17 Kasım 2021 Çarşamba

Osmanlı'da Eğitim Öğretim

Osmanlı Öncesi

-Genel Eğitim ve Öğretim Veren Merkezler ve Medreseler

-İhtisas Medreseleri

Osmanlı Dönemi


BU metin bize Osmanlı devlet adamlarının ilme bakışlarını açıklamaktadır.. Yine bu bilgiden eğitim öğretimin ilk hedefinin ilim ilke hikmetin izahı, sonra fazilet, marifet, din, şeriat; insandaki kabiliyet ve Allah ver4gisi özelliklerini geliştirmek olduğunu anlıyoruz. … ..

Osmanlı medreselerinde “Ulûm-ı âliye” (alet ilimleri, denilen kelam, mantık, belagat, lügat, nahiv, matematik, astronomi, felsefe, tarih ve coğrafya gibi bilimlerin yanında, “Ulûm-ı âliye (yüksek ilimler) denilen Kur’an ilimleri, hadis, tefsir ve fıkıh gibi ilimler okutulurdu.

-Örgün Eğitim-Öğretim Müesseseleri

Sıbyân Mektepleri

İlk eğitim ve öğretimi veren bu mektepler, beş-altı yaşlarındaki çocuklara okuyup yazma, bazı dini bilgiler ve dört işlemden ibâret olan matematik dersleri verilirdi. … ..

… ..

Bununla beraber 1846 tarihli bir tezkireden Sıbyân Mektepleri’nin tahsil müddetinin dört yıl kadar olduğu anlaşılmaktadır. 1869 tarihli Maarif-i Umûmiye Nizamnâmsi’nde bu müddet muhafaza edilmekte ve maktebe devam mecburiyet yaşı erkekler için yedi, kız çocukları için altı olarak tesbit edilmektedir. … ..

Bu mekteplerde teneffüse ihtiyaç görülmemesi, derslerin fâsılalarla verilmesinden ileri geliyordu. Hoca bir kısım talebeler ile meşgul olurken diğerleri serbest kalıyorlardı. Bu arada isteyen çalışır, isteyen yazı yazar, arzu eden bira dışarı çıkabilirdi. Bir şey yapmadan oturan öğrencilere de müdahale edilmezdi. … ..  Sıbyân Mektebi tabiri, resmî olarak “İbtidaî” mekteplerin açılışına kadar devam etmişti. Bundan sonra “Sıbyân Mektebi” tabiri, yerinin “Mektâtib-i İbtidaiyye” diye adlandırılan ilkokullara bırakmıştır. … ..


Medreseler

Genel Eğitim ve Öğretim Veren Medreseler

… ..

-İhtisas Müesseseleri

-Askeri Mektepler

-Medreselerdeki Eğitim ve Öğretim Metodu

… .. Kınalızâde Ali Efendi (ö.1572) gibi isimleri de örnek olarak verir. O, Kınalızâde Ali Efendi’den sonra çöküş çığrının baş gösterdiğini, bir müftünün felsefe okutmayı yasaklayıp yerine “el-Hidâye” ve “el Ekmel” derslerini koyması yüzünden  ilimlerinin rügârının kesildiğini ve hatta ilimlerin iznin bütünüyle silindiğini, sadece biraz isim ve resminin kaldığını söyler. … ..   yazdığı Tezkiretü’l-ekalim adlı coğrafya kitabının önsözünde; “Zamanımızda aklî ilimlerin ve özellikle matematiğin izleri silindi. Aklî ilimlerin bahçeleri yok oldu, suları kesildi, güneşleri tutuldu, ayları görünmez oldu, yıldızları söndü, çiçekleri kurudu, zikredilecek bir şeyleri kalmadı. Özellikle eskilerin ortaya koydukları ve astronominin bir cüzü sayılan coğrafyanın ilmi bilinmez oldu.” demektedir.

Osmanlı medreselerinde, eğitim ve öğretimde genelde ezber ve tekrara dayandığı sık sık tekrarlanır. … ..

Sonuç olarak Osmanlı medreselerinde ezbercilik olmakla birlikte tartışmaya geniş yer veren pek çok kitap veya dersin okutulduğunu görmekteyiz.

-Medrese Öğretim Kadrosu

-Medreselerin bozulması

… .. Fakat XVI. yüzyılın son çeyreğinde değişik sebeplerden dolayı eğitim ve öğretim kurumlarında bazı aksaklıklar görülmeye başlandı. Bunlar, medresenin gerilemesine ve hatta ileride çökmesine sebep oldu. Bu çöküşü durdurmak için zaman zaman başvurulan ıslâh çalışmaları ve bu uğurda harcanan çabalar  ile yapılan teklifler fazla tesirli olmamış görünmektedir. … ..

… .. Taköprüzâde İsameddin Ahmet Efendi, daha 1540’larda medrese ulemâ arasında ilâhiyat ve matematik ilimlerine karşı eski rağbetin kaybolduğunu ve genel olarak ilim seviyesinin düştüğünü ifade eder.. … .. Yüzyılın ikinci yarısında ulemâya karşı en ağır tenkitleri Gelibolulu Mustafa Âli yapmıştır.  Ona göre devlet ve milletin asıl unsurlarından biri olan ilim erbabı, merasim ulemâsı haline gelmiş, eser telif etmekte başarısız olmuş, ilmiye mesleğine adam kayırma ve himaye anlayışı yerleşmiştir. Bu barada kadıaskerler mülâzemet usûlünün uygulanmasında yolsuzluklar yapmıştı, müderrisliklerle kadılıklar rüşvetle verilmeye başlanmıştı. Mustafa Âli, özellikle ilmiye ailelerine tanınan imtiyazın zararlarından söz etmektedir. o, medreselerde ders yapılmadığını, birçok müderrisin vakıftan ücretini alıp ders vermediğini, esasen vermek istediği zaman da karşısında talebe bulunmadığını belirtir. Aynı şekilde XVII. Yüzyıl Osmanlı ilim ve kültür hayatına adeta damgasını vuran Kâtip Çelebi de “Mizanü’l-Hak fi İhtiari’l-Ahak” adlı eserinde medrese eğitim ve öğretiminde bazı kimseler tarafından akli, felsefi ve hikmeti ilimler medrese programından çıkarıldı diyerek bu noktaya parmak basmıştır. … ..   .. .. bu görevlerini hakkıyla yapmadıklarını, teşrifatta önde bulunmak kavgası yüzünden önemli bir çok toplantıyı terk ettiklerini anlatır. … ..

-Devletin Diğer Müesseselerindeki Bozukluklar:

… .. Bu esnada idari kadroya musallat olan rüşvet belası, mansıp ve tımarların para ile satın alınabilmesi, adâlet mekanizması ile tımar sisteminin bozulması, sadece bu müesseselerde değil, devletin diğer müesseseleri gibi ilmiye sınıfının da bozulmasına sebep olmuştu.

-Ulemâzâdegan Sınıfının Doğması:

… .. Zira artık ehliyet aranmaksızın ulemâ çocuklarına çeşitli kademelerde mansıplar verilir olmuştu. Bu da medreselerdeki ilmi seviyenin düşmesine etki eden sebeplerden biri olarak görülmektedir.

… ..

-Disiplin Alanında Bozulma:

… .. öğrencilikle ilgisi olmayan bir çok kimse, medreseleri doldurup barınak haline getirmişti. Bu arada bazı müderrislerin ayda bir kere derse vardıkları olmuştur. Bu disiplinsizlikler, medreselerin çökmesine neden olmuştur.

-Müderrisliğe Atanma Yönteminin Bozulması:

… .. Zamanla bu yol kötüye kullanıldı. Devlet adamları ile bazı müderrislerin çocuklarına, bir geçim vasıtası sağlamak gayesiyle daha küçük yaşta olmalarına rağmen müderrislik pâyesi veriliyordu. Bu devirlerde ulemânın iyi eğitim ve öğretim görmemiş çocuklarının bilgisizliğini örtmek için sakal bırakmaları emredilmiştir. Böylece bilgi ve kerametin sakalda olduğu anlayışı hakim olmaya başladı. … ..

-Dâruyu’l Hilafet’il-Aliyye Medresesi

Yaygın Eğitim-Öğretim Müesseseleri

-Osmanlı’da İlmiye Teşkilatı



*Osmanlı’da Eğitim ve Öğretim & Ziya Kazıcı

Kayıhan yayınları

Baskın Tarihi : Haziran 2020 


 

1 yorum: