yine
yaşlanmış görünüyordu çektiği acı yüzünden. Öfkeye kapılmadan, kısık sesle ve
kısa cümlelerle anlatmaya başladı:
“Bu kadın dört
yıldır kocamın metresi. Ne acı çektim bilseniz... Bu ilişkiyi bana kendi
söyledi. Bile bşle, sırf kötülük olsun diye. Jacques’i ne kadar sevdiyse benden
de o kadar nefret etti. Her gün kalbimi yaralıyordu. Telefon açıyor, kocamla
randevulaştığından bahsediyordu. Beni böyle üzüyor, günü birinde intihar
edeceğimi umuyordu. Bunu düşünmedim de değil, ama ortada çocuklar vardı.
Sabrettim, ama Jacques zayıf çıktı; kadın boşanmasını istiyordu. Kocam da
günden güne hep onun ve ağabeyinin etkisinde kalıyordu. Ağabeyi de kardeşi
gibi kötü ve sinsi biriydi Jacques bana karşı sert davranmaya başladı. Çekip
gitmeye cesaret edemiyordu; ona engel olduğum için de benden nefret ediyordu.
Tanrım, ne feci günler yaşadım!”
“Onu
serbest bıraksaydın ya!” diye bağırdı Geramine Astaing. “Boşanmak istedi diye
bir adam hiç öldürülür mü?”
Therese
başını iki yana sallayarak cevap verdi:
“Ben onu
boşanmak istediği için öldürmedim. Gerçekten istemiş olsaydı, çeker giderdi. OI
zaman ne yapabilirimdim ki? Sen planlarını değiştirdin, Gdermaine. Boşanması
yetmiyordu sana. Sen kocamdan daha başka bir şey istedin. Sen ve ağabeyin ondan
çok zor bir şey istediniz. O da vicdanı sızlasa da korkudan razı oldu.
“Ne demek
istiyorsun?” diye kekeledi Germaine. “Neymiş o zor olan şey?”
“Benim ölümüm.”
“Yalan
söylüyorsun!” diye haykırdı Bayan Astaing. Therese sesini yükseltmedi.
Nefretini belli eden bir hareket falan da yapmadı, sadece yineledi:
“Ondan
beni öldürmesini istedin, Germaine. Senin son mektubunu okudum. Altı mektup
yazmışsın. Kocam onları aptal gibi cüzdanında unutmuştu. Bu mektuplarda o
sözcük geçmese de her satırında belli oluyordu. Bu mektupları titreyerek
okudum! Jac ques bu dereceye kadar alçalmıştı! Yine de onu öldürmek aklımın
köşesinden bile geçmedi. Benim gibi bir kadın isteyerek adam öldürmez,
Germaine. Bu iş daha sonra oldu. Aklım karışmıştı. Senin yüzünden!” Başını
Renine'e çevirdi. Gerçeğin ortaya çıkmasının kendisine bir zararı olup
olmayacağını sormak ister gibiydi.... ..
Arsen
Lüpen & saat sekizi vurdu & Maurice Leblanch
Timaş
Yayınları
İstanbul
2016
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder