… .. Bu kasvetli Petersburg sabahı, muhteşem sarı evin kapıların ardına kadar açıldı: sarı evin camları Neva’ya açılırdı. Reverlerinde altın şeritler bulunan, her daim traşlı uşak arabacıya işaret vermek için önden atıldı; Baklakırı rengindeki atlar girişe atıldılar; köklü asilzadelere ait armayı taşıyan kupa arabası gelip durdu: şövalyeyi boynuzlayan yedinorog*! (*Vücudu at, kafasının ortasında da bir boynuz olduğu tasvir edilen mitolojik bir hayvan.)
Eşiğin yanından geçen mahalle
kabadayısı, Apollon Apollonoviç Ableuhov’un boz renkli paltosu ve yüksek
silindir şapkasıyla pres-papyeyi andıran taş gibi yüzüyle, siyah güderi
eldivenlerini giyerek hızla kapıdan çıkıp aynı hızla da arabaya yaklaştığını
gördüğünde aptallaştı ve kirişe çıktı.
Apollon
Apollonoviç Ableuhov, kupa arabasını, arabacıyı gözetleyen mahalle kabadayısının
şaşkın bakışlarına, soluk sisle kaplanmış Neva’ya, büyük siyah köprüye, çok bacaklı
enginliklere bir an göz attı, oradan da Vasilyevski adasına korkarak baktı.
Yaşlı uşak aceleyle kupa arabasının
kapısını vurarak kapadı. Kupa arabası hızla geçip gittiği kirlimsi sise
omuzunun üzerinden uzun uzun baktı kaldı; nefes alarak yürüdü; kabadayının
omuzunda, tüm omuzlar, tüm sırtlar, tüm solgun yüzler, tüm ıslanmış şemsiyeler
gibi sisle kaplandı. Yaşlı uşak da oraya, sağa sola, köprüye, soluk sisle
kaplanmış Neva’ya, çok bacaklı enginliklere göz attı, oradan Vasilyevski
adasına korkarak baktı.
Okuyucuya
bir dramın geçtiği yeri tasvir edebilme için burada, en baştaki hikâyemi
kesmeliydim. İlk iş olarak yanlışın düzeltilmesi gerekiyor; yapılan yanlışlıkta
suç yazarın değil, yazarın kaleminindir: bu sırada tramvay henüz yola
çıkmamıştır; çünkü yıl 1905
yılıydı. … ..
Orada, yalnızca bir sis neminin asılı durduğu yerde bir donukluk fark edildi, sonra gökle yer birleşti –kirlimsi gri bir kilise veya manastır binası ortaya çıkmaya başladı ve gittikçe netleşti: İmparator Nikolay’ın at üzerindeki anıtı; hassa ordusu kıyafetindeki imparatorun metalik siluetinin kaidesi ise sisle çevriliydi ve sis tekrar Nikolayev’in tüylü
şapkasına kadar çıkıp yok oldu.Araba
Nevskiy’i hızla geçti. … ..
... ..
Puşkin’in şirinden…:
Zaman, dostum!... Kalp sükunet ister.
Güzler günleri kovalar. Her gün de alıp götürür.
Varoluşun bir zerresini. Biz de seninle ikiliyiz
Yaşamı yaşıyoruz. Orada ise, gör ki öleceğiz…
O, yaşamı ikili olarak kiminle yaşayacak? Oğluyla mı? Oğul, tam anlamıyla alçağın teki. Küçük burjuvayla mı? Küçük burjuva… niyetleniyor. Apollon Apollonoviç, devlet görevi bitince Finlandiya’ya daçaya taşınmayı ve orada hayatını Anna Petrovna’yla paylaşmak istediğini hatırladı. Sonundav işte o da, Anna Petrovna da gitmişti. … ..
Apollon Apollonaviç, kendisinin hiç hayat arkadaşı olmadığını hatırladı (0 ana kadar bunu düşünmeye bile vakti olmamıştı.) Makamı onu hayatını süslemekle birlikte ölümüğne de neden olacaktı…. ..
Petersburg &
Andrey Beliy
Türkçesi:
Gülderen Süer
Yayınlayan:
Multilinguel/Baskı: Matbaa 70, 2006 İstanbul.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder