10 Eylül 2021 Cuma

Cendere*

… .. Oysa gün aydınlığa, mevsim bahara döndüğünde, tarihinevresi kendisini tamamladığında, yarından bakan gözler bu günü sonuçlarıyla izleyecek. İşte biz gelecekte bizi bekleyen o okura da ulaşmaya çalışıyoruz.

Sancı, sıkışma buhran, cendere…

ABD’de, bir polisin diz kapağının altında “nefes alamıyorum” diyen siyahi, sanki dünyanın tüm altta kalanlarının halini anlatıyordu. Krizi, salgını, çıkışsızlığı fırsat bilenler şimdiki düzeni, geçmiş çağın araçlarıyla yeniden tanımladı. Zor; yalnız savaş kazanmanın değil, tarih yazmanın da aracı olarak belirdi.

Uzaktan bakınca sopa hep devletin elinde gibi görünüyor. Aslında biraz da öyle. Zira devlet, ordu ve bürokrasi olarak ne kadar somutsa, oldukça soyut da. Kimi zaman bir yardım paketine, kimi zaman bir yargıç cübbesine “devlet” diyoruz.

Yakından bakılan nesnelerin sınırlarının belirsizleşmesi gibi, “devlet”e yaklaştıkça başka formlar görüyoruz. Kimi zaman polis kıyafetiyle iş tutan tarikatçi, kimi zaman tutuklananı yumruklayan gardiyan, kimi zaman adliyede hukuk satan üniformalı gardiyan, kendisini “ben devletim” diye tanıtıyor. Küçük örgütünü hepimizin aklında beliren “devlet”in içinde saklarken, aynı zamanda yaşayan devleti içeriden çürütüyor.

Devletin, sınırlarında daha büyük bir otorite tanımayan güç olduğunu biliyoruz. Aksi olsa, bu varlığın nedenini inkârı nolurdu. Haliyle kendisine devlet gücü atfedenler, devleti kendisinde toplayanlar, devleti kendisiyle tanımlayanlar fiilen devletin sonunu getiriyor.

Bu kitap; çetelerin, tarikatların, hiziplerin, paralel örgütlerin elbirliğiyle odun taşıdığı cehennemi tarif etmeye çalışıyor. Kendisini yükseltirken dizini yurttaşların boğazına basanlar açık ki ülkeyi nefessiz bırakıyor. Adaletsiz, hürriyetsiz, eşitsiz hukuksuz, ekmeksiz bir düzen ülkeyi cendereye sokuyor. ...






*Cendere Metestaz 2 & Barış Pehlivan - Barış Terkoğlu

Kırmızı Kedi Yayınevi 

Birinci Basım: Aralık 2020


 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder